Gözü Tamamen Kapalı

Eyes Wide Shut

1999

Ortalama Puanı: 6.9

Öykü

Bill ve Alice katıldıkları bir partide kısa süre de olsa yalnız kalır, bu esnada karşı cinslerle tanışırlar. Ertesi gece yalnız geçirilen bu dakikalar üzerine edilen sohbet Alice'in ilginç itirafıyla son bulur...

Notlar:

  • Yönetmen Kubrick, filmin konusunu vizyona girene kadar gizli tutmayı tasarlamış. Filmin fragmanı ve resmi sitesi de yönetmenin bu düşüncesine saygı duymuş. Bu yüzden çok kısa bir açıklama yaptık, filmin ayrıntılarına girmeyi uygun bulmadık.
  • Film, yayınlandığı dönemde (1926) olay yaratan, fakat bugün baskısı bulunmayan, Arthur Schnitzler'in "Traum Novelle / Dream Story" isimli romanından sinemaya uyarlandı.
  • Filmi vizyona çıktığı ana kadar sadece Tom Cruise ve Nicole Kidman izleyebilmiş. Hatta ikisi için gerçekleştirilen gösterimin makinisti dahi görememiş filmi.
  • Filmin NC-17 olarak değerlendirilmesi, film şirketinin eteğini tutuşturduysa da, Kubrick'in son kurgunun üzerine hangi gerekçeyle olursa olsun dokunulmayacağına ilişkin şartı sonucu ellerinden hiç bir şey gelmemiş.
  • Film vizyona girmeden önce, filmin konusu hakkında bir yığın dedikodu dolaşmış. Bunlardan en yaygını; Tom Cruise ve Nicole Kidman'ın hastalarıyla ilşkiye giren psikoterapist karı koca'yı oynadığı olmuş.

İzleyenler ne demiş?

  • KUBRICK

    Ulan Kubrick giderken de son vuruşunu yaptın ya helal olsun sana.Ammmaa nerde bu film nerde 2001 veya Clockwork Orange. Senin için 7.
    Puan: 7
  • naptin nichole

    abi sirf kidman icin gitmediysem nolim ya kiz cok hos guzel de o giristeki bi sahnesi insanin butun konsantrasyonunun icine su katiyo (bi de silio utanmadan) neyse ilk yarisi izlemek icin yeterli ne varki ikinci yari 4:1 zamanlama(timing) ile gidio yani 1.5 saat suren ikinci yarida sadece 20 dakikalik olay oluo neyse nichole icin gidin tom icin gidin kubrick icin gidin ama gou tamamen kapatmak icin gitmeyin pek muhterem zuxxici kardeslerimiz
    Puan: 7
  • tek kelımeyle kotu

    hocam umdugum gıbı dııldı.son gelen fılmlerın arasında en kotusuydu.hem paranıza yazık hem de gecen 3 saate.degmez yanı
    Puan: 5
  • bence cok iiydi...

    walla bu sene seyrettiim en ii filmdi gecen 3 saatede yanmadım gidilesi gorulesi bi filmdi.
    Puan: 9
  • ben begendim..

    Filmin konusu cok cok ilgimi cekmese de filmin kurgusu ve anlatimi cok mukemmel..Zaten izleyeceksiniz..
    Puan: 8
  • uyuyabilirsiniz....

    film güzel diyebiliriz belki ama diyaloglar çok sıkıcı be ve bir türlü sadede gelemiyen bir film olaylar çok kopuk yani çok sıkıcı rahatlıkla uyuyabilirsiniz.
    Puan: 3
  • EWS: A PERSONAL ODYSSEY

    İzleyiciden dikkat, sabır ve analiz talep eden Stanley Kubrick (SK) amcamızdan beklenecek kadar zeki, bir o kadar da insanın kanına girmeye aday bir film. Ama baştan demek gerek ki filmi izlerken yer yer bir fili becermeye çalışan bir fare gibi hissediyor insan kendisini - yer yer monoton ve yeterince zevkli değil izlenimi veriyor insana - ama NK’in dediği gibi insan ‘kafasını kullanınca’ daha zevkli hale geliyor. Biraz avanslıyım çünkü bir hafta arayla iki kez izledim. İlk izleyişimde en favori 50 filmimin arasına girmişti, ikinci izleyişte ilk 10’un kapısını zorlamaya basladı. Diyalogları, görüntülerin analizini iyi yapın. Önce kayda değer noktaları sıralamak istiyorum bayanlar ve baylar. İkinci izleyişten sonra Nicole Kidman’ın (daha az ekranda görünmesiyle bağlantılı olarak belki) kocasından daha iyi bir oyunculuk çıkardığı kanaatine vardım. Filmin neredeyse hepsi İngıltere’deki Borehamwood stüdyolarında çekilmiş (izleyicinin Manhattan sokakları olarak kabullendiği sokaklar, apartman daireleri, vs. aslında İngiltere’de – niçin mi? çünkü en mükemmeliyetçi yönetmen olarak bilinen amcamız yıllardır uçma korkusundan dolayı uçağa binmiyor, yanılmıyorsam 2001’i çektiğinden beri vatanı olan ABD’ye uğramamış – ama önemli olan, Stanley amcamızın bu ve diğer birçok takıntısına rağmen Warner Bros’un onun emrine 65 milyon dolar armade etmesi.) Diğer kayda değer bir nokta SK’in kullandığı müzik –ilk başta evlilik ve ‘günlük’ hayatı harikulade bir tragedya etiketiyle tasvir eden Shostakovich’in ‘Jazz Suite’i (izleyiciye ilginç gelse de Nicole ablamızın kalçaları, onun yaşadığı günlük hayatın bir parçası onlar), Chris Isaak’in ‘Baby Did A Bad Bad Thing’ parçası ve tam anlamıyla hayran kaldığım Jocelyn Pook’un film müzikleri (maskeli ayindeki o sanki ateist hava, o kemanın inceliği, tüyleri diken diken etmesi, sonra melodinin bir iki oktav (yoksa başka bir şey miydi onun adı?) yukarıya çıktığında yaşanan o doğasal ‘açılma’, ‘çiçek açma’, o ‘sunuş’ ortamı, kızların o ayağa kalktıklarında, gerildiklerinde o ‘yeniden doğuş’ hissi; ve daha sonra da orgy sahnelerindeki o rüyamsı hava - protoplazmama kadar irkildim, ba-yıl-dım). Kullanılan renkler nefis, mekanlar ilginç. Tom abimizin karakteri okul arkadaşı Nick Nightingale’in piyano çaldığı bara girdiğinde gözünüz ekranın sol tarafında olsun, bazı arkadaşlar orada genççe bir hanımla oturan gözlüklü ve sakallı amcanın Stanley amca olduğunu söylüyorlar; gerçi ben tamamen benzetemedim ama eğer doğruysa sinema tarihinin belki en ‘cin’ ve özel hayatı en gizli yönetmeninin hareket eden ender görüntülerinden birini bulmuş olacağız. Bir de minik hata var sanırım: baştaki partide Ziegler’in (Sydney Pollack) tuvaletindeki durum düzeldiğinde kamera geri geri gitmeye başladığında (Sidney Pollack Tom Cruise ile ilerlerken) sol tarafa bakanlar duş kabininin koşesindeki parlak kaplamada filmin çalışanlarından birinin aksini görecekler (SK bile bile böyle bir yanlış yapacak bir yönetmen değildi, siz ne dersiniz? - SK bu film üzerindeki çalışmasını bitirdikten bir hafta sonra aramızdan ayrıldı.) Şimdi gelelim konuya: Tom abimizin karakteri, sevgili eşiyle bir akşam ‘benim itirafım seninkinden büyük’ oyunu oynarken eşinden beklemediği bir itiraf duyar; bundan sonra afallayan Tom abimiz gözünü açmak istemeye başlar ve yasak meyveye, hedonizme, fanteziye açmak ister gözünü ve bundan sonra gelişen her olay bir sonrakini etkiler. İnsanlığını bir kademe ilerisine ulaşmak icin insanlığını duyumsamaya, kendi kendisini sorgulamaya ve kendi kendisiyle hesaplaşmaya başlar. (HENÜZ İZLEMEMİŞ OLANLAR BUNDAN SONRASINI OKUMASIN BENCE) Başlığa gelelim: Eyes Wide Shut ne demek yahu – bu laftaki mantık kanımca şöyle: Eyes Wide Shut diye bir laf yok; Eyes Shut (1) var, gözler kapalı demek yani düşünmeden, sorgulamadan, hissetmeden, görmeden, kafayı kuma sokarak odun gibi yaşamak (Tom Cruıse’un yolculuğun başındaki hali) ; bir de Eyes Wide Open (2) var ki gözler tamamen açık demek ve filmde Sidney Pollack’in karakteri Ziegler ve maskeli ayin-balo’dakilerin seçimi. Yani hedonizm, insanın ‘alma’, ‘sahip olma’, ‘tüketme’ içgüdüsü ne kadar kabarırsa kabarsın o içgüdülerini sonuna kadar beslemeyi seçenler. Eyes Wide Shut ise aradaki denge; yani bilmek, görmek, ama işin bokunu fazla çıkarmadan doyumsuzluğa düşmemek. Dr. Harford’un (Tom abimiz) filmin sonunda geldiği zihinsel nokta bu bence. Filmin senaryosu Arthur Schnitzler isimli bir yazarın ‘Traumnovelle’ (rüya romanı) adlı romanından uyarlanmış. İzleyenlerden coğunun hemfikir olduğu bu ‘yahu şu ruya mıydı yoksa’ havası ve kitabının adı biraz fazla literer ele alınıyor bence. Evet, Nicole Kidman’ın kocasının gördüklerine benzer bir güzergahtan ruyasında geçmiş olabilir; ancak Arthur Schnitzler bu romanı Viyana’da 1920’lerde yazdığında Freud’un çalışmaları şimdi olduğundan çok daha taze olmuş olabilir. Filmin ana teması kimilerine göre seks, kimilerine göre ölüm korkusu (?), ama kanımca (fikrim sonra değişebilir) film üç katmanda izleniyor. Birinci katmanda seks, ikinci katmanda seksüalite (cinsellik), üçüncü katmanda ise kişisel değer yargısı sistemi var başlıca. Kubrick’in filmlerinin genel teması hep beklenmediği gibi giden planlardır, hepsinin arasından en pozitif mesajlı filmi olabilir EWS. Ama bunu daha derin analiz etmek gerek. Alışılmış Kubrick kara mizahı bu filmde de var: Orgy sahnelerınden hemen sonra esrarengiz gaco Tom abinin karakterini bir köşeye çektiğinde çalan parça ‘Strangers in the Night’, Tom abinin keltoş amca tarafından takip edilirken satın aldığı gazetenin başlığı ‘Lucky To Be Alive’ vs. Sonda ‘aşırı doz’dan ölen gacoyla baştaki tuvalette aşırı doz’layan kız aynı mı hala tam belli değil Ziegler öyle olduğunu söylüyor gibi ama arada minik bir kelime oyunu var sanki; eğer yoksa yine de baştaki kızın ve partideki gaconun göğüs uçları ve gözleri farklı. Şunu da unutmamalı ki bu detayları inceliyoruz ama aktrislerden herhangi biri Kubrick’in dillere destan manyaklıklarına (filmci bir arkadaşım Kubrick’le calışan kameramandan bir sahneyi Tom Cruise’a 100’den fazla kez tekrarlattığını duymuş) dayanamamış ve kapıyı carpıp çıkmış olabilir. Ondan sonra mantık aranır mı tabii kızlar farklı diye? Gerçi Kubrick böyle birşey olduğunda yeni gelecek aktrisle baştan çeker bütün sahneleri ama neyse. Konuya biraz daha eğilmek istiyorum, bazı arkadaşlar SK’in orgy sahnesini seksi ve cekici kılmak yerine daha olağandışı göstererek bunun yanlışlığını vurguladığını söylüyorlar. Evet orgy sahnesi bile bile cekici olmak üzere tasarlanmamış, cünkü bu olgu ekstrem bir notkada sevgili arkadaşlar. Burada yanlışlık veya doğruluk vurgulamak yok. Ruyamsı bir hava var ama önemli olan orada yapılan bir miktar egzibisyonizm (göstericilik) varsa ondan çok daha büyük bir miktarda voyörizm (seyircilik) var. Eğer SK’in ‘yasak meyve yemek yanlıştır’ türü bir mesajı olsaydı aynı absürdite Tom Cruise fahişenin evine girdiğinde de yaşanırdı, ertesi gün aynı evde fahişe’nin arkadaşının göğüslerini okşamaya başladığında da. Kanımca, Tom Cruise Nicole Kidman ile yeraldığı sevişme sahnelerinde bile fahişenin arkadaşıyla olduğu sahnedeki doğallık yok. Ayin sahnesinde Dr. Harford’a yukarıdaki asma kattan bakıp selam veren adam baştaki partide Nicole Kidman’la danseden kazanova Szavost mu? Yoksa Ziegler mı? Selam veren adamın yanındaki kadının doktorun karısı Alice olabileceği düşüncesi beni ilk izleyişimde eğlendirmişti ama öyle değil. Filmin had saffada ilginc olan sahnesi şüphesiz Dr. Harford Ziegler’ın evinden kendi evine döndüğünde kendi yastığının üzerindeki maskeyi gördüğü sahne. Alice film boyunca kocasının çıktığı yolculuklar dışında ‘cin gibi’. Kocası daha babysitter’ın adını bilmiyor ama Alice çok şeyin farkında. Alice çaktırmadan icinde olduğu torbadan maskeyi bulup kocasından açıklama mı bekledi, yoksa kocası bile bile mi sakladı maskeyi de karısı onu sonra mı buldu? (Harford’un kostüm dükkanındayken maskeyi nasıl kaybettiğini geçiştirmesi pek inandırıcı gelmedi bana.) Bu film tam anlamıyla ‘ye beni’ diyor; SK mıymıntılığından uğraşmamıs 1,5 yılı aşkın bir süre bu filmle, film sizden sorgu bekliyor, kendi kendinizi sorgulamanızı bekliyor, siz siz olun bu filme hakettiği saygıyı verin. Yaptığı filmlerde hep ‘yahu düşünün bir kez, insanoğlu kendi çapında bir yerlere ulaşmış olabilir, ama siz şımarmayın ve farkedin ki, evolüsyon bir yerde büyük bir hata yaptı, insanoğlu içerisinde yaşadığı sistemi geliştirdi ama kendi gelişiminde aynı ivmeyi yakalayamadı ve tam anlamıyla ‘gelişebilmesi’ için yine o tek hücreli canlı seviyesine geri dönmesi gerekiyor, hayatınızın anlamsızlığının sarkazmını anlayın’ mesajı veren Stanley Kubrick, kariyerine nokta koymak için ancak bu kadar derin bir proje seçebilirdi. İyi ki dünyamıza uğradın Sayın Kubrick, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan.
    Puan: 9
  • gerçekten çok iyi çekilmiş pornografik psikolojik gerilim kubrick'in son şaheseri. ben çok sevdim, hayran kaldım, etkilendim... ama bizim turk "sozde entel,sinemaseverler" dayanamadilar ve ciktilar filmden, yanimdaki herif butun film boyunca "off amma bayik bi film" dedi... onumuzdeki kiz erkek arkadasina film arasinda (kubrick yasaydi araya izin vermezdi ya, neyse)"gercekten iiireeeenc bi film, hadi cikalim" dedi ama erkek arkadas film'deki mukemmel kadinlari disaridaki soguk havada zaten filmdeki kadinlara gore solda sifir olan kiz arkadasiyla surunmeye tercih etti...
    Puan: 10
  • garip sıkıcı pornografik sürrealist ama güzel

    bu film bence gelmiş geçmiş en değişik ve düşündürücü film,kubrickin izlediim ilk filmi ondan eskileriyle kompare edemiecem ama gidilmesi gerekir.film sıkıcı ilk anda bunun kaynağıda mesut yılmazdan daha yavas konusan karakterler ozellikle de nicole ablanınki..ama burdaki amac bence kocasının karsısında yasadıgı sıkntı olmalı bence bize yasatmak icin boyle yapılmıs.uzun dialoglar ve ruyamsi hava felsefi bir boyut kazandırıyor..ayrıca fragmanı bana insanın bastırlımıs cinsellik durtulerini irkerek ilgi toplamaya calısan bir film oldugunu zannettirmisti ama oyle degil,dısardan pakıldıgında porno filmden farki yok ama amac bu degil..cinsel iliskiye girmis iki insanı gördugumuzde bizi bunu dusundurmeyecek kadar guzel kurgulanmıs.ustunde cok dusunmek gerek gideli 2 saat oldu ondan daha fikirlerim sabitlesmedi.kacmaz!
    Puan: 9
  • Gideli 3 gün oldu hala sıkılıyorum!

    Belki benim tarzım değil. Filmden hareket bekleyenler gitmesin. İlk on dakikada çıkabilirsiniz, sonra Kidman bidaha soyunmıycak. Herşay çok yavaş, Cruise'ün 10 dakikalık olayı 1 saat sürüyo. Bayıldım, sıkıldım, dayanamadım, daraldım, ığğşş. ''Lucas'' iyiki sen varsın.
    Puan: 3
  • abazanizm ve kidman

    gerçekten sıkıldım yani itiraf ediyorum sıkıldım hani kubrick in son filmi gitmek lazım filam dedim ama ne biliim çok baydı be walla yani şunu farkettim ki insan bi süre sonra kidman dan bile sıkılabiliyo genelde sıkıcı geçen bu filmde beni en çok eğlendiren arkamda oturan adamın çıkışta arkadaşına "yaa boş ver iyi oldu ,bana 2 haftalık malzeme çıktı" demsesi oldu ne diim gidin bi görün işte
    Puan: 6
  • değişik ve ilginç

    diğer filmlere göre bir hayli değişik...filme erotiklik daha değişik bir hava vermiş bence..belki uzun ama uzun olması sıkıcı olması anlamına gelmiyor...ben beğendim..gidile...
    Puan: 8
  • sıradışılığın güzelliği

    İlk olarak şunu söyliyeyim bu filmi beğenmeyen insanlar, eminim ki "titanic hayatımın filmi" diyen, eddie murphy'yi dünyanın en komik adamı zanneden, bu filme de sırf nicole kidman'ın çıplak vücudunu merak edip giden insanlardır. ne yazık ki boyle insanlar da bu film hakkında yorum yapabiliyorlar ve filmi her yerde kötüleyerek toplum içinde genel olarak film hakkında olumsuz bir imaj yaratıyorlar. madem filmi anlamadınız, bari ileri geri konuşup da filmi anlayanları çileden çıkarmayın. filmi anlamayanları da kültürsüzlükle, aptallıkla itham edecek değilim ama şu da bir gerçek ki bu film her haliyle üzerinde bir emek sarfedildiğini ve sıradışı olduğunu hissettiriyor. sonuçta en azından bunca insanın emeğine saygılı olmak açısından gerine gerine "filmin ilk yarısında çıktım", "bu kadar da anlamsız bi film de olmaz ki" diye konuşmayın. Açıkçası anlaşılması çok kolay, hemen angılanabilecek, kolay takip edilebilen bir film değil. bu açıdan bir çok insanın filmin havasına giremediği için kötü izlenimlere kapılması normal. "yahu tom la nicole bi film yapmış. gidip izleyek" diye cümbür cemaat gidilecek bi film değil. aslında bunun suçlusu amerikan yapımcılarının sürekli empoze ettikleri "titanic", "staw wars" tarzı basit konulu, kolay anlaşılır, bol efektli filmlere alışmış olmamız. bu tür dumura uğratıcı filmler gördüğümüzde de anlamadan etmeden "ne kötü film" diye direk damgayı yapıştırıyoruz. son zamanda izlediğim klasik amerikan tarzının az da olsa dışına çıkmaya çalışmış olan filmlere bir bakıyorum da hepsi de kıyıda köşede kalmış 1-2 sinemada, 1-2 hafta oynayıp gitmiş filmler. çünkü kimse bu tür filmleri izlemeye alışmamış. bizim istediğimiz türk filmiyse duygusal olsun, yabancıysa efektleri güzel olsun. sinema gibi tüm sanat dallarının en kapsamlısını bu kadar basite indirgemiş durumdayız. senaryo, yönetmen, müzik, kurgu... bunlar sanki hiç önemli değil. Galapagos un çok ayrıntılı bir şekilde anlattığı gibi (hatta biraz abrttığı gibi :) film gerçekten her ayrıntısıyla kendini beğendiren, merak uyandıran, düşündüren bir yapıya sahip. filmi izlerken kendimi o kadar kaptımışımki yanımdaki arkadaşım bana dönüp "neye gülüyorsun" diye sordu. filmden çıkınca da bunu düşündüm. neden durduk yere gülümsemiştim? çünkü filmin insanı düşünmeye, sorgulamaya iten yönü bana müthiş zevk vermişti. filmi genel olarak düşündüğünüzde aslında çok da derin, kapsamlı, hayatınızı değiştirecek mesajlar vermediğini görüyorsunuz ama insanın üzerinde tam anlamıyla uyarıcı etkisi yapıyor. basit mesajlar vermeyip de, düşünmeye itmesi filmi güzel kılan nokta. sürekli değişik ayrıntıları yakalamanın, film içindeki oyunları keşfetmenin güzelliği insanı çok değişik konularda da ilgili ilgisiz düşünmeye itiyor. olay sadece "kim, kiminle, nerede, ne yaptı?" oyunu değil. bu derinliğin yakalandığı noktada anlam kazanan bir film.
    Puan: 9
  • EHH İDARE EDER...

    KUBRİCK YİNE SANATINI KONUŞTURMUŞ.GÖRÜNTÜ, KURGU, OYUNCULUK VE YÖNETİM ÇOK GÜZEL.AMA GELİN GÖRÜN KÜ;KONU BASİT KALMIŞ VE BU TÜM GÜZELLİKLERDE BUNU KURTARMAYA YETMEMİŞ DİYEBİLİRİM.CRUISE , KIDMAN VE DİÐER OYUNCULARA İSE SÖYLEYECEK BİR ŞEY BULAMIYORUM.VE BU ANLAMDA DA FİLMİN ÇEKİM SÜRESİNİN NEDEN BU KADAR UZUN SÜRDÜÐÜNÜ ANLIYORUM.ÇÜNKÜ BU GÜNE KADAR İZLEDİÐİM FİLMLER ARASINDA; OYUNCULUK AÇISINDAN EN GERÇEKÇİ OLANI BUYDU. SONUÇ OLARAK ``MUTLAKA`` DEMİYORUM AMA VAKTİNİZ DE VARSA İZLEYİN... USTANIN SON ESERİNİ.
    Puan: 6
  • SON ESER

    Fazla söze gerek yok stanley kubrıck sinemanın sayılı yönetmenlerinden filmin yapımı için geçen süre gerçekten çok uzun sonuçda buna değdimi tartışılır ama ustaya saygı mahiyetinde ölümü öncesi son filmini görmekte fayda var 16 yaşından küçüklere önermiyorum
    Puan: 6
  • Did you know that "Rosebud" was my pet name for my mistress' clitoris?

    Rosebud...Rosebud...
    Puan: 10
  • iyi bir film izleyin

    3 saat sürsede hiç sıkılmadan büyük bir merakla izledim.
    Puan: 7
  • kızıllara bayılırım zaten

    Nicole diğer filmlerinde olduğu gibi bu filmdede çok tatlı.
    Puan: 10
  • Ah Nicole Ah..Tom sana hiç yakışmıyor.Hem sendende kısa(Tom'u kıskanıyorum evet:)

    Senenin kayda değer filmlerinden biri.Tom'un ve Nicole un performansı gerçekten hoştu..Gidin görün derim..(başka ne diyim..zaten yukarıda uzun uzun yorumları yapılmış:)
    Puan: 8
  • walla 2 kez gitmek zorunda kaldım

    Belki yuh dersiniz ama ne yazıkki ööle...Filmden sıkıldım diemem...Ama çok ta zewk aldıımı sööleyemicem...Bi kere film makaslı...Olay yaratacaı iddia edilen sahne ilk 15 sn.den soora ii bi makas yemiş..böölece filmin soundtrack ini de kaçırdık..Beni en fazla sıkan şey o hiç susmayan dın...dın...dın piyano sesi...Beynimi düümledi yawf...Ama o ayin gibi yerdeki müzik ve de Tom'un o ewde dolaştıı sırada çalan muzik çok güzel...bence ehh işte...
    Puan: 5
  • Stanley abi gitti başımız sağ olsun!

    Filme erotizm var diye asla gitmeyin,var diye de asla yadırgamayın,sadece şunun farkına varın ki bi uyurken veya eşlerimizle sevişirken gerçek yaşam,rezalet iğrenç acınası,ama bize bir o kadar ilginç gelen yaşam devam ediyor!Doğal olduğu kadar yapay bir film,stanley abimiz sağ olsun gider ayak bir şaheser bıraktı.(eskiler daha iyi diye bunu silemessiniz!)ayriyetten aganigi - naganigi! bir kadın işerken bu kadar erotik olabilirmi dostlar!?
    Puan: 5
  • KOR GOZUN PARMAANA (EYES WIDE SHUT TAM TURKCELESTIRILINCE)

    Dostlar ,arkadaslar . Sadece sunu diyecem en adi porno filminde bile bir konu vardir. Valla hayatimda bu kadar ikintidan patladigimi hatirlamiyorum. Hayir bi de zuppelik yaptik kalktik etilerde bi yerde gittik normalden 1 milyon da fazla verdik. O oldu yani. Inanilmaz kotu!! Filmin konusu "Tom Cruise var ya ... iste o benim kocam ...o beni dudukluyor ve ben de egoist teshirci manyagin tekiyim." Bir hatadir biz ettik sakin ola ki siz etmeyin. Kirlara kuslara boceklere vurun kendinizi.
    Puan: 2
  • ıste buda agırr bır fılm

    oncelıle sunu belırmelı bu s.k nın sımdıye kadar yaptıgı fılmler dusunulurse onun standartlarının altında ama ıyı bır fılm uzerınde cok dusunmek gerekıyor bu yuzden s.k. ıle ılgısı olmayan sıradan sınema seyırcısını sıkabılır(bu bır asagılama degıl muhtemelen fılmı s.k nın yonettıgını bılmeden gıtsem bende sıkılırdım cunku dusunmezdım:)bırde sunu anlamıyorum yaa abı ya ıkı ya bır ya on 4 5 6 gıbı puanlarımıza ne oldu hanı sevdıgım sayı altıydı neyse bence tekrar sınemalarda oynarsa otomatık portakala falan gıdıp s.k yı bır anlayın ozumleyın sonra gıdın begenırsınız ama otamatık portakal daha ıyıdı dersınız o ayrı yaa kacak gelınemı gıtsek bunamı dıye dusunuyorsanız kacak gelıne gırın daha cok eglenırsınız hemde buyuk bır ustanın son fılmını ızleme sansını tepersınız
    Puan: 8
  • değişikti, güzeldi

    ama çıkınca bir süre sex yapmamaya karar verdim. :o)
    Puan: 7
  • İzlenmesi Gereken Filmlerden...

    Bütün yorumları okudum ve S.k. fanatiği olan Galapagos un yaptığı araştırmayı ve yorumu takdir ettim... Son zamanlarda sinemalarımızda oynayan ve ana fikri insanın avucuna şıp diye veren.. kişiye yorum bırakmayan hazırcı filmlerden sonra ben baya yordu bu film ama çoğu insanın sıkıcı gitme yorumlarına rağmen gittim. Ve beklediğim gibi çok da hoşuma giden bi film oldu. Filmi basit bir pornografik filmle karşılaştıran arkadaşların yorumlarını üzülerek okudum ve kendilerine tavsiyem biraz daha akıllarını kullanmasını öğrenmelridir... Filme gelince ; Kidman ile Cruise un oyunculuklarını çok beğendim..hatta birbilerine itiraf ettikleri sahneler enfesti. Cruise un duyduklarına karşı verdiği tepkileri bir erkek.. kidman ın yaşadıklarını da kadınlar çok içten hissedebilirler, bunun dışında eşler arasındaki hoşgörünün saygının ve olması gereken gerçekçiliğin anlatımı mükemmeldi. Yazılacak o kadar çok sahne varki, üzerinde özenle düşünülmesi gereken bir film gerçekten. Film sizi dank ettirmicektir ilk başta ama düşündükçe filmi aslında ne kadar özenle hazırlanmış ve çok kaliteli bir film olduğuna kanaat getirebilirsiniz. Filme gidin izleyin mutlaka ... çok küçük ayrıntılarda büyük mesajlar gizli .. bunları bulabilene ne mutlu derim ben, gittikten sonra da arkadaşlarınızla uzun uzun konuşun. Stanley K. in daha önce hiçbir filmini izlememiştim ama takdir ettim büyük insanmış, huzur içinde yatsın, şunu da eklemeden geçemicem.. 3 saatlik film topu topu 2 günlük bi olayın özetini yaptığı için çok yavaş gelişiyor olaylar.. sıkılmayın ve büyük bir dikkatle izleyin derim çok lezzetli bir film...bir daha mı izlesem diye düüşnmeden edemiyorum ;)
    Puan: 8
  • Film 2 bölümden oluşuyor arkadaşlar

    Ve maalesef bu nedenle bazı arkadaşlar 10 dk. 27 dk. veya ilk yarı sonunda çıktık diye talihsiz yorumlarda bulunmuşlar.Bir kere filmin ilk yarısının sonuna doğru başlayan seks ayini sahnesini izleyip de tüyleri diken diken olmayacak ve bu gördüklerine karşı kayıtsız kalıp ilk yarı sonunda ortamı terkedecek birinin gözleri hakikaten "wide shut" olmalı.Film 2 bölümden oluşuyor demiştim , galapagos'un söylediği gibi birinci bölüm eyes shut ikinci bçlüm eyes wide open.Burayı harika bi şekilde yorumlamış kendisi.İlk bölümü izlerken sadece itiraflar bölümündeki kıyak kafalı nicole bölümü güzeldi ancak ulan bu film daha 2,5 saat sürecek acaba ne olacak da bu kadar sürecek derken tom'un burnunu herşeye sokmaktayken uğradığı o ev ve 2. bölüm(2. bölümden kastım senaryo olarak filmin yarısı anlamında diil)beni çok fazla etkiledi.O malum evin kapısından girerken "may i help you sir?" ile başlayan olayları kolay kolay unutamam herhalde.Sonuç şu ki ilk kez stanley kubrick'in bi filmine gittim ve diğer filmlerini görmek için de çaba sarfedeceğim.Ayna sahnesi için gidenler varsa gitmesin (zaten o sahne saniyelerle kısıtlı) , değişiklik isteyen ve önyargılı olmayanlar gitsin...
    Puan: 10
  • Bu ne rezillik!!!!!!!!

    Bi akşam karar verdik ailecek gidecez filme diye. Gitmez olaydık. Annem konuyu falan bilmiyodu. Yani biletleri falan ben ayarladım. Ben nerden bileyimfilm pornografik olacağını.. Vah bana vahlar bana.. Filmden sonra annemin suratına bakacak durumum yoktu utancımdan. Tek çıt çıkmadı hiç birimizden.. Tam bi rezalet.. Siz siz olun sakın, kesinlikle bu filme yakın erkanınızdan kimseyi almayın.. Film tam bi rezalet.
    Puan: 1
  • Game gibi derken...

    Yaw arkadaş belli iyi para harcanmış.Görüntü ve çekim tekniği ustaca. Hele o salonda kızların yuvarlak oluşturduğu yerde insan kendini orda zannediyor.Ancak filmin genelinde salak bir piyanistin do tuşundan başka bir şeye basmadığı,üstelik bunun yalnızca adamı sinir ettiği düşünülürse ve hele filmin bitmesine 20 dakika başlayan dialoğun insanı bayması sebebiyle vasat bir film olduğu görüşündeyim. Ama 21. yüzyıla girerken yalnızca Türklerin akıllarının apış arasında olmadığını kanıtlayan bir yapıt. Tom Cruise amcamın da film boyunca yalnızca Nicole yengeyle sevişmesionun da zaten gösterilmemesi adamı sinir ediyor. Yaw kardeşim yine sev karını da o kadar hayal kurdun karının seni aldattığını gördün bi türlü işi bitiremedin. Filmin ilk yarısında heyecanlanıyorsunuz ancak 2. yarısı oldukça bayıyor.Hele son lafı duyan herkes H..ktir diye birbirine baktı. Şimdi o nasıl oldu demeyin zaten o lafı söyleyince film bitiyor. Işıklar yanınca haliylen bir uğultu yükselmesi eşliğinde insanlar çıkışa yöneldi. Hayal kırıklığına uğrayan ve filmin bu şeklilde bitmesini içine sindiremeyenlerden biri 'Ulan bu paraya pizza yer, yemek boyunca da 'Fuck,fuck' diye bağırırdık hem karnımız doyardı hem de eğlenirdik deyince bayaa güldüm. Game tarzı başlayan ve abuk sabuk biten film aslında hayatı anlatıyor. Hayat da böyle abuk sabuk ve çoğu zaman anlaşılmaz değil mi?(vay be!kendimden etkilendim) Yani tüm film boyunca anladığınız şey hayatın düzüşmekten başka bir şey olmadığı. Zaten Alice(Nicole) ın da son lafı Fuck olunca bu tez kanıtlıyor sanırım. Özellikle reklamından etkilenip gidenlere lafım, cıbıldak kadınlar güzel ama fazla da bir şey beklemesinler. Yan taraftaki 3 film biraradaya gitsinler. Daha mutlu olurlar!
    Puan: 6
  • Konusunu merak edenler gitmesin.Abazalar size merhaba!!!

    sevgili zuxxi sever arkadaşlarım.Ben ve 3 arkadaşım da bir cuma öğleden sonrası bu filme gitmeye karar verdik ama başta bayaa bir tereddüt ettik.ilk sorun şuydu:filme 16 yaşından küçüklerin girmesi yasak ama ben 16 yaşımı geçmiş olmama rağmen annemle babamdan kaynaklanan bir imalat hatası nedeniyle 1.70 boyundayım ve henüz çenemin altından da sakallarım çıkmadı.Bu durumda sinemada biletleri toplayan çok değerli abimize 16 yaşında olduğumu ikna etmekte bayaa bir zorlandım.Ancak salondan içeriye girdiğimde ise kendimde bir abazalık esintisi hissetmeye başladım.Daha önce Cruel Intentions adındaki filmin Sex Oyunları olarak çevrilmesi filme bir çok abazanın akın etmesine ve filmin sonunda da yanında oturan sevgili bana"Yaw hemşerim biz 'Sex Oyunları' filmine geldik emme acaba yanlış mı geldik?" demeleriyle son bulmuştu.işte ben salona girdiğimde de anladım ki filmin reklamlarından etkilenen bir çok abaza özellikle arka koltuklara yığılmış bir şekilde faaliyet için hazırlanmaktaydı.Ancak yine de bir kısım normal insan filmi normal nedenlerden dolayı izlemek için gelmişe benziyordu ki herkesin görebileceği yerlere oturmuşlardı.Bense henüz 16 yaşımda çenesinin altından ayva tüyleri çıkmış bir çocuk olarak bu insanlar tarafından bir abaza olarak görülmekteydim.Her neyse filmii anlatack pek bir şey var mı bilemiyorum ancak ben o maskeli ayini satanist ayini sandım ta ki kızlar pelerinlerini çıkarıncaya kadar.Ayrıca ilk yarının ilerleyen sahnelerinde özellikle sonlara doğru olan grup sex kısımlarında sol tarafımda oturmakta olan ben yaşlarındaki kızın korku dolu gözlerle bana bakarak "acaba yanımdaki çocuk şu an ereksiyona geçmiş midir?"diye daklından geçirdiğini düşünmek oldukça tüyler ürpertici bir durum olsa gerek.Filmden çıkarılacak sonuçlara gelince:1-Tom Cruise herhangi bir insandan kısa boyludur.2-Amerika'ya gidip doktor olursanız jinekoloji alanında ihtisas yapın.3-Nicole Kidman'ın sol göğsünde kuzeybatıya doğru bir kayma var.Sonuç olarak filmin konusunu merak ettiğim için gitmeme rağmen konusun henüz anlayamadığım için üzgünüm.
    Puan: 5
  • Gidilecek film değil

    Boşa zaman kaybedersiniz.
    Puan: 4
  • Tam gidilecek film

    Verdiğiniz zamana değer.
    Puan: 9
  • FULL MENTAL JACKET

    Dr. Harford’un cıktığı yolculuktaki gerçek amaç ‘serbest giriş çıkış’ yapmak değil kanımca bayanlar ve baylar, doktoru bu yolculuğa çıkmaya iten onun kendi kendini tanımak, ‘zihinsel kalesi’nin kendisine bile kapalı olan bir odanın kapısını açmak istemesi. Yolculuğun ve olaylar zincirinin fonksiyonu burada ona gereken anahtar olmaları (SK’in 2001: A Space Odyssey’s’ndeki insan ırkını bir üst kademeye çıkaran sembolik siyah ‘monolith’ler gibi). Sizce bizler de hayatla tanımıyor muyuz kendimizi? Boşluk içerisinde bir insan kendi kendini nasıl tanıyabilir? Minik beyinlerimiz bize olaylara gerçek anlamda yaklaşmadan onları tam olarak idrak edebilme kapasitesini tanımıyor, deneyemiyoruz reaksiyonlarımızı, duygularımızı, eremedik o noktaya henüz, hayatın deneylerine ihtiyacımız var sevgili arkadaşlar. Dr. Harford Ziegler’ın evinden kendi evine döndüğünde kendi yastığının üzerindeki maskeyi gördüğü sahneye geri dönmek istiyorum. Alice, yaptığı bu hareketle kocasından açıklama bekliyor, kocasının fantezilerini, yaşadıklarını, benliğinin kısa bir süre öncesine kadar kendisinin bile ulaşamadığı noktalarını kendisiyle paylaşmasını istiyor. Bundan sonra oyuncak dükkanında aralarında geçen konuşmada Dr. Harford karısına ne yapmaları gerektiğinden emin olduğunu sorduğunda karısı ona ‘bir gece değil, bir hayatın gerçekliğinin bile bütün gerçekleri kapsamadığından emin olduğu kadar’ cevabını veriyor. Sonra da en kısa zamanda düzüşmeleri gerektiğini söylüyor. İlişkileri acılı bir şekilde de olsa daha ileri bir kademeye geçiyor; insan doğasını ve en önemlisi birbirlerinin hayallerini, insanlıklarını kabullenmiş bir durumda. (UYARILMAK HERKESİN HOŞUNA GİDER DİYEREKTEN SİZLERİ UYARAYIM, çünkü bundan sonrası sadece Kubrick meraklılarının ilgisini çekebilir.) Bazı SK meraklıları EWS, A Clockwork Orange (ACO) ve 2001 arasında kıyaslama yapıyorlar haklı olarak. Her ne kadar EWS’ta işlenen tema cinsellik de olsa ben bu filmi (her ne kadar ırksal yerine bireysel olsa da) 2001 sonlu bir ACO olarak görüyorum. Minik bir analizle bitirmek istiyorum: EWS cinselliğin, ACO ise vahşiliğin insanın doğasında var oluşunu ele alıyor. İki film de bunlar insanın elinden alındığında neler olacağını sorguluyor. EWS cinsellik (bir kendini tanıma aracı) olmadan insan psikolojisinin mantıksal temel taşlarından birinin çökeceğini, bireyin dünyaya bıraktığı kişisel ‘imza’nın özelliğinin kısmen kaybolacağını (hayallerin bile bu ‘imza’nın bir parçası olduğunu) belirtirken, ACO da vahşiliği (bir savunma mekanizması) bünyesinde artık barındıramayan bir insanın ‘acımasız toplum’ içerisinde bir böcek gibi ezileceğini savunuyor. Bitirmek istemeyenleri de galapagosun.ini@virgin.net adresine davet ediyorum.
    Puan: 9
  • hatalı casting

    kidman/cruise seçimi kubrick için tam bir bunama alameti. mükemmel bir film yapma fırsatını kaçırmış. filmi sıkıcı kılan şey- ki gerçek bu- kimi gerizekalıların sandığı gibi "ağır temposu" falan değil, düpedüz oyuncu kabızlığı. kubrickin ustalığı romana paralel olarak, arzulanan karabasan atmosferini mükemmel yansıtmış olması. kidman/cruise ise işin içine sıçmış tek kelime ile. üstelik sonunun da feci bir orta sınıf ahlakçılığına prim verir şekilde algılanmasına çanak tutuyorlar. tipleri ancak o kadarına müsait işte, ne demeli. doğru castingle 9 verirdim.kubrick giderayak gerçek bir başyapıt yapma fırsatını direkten döndürmüş.
    Puan: 5
  • Luquantes derki...

    Bu film için bayağı bir yorum yapılıyor. Filmde bozulan Amerikan Aile yapısının konu alındığı belirtiliyor, fakat kazın ayağı öyle değil. Eğer filme Türk toplumunun görenek ve adetlerini baz alarak girerseniz vay halinize. Doğru veya yanlışı kafanızda olgunlaştırmışsın. Akşamleyin ailem ile güzel bir film izleyeyim, filmden sonra annemin yüzüne bakma durumları...Zaten farklı bir toplumun sorunlarından bahsediyor. Ne bekliyordun... Nickole abla Zengin kızı, Tom abi fakir bir eşkıya 'mı olmalı. Neyse filmde gerçekten müzikler,beklentiler,görüntüler ve çekimler çok ilginçti. Ama yinede izlenmeye değer bir film.
    Puan: 8
  • BU FİLMİ

    aşağaıdaki şu nedenlerden birine sahip deilseniz sakın izlemeyin: 1. stanley kubrick hayranı iseniz 2. nicole kidmanı çıplak görmek istiyosanız 3. tom cruise u çıplak görmke istiyosanız 4. çıplak kadınlar ve seks görmekten hoşlanıyorsanız 5. konusu olmayan filmlerden hoşlanıyosanız
    Puan: 5
  • ben bu filmi beğeneni.....

    nefret verici ya bu ne la böle ... keşke - puan verebilsem o zaman 10 u haketmişti o nasıl film la öle sakın gitmeyin he ona göre
    Puan: 1
  • sanat filmi

    bence bu filme adam gibi film izlemek için gidenler mutlaka beğenmştir.ben çok beğendim. helal olsun.
    Puan: 8
  • Hmmmmm...

    Kesinlikle çok güzel. Zaten Kubrick boş atsaydı çok filmi olurdu. Ama elemanların her lafı binbir dereden su getirerek söylemeleri baydı. Bilmiyom casting mi senaryo mu suçlu bundan. Ama 2 saat olsaydı ben filmi daha çok beğenirdim. Galapagos kasmadan yorumlamış, güzel. Ama başta tuvalette uçan kızla sonda yardım eden ve ölen kızın alakası yoktu. Ziegler kızı kendilerinin öldürmediğine inandırmak için Tom'a o örneği veriyordu. Ayrıca partide Tom'a yardım eden veya selam veren kişilerin de O'nu tanıması gibi bi durum olamaz. Çünkü daha salona girmeden maskeyi taktı ve durum anlaşılsaya kadar çıkarmadı. Nicole'e sarkan kont orada olabilir de olmayabilir de. Herhangi bir ipucu yok. Yardım eden kadın "Sen buraya ait değilsin" diyerek acemiliğini farkediyor ve yardım etmek istiyor. Kadını öldüren belki de aynı grup. Ayrıca sonda maskeyi karısının bulduğuna dair bi ipucu da yok. Bence özellikle açık bırakılmış. Uyandıktan sonra Tom'un zırladığını gören karısı hiç yorum yapmıyor. Yani öbür elemanlar da koymuş ve "Seni tanıyoruz. ağzına sıçarız" mesajı vermiş olabilir. Tamam bu biraz komplo teorisi gibi oldu ama kesinlikle bilerek açık bırakılmış bir nokta. Aslında karısının yanında Tom çok uslu kalıyor filmde. Denizci ile olan hikayeyi anlattıktan sonra bile gelen fırsatlarla ilgilenmiyor. Ancak belki merak, belki de intikam duygusuyla son olayların akıp gitmesini seyrediyor. Gerçi karısı da onu aldatmamış ama fırsatını bulsaydım yapardım gibi bişey ima ediyor. Sonuçta ikisi de başkalarıyla bi bok yiyemeyip "Hadi bari bundan sonra birbirimizle yapalım" diye noktayı koyuyolar.
    Puan: 7
  • AH DOKTOR, VAH DOKTOR

    Dr. Harford'un karisindan duyduğu itiraf karısının denizci subayıyla yatmanın fantezisini kurmuş olması. Doktor çıktığı yolculukta kendi benliğini keşfetti diyorum, bana bir bok yapamadan karısına geri döndü cevabı veriliyor. Yapması ile yapmaması arasında fazla bir fark yok; film çok farklı bir şekilde de bitip aynı mesajı verebilirdi. Eğer çift açık açık birbirlerinin gözlerinin içine baka, birbirlerinin cinsel isteklerini başkaları üzerinde tatmin etmeyi seçselerdi, yine gelinen nokta insan doğasında cinselliğin önemi olurdu. Ama filmin adı Eyes Wide Shut kalamazdı. Sonunda hiçbirinin de diğerini aldatamatığı soyleniyor. Bu filme niye bu kadar kişisel yaklaşılıyor arkadaşlar? Toplumumuzun bastırılmış içgüdülerinden dolayı izleyenler nedense büyük bir iştahla aldatma ve aldatılma mı görmek istiyor? Değişiklik isteyenler gidip kendileri bir orgy organize etsinler ve beni de çağırsınlar. Çünkü o insanlara bu deneyimden sonra filmin daha fazla anlamm kazanıp kazanmadığını soracağım ve hiçbir fark olmayacak. Önemli olan neyin niçin yapıldığını sorgulamak. İnsanlar kıçını yırtmış ve bir çiftin hayatından 2-3 günlük de olsa önemli bir kesit vermiş, bu da böyle oldu diyerek. Adam gibi bir analiz ile çürütün filmin mantığını, tamam. Sevmedim, tarzım değil deyin, yine tamam. Size film grup seks yapın ya da yapmayın demiyor. İsterseniz mastürbasyon yapın ve insanlara seyrettirin, isterseniz eşizin karşı cinsten iki insanla sevişmesini izleyin, isterseniz siz biseksüel ya da homoseksüel ilişkiler yaşayın, ne isterseniz onu yapın. Aşalım ulan artık bu kafaları kuma sokmayı. Bu arada Ziegler’ın bilardo odasında söylediği ve bana başta tuvalette uyusturucuyu fazla kaçıran kadının morgdaki kadın olabileceğini düşündüren sözler orijinal senaryoda şöyle: ‘Come on… it was always just gonna be a matter of time with her. Remember, you told her so yourself? Remember the one with the great tits who OD’d in my bathroom?’ Yatağına maskeyi ‘seni tanıyoruz, ağzına sıçarız’ mesajı vermek için doktorun yatağına koymuş olabilirler ama öyle olsaydı doktor yatağa oturduğunda ‘sana herşeyi anlatıcam’ diye ağlar mıydı, yoksa ‘hastiiiir çaktırmadan yatak odamiza girmişler acaba hala buradalar mı?’ diye ailesini ve kendisini korumayı mı düşünürdü? Doktor olayları seyrediyorsa seyretsin, önemli olan onun uyanışı. Bir gece önce kızıyla sevişiyorlar diye polis çağıracağını söyleyen Milich, ertesi gün kızını büyük bir soğuklukla kızının pezevenkliğini yapiyor. Doktor orada adama 'iyi peki, kızın da pek körpeymiş, anal seks yaparsa iyi para veririm' demiyor ama fahişenin evine gittiğinde fahişenin arkadaşının göğüslerini okşuyor; orada acı haberi almasa belki bacak omuza yapmaya karar verecek. Herif kendisini ve dünyayı tanımaya çalışıyor, bunu anlatmak için Kubrick filme 'Doktorun Kafayı Kumdan Çıkarışı' şeklinde bir başlık mı atsaydı arkadaşlar? Doktorun vukuatı olmuyor diye filme tezekten gömlek giydirecek bireylerin varlığından haberdarmış Kubrick yau, adamın anlatmak istediği şey zaten kedini kanıtlıyor; o tezek terzilerinin varlığı bile filmin savını daha da sağlamlaştırıyor.
    Puan: 9
  • Kötü filme kötü demek cesaret ister...

    Kolay değil, Stanley Kubrick yıllar sonra bir film yapmış gidecek, beğenmeyecek ve bunu yüksek sesle dile getireceksiniz, yürek ister yürek... Bu filmin öğrettiği birkaç şey var aslında: (1) Ne kadar dahi olunursa olunsun, 70 yaşın üstüne çıkınca insan zorlanıyor, (2) Birkaç yıllık evli her adam ve kadının artık espri haline getirdiği, her babanın oğluna evlenirken "bak oğlum..." diye başlayarak öğüt vermeyi adet haline getirdiği, Leman'da her hafta bant olarak çıkan, artık cılkı çıkmış kadın-erkek-evlilik ilişkileri bazıları için (Kubrick) film yapılacak kadar değerli olabiliyor (3) Ne kadar kötü olursa olsun eğer iyi cilalanırsa kimse bir filme kötü diyemiyor (4) Bazıları (T.Cruise) en iyi yönetmenlerin elinde hala rol yapmayı beceremiyor. Kötü bir filme kötü demeye cesaret etmenin en zor yanı hemen "sen anlamamışsın" yaftasının yapıştırılması. Oysa aynı konuyu inceleyen nice filmler gördüm, buna iyi demek onlara haksızlık olur en azından. Hele araya serpiştirilmiş minik New York maceralarının göklere çıkarılması insanı çileden çıkarmaya yeter, Woddy Allen ve Martin Scorsese'nin yaptıkları hatırlanınca... Son olarak "orgy" sahnesinin aman aman abartılması da bana biraz Showgirls filmini hatırlattı (o bile bundan iyiydi). Sonuç olarak sinema tekniği açısından kusursuz ama önceki Kubrick'leri tekrar eden, öykü, moral vesaire açılardan "ı-ıh olmamış" bir film. ilginç yanı Kubrick yetmiş küsürüncü yaşında hala kaderciliğinden ve moral bozuculuğundan kurtulamamış; herşeye rağmen kutsal evliliğe gölge düşmemesine özen gösterilmesi de cabası (spoil edicem, izlemeyenler okumasın.... T.Cruise'ın AIDS olmasına ramak kalmışken direkten dönmesi beni koparttı). Filmin tek pozitif yanı Nicole Kidman'ın iyi bir oyuncu olduğunu ortaya koyması... Özetle ben beğenmedim, kötü filme kötü deme yürekliliğini gösteriyor ve şiddetle tavsiye etmiyorum...
    Puan: 2
  • İlişkiler

    Mehmet Ersoy'un kadın erkek ilişkilerine bakışlar attığı bantları hatırlar mısınız? Kubrick bence evliliğe şöyle bir göz atıyor. Hangimiz karımızdan hoşlandığı biri hakkında tartıştı? Kaçımızın eşi evliliğin kutsallığı, sadakatın bilinci içinde beğendikleri beraber olmak istedikleri erkekleri akıllarından attılar, atmaya çalıştılar, atamadılar? Kaçımız beynimizi döndüren bir kadın karşısında çaresiz kaldık, ama yapmadık, yaptık mı? Hayatımıza renk katmak daha neler görmek uğruna neleri tehlikeye atıyoruz? Filmi izlemeyen ve bu sayfadaki eleştirilerden kafası karışanlara söylemek istediğim bir şey var. Bu critic proof bir filmdir. Çoğu insan kendinden şeyler bulabilir veya kendine bir şeyler katabilir. Almak isterseniz elbette. Sadece karı kocanın birbirleri ile ilişkileri hakkında enine boyuna konuşmaları bile önemli diye düşünüyorum. Çok şey beklemeden gidin. Memnun kalacaksınız. 30 yaşın altı için ağır olabilir.
    Puan: 9
  • AAAH ULAN AAAH

    Beğenmeyenlerin ağzına sıçmaya geliyorum. Filmin critic proof olmasının anlaşılması gözlerimi yaşarttı. Bir bok anlatmak istedik şu 70 yıllık hayatımızda, ama belli oluyor ki sevgili dostum Spielberg'in tarzı filmler yapsaydım en azından ceplerimi daha çok dolururdum. Burada fazla bir bok yok, planım dünyaya geri dönüp biraz daha film çevirmek sizi gidi Max Ophüls'ü bile tanımayan ibnetorlar sizi. Puanım düştüğünüz gaflara.
    Puan: 3
  • Menapoz!

    Inanilmaz bisiy. Sapir sacma konusundan mi baslayim, yoksa omur torpusu diyaloglardan mi bilemiyorum. Filmin 2. yarisinda ciglik atmamak icin kendimi zor tuttum. Orta yasli hanimlara kesinlikle onermiyorum, erken menapoza yol acabilir. Filmin tek guzel yani Tots Tv benzeri Ingilizce ogretim programlarina yeni bir boyut getirmis olmasi. Ayni kelimenin onbes dakika icinde yetmisbes kere tekrarlanmasi acisindan da yenilikci bir film oldugu soylenebilir. Artik yabanci dil ogrenmek isteyen arkadaslarimiz Donald Duck'inkinin yerine Nicole'in kini gorecekler. Bi de vaktiniz sinirliysa gitmeyin. Film 3 saat gibi gorunse de , bunu izleyen terapileriniz uzun surebilir! (SeniorOne)
    Puan: 1
  • erotik diil kiiiii

    Yazılanları okudumda bence hiç erotik diil bu film. Bu filmde bile gaza gelen seyirciye ben seyirci diyemiyorum. Bana hadi ordan lavuk falan diyebilirsiniz mam yazıların %90'nında nicole'un ne kadar güzel olduu yazılı. Yani güzel ama kubrick gibi bi yönetmen söz konusuyken lafı bile olmaz bence! Ben EYES WIDE SHUT'ı çok beğendim.
    Puan: 9
  • bu nassı yorum yaw arkadaslar

    walla film için bi şi diemicem ama yorumları cok kasmış bası arkadaslar saolsunlar..sölemeden edemicem..
    Puan: 5
  • HELAL OLSUN

    Stanley Kubrick'in ne kadar usta bir yönetmen olduğunu hayretle izledik. Eminin bu konuyu ondan başkası işlese ne kadar sıkıcı bir şey oraya çıkardı,ve film çıplaklık olmasına rağmen bu erotizm değildi her çıplaklık erotizm değildir. Ayrıca bir çok kişi sadece nicole'nin güzelliğinden bahsetmişler. Bu o kadar önemli değil ama ben nicole'nin partide bir yabancı ile dans ederken hafif içmiş şuh kadını canlandışına bayıldım. Ayrıca klasik bir filmin sınırları dışına çıkarak birçok şeyi açıklamamış, maskeli balonun sırrı, eroinman kadın öldü mü? öldürüldü mü? film bize bu soruların net cevaplarını vermiyor ve bu bence en güzeli
    Puan: 9
  • dream world and the real world

    Filmden cıkınca kendinize sunu soruyorsunuz filmdeki olayların hepsi gercekmiydi yoksa bir süre sonra Bill in hayal dünyasına mı daldık.cunku filmdeki olayların kurgusu sanki arada seyircinin ve dolayısı ile Billin bilmedigi bazı planların dondugu duygusuna kapılıyor.Zieglerın sondaki konusması ise bunun ustune tuz biber ekiyor.Bence de Nicole Kidman'ın simdiye kadar ki en iyi performansı bu filmde ama Tom için aynı seyi soyliyemicem.Konu,bence insanların hayatları boyunca sexi elde etme yollarına-hatta en ekstrem olanlarına bile-yapılmıs bir inceleme;baskasıyla,parayla,esınızle ya d bir toplulukla.Filmin sonuda zaten filmi ozetliyor(Nicolun son konusması).Bazı sahneleri sıkıcı olsada genelde insanı saran ve merak uyandıran bir film.Ozellikle ayin sahnesi ve Nicolun Szavost la dansettiği sahneler büyüleyici.Ustunde uzun sure 'dusunebileceginiz' bir film istiyorsanız bu filmi gorun yok ben bol kavga,efekt ve abuk bir senaryo istiyorum diyosanız Star wars hala oynuyo...
    Puan: 9
  • sadece puan

    yorum yok. anlamadim herhalde
    Puan: 3
  • Nicole!

    Kidman için bile gidilmez!
    Puan: 1
  • başarılı

    genelde konuştuğum insanların paso pornografi dedigi bir film, ama ben aynı görüşte diilim. kurgu o kadar başarılıydı ki pornografik sahneler kesinlikle açık, saçık gelmedi bana. kubrick bravo walla. aman fragmanlarını görüp de paso kidman soyunuyo gidelim demeyin, hayal kırıklıgına uğrarsınız hehe. ağır bir film, genelde kaldıramayanlar boş buluyo, ben başarılı buldum. tom abimiz için gidecekler varsa, adamın sadece göğüs kaslarını görmekle yetineceklerini belirteyim. görülmeye değer.
    Puan: 7
  • bi bok yok ya

    bi bok yok boşuna gitmeyinderim ben
    Puan: 1
  • Kubrick ustanın elinden.....

    Açıkçası büyük ümitlerle gitmiştim filme .amma gel görki pek bişiy çıkmadı.filmi izlerken sıkıldım hiç diyemem.Ama film izlerken sıkıldım dersem biraz ayıp olur .Sonuçta tercih sizin .Bu film gözü kapalı syredilir!!
    Puan: 7
  • selam

    hepinizin bu filmdek i pozizyonlari evde tatbit edmesini diliyom
    Puan: 10
  • 2. defa

    Bu sayfaya daha önce de yazı yazmıştım ama 2. defa izledikten sonra filmle ilgili bir kaç yorum daha katmak istedim. Gerçi anlatacağım şeylere Galapagos da değinmişti ama bazı konularda benim de kafamda ilk izleyişimde oluşan kuşkulardan bahsetmek istiyorum. İlk olarak filmde kurgusal bir hata var. Bill banyodan çıkarken Ziegler küvetin önünde durarak Bill'e banyodaki kızdan kimseye bahsetmemesini istiyor. O sırada sol tarafta küvetin parlak alaşımlı korkuluğu üzerinde film setinde çalışan kot pantalonlu lacivert kazaklı biri boydan boya görünüyor. Nereye bakacağınızı bilirseniz gayet kolay yakalayabileceğiniz bir hata. Üzerinde bu kadar çalışılmış bir filmde böyle bir hatanın bulunması son derece üzücü. Bunun ardından Kubrick in gerçekten filmde görünüp görünmediğinden bahsetmek istiyorum. Bill, Nick Nightengale in çalıştığı klübe gittiğinde garson ona masada mı barda mı oturmak istediğini soruyor. Bunun ardından Bill masaya doğru ilerlerken dikkat ederseniz solda, duvar tarafında bir masada genç bir kadınla yaşlı sakallı bir adamın oturduğunu farkedeceksiniz. Bu adam bariz şekilde Kubrick e benziyor ama uzaktan bir çekim olduğu için tam anlamıyla ayırdedilemiyor. Gerçekten Kubrick olup olduğuna tam olarak karar veremedim ama Kubrick neden kendisine bu kadar benzeyen birini oraya oturtsun ki diye de düşünmeden edemedim. Oraya binlerce değişik tipte insan oturtabilme imkanı varken neden durduk yere kendisine bu kadar benzeyen birini oturtsun ki? Bence burada Hicthcok tarzı bir oyun oynamış. Filmdeki bir çok ayrıntı gibi bu da hoş bir sürpriz olmuş. Bunun gibi bir başka oyun da Bill'in aldığı gazetede var. Bill geceleyin sokakta yürürken kendisini takip eden birini farkediyor ve takip edildiğinden emin olmak için gazetecide durup bir gazete alıyor. (O anda inanılmaz bir şekilde o sahnenin gerilimini yansıtan bir müzik çalmakta. Soundtrack'i dinlerken hala tüylerim diken diken oluyor:) Gazetenin kapağında dikkat ederseniz "lucky to alive" yazıyor. Bu yazı gazeteyi aldığında ve kafeteryada otururken bariz bir şekilde izleyiciye gösteriliyor. Son olarak da morgdaki kızın kim olduğu konusuna değinmek istiyorum. Bence kız banyodaki kız da, Bill'in 150$ verdiği fahişe de değil. Banyodaki kızın göğüsleri daha büyüktü. Ayrıca kız banyoda kendinden geçmiş bir durumdayken Bill'i tanıyabilecek bir durumda da değildi. Fahişe sarışındı. Morgdaki kızın saçları ise daha koyu renkti. Hem fahişe o gece "house" a gidecek olsa yolda neden Bill'i ayartmaya çalışsın ki? (o house muhabbetine de hasta oldum. ona house değil bariz castle derler :) Hem house'daki fahişeler de öyle 150$ a falan tamah edecek türden değildi. Yanlız burada anlamadığım nokta peki Bill'in yerine geçen kız kimdi? Neden biri durduk yere Bill'in yerine geçmeye çalışsın ki? Bence oradaki kız Bill'in hastalarından biri olabilir. Baloda Bill'in sohbet ettiği 2 kızı hatırlarsanız onu kurtaran kız da oyle biri olabilir. O 2 kızdan biri olmasına da ihtimal vermiyorum çünkü kızların biri sarışın biri de esmerdi. Halbuki ölen kız kumraldı. Bence bu şartlar altında, ölen kızın Bill'in kendisine aşık olan hastalarından biri olma ihtimali çok yüksek. Evinde ölen hastasını ziyarete gittiğinde ölen adamın kızı ona aşık olduğunu, isterse hemen nişanlısından ayrılıp onunla birlikte olabileceğini söylemişti. Bence aşık insanın ihtirasını yansıtan bu örnekten yola çıkarsak ölen kızın Bill'in gizli hayranlarından biri olma ihtimali yüksek. Balodaki kızlarla olan sohbet ve ölen hastasını ziyareti sırasında kadının ona ilanı aşk etmesi olayları ilk başta havada kalıyor ama bu bağlamda bakıldığında parçalar yerine oturuyor. Filmle ilgili olarak "konusu yok" diyen, "porno" diyen, "sıkıcı" diyen, "ve tanrı nicole ü yarattı" diyen, "en azından bana iki haftalık malzeme çıktı" diyen ve bunun gibi sapık ve çarpık bir zihniyetle kendi çapında yorum yapan insanları bir kez daha şiddetle kınıyorum. cenko@rocketmail.com
    Puan: 9
  • Berbat!! İğrenç, tam bir balon!!!

    Yaw gittiğime gideceğime pişman oldum. Paraya deil, zamana yandım walla. adı cenko olan entel arkadaşım, ben de severim kolay anlaşılmayan filmleri ama tam anlamıyla kusunç bir filmdi. Yani ne kadar savunsan nafile!!! Elle tutulacak yanı yok filmin... Belki de ben zevksizimdir bilmiyorum ama arkadaşlarımdan filmi beğenen duymadım. Belki de hepsimiz kültürsüzüzdür, bilemiyorum...
    Puan: 2
  • neresi orijinal ben annamadim...

    film hakkında bayaa bi kimseden "walla ben chok sevdim" veya "mıhlandım" sheklinde yorumlar alınca hadi burcu dedim (merak eden olursa sevgilim degil) ayz wayd şat a gidiyoz. O da tamam dedi. Tamam dedikten 3 gün sonra buluşacagımız yere ben erken gittim. E tabi sap gibi beklemektense güzeeelce bi iskender yedim sonra yetinmedim gittim bolulu amcamdan nar taneli bi aşure ta ki karnım gerilmiş, tatlıdan da içim bi hoş olmuş vaziyette burcuyu almaya gittim. Burcuyu aldım sonra sinemaya filmi görmeye gittim. E gördüm. De Stanley Kubrick diince insan,kukuletalı innuendo klibine benzeyen, ortama girerkene nt ye logon oluyomuş gibi password sorulan ama yine de müzikleri orta seviyede güzel olan dümbelek ve hatta ..kindirik bi sahneden chok daha yaratici bi seyler umuyo ama umdugunu degil buldugunu görüyo. Cik olmamish. Size bi olcu veriim mi. Veeeeeeeeeer! Veriim; bu yazi ne kadar dolu ve orijinal ise bu film de anca o kadar. Bu arada shu kris ayzeakın albümünün me pe üçünü arıyom. E yardım edin de buliim diye.
    Puan: 5
  • yaaa o ne yaaa

    sitede gezinenler düşünebilir 'la olm bunun işi yok mu' diye ama napiim bööle bi filme yorum yazmadan geçemiicem... iğrenç aynen porno film gibi ... hatta bazen kızlarla erkeklerin ayrı ayrı gelseler bile sarmaş dolaş çıktıklarını gördüm.. :PpPp
    Puan: 3
  • Seçim sizin

    Sex sahnesi istiyorsanız gidin;film izlemek istiyorsanız gitmeyin.
    Puan: 5
  • Ah be güzelim!

    Ben baska bir yere takilin derim.Filimde sadece sex ört bas edilmis.Asil konu baska iken .Rejisör ve yönetmen arkadaslari kötülemeyelim onlarda ne yapsin iste ekmek parasi diye geciniyorlar.Ne ekmek parasi ama?!
    Puan: 5
  • sirf Tom Crouse icin gittim

    ben bu filme tomcum icin gittim cidden cok gusel rol yapiyor ama kadinda cok gusel ben bu filmi cok anlamli buldum ve cok beyendim cidden cok hos bir film ben bu filme okuldan kacmistim o gun akmerkezde gittim ama o sahneleri cok abartilmisti bence o sahneleri daha az yapsalardi daha iyi olurdu ayrica bu filme bir daha gitme imkanim olursa giderim
    Puan: 7
  • Ben gittim izledim...

    Bence sizde gidip izleyin... Abi Nicole... Bi daha düsün. Hem gerçekten ilgiçti...
    Puan: 8
  • Neden olmasin?

    Hic bu soruyu kendinize sordunuz mu? Neden olmasin? Sadece bir kere? Neden olmasin? Sormadiysaniz gitmeyin...
    Puan: 10
  • 90LARIN EN İYİ FİLMİ

    KUBRİCK+CRUİSE+KİDMAN=BİR BASYAPIT
    Puan: 10
  • Sizin için içte Cruise ve Kidman

    Kubrick kasten secmis bence Tomle Nicole'ü.. Bi sürü salak sadece onların adlarına ve vücutlarına kanıp filme gitsin ve kaldıramadıkları hayat tüm ayrıntılarıyla suratlarına çarpılsın diye... Ben başka bişi demicem...
    Puan: 9
  • Kubrick giderayak "göz açtı"!

    Artık ufak ufak tüm insani değerlerini yitiren Amerikan toplumunda ; bu çarkta bulunan ve başarılı bir küçük burjuva erkeğinin bastırılmışlığı ve içgüdüye karşı acizliği (coitus interruptus) ancak bu kadar iyi gösterilebilirdi. Her tema ve her temadaki her ayrıntı (bunlardan fazlasıyla bahsedilmiş!)Kubrick gibi bir dahinin elleri arasından uçuyor ve varacağı yere gidip konuyor.. Artık tamamen "Küçük Amerika" olduğumuz şu zamanlarda kendi ilşkilerimizi de sorgulamak için harika bir fırsat. Kubrick tüm bir hayatı , tüm ilişki senaryolarını bir filmde "gözümü sonuna kadar açarak" sundu bana.. Son filmi bir Kubrick başyapıtıdır derim ben.. Arkadaşlar,sizce de anlamış diil mi son filmi olacağını?
    Puan: 10
  • SIKILDIYSAN BİLE KENDİNE SAKLA

    İDARE EDERDİ ÇOÐU KİŞİNİN HOŞUNA GİTMEMİŞ OLABİLİR FAKAT SONUÇTA O FİLME GİDİLDİ VE PİŞMAN OLMANIN Bİ FAYDASI YOK UNUTMAYALIM Kİ HERKESİN ZEVKİ FARKLIDIR
    Puan: 5
  • Şİmdi şöyle bişey,.....

    biraz okudum yukarda yazılanları da valla denilebilecek herşeyi herkes söylemiş; here are the results of vayömüni jury:
    Puan: 7
  • etkilendim

    ...
    Puan: 5
  • abazhalar 1.5 milyon vercenize 3 film birdene 500 bin verin kimseyi rahatsız etmeyin.star wars sübüleri sizi

    gazeteyi aldıktan sonra cafe de mozartın ağıtı olan requemin rest i çalıyodu ya..koptum gittim. bi sorum olacak sinema tutkunların bi mail atarsanız sevinirim..gallapos sen mail atarsan daha da sevinirm..saygı duydum yorumlarına
    Puan: 10
  • paramın karşılığını alamadım

    sıkıldım,yarısını anlayamadım,birsürü açık kapı vr.varda var.eğlenmeye gittiydim manyak oldum çıktım.
    Puan: 7
  • harika vüctlar

    olm hatunlar mükemmeldi.ama ben atbiki kidman için gittim.daha önce kubbrick in hiçbir filmine gitmediğim için karşılaştırma yapamam.ama filme özenilmiş belli.herkes güzel oynamış.bence adam ölmeden filmi bitirseydi son için daha güzel bir şey bulurdu. tüm film boyunca arkadaşlarımın küfürlerini hazmetmek zorunda kalsamda bence film çok iyiydi.benden 8
    Puan: 8
  • MEIN FÜHRER, I CAN WALK!

    Yukarıdaki yazılarıma birkaç ekleme yapmam gerekiyor. Bu arada, biraz yukarıdaki yorumunda kızgınlık arasında Max Ophüls’ün adını geçiren Stanley_Kubrick lâkâplı biraderin bilgisinin önünde saygıyal eğiliyorum. Veee detaylara geçiyorum: 1. Ziegler'ın (son senaryoda) olguları takdim edişine göre: Bill: I saw her body at the morgue. Was she ... was she the woman at the party ? (Kastedilen maskeli balo, başta Ziegler'ın evindeki parti değil.) Ziegler: Yes, she was. B: Victor, the woman lying dead in the morgue was the woman at the party? Z: Yes. B: Well, Victor, maybe I'm ... missing something here. You called it a fake, charade. Do you mind telling me what kind of fucking charade ends with someone turning up dead? Z: OK, Bill. Let's ... let's ... let's ... let's cut the bullshit, all right? You've been way out of your depth for the last twenty-four hours. You wanna know what kind of charade? I'll tell you exactly what kind. That whole play-acted 'take me' phoney sacrifice that you've beeen jerking yourself off with had absolutely nothing to do with her real death. Nothing happened to her after you left that party that hadn't happened to her before. She got her brains fucked out. Period. When they took her home she was just fine and the rest of it's right there in the paper. She was a junkie. She OD’d. There was nothing suspicious. Her door was locked from the inside. The police are happy. End of story. Come on … It was always just gonna be a matter of time with her. Remember, you told her so herself? Remember the one with the great tits who OD’d in my bathroom? (Burada kastedilen baştaki parti.) Çıkardığım şu: Ziegler üç kadının da aynı kadı olduğunu savunuyor. Üç kadının aynı kadın olarak görünmesi, Ziegler'ın bir tek işine yarar: Ölen kızın daha önce de uyuşturucu komasına girdiğine, ve önceki gece de uyuşturucudan öldüğüne Bill'i inandırmak. Elle tutulur bir neden. Bu arada göğüs uçlarındaki ve gözlerdeki fark teorisini rafa kaldırdım sayılır; çünkü önemli olan baştaki partide tuvalette olan kız ve morgdaki kız birbirlerine çok benziyor, ama maske arkasındaki esrarengiz kadının farklı olması fazla önemli değil. Bill zaten Ziegler'ın evine gittiğinde kafasında maskeli kadınla morgdaki kadının aynı kadın olduğu şüphesi var ki bunu Ziegler doğruluyor. Ziegler'ın evine gitmeden Bill'in duymayı beklemediği tek şey morgdaki kızın tuvaletteki kız olduğu. Yukarıda değindiğim gibi, Ziegler'ın Bill'i ölen kızın tuvaletteki kız olduğuna inandırmak için nedeni var; olayın kaza olduğuna onu inandırmak, ama Ziegler işin üstünü kapamak için morgdaki kızın maskeli kız olmadığı savunabilirdi. Peki Ziegler neden bunu yapmadı? Belki Bill'e yüzeysel bir senaryo takdim etmek yerine Bill'in düşüncelere dalarak bu işi kurcalamayı bırakmasını istiyordu. Nick Nightingale ile Amanda Curran'ın canına okuyan bu adamlar eğer gerek duyarlarsa fazla şey bildiği için Bill'i de öldürebilirlerdi, haksız mıyım? Bence adamların cinayet işlediği savını çürütebilen en iyi nokta bu; her ne kadar Ziegler'ın tanıdığı olsa da Bill eğer gerekiyorsa yok edilebilir. Evet, Ziegler'a güvenmiyorum ama ayinin palavra olduğu doğru olabilir. Belki morgdaki kadın, bir gece önceki maskeli kadın değildi. Morgdaki kadın gerçekten fazla doz nedeniyle mi öldü ve maskeli balodakilerle ilgisi var mıydı? Belki bu da fazla önemli değil. Belki Ziegler'ın kızın ölümünü bu kadar anlayışla ve ruhsuz bir şekilde kabullenmesi dikkat çekici; ama adam yaşını epey almış, şimdiye kadar fazlasıyla ölüm görmüş olabilir ve onun cinayate eyvallah dediğini ispatlamaz. Bana bunları düşündüren ikinci nokta da ayin odasındaki kırmızı pelerinli adamın Bill'den üstünü çıkarmasını istediğinde esrarengiz kadının olaya müdahale ediş anı: Mysterious Woman: Stop! Let him go. Take me, I am ready to redeem him. Red Cloak: You are ready to redeem him? MW: Yes. RC: Are you sure you understand what you are taking upon yourself in doing this? MW: Yes. Bu lafların söyleniş tarzı o kadar yapmacık, o kadar tiyatromsu bir hava verdi ki olanların ciddiyetine inanmak gerçekten zor. Eğer kadın müdahale etmeseydi adamlar Bill soyunduktan sonra ne yapacaklardı? Ona tecavüz mü edeceklerdi? Onu soyundurmanın amacı onu afişe etmekti belki sadece, oradaki herkes kimliğini gizlerken o ortada anadan doğma kendi kendine "yahu keşke burnumu sokmasaydım" diyecek, belki daha sonra da yüzüne iki şaplak yedikten sonra eve gönderilecekti. Niçin onu içlerine almak istemediler? Belki onlardan farklı olduğu için, belki yeterince zengin olmadığı için, belki de yeterince hedonist olmadığı için. 2. Kubrick bilerek de olmasa kariyerine bu filmle nokta koymuş oldu. Şunu söylemek gerek ki, 2001 gibi derin anlamlı bir film yaptıkta sonra bir yönetmen bundan sonra anlamlı bir proje seçemeyebilir. Haklısınız, SK büyük bir olasılıkla yakında öleceğini bilmiyordu ama insan o yaşa geldiğinde bazi şeyleri sezinlemeye başlayabilir ve bir film daha yapamayacak kadar yaşlandığını farkedebilir. Sözlerimle kastettiğim şey, adamın son filminde seks ve cinsellik gibi bir güzergâhtan geçerek istediğini anlatmak istemesinin filme son nokta olarak daha fazla güncellik ve sorgulanma ortamı kazandırıyor olması. EWS henüz tamamlanmadan konusu hakkında yöneltilen bir soruya, "[it] explores the sexual ambivalence of a happy marriage and tries to equate the importance of sexual dreams and might-have-beens with reality" diye karşılık vermiş adam. Bir yerde de "bu en iyi filmim" dediğini okuduğumu söylemekta yarar var. AI eğer SK’in son filmi olsaydı izleyiciye yeterince açık bir mesaj verebilecek miydi? Gelecekte geçen "modern bir pinokyo hikayesi" her ne kadar görsel açıdan yüksek bir potansiyel teşkil etse de izleyici kendi insanlığını ve insanlığın ne anlama geldiğini sorgulayabilecek miydi? EWS'ın yeterince şey söyleyebilip söyleyemediğini soruyorsunuz belki, ki bunu ben de kendime soruyorum. Adamın bütün filmlerindeki mesajı bir tek kelimeye indirilebilir ama: UYANIN. 3. Kubrick'in Tom Cruise ve Nicole Kidman'ı seçmesinin nedeninin Warner Bros'a yeterli bir kâr ve bir dereceye kadar popülarite garanti etmesi, ve çekim süresinin çeşitli nedenlerden uzaması durumunda Warner Bros'un başını yemesinden kurtulmak olduğunu söylüyorlar. Ama çekim arasındaki molalardan birinde Tom Cruise'a "bana takıl, seni bir yıldız yaparım" demesi biraz kabaca doğrusu. 4. Filmde kullanılan kavram evlilik ama eleştirilen insan. 2001'in sonunda Bowman yıldız-çocuğa dönüştüğündeki kadar görsel bir final beklenilemezdi sanırım bu filmden. Sondaki tek darbe, filmin son sözü olan "Fuck" ki zaten bu yeterince derin. Kubrick'in "Yahu gerçekten de bu kadar alışılagelmiş gelen, sokaktaki köpeklerin bile yapığı bu şeyin anlamı nedir? İnsanlarda bunun anlamı çok daha derin olmalı değil mi yahu? İnsanların sekse bu kadar önem vermesinin nedeni ne? Nasıl olsa final seksin gerekliliğine dayandı; eğer bunlar başta sevişseydi bütün bunlar olmaz mıydı yani? Bütün gelebilecekleri sonuç, sevişmeleri gerektiği mi?" diye başlayan bir sorgulama yaratmak istediğine inanıyorum. Yorumlarınız için: galapagosun.ini@virgin.net
    Puan: 9
  • cool

    amerikada sex çılgınlıının boyutlarını kıyak bir yolla anlatmış adam ne diyelim kubrick baba giderayak yaptın yapacaanı...
    Puan: 6
  • izlenmeli

    bence son aylarda izlediğim en doyurucu filmdi ama biraz daha kısa tutlmalydı ikinci yarısında bayılıyordum
    Puan: 8
  • Hey millet!!!!!!!!!!!!!!!!

    Yanlızca fikirlerinizi belirtin,(beğendim yada Beğenmedim gibi) Buraya filmlerin üstüne kompozisyon yazmayın LÜTFEN
    Puan: 5
  • Hey milleeeet!!!

    Gel gör ki ben de sadece filmlerin üstüne kompozisyon yazanların yazdıklarını okuyorum - beğendim olm/sarmadı bea diyenlerin dedikleri ise beni hiç ilgilendirmiyor. Kompozisyon yazanlara teşekkürler..
    Puan: 9
  • Stanley Kubrick'i cok ozliycez.Dunya cok buyuk bir yonetmen kaybetti, ama son filmini kazandi.

    Hakkinda belki en cok konusulabilecek filmlerden biri 'Eyes wide shut'. Basit olarak, 'hoca, sen soyle gidelim mi guzel mi?' diye soruyorsaniz. Size yanitim su. Stanley Kubrick in onceki filmlerini begendiyseniz, yani hayraniysaniz, hic dusunmeden gidin. Ama n'olur 'Ben Stanley Kubrick'i cok severim de, ustad bu filmde pek basarili degil' gibi geri zekali yorumlara girmeyin. Eger 'Tanimam etmem Bu yonetmeni' diyorsaniz. Filme giderek bir risk aliyorsunuz demektir. Cunku yonetmenin tarzi genel izleyiciye kendimi begendireyim maksatli filmlerin biraz otesindedir.'2001: A Space Odyssey' i 1968 cektikten sonra, film elestirmenlerce bugun bile en iyi bilim kurgu film olarak aniliyor.'A Clockwork Orange' 1971 cekildi ve su an bile ingiltere'de gosterimi yasak.'The Shining' 1980'de cekildi ve Stephen King'in bence en iyi kitabi olan medyum'u alip yine turunun en iyisi denilecek bir bas yapit odu.'Full Metal Jacket' i 1987'de cekti, ve yine turunun en iyisi sayilabilecek bir savas filmidir. Yine cok eskilerden bildigimiz Lolita ve Spartacus'ta bu usta'nin filmlerindendir, Filmlerini merak edenler varsa, elimde cogunun dvd'leri mevcut. Vhs'ye kayit ile cogaltilabiliyor. savas@writeme.com
    Puan: 10
  • Tom Cruise olmak vardı...

    Başlığa bak yeter...
    Puan: 8
  • İyi bir Fianal...

    Stanley Kubrick gibi harika bir ustadan iyi bir elveda filmi. Kendine has sinema anlayışı ile bize medyatik oyuncuyu farklı açılardan tanımamıza sebep oldu. Ayrıca İlginç denilebilecek bir anlayış da katarak. ben bu filmi Kötü bir VCD de izledim ama yine de hayran kaldım.
    Puan: 9
  • lets talk about sex baby lets talk about this movie !

    Fragmanlar ve chris isaac in o ilginc sozlerini isittikten sonra icerikte sex bekliyordum tabii ama insan kazara biraz da zeka katar ya bircok pozisyonu net olarak gostermesi acisindan da egitici oldugunu itiraf etmeliyim ayrica yine de gelin fight club a falan gidelim dostlarim
    Puan: 3
  • guzel

    Kubrick'in başka bir filmini seyretmedim,ama bu filmi seyrettikten sonra diğerlerini de kesinlikle seyredeceğim.Bazıları Kubrick'in diğer filmleri kadar iyi bir film olmadığını düşünüyorlar.Adamn kötü filmi böyleyse iyi filmleri nasıl acaba?Bence yılın en iyi filmi.Kesinlikle izlenmeli.Artık sinemalarda gösterilmiyor,ben bu filmi kaçırdım diyenler varsa üzülmesinler,sanırım bu film martta yeniden gösterime girer.
    Puan: 9
  • YAW GALAPAGOS SENİN İŞİN GÜCÜN YOK MU?

    Bu arada bu Stanley Kubrick de iyi ki ölmüş ha!! Hayırlısınlan bi de Terence Mallick ölse!!Buna 2 veriyorum çünkülüm The Thin Red Line'a 1 vermiştim bu onun kadar kötü değil Allah için!!
    Puan: 2
  • Resmen Adnan Hoca'dan Etkilenmiş Senarist

    Son zamanlarda gündemi takip ediyorsanız Adnan Hoca'nın müritlerinin söyledikleriyle bu filmi bi karşılaştırın içine biraz felsefeyle duygu koymaya çalışın (kesinlikle çok zorlamışlar)bakalım neye karar vericeksiniz
    Puan: 3
  • helal!

    Vaybe kubrick usta giderken fena dağıttın ortalğı Çoğu insankötü diyo ama ben bifalsosunu görmedim
    Puan: 9
  • hşşşşşş cenko!

    abi sen kendini ne zannediyosun?yani bi insan bi filmi beğenmemişse beğenmemiştir sen nassı ona saçmasapan misyonlar yükleyebilirsin ki?sana ne yani?yok efendim bu filmi beğenmeyen kesin titanic hayatımın filmi dermiş de bilmemneymiş de..... neys,filme gelince noolursa olsun abi bence hiç beğenmeliyim die kasmaya gerek yok dev bi yapım die ne bok olursa ossun o bilmemkaç saati ööle bi ortamda geçirdiime lanet ettiriyosa bi film kötüdür bu kadar basit!ister tom amcam ossun,ister kubrick in son filmi.zaten filmin tek avantajı bençe o,yani kesin görmeliyim şeklinde bi film yapmışlar casting falan,yoksa gidilmez walla.
    Puan: 3
  • güzeldi işte!

    Güzeldi güzeeel. Bazı beyni seks ve sıradan aksiyon filmlerinin sözde heyecanlarından başka şeye basmayanlar sevmediler ama...Sevseler şaşardım.
    Puan: 10
  • Rahmetli Yapacağını Yapmış

    Ee,doğal tabii.Adam yıllardır bu film için uğraşıp durdu ve hakkını vermek lazım;çok güzel olmuş.Özellikle ayin sahnelerinde kullanılan müzikler insanı harbiden geriyor.İnsan filmden çıkınca ne olduğunu şaşırıyo walla.We de Nicole filmin sonunda o ewrensel kelimeyi tekrarlıyor:FUCK!
    Puan: 9
  • bu ne ya

    bu filim kadar rezil bir film görmdim berber bat rezil doga ustu rezıl bır fılımdı serederken utan dım yazık sana tom fazla bir sey demege gerek yok kotu konusuz .(dip not genede tom un yerine olmayı istemezdimde diyemem !!!!)
    Puan: 1
  • ne beklediğiniz belli mi ki?

    diyorum çünkü genelde insanların isteği o filmde Tom ve de Nicole u çıplak görmekti. E bekledikleri gibi çıkmazsa beğenmedim veya ireeeeenç yakıştırmasını takıverirler. Film baştan normal normal giderken birdenbire ayin sahnesinde kendinizi gerilimin tam ortasında buluyosunuz. Ama benim anlamadığım o güzel kıza noldu? besbelli öldürüldü işte yazık oldu...
    Puan: 10
  • daha iyisini beklerdim

    Bir kurbrick filmi ama diğerlerinin yanına bile yaklaşamıyor. nerde full metal jacket, nerde a clockwork orange nerde bu.. filmin olağan üstü düşük temposu kubrick in bütün vuruculuğunu alıp götürmüş. fragmanını gördüğümde tamam demiştim kubrick çok iyi bir malzeme bulmuş gelecek kuşaklara anıtsal bir eser bırakacak ama maalesef olmamış. yine de bir kubrick hayranı olarak 20.yüzyılın bu en büyük sinema dehasına saygı mahiyetinde izlenebilir diyorum ben.
    Puan: 6
  • ...

    bence dr.harford un filmin başından sonuna kadar cinsel ilişkiye girmemesi önemli. filmin başından sonuna kadar türlü çeşit cinsel ilişki görüyor harford, ama hepsinde pasif kalıyor. izliyor. karısının başka bir adamla ilişkiye girdiğini hayal etmesi ve bu olay gerçekleşirken harford un hiç birşeyden habersiz olması, oılayı öğrendikten sonra bunu kafasında değişik biçimlerde canladırmasıda filmin kilit noktalarından bence. çünkü film aslında sonuna kadar harford un bir şeyleri yaşamak yerine kafasında canlandırmaytı seçmesinden oluşuyor. orgy sahnesinde ki abartılı atmosferde bu sebepten: harford yaşamadığı bir tür cinselliği kafasında tamamen klişelerle dolu canlandırıyor. bir günah yuvası misali. strangers in the night ın da tam bu esnada çalması onun bu meseleye bakışındaki abartıyı ironik bi şekilde pekiştiriyor. filmin sonunda kidman ın cruise a hadi düzüşelim demeside bu pasifliğin kırılması anlamına geliyor. çok iyi ifade edemediğimin farkındayım ama filmi böyle algıladım. kubrick in genel olarak hiç bir filmini tam olarak beğenemeyen birisi olarak bu filmide o kadar beğenemedim ama insanı (diğer filmleri gibi) düşünmeye, kafa yormaya zorlamasından dolayı dikkate değer buldum.
    Puan: 9
  • HEADS NOT VIDE SHUT!

    Glapagos ve Cenko arkadaşların yazılarını dikkatle okudum; filmin üzerinde gayet ciddi bir şekilde durmuşlar... Ve bir kez daha emin oldum ki -sinema birikimim ne kadar ileri düzeyde olursa olsun- Kubrick usta sadece benim kafamı karıştırmamış! Ayrıntılara aşırı önem veririm ve sinemada da ayrıntılara önem veren yönetmenleri gerçekten beğenir, ilgiyle takip ederim.. Ancak bu filmde -iki kez dikkatle izlememe rağmen- cevapsız kalan ve/veya dikkat edil(e)memiş öylesi ayrıntılar var ki, Kubrick ustaya şaşmamak ya da bilinçli olarak yaptıysa (ki bazı ayrıntı hatalarını bilinçli yapmış olamaz!) eksiklikleri/ hataları/ soru işaretlerini sorgulamamak olası değil! Sonuç itibariyle Kubrick Usta sadece benim kafamı karıştırmadığına göre bu işte bir bilinç ya da bir gariplik var! Çünkü S.Kubrick ayrıntılara çok önem verirdi. Beraber filmi izlemeye gittiğim arkadaşlarım ve diğer bazıları filmi -özellikle- aşırı durağanlıkla eleştirmişlerdi! Oysa hayat durağandır; yani Amerikan sinemasını o izlemeye alıştırıldığımız aşırı hızlı aksiyonları gibi değildir (Birbakıma Avrupa sineması gibidir!) Üstelik "Eyes Vide Shut" yanlızca iki günlük bir süreçte yaşanan bir öyküyü içeriyor ki bu durumda olayların yavaş ilerlemesi/filmin biraz durağan olması çok normal. (Bu konuya pek kimseler değinnmemiş de, o yüzden ele aldım; yoksa o kadar da önemli sayılabilecek bir mevzu değil!) Bir de şunu belirteyim: Filmin soundtrack'i muhteşem, arşivde mutlaka bulunmalı. Son söz: HER NE KADAR SON FİLMİNDE KAFALARIMIZI İYİCE KARIŞTIRMIŞ OLSAN DA, İYİ Kİ DOÐDUN ve İYİ Kİ KAFALARIMIZ KARIŞTIRARAK GİTTİN KUBRİCK USTA! Gözün arkada kalmasın... Because "HEADS NOT VIDE SHUT!"
    Puan: 9
  • COK GUZEL COK

    İzlemeyen okumasin

    İzleyiciden dikkat, sabır ve analiz talep eden Stanley Kubrick (SK) amcamızdan beklenecek kadar zeki, bir o kadar da insanın kanına girmeye aday bir film. Ama baştan demek gerek ki filmi izlerken yer yer bir fili becermeye çalışan bir fare gibi hissediyor insan kendisini - yer yer monoton ve yeterince zevkli değil izlenimi veriyor insana - ama NK’in dediği gibi insan ‘kafasını kullanınca’ daha zevkli hale geliyor. Biraz avanslıyım çünkü bir hafta arayla iki kez izledim. İlk izleyişimde en favori 50 filmimin arasına girmişti, ikinci izleyişte ilk 10’un kapısını zorlamaya basladı. Diyalogları, görüntülerin analizini iyi yapın. Önce kayda değer noktaları sıralamak istiyorum bayanlar ve baylar. İkinci izleyişten sonra Nicole Kidman’ın (daha az ekranda görünmesiyle bağlantılı olarak belki) kocasından daha iyi bir oyunculuk çıkardığı kanaatine vardım. Filmin neredeyse hepsi İngıltere’deki Borehamwood stüdyolarında çekilmiş (izleyicinin Manhattan sokakları olarak kabullendiği sokaklar, apartman daireleri, vs. aslında İngiltere’de – niçin mi? çünkü en mükemmeliyetçi yönetmen olarak bilinen amcamız yıllardır uçma korkusundan dolayı uçağa binmiyor, yanılmıyorsam 2001’i çektiğinden beri vatanı olan ABD’ye uğramamış – ama önemli olan, Stanley amcamızın bu ve diğer birçok takıntısına rağmen Warner Bros’un onun emrine 65 milyon dolar armade etmesi.) Diğer kayda değer bir nokta SK’in kullandığı müzik –ilk başta evlilik ve ‘günlük’ hayatı harikulade bir tragedya etiketiyle tasvir eden Shostakovich’in ‘Jazz Suite’i (izleyiciye ilginç gelse de Nicole ablamızın kalçaları, onun yaşadığı günlük hayatın bir parçası onlar), Chris Isaak’in ‘Baby Did A Bad Bad Thing’ parçası ve tam anlamıyla hayran kaldığım Jocelyn Pook’un film müzikleri (maskeli ayindeki o sanki ateist hava, o kemanın inceliği, tüyleri diken diken etmesi, sonra melodinin bir iki oktav (yoksa başka bir şey miydi onun adı?) yukarıya çıktığında yaşanan o doğasal ‘açılma’, ‘çiçek açma’, o ‘sunuş’ ortamı, kızların o ayağa kalktıklarında, gerildiklerinde o ‘yeniden doğuş’ hissi; ve daha sonra da orgy sahnelerindeki o rüyamsı hava - protoplazmama kadar irkildim, ba-yıl-dım). Kullanılan renkler nefis, mekanlar ilginç. Tom abimizin karakteri okul arkadaşı Nick Nightingale’in piyano çaldığı bara girdiğinde gözünüz ekranın sol tarafında olsun, bazı arkadaşlar orada genççe bir hanımla oturan gözlüklü ve sakallı amcanın Stanley amca olduğunu söylüyorlar; gerçi ben tamamen benzetemedim ama eğer doğruysa sinema tarihinin belki en ‘cin’ ve özel hayatı en gizli yönetmeninin hareket eden ender görüntülerinden birini bulmuş olacağız. Bir de minik hata var sanırım: baştaki partide Ziegler’in (Sydney Pollack) tuvaletindeki durum düzeldiğinde kamera geri geri gitmeye başladığında (Sidney Pollack Tom Cruise ile ilerlerken) sol tarafa bakanlar duş kabininin koşesindeki parlak kaplamada filmin çalışanlarından birinin aksini görecekler (SK bile bile böyle bir yanlış yapacak bir yönetmen değildi, siz ne dersiniz? - SK bu film üzerindeki çalışmasını bitirdikten bir hafta sonra aramızdan ayrıldı.) Şimdi gelelim konuya: Tom abimizin karakteri, sevgili eşiyle bir akşam ‘benim itirafım seninkinden büyük’ oyunu oynarken eşinden beklemediği bir itiraf duyar; bundan sonra afallayan Tom abimiz gözünü açmak istemeye başlar ve yasak meyveye, hedonizme, fanteziye açmak ister gözünü ve bundan sonra gelişen her olay bir sonrakini etkiler. İnsanlığını bir kademe ilerisine ulaşmak icin insanlığını duyumsamaya, kendi kendisini sorgulamaya ve kendi kendisiyle hesaplaşmaya başlar. (HENÜZ İZLEMEMİŞ OLANLAR BUNDAN SONRASINI OKUMASIN BENCE) Başlığa gelelim: Eyes Wide Shut ne demek yahu – bu laftaki mantık kanımca şöyle: Eyes Wide Shut diye bir laf yok; Eyes Shut (1) var, gözler kapalı demek yani düşünmeden, sorgulamadan, hissetmeden, görmeden, kafayı kuma sokarak odun gibi yaşamak (Tom Cruıse’un yolculuğun başındaki hali) ; bir de Eyes Wide Open (2) var ki gözler tamamen açık demek ve filmde Sidney Pollack’in karakteri Ziegler ve maskeli ayin-balo’dakilerin seçimi. Yani hedonizm, insanın ‘alma’, ‘sahip olma’, ‘tüketme’ içgüdüsü ne kadar kabarırsa kabarsın o içgüdülerini sonuna kadar beslemeyi seçenler. Eyes Wide Shut ise aradaki denge; yani bilmek, görmek, ama işin bokunu fazla çıkarmadan doyumsuzluğa düşmemek. Dr. Harford’un (Tom abimiz) filmin sonunda geldiği zihinsel nokta bu bence. Filmin senaryosu Arthur Schnitzler isimli bir yazarın ‘Traumnovelle’ (rüya romanı) adlı romanından uyarlanmış. İzleyenlerden coğunun hemfikir olduğu bu ‘yahu şu ruya mıydı yoksa’ havası ve kitabının adı biraz fazla literer ele alınıyor bence. Evet, Nicole Kidman’ın kocasının gördüklerine benzer bir güzergahtan ruyasında geçmiş olabilir; ancak Arthur Schnitzler bu romanı Viyana’da 1920’lerde yazdığında Freud’un çalışmaları şimdi olduğundan çok daha taze olmuş olabilir. Filmin ana teması kimilerine göre seks, kimilerine göre ölüm korkusu (?), ama kanımca (fikrim sonra değişebilir) film üç katmanda izleniyor. Birinci katmanda seks, ikinci katmanda seksüalite (cinsellik), üçüncü katmanda ise kişisel değer yargısı sistemi var başlıca. Kubrick’in filmlerinin genel teması hep beklenmediği gibi giden planlardır, hepsinin arasından en pozitif mesajlı filmi olabilir EWS. Ama bunu daha derin analiz etmek gerek. Alışılmış Kubrick kara mizahı bu filmde de var: Orgy sahnelerınden hemen sonra esrarengiz gaco Tom abinin karakterini bir köşeye çektiğinde çalan parça ‘Strangers in the Night’, Tom abinin keltoş amca tarafından takip edilirken satın aldığı gazetenin başlığı ‘Lucky To Be Alive’ vs. Sonda ‘aşırı doz’dan ölen gacoyla baştaki tuvalette aşırı doz’layan kız aynı mı hala tam belli değil Ziegler öyle olduğunu söylüyor gibi ama arada minik bir kelime oyunu var sanki; eğer yoksa yine de baştaki kızın ve partideki gaconun göğüs uçları ve gözleri farklı. Şunu da unutmamalı ki bu detayları inceliyoruz ama aktrislerden herhangi biri Kubrick’in dillere destan manyaklıklarına (filmci bir arkadaşım Kubrick’le calışan kameramandan bir sahneyi Tom Cruise’a 100’den fazla kez tekrarlattığını duymuş) dayanamamış ve kapıyı carpıp çıkmış olabilir. Ondan sonra mantık aranır mı tabii kızlar farklı diye? Gerçi Kubrick böyle birşey olduğunda yeni gelecek aktrisle baştan çeker bütün sahneleri ama neyse. Konuya biraz daha eğilmek istiyorum, bazı arkadaşlar SK’in orgy sahnesini seksi ve cekici kılmak yerine daha olağandışı göstererek bunun yanlışlığını vurguladığını söylüyorlar. Evet orgy sahnesi bile bile cekici olmak üzere tasarlanmamış, cünkü bu olgu ekstrem bir notkada sevgili arkadaşlar. Burada yanlışlık veya doğruluk vurgulamak yok. Ruyamsı bir hava var ama önemli olan orada yapılan bir miktar egzibisyonizm (göstericilik) varsa ondan çok daha büyük bir miktarda voyörizm (seyircilik) var. Eğer SK’in ‘yasak meyve yemek yanlıştır’ türü bir mesajı olsaydı aynı absürdite Tom Cruise fahişenin evine girdiğinde de yaşanırdı, ertesi gün aynı evde fahişe’nin arkadaşının göğüslerini okşamaya başladığında da. Kanımca, Tom Cruise Nicole Kidman ile yeraldığı sevişme sahnelerinde bile fahişenin arkadaşıyla olduğu sahnedeki doğallık yok. Ayin sahnesinde Dr. Harford’a yukarıdaki asma kattan bakıp selam veren adam baştaki partide Nicole Kidman’la danseden kazanova Szavost mu? Yoksa Ziegler mı? Selam veren adamın yanındaki kadının doktorun karısı Alice olabileceği düşüncesi beni ilk izleyişimde eğlendirmişti ama öyle değil. Filmin had saffada ilginc olan sahnesi şüphesiz Dr. Harford Ziegler’ın evinden kendi evine döndüğünde kendi yastığının üzerindeki maskeyi gördüğü sahne. Alice film boyunca kocasının çıktığı yolculuklar dışında ‘cin gibi’. Kocası daha babysitter’ın adını bilmiyor ama Alice çok şeyin farkında. Alice çaktırmadan icinde olduğu torbadan maskeyi bulup kocasından açıklama mı bekledi, yoksa kocası bile bile mi sakladı maskeyi de karısı onu sonra mı buldu? (Harford’un kostüm dükkanındayken maskeyi nasıl kaybettiğini geçiştirmesi pek inandırıcı gelmedi bana.) Bu film tam anlamıyla ‘ye beni’ diyor; SK mıymıntılığından uğraşmamıs 1,5 yılı aşkın bir süre bu filmle, film sizden sorgu bekliyor, kendi kendinizi sorgulamanızı bekliyor, siz siz olun bu filme hakettiği saygıyı verin. Yaptığı filmlerde hep ‘yahu düşünün bir kez, insanoğlu kendi çapında bir yerlere ulaşmış olabilir, ama siz şımarmayın ve farkedin ki, evolüsyon bir yerde büyük bir hata yaptı, insanoğlu içerisinde yaşadığı sistemi geliştirdi ama kendi gelişiminde aynı ivmeyi yakalayamadı ve tam anlamıyla ‘gelişebilmesi’ için yine o tek hücreli canlı seviyesine geri dönmesi gerekiyor, hayatınızın anlamsızlığının sarkazmını anlayın’ mesajı veren Stanley Kubrick, kariyerine nokta koymak için ancak bu kadar derin bir proje seçebilirdi. İyi ki dünyamıza uğradın Sayın Kubrick, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan. NASIL YAZI AMA
    Puan: 10
  • Çok çok güzel, harika.

    Bu Stanley Kubrick deli.
    Puan: 9
  • Kubrick dehası...

    Sadece Kubrick diyorum, o kadar.... Gerisi anlayana....
    Puan: 10
  • hiç beyenmedim.

    ne derseniz diyin ama pornografik görüntüler hasılat yapmayı başarmış bir film. sex içeren filmlere karşı değilim ama kaliteden yoksun basit bir filmdi.
    Puan: 2