zuxxi.com//sinema|geyiks

Charlie Brown

Dallas

Bi de Cliff Barnes (Klif Barns) vardı avukat olan, Pamela'nın ağabeyi. Dinsizin hakkından imansız gelir yaklaşımıyla hep Ceyar'ın pisliklerini bertaraf etmeye çalışır ama bi halt da beceremezdi kendileri.

Uykudan Önce

- Yaa yemiycem işte!!! (BEN) - Aa!! Ne güzel ıspanaklı omlet hem bak (TV yi işaret ederek) Adile teyzen küser sonra di mi Adile teyzesi? (ANNEM) - Ne oldu kuzucuk niye yemiyosun ıspanaklı omletini? (ADİLE TEYZE) _ !!!? (BEN) (tamamen yaşanmış bi olay)

Bizden Size Kim Düşer

bi dakka arkadaşlar. oyundaki kilit lafın tamamı, "mendilimiz köşe köşe, bizden size kim düşe." olacak. bi yannışlık olmasın aman diyim.

Kuruntu Ailesi

Gazanfer Özcan dizi boyunca panik halinde ordan oraya koşuşturup dururdu. Ailesi komşuları falanda eşlik ederdi onlara. Bölüm sonunda bütün yanlış anlaşılmalar çözüme kavuşur, bizde NEŞE İÇİNDE "Minareci Videola" yazısın görüp, reklamlar ve Mavi Ay'la devam ederdik yolumuza cuma akşamları.

Piyango

Dizide Amerika'da yapılan bir piyango çekilişi talihlilerine ikramiyelerini ulaştırmak için görevlendirilmiş iki adamın maceralarına tanık olurduk. Eee neki bu şimdi demeyin. O biletin ve talihlilerin(!) başından öyle işler geçerdi ki kahramanlarımız büyük ikramiyeyi ancak bölüm sonunda gerçek sahiplerine ulaştırabilirdi. Ödeme şekli de ilginçti; adamlar 1 milyon dolarlık çekin yanında 5000 dolarlık nakit para verirlerdi talihliler anında istedikleri gibi zıbıtsın diye. Her bölümün sonunda şunun gibi bir yazı çıkardı: robert brown (o bölümdeki kötü adam): evrakta sahtecilikten 5 yıl hapse mahkum oldu. Sen Quentin hapisanesinde. charlie brown (iyi adam, talihli): çalıştığı lokantalar zincirinin sahibi oldu. paraya para demiyor. vs vs.

Tehlike Çemberi

canıtın hart ve cenifır hart (dizinin orjinal adı hart to hart gibi bişiydi) zengin veya tuzu kuru sayılabilecek bi çifttir. normalde etliye sütlüye karışmamaları gerekir di mi, yok, onlar her bölüm burunlarını her türlü tehlikeli olaya sokup maceradan maceraya atılırdılar. bu çiftin ne iş yaptığını (herhalde mirasyedi falan) pek bilmezdik ama evlerinden, üstü açık mersedeslerinden, takıldıkları insanlardan hali vakti yerinde insanlar olduklarını anlardık. bi de bunların ihtiyar sempatik bi uşakları vardı, dizinin mizah öğesi. hart çifti maceradan maceraya koşarken ev işleri, köpeğin bakımı gibi sıkıcı konularla ilgilenirdi.

Macera Peşinde

1940'lı yıllarda Büyük Okyanus'ta bir ada. Adada Mr. No gibi özel pilotluk yapan kahramanımız ve onun tek gözlü köpeği (Kahramanımız köpeğinin bir gözünü kumarda kaybetmiştir.) Zaman zaman tekleyerek başına iş açan bir deniz uçağı. Karşı adalardan birinde güzel olduğu kadar, yenilen sumo güreşçisini piranhalara atacak kadar acımasız bir capon prensesi de olaya ayrı bir renk katardı. Genellikle de caponlarla başı derde girerdi kahramanımızın.

You'r In The Army Now

status quo'nun bu meşhur parçası zamanın bütün karışık slowları içinde yer edinmeyi başarmış bi parçadır. yanlız kulakta romantik tınılar bırakan bu parçanın sözlerine kulak kabarttıımızda konunun pek de öyle romantik olmadığı anlaşılacaktır. bizim gibi asker bi milletin bu parçayı nası olup da dans pistlerinde yavşama modunda kullandığı da ayrı bir araştırma konusudur.

Komiser Colombo

Peter Falk'la özdeşleşen Komser Kolombo tiplemesini nası unuturuz. Dağınık görünümlü, şaşı bakışlı, külüstür arabalı kahramanımız, zanlılarda önceleri 'nerden bulmuşlar bu angutu' intibasını uyandırır, sonra da en çetrefilli olayları şıp diye çözüverirdi. En eğlenceli tarafı zanlıyla yaptığı diyaloglardı: Her zamanki gibi karısından bahsedip, bi dolu zararsız soru sorduktan sonra tam gidecekken birden arkasını dönüp kafasını kaşır ve "BAY/BAYAN (......) SİZE BİR SORUM DAHA OLACAK?" der; asıl bombasını patlatırdı. Zanlı hiç renk vermemeye çalışır ama ne tür bir belaya çattığını da anlardı o zaman.

Shogun

Dizideki en gerilimli anlar Ancinsan'ın Efendi Toranaga'ya bişiyler sorduğu anlardı. Çünkü bu Toranaga'nın sağı solu belli olmaz, hemen parlayıp celalleniverirdi. Ancinsan soruyu sorar, yanındaki Japon kız çeviriyi yapar, Toranaga durur durur... "Makarimasu" diye bağırır, Japon kız da "Efendimiz bu konuda sizinle hemfikir değil." şeklinde çevirerek ortamı yumuşatmaya çalışırdı.

Aha Aha Aha ... Da Da Da

bilmiyorum kaçınız hatırlar ama bütün sözleri bundan ibaret olan bir yabancı şarkı vardı. neymiş: aha aha aha, da da daa...

San Francisco Sokakları

Michael Douglas'ın genç haliyle, orta yaşlı patates burunlu adamın oynadığı 32 kısım tekmili polisiye-macera dizisiydi. Kovalamaca-takip bölümleri süperdi. Neden? Çünkü San Francisco engebeli arazi üzerine kuruludur. Kovalamacaya karışan arabalar zıp zıp zıplar.

Hayri Hiçler ve Bülent Karpat

gs-spartak moskova maçıydı. takım boş kaleye kaçırdığı an bu ikiliden şöyle bi tepki geldi: bülent karpat: amannn hakann!! hayri hiçler: höyynk öhüe!!!

Commando

bir asker, joystick'in autofire düğmesi ve karşımızda koca bir ordu. C 64'ün sınırlarını zorlayan müziğinin hastasıydım.
  • Kapışma - Snatch

    Eh ne diyim Allah bi yastıkta kocatsın !!!

    Gittiğim salonun (atlantis 3 ya da 4)ses, perde ,koltuk, yer gösterici v.s. tüm dezavantajına rağmen filmi beğendim yanlız biraz tempo sorunu vardı (yani bi hızlanıyo bi yavaşlıyo). Damat iyi iş çıkarmış. Bu arada Tarantino naapıyo göreniniz var mı?
    Puan: 8
  • Gözü Tamamen Kapalı - Eyes Wide Shut

    daha iyisini beklerdim

    Bir kurbrick filmi ama diğerlerinin yanına bile yaklaşamıyor. nerde full metal jacket, nerde a clockwork orange nerde bu.. filmin olağan üstü düşük temposu kubrick in bütün vuruculuğunu alıp götürmüş. fragmanını gördüğümde tamam demiştim kubrick çok iyi bir malzeme bulmuş gelecek kuşaklara anıtsal bir eser bırakacak ama maalesef olmamış. yine de bir kubrick hayranı olarak 20.yüzyılın bu en büyük sinema dehasına saygı mahiyetinde izlenebilir diyorum ben.
    Puan: 6
  • Gölgelerin Dili: Blair Cadısı 2 - Book of Shadows - Blair Witch 2

    DEVAMINI ÇEKELİM. BAKALIM TUTACAK MI?(NAHH!!!)

    İlk film gerçekten muhteşemdi. 2.si direkt ilk filmin oluşturduğu kitleyi sömürmek amacıyla yapılmış .30000$(blAir Witch pRojecT)= 100.000.000$ gibi bir projeye ağzı sulanarak bakan hollywoodun ulan bi de sermayeyi 8-10 miyon dolar yapsak ne biçim para kırarız düşüncesiyle davranacağını bekliyodum 1.sini seyrettiğim ilk günden beri .öyle ya da böyle kötü olacağını bile bile gittim 2. sine de (yapımcıların da istediği şey bu zaten). film gerçekten beni şaşırtmadı yönetmen gizemli bir psikolojik gerilim mi yoksa scream formatında bir teenslasher mı yapacağına karar veremeden film bitmiş. 2 türün de hayranlarına yaranayım derken filmi başından sonuna kadar paldır küldür cadılık, paganizm, tüketim çılgınlığı hakkında bişiyler anlatmaya çalışmış. buna bir de kötü oyunculuk senaryodaki boşluklar eklenince ortaya zeka pırıltısından son derece uzak eğlencelik olarak bile zor izlenecek bi film çıkmış. Konun fanatikleri (mistizm büyü vs)için bişi demiyorum onlar BELKİ beğenebilir...
    Puan: 3
  • Şeytan - The Exorcist

    film hakkında....

    İzlemeyen okumasin

    Linda Blair in performansı(filmde12 -13 yaşlarında olduğu göz önüne alınırsa) müthişti. Bazı sahneleri (özellikle şeytan çıkarma)30 yıl sonraki artık korku filmlerini izleye izleye kaşarlanmış izleyiciye komik gelebilir ama bu filmin kesinlikle bir kilometre taşıolduğunu unutmamak lazım... Merdiven sahnesi ve evde kötü birşeylerin olduğuna işaret eden evin çeşitli yerlerindeki şeytan silüetlerini gösteren sahne bayağı ürkütücüydü. Film başlangıç sahnesi(ortadoğunun batılı izleyiciye verdiği ekzotik duygu)o zamanın standart korku film seyircisine size başka birşey gösterceğim mesajını veriyor. Arka planda ise verdiği korku tam anlamıyla şeytan değil değişik bir durumun getirdiği bilimezlik: Anne ve çocuk onları bütün tehlikelerden uzak tutacak bir "baba"dan (hristiyan inancındaki baba kavramını da gözönüne alırsak) ayrı yaşıyorlar. Çocuğun başına birşey geliyor. Bu önce anne ve etrafındaki bilimin yanılmaz sesi olan doktorlar tarafından olağan bir ergenliğe geçiş dönemi, bir cinsel metamorfoz olarak algılanırken sonradan böyle olmadığı anlaşılıyor ve bilim; teknolojinin korkutucu, soğuk oyuncaklarıyla çocuğa saldırıyor yani bir anlanmda kendi şeytan çıkarma ayinini düzenliyor. Burada ki 2 bilinmez gerilim öğesini oluşturyor. 1 çocuğun kendi içinde bulunduğu bilinmez durum. (bunu en basitinden ilk reglla özleşleştirebiliz) 2 annenin bulunduğu durum (sevdiğiniz bir insanın başına bilinmeyen birşeyin gelip o insanı tamamen tiksinç bir duruma getirmesi.) Kısaca film farkılı şeylere değinmiş ama neticede seyircinin bi noktadan sonra daha fazla ürkütüp sinema salonundan kaçırtmayı istememiş.(İyiler kazanır Şeytan çok basit bir biçimde yok edilir ve seyirci salondan mutlu ayrılır vs vs.).Ama bütün bunlara rağmen filmin yapım yılı olan 1973 yılını göz önüne alıdığımda ve o zamandan bu zamana gelip geçen pek çok korku filmini göz hafızasına yerleştirmiş bir izleyici olarak hala irkitici özeliğini koruduğuna şahit olduğum The Exorcist iyi bir notu hak ediyor. (NOT:"gelmiş geçmiş en iyi korku filmi" lafı biraz fazla iddalı bana göre)
    Puan: 8
  • 15 Dakika - 15 Minutes

    IF IT BLEEDS İT LEADS(binevi "acı var mı acı!!")

    İzlemeyen okumasin

    Film ilk yarıda sağlam gerilim sıkı aksiyon minvaline oturmuşken ikinci yarıda çuvallamış bence.(bu kadar mantık hatası TVler de gece yarısı izlediğimiz 2. sınıf aksiyon filmlerinde bile az görülür). Dolayısıyla medya - şiddet-sistem-adalet vs. hakkında vermek istediği ironik mesaj da birazcık güme gidiyor. Bu filmi bir tek De Niro kurtaracakken ona da senaryo mani olmuş.(De Niro filmin yarısında kavga edip seti terketmiş gibi bir hisse kapıldım.)Filmin yapmak istediği etkiyi yıllar önce Natural Born Killers daha iyi yapmıştı bana göre.
    Puan: 5
  • Delik - The Hole

    Öyle Antin Kuntin Değil Harbiden Geriyo...

    Scream ,I know what you did...vs. gibi ecnebilerin teenslasher dediği türden bi film izlemek isteyen hayal kırıklığına uğrayabilir ama eğlencelik değil gerçekten gerilmek isteyenlere şiddetle tavsiye olunur...
    Puan: 8
  • Büyük Lebowski - The Big Lebowski

    Ben de DUDE olmak istiyom...

    Hayatımda bir film karakterini kendime bu kadar yakın hissetttim. Artık bir numaralı fantastik kahramanım örümcek adam , süpermen vs. deil LEBOWSKİ(dude olanı:))
    Puan: 10
  • Paramparça Aşklar Köpekler - Amores Perros

    MEXİCO CİTY DEN İNSAN MANZARALARI

    paramparça lafı orjinalinde yok ama kim bulmuşsa filmin ismine cuk oturtmuş.Düşündüm de dünyanın bu en büyük metropolünde (yaklaşık 30 milyon) anlatılmamış ne çok hikaye vardır daha... (not:film kurguya ve şiddet temasına bakan herkes bakan aa pulp fictionın meksika versiyonu falan diyo.bence alakası yok.)
    Puan: 9
  • Şövalye - A Knight's Tale

    eğlenceli bir çalışma

    sinema gişesinin önünde lara croftla bu film arasında bocaladım. filmin seansının 30 dk erken olması ve tomb raidera düzgün bi yer kalmaması bu filmi tercih sebebim oldu.(pek niyetli deildim açıkçası...) sonuç: kesinlikle eğlendim ve pişman olmadım .film kendi türünün bütün özelliklerini mizahi öğeler ve günümüze göndermelerle harmanlayak konunun meraklısı olmayanların bile hiç sıkılmadan izleyebileceği eğlenceli bir seyirlik sunuyor. rahatlıkla tavsiye ederim.
    Puan: 8
  • Şehrin Azizleri - The Boondock Saints

    içimizdeki irlandalılar...

    İzlemeyen okumasin

    90 lı yılarda tarantinoyla başlayan kendine has kurgusu çekim tekniği vs.. olan suç , şiddet, karamizahı harmanlayan film noir akımından bir örnek. başarılımı? kısmen... sonlara doğru biraz abartılmış... film aynen (filmde de görüldüğü gibi)kötü anlatılmış iyi bir fıkraya benziyor... ama William Dafoe'ya bir parantez açmak gerek. sıradışı fbi ajanını canlandırırken çok başarılı bir performans sergiliyor. bu adam neden hala yan rollerde çıkıyor anlamak güç. filmde çok kısa bir sahne ( sabaha karşı yatağından telefon sesiyle fırlayan polis klişesini altüst eden sahne) beni resmen yardı.
    Puan: 8
  • Çılgınlığın Ötesinde - In the Mouth of Madness

    brrrrr!!!

    2.sınıf( dandik) bi film diye seyretmeye başladım........ öyle deilmiş maalesef!!!
    Puan: 8
  • Kırmızı Değirmen - Moulin Rouge!

    that's entertainment

    film seyircinin "here we are now entertain us!!!" çağrısına, bütün ihtişamı ve türünün bütün özelliklerini(komedi, trajedi, aşk, dans, dekor, kostüm...) mtv klasiklerinin müzikal coverlarıyla harmanlayarak; işte gösteri işte eğlence diye karşılık veriyor. İçinde barındırdığı bütün klişelere rağmen zevkli bir seyirlik. nicole kidman ayrı bir güzellik...
    Puan: 9
  • Deli Yürek - Bumerang Cehennemi - Deli Yürek - Bumerang Cehennemi

    şimdi neki bu?

    İzlemeyen okumasin

    kahramanınmızın başı bu defa aborjinlerle fena halde derttedir..... evet kabul.... fragmanını izledim ve zuxxi puan kriterlerinde yazdığı gibi hafiften bi öğürtü geldi.filmi düşünemiyorum.arkadaşlardan özür diliyorum. ( ilan: deli yürek yüzüğü geldi!?)
    Puan: 2
  • Amélie - Le Fabuleux destin d'Amélie Poulain

    puan kırmak istedim...

    olmadı çünkü jean pierre jeunet öyle temiz bir iş çıkarmış ki insanın eli 10 puandan başka puan vermeye varmıyor. kurgu, görüntüler, kamera açıları, oyunculuk dört dörtlük... metin fidanvari ayrıntılar süper... film "ben fransızım!" diye bağırmasına rağmen sizi boğmuyor. ama vermek istediği mesaja (mutluluk küçük ayrıntılarda gizlidir!!) kılım açıkçası(tamamen kişisel bir durum). ve hatta sinemada "hayır hayat böyle birşey değil bizi kandırıyorlar" diye bağırasım geldi... biliyorum; film kısa sürede geniş bir hayran kitlesi kazandı ve kazanmaya devam edecek. nasıl bir dolu erkek "fight club"dan çıktıktan sonra "sonunda kahramanımı buldum:TYLER DURDEN!!" diye bağırdıysa bir dolu kız da(eminim!!) "AMELİE!!" diye haykıracak içten içe... işte tam da bu yüzden diyeceğim şudur ki filmin gazına gelip (belki mutsuz ama...) " HUZURLU "hayatlarımızı sabote etmeye kalkışanlara karşı uyanık olmamız gerekli.... bir de başlarına gelen her musubet sonrası "boyun devrilsin hollywood!!" tarzında yakınmalarda bulunan diğer avrupalı sinemacılara bir şey söylemek isterdim : yapın böyle filmler.. bakalım hollywooda bir daha ekmek çıkıyor mu!?
    Puan: 10