Analoji: Fil - Çimen = Kifayetsiz Yönetmen - Güzel Mevzu
Sinemamız sıkıntılı, sinemamız kısır, sinemamız "böyle biraz idare ediverin" diye bize ölü köpek gözleriyle bakıyor.
Seyircimiz vizyonsuz, seyircimiz şakşakçı, seyircimiz dayatılan çıtanın biraz üzerinde her işe ipek mendil ibrişim atlas gözüyle bakıyor, içinde hissettiği acının ucunu gösterebilene abayı yakıyor, başa taç, boyuna madalyon yapıp asıyor.
Ülkedeki en saygıdeğer sinema festivalinin En iyi kurgu ödülünü alan bir filmin kurgusu pazar günü ilkokula talebe yolluyor, terörist sıfatıyla yakalanmış kızı üç vakte kadar salabiliyor, ve bunun gibi onlarca hatayı içinde barındırabiliyor, daha kötüsü bu ülkenin güzele kaliteliye susamış olması gereken seyircisi bunları görmezlikten gelmekle kalmayıp "olacak o kadar, sen filme bak filmeee, anlatılmak istenene bak" diyerek kadrolu avukat gibi önlerine konulmuş bu eksik gedik eseri savunuyor.
Bu toplum yerlerde sürünen filmler görmeye o kadar alışmış ki, dizinin üstünde durabilen her esere etyopyalı maratoncu abebe bikila muamelesi yapabiliyor.
"Kısıtlı imkanla elden gelen bu" narkozuyla kafası nal gibi olmuş insanlar! Politik saptama yapabilen, içinde bulunduğumuz zaaf ve aczin karagöz silüetini gösteren, gösterirken de sizden merhamet dileyen bu ve benzeri filmlere bu kadar bol keseden prim vermezden önce düşünün.Müstehak olduğunuz bu mu?
Ucuza pitoresk görüntü alalım gazıyla kocaelinde deprem sebebiyle sular altında kalan lunaparkı, karaya vurmuş tankeri zorlaya zorlaya kadrajına alan yönetmen sırtına yüklediği sorumluluğa yakışmayacak sinan çetin kaypaklıkları yapmıştır. Güzel türkiyemizi ve sanatlarımızı tanıyalım ve tanıtalım gazıyla kültür bakanlığından biraz daha fon tırtıklamak amacıyla sokuşturulmuş ebru sanatı numarasının benzerlerini hamam benzeri filmlerde görmedik mi?
Bu kadar basit ayak oyunlarını oynayan ayaklar kokmadı mı hala?
Peki ya yönetmenin kurnazlığına ne demeli? Gazete ve neşriyatın azıcık kıyı köşesine dokunmuş herkesin üç aşağı beş yukarı haberdar olduğu bir ahvali ve gidişatı saman tadında hikayeleştirerek, emrah dizilerinden alıştığımızdan biraz daha kaliteli görüntü ve ışıkla sunmuş, herkesin susmaya, unutmaya başladığı ve çalıştırıldığı bir gerçeğin boşta kaldığını farkederek küçük esnaf kurnazlığıyla bizlere ucuza satmaya çalışmamış mı?
Hakkında yazılması, üretilmesi beklenen ve unutturulmaması gereken gerçekleri boşta bulup "ben yaptım oldu"culukla sunmak ile, filmi eleştirenlare atfedilen özalcılığın dinamiğinde hiç bir fark yoktur.
Tabutta röveşata gibi bir başyapıtla çıkan bir yönetmenin, bu eserini kağıttan maske yaparak yüzüne takması, ve ağırlığının altından kalkamadığı konuları bu kadar müsamerece sunması, oyunculuğa ve bağımsız dialoglardaki yeteneğine sığınması aczdir, kabul edilemezdir.
Sırf fikri güzergahları uyuşuyor, bir yerlerde rastlaşıyor diye yamalı bohçayı sahiplenip, sancak yapmak en ucuzundan partizanlıktır, yobazlıktır, fikir tembelliğidir.
İrdelenmesi önemli konulara daha fazla emek, vakit ve ciddiyetini ayırabilecek muasır medeniyetler seviyesinde yapım ekipleri, beğeni çıtasını kendilerine dikte edilenden daha yukarıda tutabilecek kendi fikrine sahip gaza gelmeyen seyirci ile bu ülkede aynı oksijeni yakabilmek dileğiyle.
Puan: 5