Berber
- Berber saçımı yıkamak için kafamı lavaboya eğdiğinde, akan suyla beraber tükürme nöbetim başlar nedense
- Berberde 3-4 eleman çalışır fakat bizler aralarından bir tanesini keşfetmişizdir ve en iyi traşın ona ait olduğunu düşünerekten hep ona kestiririz. Bir gün de ona kestirmek üzere berbere gireriz ki, şu sinir bozucu tabloyla karşılaşabiliriz; Bizim eleman dolu, diğerleri ise boş gözümüz içine aval aval bakıp; "buyur abi şöyle alalım" diyolar. Bu durumda hemen benim adama çaktırmadan bi göz işareti yaparım. Mevzuyu anlayıp "bitsin hemen seni alcam" dediği zaman çok rahatlamışımdır ben, çok. Öbür adamların yüzüne bakamaz olurum bekleyip gazete okurkene.
- saç kesme işi bitince berber arkanızdan bir ayna tutup "nasıl? iyi olmuş mu?" diye sorar. bu saatten sonra beğensem nolur beğenmesem nolur? beğenmeyecek olsam kestiğin saçları alıp yapıştıracan mı kafama?
- - Kısaltalım mı abi saçları? - Uzatabilir misin?
- Yurdumun berberleri sadece saç-sakal değil, kafadaki tüm kıllardan mesul hisseder kendini. Özellikle kulak kıllarına karşı süper bir teknikleri vardır. Önce bir parça pamuk ispirtoyla ıslatılır; ardından ateşe verilir. Yanmakta olan pamuk seri hamlelerle kulağa yaklaştırılıp çekilir. Bu esnada kulak kılları yanıp tarumar olurken nasılsa kulağa birşey olmaz. Burun kıllarına karşı daha ince bir teknikleri vardır; bunu anlatması da anlaması da zordur, görmek lazımdır: ortasına düğme takılmış bir iplik iki elin işaret parmakları vasıtasıyla uçlarından çekilmek suretiyle döndürülür. Bu dönen mekanizma gene seri hareketlerle burun deliklerine yaklaştırılıp çekilir. Kıllar ipliğe takılıp kalır, burna bişey olmaz. İşte bu iki teknik, bence berberleri kadın kuaförlerinden ayırıp onları bilim adamı mertebesine çıkarır. Siz hiç kulağın yanma katsayısı veya insan burnunun eylemsizlik momenti hakkında kafa yoran kadın kuaförü gördünüz mü?
- berber tanıdık olmalı derim ben hep. adam gelir, dirseğine yaslanır, bakarsın suratına şöle bi artniyetli mi die. sonra kafana vura vura makası, sersemletir, çırılçıplak uyanırsın adamın evinde. hehehe.
- Seçtiğin berber askere falan gider ya da ordan ayrılırsa yeni bir berber arayışına girerim. Nasıl olsun diye sorduklarında hep her zamanki gibi dediğim için de seçtiğim yeni berbere ne diyeceğimi şaşırır, "takıl kafana göre, yanları kısalt favori kalsın" gibi laflar ederim ama aslında ne istediğimi ben de biliyor değilimdir. Belki de bu yüzden berber değiştirmeyi hiç sevmem.
- Berbere her gidişimde "aabi sen kendini saç traşı edebilionmu" die sorasım gelir ama asla cesaret edemem.
- Saçın kesiminin bitime yakın eğer beenmemişsem ve bunu bi şekilde berber amcaya belirtmişsem berber amcadan gelen "dur abisi daa bitmedi, sen bitti mi sandın, daa üstlerden alıp yanları düzelticem" vs. gibi triplere girmesinden nefret ediyorum.
- Traştan sonra üstümdeki saçları temizleyen elemana bahşiş vermekten müthiş rahatsız olurum. Nası yani? "Aferim çok iyi temizledin al bu da bahşişin." Çok ayıp yaa...
- berber saçları kestikten sonra yıkayıp yıkamıyacağını sorar. fazla para alacağını bildiğimiz için "yok abi evim yakın hemen şurda gider gitmez banyo yapacam zaten hiç zahmet etme" gibilerinden yalanlar uydururuz. halbuki yıkamayız o saçları, üstüne bir de jöle süreriz.
- Traşınızı olursunuz, pintilik yapmayıp saçları da yıkatırsınız ama eleman yıkadıktan sonra iki pamuk parçasını kulaklarıma sokmak zorundamıdır ya? Ve üstelik yere atmadan önce bi göz atmak niyedir? Utanıyorum ya bakma kardeşim kulak kirime! Berberin ensemize ayna tutması da gereksizdir, zaten biz puanlamayı berberden çıkıp eve gidene kadar ki aldığımız kesik sayısıyla yaparız (eşşoolueşşek fazla kısa olmasın dedik piçe çevirdi herif bak kimse bakmıyo).
- 80'li yıllarda berberlerin işleri zorlaştı. O güne kadar başlıca iki şekil saç tıraşı vardı: normal ve alabrus. 1984 ve sonrasında ise amerikan, tavuk götü, vs. bi sürü kil-tüy saç modeli peydahlandı. Eski nesil berberler bunlara karşı direnç gösterdiler, onlardan birine gidip "ben amerikan istiyorum" dediniz mi "arkadaşım, burda normal-nizami saç tıraşı yapılır, o dediğin şeyleri anlamam ben" cevabını alırdınız. Bunların sayısı epey azaldı, bu gibi berberlerle karşılaşırsak onları sevelim ve koruyalım, üstlerine fazla gitmeyelim.
- Bu şahsiyetlerin blendax, clear, pantene kaplarına uydurma şampuanlar doldurup her seferinde de, "abi blendaxla yıkıyoz abi" demelerine kıl olurum. Ulen muz aromalı blendax nerde görülmüş lavuk.
- kulağımın arkasını, kulagımı kırarcasına bükerek almasından ve yıkama olayında kafa derime tırnaklarını kanırtmasından nefret ediyorum...
- Marka bir şampuan aldım verdim berbere dedim benim kafayı sadece bunna yıkıycan. Her seferinde de çıkarıp onla yıkıyo ben de şampuan şişesine işaret koyuyom ki benden sonra başkasının kafasını yıkamasın diye. Bir nevi ruh hastalığı helbette!
- Saçı yıkadıktan sonra havluyu ensenden başlıyıp yukarı doğru sıkıca bastıtarak sürter kafana, Sonra havluyu yüzüne bastırıp çeker koltuğa yaslar seni. Ardından da haşır huşur saçları kurulamaya devam eder. İşlem bittiğinde aynadaki görüntü en tipsiz hallerinden biridir. Kendine olan güvenini yitirirsin.
- Saçın kesilirken aynadan arkada bekliyen heriflerle göz göze gelirsin, bu olabilecek en anlamsız göz göze gelmedir, üzerinde düşünüp kıllanmaya hiç bi şekilde gerek yoktur.
- kesmeyi, yıkamayı, kurutmayı bitirmiştir. saça jöleyi sürer, arkaya doğru elleriyle bi şekil verir. fakat son hareketi daha yapmamıştır. önden bi tutam saçı 3 parmağıyla tutup şööle bi öne alıp bırakır bikaç kere hızlıca. işte o son hareket öldürür beni.
- saçları yıkarken aynı zamanda yüzünü de yıkar. kendimi bi garip hissederim. adamın biri yüzümü okşuyor ne biçim bi duygudur o ya.
- Yüzlerce kez yıkanmış taş gibi havluyla ıslanmış yüzünü öyle bi siler ki,derinin üstünden bi katman eksilir sanki...
- Bi de masaj olayı çıktı başımıza son zamanlarda. Kesim işlemi bittikten sonra bi anda titreşimli makineyi enseme dayar ve masaja başlar. Ben bu arada gerek yoktu filan derim ama titremekten sesim çıkmaz. Sesimi duyunca da berber : niye abi? der ben de utanırım zahmet olmasın filan derim o da ne zahmeti abi der. Her berbere gidişte bu prosedür tekrarlanır
- Traştan sonra hangi berbere sorarsanız sorun, "Ne kadar abi?" sorusunun cevabı ".. milyon yeter abi"dir. Neye yetiyo ulan? Yahu bunun yeteri mi var be, 10 dakka iş için o kadar parayı başka kim kazanıyo?
- Koltuğa oturulur, saç yıkanır. Berber sorar: - Abi ne içersin? - Bi çay alıyim... Kesme başladıktan sonra çay gelir. Bir yudum almamız için berber hafiften geri çekilir. Yudum alınır, bardak bırakılır. Berber devam eder. 30 saniye sonra göz çaya takılır. Berberin boş anından faydalanıp çaya doğru hamle yapılır ve bir yudum daha alınır. Bir sonraki yuduma yeltenmeden önce hafifçe şöyle bir his sarar insanı; "Yav zırt pırt çaya uzanıp berberi kıllandırmayayım". Çayın çabuk bitmesi için bu seferki ve sonraki yudumlar büyük alınır. Ağız yanar, çaydan bi'şey anlaşılmaz. Bir daha berber koltuğunda çay içmeye tövbe edilir.
- Berber saçımızı itinayla keserken makası bir veya iki defa saçımıza vurduktan sonra kafamızın civarında havada boşa "şak şak şak" diye şaklatır. O esnada saçlara bir daha göz atar ve kaldığı yerden devam eder traşa.
- Sakal traşı yapmak için yada enseyi temizlemek için berberimiz eline usturayı alır. Usturanın ağzını tezgahın kenarına diklemesine sürterek jileti çıkartır ve çöpe ya da yere atar. Ondan sonra yaptıkları ise her zaman gıpta etmemi sağlamıştır. Kağıdından çıkarttığı yeni jileti boylamasına ortasından kırdıktan sonra iki seri hareketle o acaip keskin şeyin sağından ve solundan "çıt çıt" diye iki küçük parça daha kırar. Sonra jileti usturaya takıp işine devam eder. Genellikle de takılan jiletin markası Derby olur.
- traştan sonra çırak koşup paltonu getirir, giyinmen için tutmaya çalışır, sonra da bahşiş verir mi acaba diye göz göz bekler. üstüne bi de sıhhatler olsun der son bir ümitle. cebinde kalan son parayı da çırağa kaptırmamak için cılız bi sesle teşekkür eder hemen sıvışırsın.