zuxxi.com//sinema|geyiks

siyetil

Burun Karıştırma

Daha masumane şekli vardır, fazla ayrıntıya inmeden sadece kıyıda kenarda kalmışları almak için yapılan. Elimizin başparmağı ve işaret parmağı, herbiri ayri birine oturacak şekilde özenle burun deliklerine yerleştirilir. Parmaklar yavaşça içeri sokularak, burun kıkırdağının her iki yana bakan bölümlerine konuşlandırılır. Biraz daha içeri sokulur, kıkırdak hissedilir, sonra o kıkırdak duvarlardaki tatak yortuları dışarı doğru cekiştirilerek, arada burun ucu da esnetilerek dışarı çıkarılır. Bunlar başparmak ve işaret parmağı arasında dairesel hareketlerle yoğunlaştırılır ve yere silkilir. Bu hareketin en avantajlı tarafi ise, birileri sizi yakaladığında rahatlıkla bıyıkları düzeltme hareketi şeklinde kamufle edilebilir. Hatta kişi şüphelenmesin diye bi iki kere daha bıyıklar düzeltiliyomuş gibi yapılıp, eller yanlara salınır.

Çeşitli Ayrıntılar

Coca Cola İçerkene

Yahu size de oldu mu bilmem ama, şöyle coca cola felan içtikten sonra geğirirsin ya, bazen ağzın kapalıdır da, o gaz ve toz bulutu burnundan çıkar ya, iyyyy ne iğrenç bişidir. Kötü olur yahu için, resmen kola burnundan gelir.

Çeşitli Ayrıntılar

İzmirli

En çok bu hoşuma giderdi eskiden. İstanbuldasın canın ayçekirdeği çekmiştir. Kuruyemişçi görürsün, girersin. İzmirlisin ya, kıllık bu ya, sinsi sinsi "200 gr. çiğdem alcaktım" dersin, kuruyemişçi aval aval bakar suratına. Hele bi de çiğdem isimli bi kızı varsa, bunu düşünürsün. Ne dumur olmustur şimdi. Nasıl yani, der. Haaa pardon diye yapmacık bi tavır takınır, ayçekirdeği istemiştim dersin. Ama artık kuruyemişciler akıllı, çiğdem deyince anlıyo. İzmirli misin diyo. Ulen globalleşen dünya, sıçtın şu zevkimin de içine ya. Bi de gevrek vardır. Simitçiye yaklaşırsın, versene bi gevrek dersin. Abi bunlarin hepsi gevrek, der. He he oldu işte, bunu da tuzağıma düşürdüm. Ne güsel İzmir'li olup İstanbul'da gevrek ve çiğdem almak.

Sonu Gelmeyen Espriler

Farkını Ver

Böyle arada bir geğirirsin de (afedersiniz) aradan sivrinin teki çıkar, "farkını vereyim de kus bari" der ya! Ver ulen farkını ver, kusmayan ne olsun. Hayret bişi yahu, insan hali lan.

Sonu Gelmeyen Espriler

Hattan Düştüm

- Babacım işte ben dosyayı download ediyodum, 2 byte kalmıştı ki, hattan düştüm. - Aman diyeyim, bi yerine birşey olmadı di mi, eki eki eki.

Görevimiz Tehlike

Adamlar istedikleri kişinin suretine cuk diye giriyolardı ve kimse çakmıyodu. Hani bi gün de birisi demedi, "Yav İsmail senin düne kadar göbeğin vardı, ne oldu, nasıl verdin bi günde?"

Kara Şimşek

Kit'in kardeşi mi ne vardı, o kötü arabaydı. Seslendirmeyi de kötü adamların seslendirmeleri gibi yapmışlardı. Kit gibi mülayim, yumuşak bi ses tonu yoktu. Aklıma takılmıştı, adamlar nerden biliyolardı arabayı yaparken bunun kötü araba olacağını, anlamamıştım. "Hastir Hamit usta transistörü yanlış yere kaynattı, kesin kötü araba olacak bu" mu dediler?

Yabancı Dikkat Programı

Yanlış hatırlamıyosam, ekmek kızartma makinesini tamir eden şahsiyet, makinenin fişi prize takılı iken bu işe yelteniyodu. E be sığırcık, hiç mi fizik-elektrik bilgin yok. Bari plastik saplı bıçak kullan. Töbe töbe.

He-Man

Ben en çok kralın durumuna üzülürdüm o dizide. Eminim her bölümde ebleh oğlu Edım'a bakarken "Ulen koskoca krallığı bu hanımevladına mı teslim edecez." diye geçiriyordur içinden. Ama bilmez ki o Edım He-Man'in ta kendisidir, icabında vurdu mu dağları taşları parçalayan. Heyyt be, hep hayal ettim bi bölümde He-Man olarak gelecek ve kral babasının elini öpüp tüm doğruları itiraf edecek. Ama olmadı.

Tsubasa

Çocuk futbola başlamadan önce azim etmişti, futbolcu olacam diye. Top kontrolünü arttırayım diye, bi nehir bulmuş, akıntıya karşı top sürme antremanları yapıyodu. Ulen hala şimdiki teknik direktörler neden bu antremanı yaptırmazlar düşünürüm. Manyak izler bırakmıştı bende, hep akan suya karşı top sürme antremanını yapmayı istedim ama kısmet olmadı. Bi de ayaklarını güçlendirmek için paso ağaçları felan tekmeliyo, derin yarıklar bırakıyodu ağaçlarda. Bi ara deniyim dedim de, ayağı kırıyodum nerdeyse. Yıllar sonra VanDamme'ın filminde de aynı şeyi görünce hüzünlendim doğrusu.

Uzun Eşşek

Yastığı ayartip hile yapmak vardı. Yastık en öndekine parmaklarıyla tek veya çift yaparak, atlayan grubun ne sorduğunu söylerdi. Rüşvet, çürümüşlük, kokuşmuşluk bu tür oyunlara bile sirayet etmişti. Ne yazık.

Lak Lak

Sevgili zuxxi, senin dediğin gibi kanat çırpma hareketi yapılabildiği gibi, toplardan biri diğerine çarpıtılıp, çarpan topun altta kalması, çarpılan topun 360 derecelik turu tamamlası ve tekrar aynı topa çarpması şeklinde de bi tekniği vardı ki, ben genellikle bunu tercih ederdim. Sonradan lise yıllarında, fizik dersinde buna momentum dendiğini öğrendim, hüzünlendim.

Efendisine Söyleyenler

Öyle diyon ama kızlar da en çok 'sonracıma' lafını kullanarak kelimeleri birbirlerine bağlarlar ki bence hem gramer olarak, hem sintaks olarak hem de semantic olarak son derece uygunsuz ve de yersizdir.

Para Maçı

Bazen de cetvel, gönye gibi eğitim öğretim amaçlı aletler iki paranın arasına konur, ve üçüncü paranın aradan geçmesini sağlayacak duvar görevi görürdü ki, bu olaya duvar pası denirdi. Bu tür cihazlar daha ince ayar gerektiren durumlarda kullanılırdı.

Hatıra Defterleri

Kimi hatıra defterleri vardı, üzerlerinde asma kilit benzeri bişiler olurdu. Nasıl mantıktır, nasıl paranoyadır ya defteri kilitlemek. Hiç girmedim bu olaya, hiç işim olmaz. Zannım odur ki bu defter kilitleyenler, büyüyüp tüccar olup, çelik kasa sahibi olmuşlardır. Psikolojik bi olay.

Asansör

Şu kapı kapama tuşu yok mu, hep sürüncemede bırakır namussuz seni. Bassam mı, yok yok nasıl olsa kapanacak şimdi, basmaya gerek yok, var mı yoksa, hala kapanmadı kapı.

Asansör

Asansör kapılarında buzlu cam varsa, her katta buzlu camın tırtıkli arka yüzeyine sürtersin elini, tırrrrt diye ses çıkar. Bu kadar.

Mahalle Maçları

Yahu arkadaşlar durun bi, japon kale oyununu nasıl unutursunuz. Hani herkesin kendi kalesi olur da, herkes birbirine gol atmaya çalışır ya. Sonra da herkes kendi skorunu, artı başkasının skorunu aklında tutar da, matematiksel hafıza gelişir, ülke ilimde ve bilimde ilerler. Bu arada niye capon kale derdik hala anlamam.

Mahalle Maçları

Topun balkona kaçması olayı vardır ki, çeşitli durumlara göre çeşitli reaksiyonlar doğurur. Eğer top futbolu seven, çocuklara sevgi ile yaklaşan bir amcanın evine kaçtıysa, hemen koştura koştura zil çalınır, balkona çıkan amcadan top istenir, ve amca yüzündeki o büyük gülümseme ile balkondaki topu çocuklara atar, çocuklar sevinir. İkinci durumda ise top aksi, gudubet bi amcanın balkonuna kaçar ki, kimse topu istemek için zile basmaya yanaşmaz. Bu durumda amcanın akrabası olan, yoksa komşusunun çocuğu olan, o da yoksa mahallenin akıllısı, çalışkanı diye imaj yapmış olan ve maçlara seyrek katılan çocuk görevlendirilir. Amca homurdanarak da olsa topu atar, "Bir daha olmasın" uyarısını yapar. Sonuncusu ve en kötüsü topun kaçtığı balkondaki amcanın almancı olması, yazlıkta veya almanya'da olması durumudur. Bu pozisyonda hiçbir şansınız yoktur. Genellikle topu balkona atan çocuk ağır hakaretlere maruz kalır, bir iki depik yer, paralı biri ise yeni top aldırılır, degilse herkes evlere dağılır veya kaldırıma dizilip takımın futbol geleceği üzerine planlar yapar. Takıma topu olan bir çocuk transfer edilmesi çözüm yöntemlerinden biridir.

Uçan Kaz

O kazın boynundan aşağı sallanan ip yok muydu? Eh be birader, hiç mi rahatsız etmez, hiç mi bi yerlere takılmazdı bu. İnatla dizinin sonuna kadar taşıdı boynunda o ipi. Bana daral geliyodu be arada.

Anahtarlar

Anahtarın takılı olduğu anahtarlığın halkasına işaret parmağını geçirip şakır şakır, tezbih çeker gibi sallamak yok mu, ayrı bir güven katıyo şahsen bana.

İcraatın İçinden

Bir köşede monitörü bize dönük bir bilgisayar vardı, modern Türkiye'nin dijital imajı idi o bilgisayar. Ama şişman amca bir kere olsun yana dönüp de, "şunu daa söyleyeyim, bilgisayardan ekonomik verileri de aldıık" diyerek tuşlara dokunmadı. Çünkü o bilgisayar da, vazo gibi, bayraklar gibi masaüstü süslerinden biriydi.

Bay Alkolü Takdimimdir

Yahu böyle bi dizi vardı, yine Ahmet Mekin mi ne oynuyodu başrolde. Adamın teki böyle içip içip sarhoş oluyodu da sonra paso hamamböcükleri görüyodu sağda solda. Hem de böyle büyük büyük, her ayrıntısı ile. Iyyyk ne iğrençti, alkolden uzak durmayı öğütleyen, aksi takdirde büyük böcüklerin gelip sizi yiyebileceğini anlatan bi diziydi. Bu yüzden sarhoş olmaktan korktum, olayı tadında bıraktım.

05 Kalemler

İğnesi vardır kiminin silgisi ile bütünleşik. Ucun kırıldığında canın sıkılmaz, fellik fellik toplu iğne aramak zorunda kalmazsın. Büyük rahatlık.

Evimiz Hollywood'da

yok güzelim yok, bize 16-18 yaş diye lanse edilen tiplerin herbiri en az 24-25 yaşında eşşek kadar adamlardı. Amacı moral bozmak, "Ulen biz de 17'sindeyiz ama bizde niye bu karizma, bu yapı, bu anatomi yok?" psikozları yaratmak olan yalancı bir diziydi.

Evimiz Hollywood'da

Brenda ile Brendon'ın ailesi, özellikle babasına değinmeden geçemiyeceğim, pinti ve cimri herifin tekiydi. Gençler de etraflarındaki züppe ve zengin çocuklara özenip, "Baba biz bunu yapalım, şunu yapalım." dediğinde, her seferinde "Paramız yok kızım, nerde bizde o kadar para oğlum?" muhabbetleri yapar, ortadirek memur ayaklarına yatardı. Hatırlıyom bi keresinde gençler koleje gidecekti de, "Kolej paranızı kendiniz bulun, burs alın." demişti, şok olmuştum. Bre dingil, paran yok, afedersin villa gibi evde, hem de Hollywood'un göbeğinde nasıl oturursun? Sat evi, taşın güzel, nezih bir apartmana, bankaya yatırdığın paranın faiziyle de gençleri okut. Yazık değil mi eğitimlerinden mahrum ediyon gençleri.

Çorap

Çorap yeniyse, lastiği sıkı ve de uzun suredir ayağınızda ise, şöyle tırtıklı, sanki ayağınızın üzerinden paletli bi cihaz geçmiş gibi bir iz bırakır ya, ben en çok parmağımı o tırtıklı yüzey üzerinde gezdirmeyi seviyom işte.

Berber

Bu şahsiyetlerin blendax, clear, pantene kaplarına uydurma şampuanlar doldurup her seferinde de, "abi blendaxla yıkıyoz abi" demelerine kıl olurum. Ulen muz aromalı blendax nerde görülmüş lavuk.

Plaj

Her plajin standart tipi de, bir yerlerden duymuş oldukları "sıcak kum romatizmaya, prostata, kansere ve bilumum hastalığa iyi gelir" sözünü düstur edinerek, sadece kafaları dışarda kalmak suretiyle kendilerini, kendi kazdıkları mezarın içine saatlerce hapseden ortayaş üstü veya yaşlı amcalar, teyzelerdir. Onlara saygı duyalım, gölge etmeyelim.

Akşam Ebesi

Kaçamadığımız zaman da kollarımızı göğsümüzde çarprazlama kavuşturur kemik yapardık. - Ebe, eki eki, ebe sende. - Ne ebesi oooolm, kemik oldum ben.

Sınıf

Herkesin bir dayak yeme ya da yenilen dayaga sahit olma hikayesi mutlaka vardir (sahsen benim de var). Bu hikayeler oyle ballandira ballandira anlatilir, oylesi abartili yan ogelerle suslenirdi ki, sanirsin Fatih'in Fedaisi Kara Murat, Rum Keferesi Antonius'a karsi... "Abi sonra hoca buna elinin tersi ile bir kodu, cocuk resmen 3 sira geriye firladi" seklinde heyecanla anlatilirdi. Kimi hocalarin dayak sapikliklari da bu konu ile ilintilidir. Hayvani teknikler gelistirenleri, insan vucudunun hassas ve en aci veren noktalarinin haritasini cikaranlari, feykli yontemleri olanlar vardi. Ornekler coktur, misal, favorilerinden saclarini ceker kimisi, bayan hocalarin en tuttugu yontem budur, veya tirnaklari uzunsa, tirnaklarini kulak memesine batiranlari vardir. Sonra bayanlarin ogretmenlerin yine cetvelli varyasyonlari unludur, 5 parmagini birlestirtip o birlesme noktasina vuranini mi istersin, elinin dis tarafindaki parmak eklem yerlerine cetveli dikey olarak gecirenini mi istersin, her modeli mevcuttur. Erkekler daha cok ata sporu olan gures veya boksun etkisinde kalmislardir ve bu insancil sporlari aratmayacak stillerde dayak atarlar. Tekme tokat girenine de rastlamisligim vardir. Inanmayacaksiniz, bir bedencimiz vardi, adam elinde sirikla dolasir, ogrencilere onunla dayak atardi. Sirik dedigim de harbi sirik, su Sergei Bubka'nin kullandiklarindan yani. Kimilerinin ozel sopasi bile vardir, kalin mese agacindan, veya ince ama can yakan nar agacindan vs. Bu sapiklarin bu sopalara isim verdigi dahi olurdu ve kulaktan kulaga anlatilirdi. Bazisi ise feyk atarak ogrencinin gardini dusurmeyi hedefler, tokat atacakmis gibi yapip, asagidan kaval kemigine gecirir, veya sag eli ile tokat atacakmis gibi yapar ama solla osmanli samarini patlatir. Yuzunde 5 parmak daglarinin krokisi cikar. Ogrenci kendini savunamasin yuzunu kapatmasin diye ugrasanlari bile vardir, bu kuzularin sessizligi psikopati kivamindaki ogretmenlerin. Velhasili, ben dayak yemedim, bana dokunmadilar diyen Allah'indan korksun. Bu memlekette eline cetvel, suratina samar yememis adam yoktur (kizlar haricinde, onlarin paylarina dusenleri de erkekler fazlasi ile yerler zaten) Sonra da memlekette niye iskence var. Ulen bu memlekette olmayacak da isvicre'de mi olacak iskence. Olur, hem de en akla gelmeyecek yontemlerle olur. Aha buyrun bu da size egitimde dayagin antolojisi ve anatomisi...

Elektrik Kesintisi

"Ceryan gitti, ceryan kesildi" de denir bu olaya.

Sadettin Teksoy

"Go dogs go" (Kutupta kızak çeken köpeklere verdiği emir.)