Arkadaşım Caddebostan'dan Kadıköy'e gitmek üzere dolmuşa biniyor. Malumunuz Altıyol'daki boğanın orada inecek. Altıyol'a vardıklarında yanındaki başörtülü hanım da inmek üzere hamle yapıyor ve şöföre, "kardeş, öküzün orda ineceeedim" diyor! Çüş...
Peki ya yılmadan yollanan, "ben de inanmazdım ama tuttu" başlıklı, bu tweetyi on kişiye yolla hayatın değişin, bu ördekleri yüz kişiye yolla sevgilin geri gelsin mailleri?
Ortaokulda o şarkıyı bana söletmişlerdi yaa bit kadar çocuğuz arkama da diğer bitleri koydular hepsi böle şebek gibi japon olmuş yok pakistanlı olmuş vs kolkola girmişler bööle, ben we are the world dedikçe onlar tekrarlıo, galba rezil olmuşuz o dönem :))
nasıl desem..komik..ama gülmekten yerlere yatmak tabiri fasla kaçıyo...başarılılar..ama daha başarılı olduklarını da gördüm..bi kaç espri akılda kalıcı...git yaa,bişi kaybetmezsin(hayır ben mustiyi göremedim ona yandım)
yalnız gittim bu filme..üç şey var beğendiğim:
1-julia aplamıs
2-richard abimis
3-bir yemek esnasında herkes kızı aşağılarken richard'ın onu koruması ve aşağıya inince yaptıkları konuşma çok ciddi biçimde etkiledi..adamın kızın içini görüşü çok mükemmeldi bence...gidin,pişman olucak bişi diil..
vcdsini alıp kankaya gittim ve kız benden nefret etti...bööle bi iirenç film için fazla bile yazdım..on falan verenleri tanımak ve ödüllendirmek istiyorum derhal..
ilk dakikadan gerilmeye başlıyosun...effectler ii cidden...utanmasam ciyaklayacağım çok sahne vardı...güzel kızdı ama o kadar salaktı ki,yaptıklarını öğrenince ilk o ham olsun balıkçıklara istedim..zaten sonunda kaşındı karı,attı kendini,ham oldu:)) sağlam fil gidin...sarışın herif te ne hoşmuş beh:))
öncelikle şunu tartışalım yaa,ne şiddete çağrısı..bu muhabbeti hiçbizaman anlamamışımdır,film izleyip katil,sapık,eşcinsel olanlar varmış,bunu beyniniz alıyomu yaa..keşke film dediğimiz şey bu kadar insana her dediğini yaptırsa da,sevgi anlatan filmlerden sonra herkes sevgi dolu olsa,barış anlatan filmlerden sonra hiçbiryerde savaş olmasa vs..bunu geçelim...ayrıa bu film bir "dövüş" filmi değil yaa,ne kadar yüzeysel izleyenler olmuş,kitap okurken de içinde dövüş kelimesi geçiyor diye misal,bu kitap dövüş anlatıyo mu dersiniz..satır araları diye birşy duymadınız mı?Filmin ne demek istediğini gerçekten anlamadınız mı?Herşeyin,adamın bunalımları,kişilik çatışmaları olduğunu çözemediniz mi?(bu arada his name is robert tolson'muydu?:))Gerçekten izlenmesi gereken bir film,hem de iki kez,ben bir daha gideceğim..Haa son sözüm,biri bradin babaane gözlükleri demiş,o adama bunun bile yakıştığını da görmüş oldum..:))))
geçen sene gitmiştim,hala adını geçirdiim bi filmdir..ağlamaktan utanan dostlar,hayat güzeldir ama ağlamak ta güzeldir sırasında be..Adamın babalığı çok güzeldi gerçekten..Beğenmediğim tek şey kadının donukluğuydu,bi arkideş daha deyinmiş hoş...İzlemedim demeyin yani ööle sööliim..
hayatımda seyretmeye yeltendiğim en berbat filmdi..arkadaşımla işkence çektiğimize karar verip,ikinci yarıya girmedik...evet acı çekmek deyimi çok yerinde..gerçekten bööle baba herifler böle filmlerde neden oynarlar,vakte yazık,o maskelerin yapılışına yazık,yazık bi film yani,sakın gitme,naap et gitme,evde sıkıntıdan delir ama gitme yaa!!!
"herhalde herkes on vermiştir,eh ben de bişiler yaziim" edasıyla bu sayfaya girdim ve küçük dilimi yutuyordum..o da ne?millet saolsunlar beş filan vermişler..gerçekten ayrı filmlerden mi bahsediyoruz?öncelikle en çok etkileyen zaten oyuncuların "üstün" başarıları..yıldız kenter,zeki-metin,şükran güngör,eşref kolçak,hangi birinin oyunculuğunu takip edeceğimi şaşırdım..hadi,oyuncuların güzelliğini bir yana bırakalım,konuya gelelim..böyle bir konu nasıl beğenilmez ya?eminim beğenmedim diyenler filmdeki canlık ciğerliği hayatlarında hiç yaşamadıkları için işlerine gelmedi ve abartı buldular..hanginiz istemezsiniz,sizi canından çok seven,uğrunuza herşeyi göze alabilen canlarınız olmasını??bu kadar sevmek ve sevilmek kim istemez ya?sorarım size...filmde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ben..
Film konusu itibariyle enteresan..Andy Kaufman'la ilgili filmden önce bir bilgim yoktu ama gene de sıkılmadım..Mesaj alındı..Film bana biraz da Okan Bayülgen'i anımsattı...Medyanın kölesi olmak değil,özgün olmak isteyen,anlaşılmamaktan korkmayan bir ileri zekaymış bence andy abimiz..hoş film,enteresan ve gidilesi..Jim Carrey'nin oyunculuk performansına on,filmle yoğurunca:
öncelikle nicholas cage'e gerçekten hayranım, onun filmlerine gözüm kapalı gdyorum çünkü film kötü olsa da oyunculuk yeteneğiyle insanı filme bağlayan biri bence cage..Ses tonu ossuuun,yeteneği ossuuun..hoş şeyler bunlar..neyse geyiği kesiim, film biraz iç karartıcı..astımım arttı dyebilirim filmi izlerken..ama yukarıdakiler kadar da acımasız olmicam..enteresan konu..gidilesi...(haa evet zenci ve gözlükleri çok komikti)
"Sliding Doors" un komik hali denebilir..Yukarda da bahsedildiği üzre :)) "şööle olmasaydı da bööle olsaydı acep ne menem şeyler olurdu" konusu işlenmiş bu yüzden enteresan ve aslında düşündürücü de..Ha müthiş bir film mi hayır! Ama vakit kaybı değil, gidin, düşünün, eğlenin..Bu arada kadın ne kadar Janset'e benziyordu farkedeniniz oldu mu?
Bir Bruce Willis hayranı olarak "Şampiyonların Kahvaltısı" adlı adı batasıca filme girip, ilk yarıda olay yerini koşarak terketmemden kelli, bir daha Bruce Willis'li bir "komedi"ye gitmem diyordum..Ama arkadaşlarımın ısrarlarını kırmamam leyhime oldu.. Neyse bu kez Bruce,Bruce gibiydi..Gayet te hoş bir filmdi..Özellikle adamın sekreteriyle Bruce'un konuşmaları esnasında adamcaazın dumuru görmeye değerdi.. Çerez bi film evet..Gdilesi, görülesi...
Filmin beni kıl eden şeyi şuydu ki,eski sevgilimle ettiğimiz kavga tarzının aynıydı:haklı haksız savaşı,sudan sebeplerin okyanus haline gelişi,hiç gerek yokken nefret,kin, öfke...Ve sonuçta "eski" erkek arkadaş sıfatı..Yani karar: olmuyor!! Ama filmin sonunda ben başkasına alışamam bu saatten sonra dedi ve barıştılar..Ya sonra?Film çok güzel ama sonunda kolaya kaçmışlar bence,happyending olsun diye kasmışlar..ben denedim olmuyor:)) Yani ben de azmı dedim birbaşkasına nasıl alışırım vs vs..Ama malesef bu tarz kavgalar kişilikleri çok yıpratıyor ve aşkından ölsen de devam edemiyor ilişki..Ha, film mi nasıl?Gidin görün bişiicik olmaz..
Öncelikle şu Nicolas'ımın bakışlarına niye herkes takık vaziyette anlam verebilmiş değilim..Sonralıkla(?) bir baayan olmama rağmen filmin hatun kişisi: bukadar mı güzel olunur yaaaaaaaa dedirtti!!!
Film direk araba!!Orası kesin..Ama çok boş bi film de değil be abiler yapmayın..Gayet heyecanlan izledim doğrusu.Ha,araba maraba hoşlanmıyosanız gitmeyin tabe..Ama diyom ya bayan haalimle filme verdiğim not bu yani:
Film baştan mükemmeldi bence..Fikir zaten enteresan, kaderi değiştiriş vs.. Effektler desen keza çok iyiydi bence.. Film bittiğinde amanın yaa müthişti diyeceğimi düşünürken,"Altı ay sonra" yazdı, bunlar Pariste, herşey durulmuş gözüküyor, hmm böyle bitirecekler dedim birden birşeyler oldu gene o öldü öbürü ölemedi falan..
E o altı ayda ne oldu?Madem aynı şeyler devam edecekti, filmin o bir anda aşağı düşen ritmi neydi?Yani bu filme bin tane başka son yazdık arkadaşımla.. Belki daha klişe olurdu herkesin aklına gelen şeyler olurdu ama böyle saçma olmazdı bence..Yani son on dakikası hariç nefis bi film dicem ben ve :
Okuduklarım şaşırttı hakikaten beni.. İlginç bakış açıları.. Bana sorarsanız Okan Bayülgenin performansı çokkkkk iyiyidi şaşırttı beni.. Nasıl beğenmemişsiniz anlamadım doğrusu.. Zeki Alasya'ya zaten artık yorum bile yapılmaz, adam bitirmiş!! Film de iyiydi bence, yukarılardaki şu yoruma katılıyorum ,göze zorla sokulmaya çalışılan "gazeteciler öldürülüyor" lafı.. Beğendimmm!!!!!
Filmin çokkkk başarılı olduğu kısım geçişler, kurgu.. Adamın hapı içip uçaga binip o anda adamın karşısında bitivermesi falan mesela.. Cidden geçişler bayaa sağlam olmuş. Oyunculuklar gayet iyi.. Espriler dehşet, bayaa güldüm.. Ama film çok karışıkk be abicim konu bakımından.. Takip ederken yoruluyorsun.. Bu kadar da marjinal olmaya çalışılmamalı bence.. Zaten çekim tekniği açısından yeterince marjinal bir filmsin, biraz daha düzgün düzgün anlatsana olayı dimi...
Bir de şunu düşündürdü bana film.. Hayatımda en begendiğim film olan "fight club"'ı pek çok kesim yanlış algılamış ve dövüş filmiydi falan gibi at gözlükleriyle yorumlamış,işin felsefesinden uzak kalmıştı.. İşte tam onlara göre bir film. çünkü film bişi demek istemiyor. Dövüş mü var, evet dövüşüyorlar, espri mi var, evet komik.. Yan anlamsız bir film. Başarılı çekilmiş ve komik.. Ama bir fight club deel üzgünüm ve de süzgünüm.
Michelle Pfiefer, Herrison Ford, insan romantizm falan bekliyo dimi ama...Zıpla zıpla bi hal oldum yaa, olan yanımda oturan arkadaşıma oldu. Çok iyi film yapmış eloğlu da çok uzatmış artık bitse de kurtulsak oluyosunuz bi noktadan sonra adam ölemiyoo kadın kurtulamıyoo siz gerilmiş bi şekilde bekliyosunuz gene nerden ne çıkıcak diye...Bir de herkes sonu kötüydü demiş, ben de öle bi yorum yaptığımı hatırlıyorum çıkşta ama şu an aklıma gelmedi nası bittiği iyi mi? Nolmuştu yaa?? Şaka şaka buraya yazmayın giden görsün kabak tadı vermeyelim... İşin özü şu, gidin gerilin!!!
Fight Club gibi sırf felsefe olan bi filmi beynini kullanmayı unutarak gayet yüzeysel olarak seyredip "dövüş filmiydi(!), çok karanlıktı, bunalım bi filmdi" diyen yurdum insanı kalkmış şu filmde anlam çıkarmaya çalışıyor ya ben ona yanarım. Her karanlık film, film-noar olmadığı gibi her zevk te aynı değildir elbet. Ama ciddi sıkıldım be kardeşler, oyunculuklara, Tom Tom'un sevimliliğine ve rol kabiliyetine, Milla'nın güzelliğine vs bişi demiyorum. Ama film..I-ıhh, yok...
Öncelikle şunu sölim, Keanu'yu çok beğenmememe rağmen oyunculuğunu çok başarılı buldum, zira phsyco tipini resmen giymiş üzerine.. Bu arada matrixle niya kıyaslıysunuz ki?? Haa, şaşırmak istediğiniz bi filme gitmek istiyosanız bunu seçmeyin, başı belli sonu belli, ne dediği belli bi film.. Ama bence seyredilesiydi doğrusu... Müzikler iyiydi flea haklısın :))
Herşeyden önce unutmadan onu yaziim.. uymamışlar demişsiniz. Abiler zaten konu onun üzerine. uymayacaklar tabi... haydaa..
Neyse.. İlla bir farklılık niye arıyorsunuz fikrine katılıyorum... Watcher için de bunu yaptınız... %100 katılıyorum, kült filmler, Fight Club, Matrix bunlar insanı şaşırtan, eşi benzeri olmayan, yan anlamlı, uçmuş derecede iyi filmler.. Ama her film öyle olacak diye bir kaide yok ki ne çabuk alıştınız.. Sonbahar renkleri müthişti, Winona ve Richard çok iyiydi, film evet klasik ve evet başarılı bir aşk filmiydi... Saygılar.
Filmin konusu çok başarılıydı.. Bence başlık ta çok güzel seçilmiş (kurunun yanında yaş ta yanar) Oyuncular çok başarılıydı, (Sanem Çelik, Bülent Kayabaş etc) Bu arada bir kız gözüyle, evet Sanem çok güzel.. (bir kız makyajsız ve saçsız güzelse, güzeldir abicim) Kurgu, çekim teknikleri, İstanbul görüntüleri, ebru renkleri inanılmaz etkileyiciydi... Bu filme dokuz veriyorum ve filmi hem yazan hem yöneten Derviş beyi kutluyorum.. Haa kutlamadığım birileri varsa o da buraya yazı yazan bazı şahsiyetler.. Neymiş efendim, telefon kartını neden almamış, tavlanın kuraları mı değişmiş, yok avrasya koşusu ne günmüş, yok tv time code veriyormuş, ali kapıdan mı bacadan mı kaçsınmış... Bu kadar mesaj içeren bir senaryo yazsın adam, bunları hakkaten de zeki alasyanın filmi kadar gözümüze sokmadan vermeyi başarsın, sen telefon kartına takıl yaa, insan delirir!! Bu zihniyet bence filmde ne açık yakalayabilirim mantığıyla sinemaya gelmiş oturmuş ve filmi bi türlü rahat rahat izleyememiş zihniyetler! Elbette filmleri ağzımızdan salya akarak izlemeyelim, eleştirel bi bakış yakalayalım ama bu kadar basit olmasın yaa!!! Rica edicem!! Ha mesela ben illa eleştiricek olsam bu filmi, Gurbetçiler dizisinin baby face'i çocuğa o rolü vermeselermiş bence derim ama çok ta önemli bi ayrıntı değil yani... Filmin geçişlerinin başarısı, Türkiyenin hakikaten kanayan yarası olan mafya-devlet-polis üçlemesini gözümüze sokmadan kıvamında vermesini görmezden gelip, filmin gözünün üstünde kaş vardı ama sanemi de baldırbacakta görmek isteriz diyen şahsiyete ben ne diim ki daha... Bu arada bi küçük not daha... Ş harfini sh, ç harfini ch yazmaktan vazgeçsek...
SAYGILAR
Elbette kadınların ne istediği sırrını veren, seyirciye birçok kapı açacak, beyinfırtınası yaratacak bir film değil... Ama bu da keyif filmlerinden.. Mel Gibson'ı ojeli ve ağda yaparken görmek için bile gidilr, gülünür, gelinir...
Sinan Çetinin filmi olması ve popülerizm uğruna filmim televizyonlarda dergilerde basbas bağırmasından dolayı filme önyargıyla gittim açıkçası... Basit bir konu ve karakterlerin popüler olmasına dayanmış bi film diye düşündüm. Yanılmışım... Konu çokk güzel ve güzel de işlenmiş açıkçası şimdi yiğidi ye hakkını yeme... Kadir İnanırın ve Okan Bayülgenin performansı ise "gerçekten" takdire şayan... Gülmek ve ağlamak bir arada meselesi doğru bu filmde ikisini de yaşadım... Tek hoşuma gitmeyen ve off Sinan Çetin gene yaptın yapacağını dedirten filmin sonunda kendisini göstermesiydi... Yani ne gerek var yaa...(Valla şimdi düşününce bile sinir oldum) Bu arada buraya yorum yazmak için bu sayfayı açıp konunun ıncığını cıncığını yazan arkadaşlarımı uyarmak istiyorum, insanlar, film iyi mi kötü mü diye bakmaya giriyorlar bu siteye, filmde neler olmuş, izlemiim okim demiyolar heralde... Lütfen decode etmek yerine yorum yazın yauuu.. Yazıktır... Diyeceğim son söz şu ki, önyargı yapmayın gidin bu filme.. Olmuş...
Ben anlamıyorum insanlar ısrarla neden filmin konusun yazıyorlar buraya.. Herneyse... Herşeyden önce erkek olsam aşık olacağım tek kadın Meg Ryan... Bir insana beyaz bir erkek atleti kılıklı bir t-shirt, kısa dağınık saçlar ve zun hippi etekler bu kadar mı yakışır... Russel Crowe'da aciip bi adam, Meg filmden sonra yarini bırakıp bu adamla birlikte olmaya başlamış, bence doğru yapmış, şapırt :) Neyse filme gelirsek, bence hem action filmi olmanın hem de araya aşkı katmanın çok başarılı bir örneğiydi.. İkisi de kıvamında olmadığı zaman sıkar çünkü, ya çok vur kır kaç savaş vardır ya çok sevgi aşk seks vardır bunda ikisi kıvam olmuş, güzel olmuş, ister gidin ister gitmeyin orasına karışamicam...
Filmi neden bu kadar uzatmışlar anlamadım, ada sahneleri çok iyi olsa da çok uzundu, bi zaman sonra "e anladık" oluyosun, ayrıca film, dört sene boyunca devamlı adada kalmaktansa arada helen hunt cephesinde ya da en azından onu arayanlar cephesinde, yani normal hayat cephesinde neler olduğunu gösterse daha iyi olmaz mıydı? Dört sene geçirmiş gibi oldum yauu... Sonu da anlamsızdı, helenle olmadı kabul, son çıkan kızıl hatun neyi temsil ediyodu, gerisi size kalmış mı dedi bize film yani... paketin sahibi kızıl hatunmuş, ee, gitsene peşinden!!
Filmin en güzel iki olayı, üstte de bazı arkadaşların dem vurduğu gibi bir "Light my fire-Doors" iki "Wilson" dı... İnsanın insana ne kadar muhtaç olduğunu çok iyi vermiş... Ne puan veriyosam bu iki şeye veriyorum, hadi Tom'a da veriim...
Bu aralar seyrettiğim en lezzetli filmlerden biriydi... Kevin Spacey müthiş bir oyuncu.. Ya o velet?? O çocuk kesin normal değil, oniki yaş için müthiş bir performans! Konu çokk güzel... Keşke zamanımızda karşılık beklemeden yapılan iyiliklere prim olsa diyor insan filmden çıkınca... Keşke bunu başarabilsek gerçekten... Gidilesi bir film.. Duygu sömürüsü diyenleri kınıyorum, artık öyle bir hale geldik ki galiba, içinde "duygu" barındıran filmler prim yapmıyor, hep action, hep korku, hep acı istiyorsunuz, biliyorum hayat siziz böyle yaptı ama işte bu filmlerl içinizdeki küçük çocuğu hatırlayın biraz.. Ayıp bişi diil.. İnanın bana...
O kadar yoğun bir sıcak çikolata bulmak zor valla, o ne kıvamdı kardeşim :)) Oyunculuklar çok iyi, çikolata nefis, Johnny Depp ,inanılmaz karizmatik... Şaşırtıcı bi film diil, keyif filmi.. Git ve suratında bi tebessümle çık, eve gitmeden zaten bi çikolata satın alacaksın illa :)
Feci önyargılıydım bu filme karşı... Düşündüğüm kadar kötü çıkmadı... Okan Bayülgene gerçekten bir kez daha hayran kaldım, yukarıda herkesin değindiği gibi gün geçtikçe daha iyi bir oyuncu oluoyr, apayrı karakterler canlandırabiliyor kendini hiç tekrar etmiyor... Memet Ali kötü değil ama herhalde bu adamdan çok sıkılmışız ki, öff hep aynı M.Ali dedim ben de izlerken doğrusu... Özlem ve Demet önemsiz... Filmde kötü olan şey sonunu uzatmaları ve bağlayamamaları... Onbeş daka kala, abi hadi ölüyomusunuz kaçıyomusunuz, napıyosanız yapın artık, oluyosunuz... Ama yok, çok kötü değil gerçekten...
Filmin kurgusu, kullanılan renkler, çekimler tamam çok iyi... Konu iyi... Oyunculuklar tamam.. Ama gerçekten bir konu bu kadar bölük pörçük, uzatılarak ve sıkıcı şekilde anlatılır yaa.. .Gidin ama sıkılabilitenizi hesaba katarak...
Filmi çok beğendim, Kim Basingeri çok beğendim, çocuğun kabiliyetine inanamadım çok ii oynamış, efectler,kurgular çok iiydi, heyecan dorukta izliosunuz..
Neden böölesine bi eleştiri blacklight neden???
not: uyandıında ters istikamet olayı.. fecii feciii..
Beğendim ama keşke mikrofon görünmeseydi sade'nin odasındayken, bi de keşke sonu türk filmi gibi bitmeseydi...
Taam taam beendim enteresan bi konu, biras delirtio adamı, soul asylum oluosun ehaha
Gidilesiiii...
Israrla götürdüğüm arkadaşlarımla stresli dakikalar yaşayıp çıkışta aman beee bisürü film arasından buna mı götürecektin demelerine rağmen şunu sölemek lazım, etkileyici... Kadın çok rahatsız edici şekilde uymuş rolüne, kabul etmek lazım, filmden sonraki birkaç gün her gördüğüm kadını ona benzettim... Kadının annesini öpmeye çalışma sahnesi beni koparttı yanlız bu nasıl bir hastalıktır!! Yalnız bişi dicem, cam kırıkları konusunu, öğrenisine iyilik etti, kendisi gibi olmasın diye fikri beni bayağı hayrete düşürdü doğrusu!!! Bravo arkadaşım!!! Başka bir yol bulamamış mı bunu anlatmak için?? Ayrıca, olay olur olmaz aşığına, "git onun koruyucu meleği ol" diyip olay yerinden uzaklaşması herşeyi açıklıyor. (kıskanççç şeyyy :))
Seyredilesi... ama rahatsız bi film!
Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim ya, hiç düşünmeden gidin ve iki saat eğlenin, ciddi süper film :)) (Bruce, 100 yaşındayken bile bu kadar karizmatik olabilecek misin??)
Kötülüğün prim yaptığı, zorlukların başrol oynadığı, renklerin gittkçe soluklaşarak insanda yaşama sevnci bırakmadığı bu dünyada, buna alışarak kötülüğü, zoru, acımasızı seyretmeyi de doğal hatta daha başarılı bulmaya başladığımız bu günlerde bu kadar içime ılık bişilerin aktığı bir filmi seyretmek içime birazcık umut serptiyse, umarım off "amma romantiksin kuşlar böcekler ehue" demezsiniz...Ne güzel bir bakış açısı dünyaya, ve bunu ne güzel yansıtış bir kamerayla..Hayran kaldım...
Edward Norton'un oyunculuğunu beğenmediğini söyleyen bir arkadaş var bu sayfada ki cidden anlamış diilim, gerçekten olağanüstü bir yetenek bana göre Norton.Marlon hakkaten bitmiş ve olmasa da olurmuş filmde sanki..Robert de Niro gene şaşırtmadı performansıyla.Filmin sonu ise hah şimdi izlediğime değdi dedirtecek cinsten, zekice düşünülmüş bence. Gidilir.