zuxxi.com//sinema|geyiks

nelanbu

Misafirlik

ezik misafirlik modu: o ayaklar üstüste ve boynu bükük. sefil bi olay. gelme lan bi daha bize misafirliğe.

Kara Şimşek

görevi alıp arabayı geri geri tırın içinden indirirdi. araba rampadan ayrılınca elfrenine asılır slayt atarak aksi yöne giderdi. hiç bir bölümde tırdan indikten sonra tırla aynı yöne gittiği görülmemiştir maykıl abinin.

Siyah Beyaz TV

galiba ilk şaaab lorenz vardı renkli tv. 8 kanallı bişiydi. kanalları aramak için bi çubuk vardı ucu tornavida gibi. onu sokar çevirirdik fıldır fıldır. babam terasa çıkar antenle oynardı biz de aşşadan fener yakardık net olunca. eskiden tv izlemek için çekilen eziyetin haddi hesabı yoktu.

Gizli Hedef

Gizli Hedef bize; ne hinlikler, ne kurnazlıklar, ne stratejiler, ne tilkilikler, ne açgözlülükler, ne arkadanvurmacılıklar, ne çıkar ilişkileri, ne güvensizlikler, ne zaferler, ne satıcılıklar, ne sevinçler ve gelecekte ne olacağımızı öğretti farkında mısınız?

Süpermarket

ekspres kasada geçerli olan 5 parça ürün mü yoksa 5 farklı marka mı? yani 10 şişe kola alırım ama bu 1 sayılır di mi? bunu kendimle çözemedim. kimselere soramıyorum.

Süpermarket

o malzemeleri koyduğumuz yürüyen bandı kasiyer kız ayağıyla mı çalıştırıyo? bu işe fena kıllanıyorum ve soramıyorum.

Araba Kullanma

kırmızı ışığa hafif süratte yanaşırken müzik eşliğinde frene az az dokunarak müziğin ritmini arabasıyla yaşayan manyaklar vardır. fren lambalarının yanıp yanıp sönmesinden bu hareketi yaptıkları ve müziğin ritm durumu rahatlıkla gözlemlenebilir.

Ayko Ayko Ayne

"çüküme finale anane çüküme finale"di. ne anlamı vardı, ne de çükün final ve ananeyle bir ilgisi.

Telefon

çok işim var tipleri vardır ki bunlar şöyledir: şimdi tam sana birşeyler anlatıyodur ve telefonu çalar. seninle konuşurken telefonu açar ama hemen alo demez karşı taraftakinin 3-5 saniye sana söylediklerini duymasını ister ve meşgul adamım ben mesajını veriverir. Örnek: - siz şimdi çarşamba günü (cülülülülülü - açar) faturayı adama götürün ve tahsil edin bir zorluk çıkarsa beni arayın. aloooo!

Macuncu

ortadaki limonu unutmayın. tezgahın ortasında yarım kesilmiş bi limon vardı millet yalar yalar sonra ona banardı. hijyen kimin umrunda macun yiyoz macun.

Bekleme Salonları

galoşları çıkarmayı unutup sokağa fırlayanlar vardır. öğlenin bi sıcağında üstte takım elbise, ayakta pembe galoşlar.

Video Çılgınlığı

babasının betamax pornosunu seyrederken elektrik kesilince ne yapacağını bilemeyen ve o kaseti ordan çıkarıp yerine koymanın yollarını ararken terleyen bir gençlik vardı. heyyy beee ne günlerdi.

Plaj

kumdan kabuk toplayan organizmalar hep vardır.

Araba

arabayı kullanan geri vitese takıp elini yan koltuğa atınca arkada oturanlar kafaları saklamak için eğilir bükülürler adam rahat görsün diye. kısa süreli bi yardımlaşmadır araba içi.

Uyku

kalk yerine yat.

İsim Şehir

hangi harfin oynanacağı oyunculardan birinin alfabeyi içinden sayması ile belli olurdu.alfabeyi sayan eleman "A" diye yüksek sesle söyler sonrasını içinden ama dudak oynatarak becedefege... diye devam eder diğer bi oyuncunun dur demesiyle dururdu.durduğu harf oyunun oynacağı harf olurdu.Ð gibi bi harfte durulmuşsa sayma işlemi tekrarlanır veya G harfi olsunmu diye karara sunulurdu.

İsim Şehir

oyunun ilk 5 dakikası isim şehir tablosunun hazırlanması ile geçerdi. standart olan isim / şehir diye başlar sonra grubun isteğine göre devam ederdi. hep geride kalan birisi vardı ve diğerlerinin kağıdına bakarak yapardı tabloyu. benim hatırladığım format şöyleydi; isim / şehir / ülke / hayvan / bitki / artiz / araba / eşya / puan sapıkmışız lam.

Sınıf

müfettiş gelirdi müfettiş. o güne kadar kanlı bıçaklı olduğumuz örtmenimizi müfettiş denetleyecek ve belki örtmenimiz işini kaybedecek korkusuyla uslu ve çalışkan triplerine girerdik. hep yalvaran gözlerle biz bakacak değildik ya yılda bir gün de olsa örtmenimiz bize yalvaran gözlerle bakardı. ayrıca müfettiş ne iğrenç adamdı yaaa. ıyyy.

İlk Buluşma

ağzın kokmasın, cebinde yemeği ödeyecek paran olsun, saçında kepek olmasın, çorabın ayak parmağı sağlamcı olsun, yürürken ayağın tökezlemesin, osuruğunu kaçırmayasın, tırnağını kesmiş çapağını silmiş olasın, küfür etmeyesin, dallamalık yapmayasın, iğrenç esprilerini kendine saklayasın, sümüğünü çekmeyesin, politika konuşmayasın... kısacası yapmayasın etmeyesin. sen sen olmayasın ki sen o hatunla çıkasın. kendini kandırmaya devam edesin. aferimsin.

Televizyon

odanda bişi seyrediyosundur ve aynı anda salondaki ebeveynde senin seyrettiğin kanalı açar böylece harika stereo bi durum oluşur.

Televizyon

antenle oynarsın. sen dokunurken süper olur görüntü, bırakınca bozulur. işte bu durum bilim dilinde "insan=doğal anten" diye açıklanır. bide ordaki yavşak arkadaşın tarafından "sen hep orda dur" kusması yapılır ki bilim dilinde bunlara dicek bişi yoktur.

Kinder Sürpriz

herifçioğlu bizi amma gerizekalı yerine koyuyodu ama. bi kere pahalı bi meretti ve çukulatası kağıt gibiydi ve hemen biterdi. oyuncağı yapmak için içinden "nasıl yapılır?" kağıdı çıkıyodu. ulen zaten epi topu 3-4 parça bişi ne bakacam kağıda deneme yanılmayla yaparım ben diyip girişir ve alnımızın akıyla çıkardık. ama galiba bunu amerikan bebelerine göre üretiyolar hani onlarda cımbızın bile kullanma klavuzu vardır ya işte o hesap. yapılan oyuncaklar tv üstü, kitaplık önü, sehpa yanı gibi evin önemli süs yerlerinde bir süre takıldıktan sonra bir cinnet temizliği sırasında çöpe atılırdı.

Gülme Krizine Girenler

gülme krizi bitiş evrelerinde "heheheh... aaaaaayyyyyyhhhh" diye inişli bir ses çıkıverir çok gülmenin verdiği yorgunlukla.

Bulaşık Makinası

Makina yıkamayı bitirdikten hemen sonra kapağı açarsan mutfağı bir buhar dalgası kaplar. Hele bir de kışsa süper hoşuna gider.

Milliyet Çocuk

verdiği plastik oyuncaklar arasında: kıçında balonu olan ve şişirip bırakınca gidemeyen yarış arabası, ipli uçak, pırrrr diye havalanıp uçan çubuklu helikopterimsi bişi ve bunun gibi montaj gerektiren oyuncaklar. bi nevi kinder süprizin babasıydı milliyet çocuk oyuncakları.

Yarım Aşk Kolyesi

Bide bide üfleyince I Love You yazan kolye vardı. Üfleyince pırrr eder I Love You yazısı çıkardı. Başı dönerdi insanın üfürmekten.

Banka

Bankada sıramı beklerken tüm güvenlik kameralarına ters ters bakarım nasıl olsa birisi ordan beni izliyordur diye. Şüpheli hareketler yaparım mesela bir kameraya odaklanmışken bir anda dönüp öbürüne bakış atarım. Bigün gelip "yürü bakalım sen necisin" dicekler ama napiim hoşuma gidio ayaküstü sıra beklerken gangıstercilik oynamak. Bu arada güvenlik görevlisi de az kıllanmıyo değil ha hep beni izliyo gözleriye acaba soygun mu yapacak paranoyasıyla. Seviyom bunu hahhahaha!

Dekatlon

C64'de atari joystick'leri (siyah ve kırmızı düğmeli) ile mahallecek tepiştiğimiz süper oyundu. Oyunda adamı koşturmak için çok seri bir şekilde joystick'i sağ sol yapmak gerekiyordu. En iyi yöntem avuç içiyle yapmaktı. Bir süre sonra avuç içi su toplardı. O kadar yorucu bi işti ki oynarken sanki mastürbasyon yapmış gibi yoruluyorduk. Oyunla ilgili tek hatırladığım yüksek atlamada 5 bilmem kaç metrenin üstü kesinlikle atlanamıyordu. Mahallede çıkan bir tevatüre göre bu dünya rekoruydu ve oyun bunu geçmemize izin vermiyordu. Güzel günlerdi.

Halay Çekme

kadınlar ağızlarıyla hülülülülü sesi yaparlar halayın en civcivli anında.

Minimekanik

Minimekanik diye plastikten yapılma adamlar vardı düz kafalı ve kolu bacağı oynayan mavi renkli. Bunların kafalarına şapka filan takılabiliniyordu çeşit çeşit. Atları, çitleri, eyerleri, tüfekleri ve bilimum kovboy malzemeleri vardı. Bir kutu içinde 3'lü 5'li satılırdı. Elleri birşey tutabilmek üzere yarım ay şeklindeydi. Çok takılamadık çabuk silindiler. Galiba tam o sıra başka bi furya ezip geçmişti minimekanikleri.

Tavşan Samuray

orjinal ismi usagi yojimbo gibi bişiydi ama böylemi yazılıyor bilmiyorum.

Sex Oyunları

samantha fox'lu strip poker vardı. soyacaz göğüslerini görcez diye heba olurduk. saatlerce uğraşıp sütyene kadar gelirdik sonra bi anda 3-5 el kaybederdik ve giyerdi bi anda paltosunu. giyinmesi ile oluşan asabiyet tecavüz ve şiddet duygularımızın doruğa çıkmasını sağlardı.

Commando

oyunun bi yerinde hangar gibi bir yere gelinirdi uçaklar filan vardı. çocuk aklımla hep o uçakları neden süremiyoruz keşke sürebilsek diye adamı uçağa dayar bi ümit zorlardım.

Atari Salonları

jeton deliğine bilimum demir paraları tıkıştırıp oynamaya çalışan kurnaz ama başarısız bir atari gençliği vardı.

Atari Salonları

son jetonunu ve paranı harcadıktan sonra hemen ayrılamazsın oradan. 5-10 dakika salak salak dolaşır başkalarının oynuna bakarsın. en son giderken oradaki araba yarışının pedalına basıp direksiyonunu çevirirsin parasız, jetonsuz ve amaçsızca.

Çöp Tenekesi

elinde çöpün, kapaklı çöpe geliyosun. kapak elle tutulamayacak kadar tiksinç. kapağın üstünde hertür mikrop gözlemleniyor tutsan bişiler bulaşacak. elindeki o çöpü kullanarak kapağı şöööyle bi havalandırıyosun ve milisaniyeler içinde kıvrak bir hareketle kapak kapanmadan çöpünü çöpe atıyosun ve sonra dbam diye kapanıyor kapak. hele bide bunu yaparken ordan geçen bi kız tarafından izlenmişsen hareketini duble takdir ederek yoluna devam ediyosun.

Kosla

acaba makinanın 3-5 yıllık ömrü boyunca koslaya harcadığın paramı daha çok yoksa kosla kullanmayıp rezistans bozulunca tamiratı için harcadığın paramı daha çok? hep düşünmüş ama hiç maliyetini hesaplamamış bi insanım.

Beslenme Çantası

Kokusu beynime kazınmış ve çıkmayacak olan bir olgudur. Annelerimizin bir gece önceden özenle hazırlamış olduğu ufak ve şirin çantacıklardı. Genelde poşetlere sarılı yarım ekmek arası bişi ve meyve hazırlanırdı pratik olsun diye. Köfte getirenlerinki osuruk gibi kokardı. Yumurta getiren bebelerin kız bakımından şansı sıfırın altındaydı. Bide içinde matarası vardı bütün yıl plastik tadıyla karışık su içeceğimiz. Öğlen vakti herkes sırasının üzerine örtüsünü açar beslenirdi ve artıklar gerisin geriye tıkılırdı beslenme çantasına. İlerleyen yıllarda bazılarımızın babası yurtdışından üzerinde HULK filan gibi çizgi kahramanlar olanından getirmişti. Metaldi bunlar, matarası filan özeldi, senin o iğrenç çantan gibi kokmuyordu. Hayranlıkla incelemiştik. Şimdi para var, kantin var, döner var, pizza var, o var bu var var da var.

Bakkal

borç yazan, borç veren, bayramlarda seyranlarda çukulata ikram eden, depozitolu şişeleri hesaptan düşen, babamıza söylemeden sigara veren, eski radyosuyla ajansı alan ve pazar maçlarını dinleyen, yamuk plastik topları satan, ailemize kendi ailesi gibi bakan, akıllı olmamızı nasihat eden saf ve temiz insandan bahsediyoruz di mi?

Ayağını Elini Oraya Buraya Çarpma

hele bide orda bulunan biri acıdımı filan diye ısrarcı sorular sorarsa 2 kat daha fazla acır. en iyisi bi yere pısıp 1-2 dakika vurduğun yeri tutarak kendinle başbaşa kalmaktır. 5 dakika sonra hayat devam ediyordur.

Ayağını Elini Oraya Buraya Çarpma

vurulan ayak ise ya bi süre sekerek ilerlersin can havliyle yada tesbih böceği gibi yere kıvrılırsın ayağını tutarak. vurulan el ise elini yanmış gibi pata pata sallarsın. ve hep bakarsın bişi olmuşmu diye. olmamıştır.

Konuşurken Tükürenler

genelde anlatılan şey heyecanlı olduğundan ağızdan tükürük gelmesi ve sulu sulu konuşma yaşanması kaçınılmazdır. hele bir de olayda patlama, alev alma unsuru varsa hüüvvppp diye tükrüğünü çeken bile olur. anlatımda heyecan tek taraflıdır. dinleyen genelde fırlayan tükürükcüklere konsantre olur ve onları izler. e tabi karşı taraf biraz utanır ve heyecanlı anlatım bi anda şevkini yitiriverir.

Pump

tabanda air furyasından sonra çıkmıştı pamp modası. benim yoktu ama başkalarınınkini şişirirdim. pabuç senin ayağında olmadığı için anlayamazdın ne kadar bastığını ve hep herifin ayağını sıkıcakmış gibi zannederdin o yüzden şişirirken sorardın "sıkıyomu len" diye.

Resim Dersleri

azma ve sopa yeme riski yüksek bir dersti. genelde öğrenciler tarafından kaileye alınmazdı. resim kağıtları ve mukavvalar koca koca beyaz resim çantalarının içinde taşınırdı. çantayı taşımaya üşenenler evde unuttum bahanesiyle yaşarlardı. resimler genelde konulu olurdu. 23 nisan, bahar geldi, evimiz, piknik alanı ana temalardı. genelde resimlerdeki kuşlar M harfinden ibaretti. iki tepenin arasından yarım doğmuş bir güneş ve bacasından duman çıkan ev standart hayal gücüydü. yılın başında bi sürü para verilip alınmış ve özenle kullanılan caanım pastel boyalar yıl ortasına doğru sınıf içi savaşta kıt kıt kırılıp karşı sıradaki bebelere sallanırdı. vasat öğrencinin karnesindeki beden ve müzik notları gibi avunma notuydu resim dersi. sonuç olarak aramızdan Dali veya Picasso çıkamadı. olamadı. zaten o resim çantaları ile olacak iş değildi.

Sivrisinek

dirisi olduğu kadar ölüsü de derttir. bi kere şaplağı yapıştırınca sonradan pişmanlık yaratacak bi iz bırakır duvarda. bembeyaz duvarda kan lekesi üstelik senin kanın. ölüsünü incelerken iğnesine ayrı bi bakarım "ülen bunlamı şişliyo bizi" diye. iğnesini parmağıma sokmaya çalışırım ama girmez çünkü yöntem yanlıştır. iğnenin deriye girmesini merhumun yapması gerekmektedir.

İlk Derste Kuralları Belirleyenler

bunlar sene başında sınıfa ilk girdiklerinde "benim adım Şakire Şenol" derken bir yandan da tahtaya adlarını yazarlar.ilk ders boyu öylecene kalır o yazdığı yeni ders yılı için siyaha boyanmış cillop tahta üzerinde.

El Kurutma Makineleri

elini kurutursun ve çıkarsın tuvaletten ama o hala içerde "vvvuuuu" ediyordur.

Çocuk Parkları

tahterevalli (oha yazması amma zormuş) ayıları vardı bide. şişman olan mahallenin bu elemanları karşıya bızdık gibi bebeyi koyar maymun gibi indirir kaldırırdı. kendi tarafını en dibe vurdurup karşıdaki zavallıyı uzun süre tepede bırakmak onlar için bir zevkti. bunların tahterevallilerin çabuk eskimesinde büyük emeği vardı. sonradan parkçı amcalar bu ayılara yönelik tahterevallinin yere vurduğu noktaya yarım araba lastiği koydular. koydularda ayılıkları bitti mi? hayır. gidip salıncağa ayakta binmeye çalıştılar.

Elektrik Kesintisi

Elektrik ve elektronik yaşam tarzına alışmış insanlar için kabustur kesintiler. Ansızın yakalar ve genelde evde mum veya fener yoktur. Karanlık ve sessizlik içinde oturur beklemeye başlarsın. Apartmanda nasıl olsa elektrik arızayı arayacak emekli birisi vardır mantığıyla aramazsın kimseyi. Beklersin saatlerce. Sonra kıllanıp "ulan ya kimse aramadıysa" diyerekten muhattap olursun arızacı adamla. Giden elektrik geldimiydi "dııvvvnnnnnn" diye bi ses çıkıverir işte bu sevindirici ses teknolojinin yaşamımıza dönüş sesidir.

Elektrik Kesintisi

apartmanın merdivenlerine mum diken hayırlı komşular mutlaka vardır.

Elektrik Kesintisi

gelmicek galiba ben en iyisi yatıyım güzel bir karardır ama yatmadan önce hatırlanmaz hangi ışıklar açıktı hangileri kapalıydı. hadi hatırladın diyelim bu seferde ampulün düğmesi ne tarafa açılıyordu ne tarafa kapanıyordu ile cebelleşirsin. sonuç olarak uyandığında salak 1-2 lamba yanıyordur gündüzün ortasında.

Uzaktan Kumanda

nedense o biraz önce elinde olan kumanda bi türlü bulunamaz yattığın yerde. az önce kanal değiştirip bir yere koymuşsundur. battaniye kaldırılır yok! yastık dürtülür yine yok! en sonunda paaaattt! diye yere çakılır ve piller saçılır. ve %80 pilin bitanesi kanepenin altına yuvarlanmıştır.

Uzaktan Kumanda

Kumandanın pil bölmesi kırılır ve kapak kumandaya bantlanır. Zamanla o bant sökülmeye başlar ve banta kıl tüy yün yapışır. Bantı söksen bile kumanda yapış ve mıyış mıyış olur. Berbat bir hadisedir.

Bi Arkadaşı Olanlar

bide arkadaşın arkadaşı olayı vardır. bu şekilde anlatılan olayın yalan olma ihtimali çok yüksektir. cümleye "benim bi arkadaşımın arkadaşının başına gelmiş" diye başladığın zaman karşındaki insan "muhtemelen yalandır" önyargısı ile dinliyordur. olayı anlatıp bitirdikten sonra karşı taraftan tepki gelmesi durumunda "bende onun yalancısıyım" diyerek sıyrılıveririz.

Kapı Zili

evinde köpeğin varsa şartlı refleks olmuştur kapı ziline. kapı çaldımıydı gavgavgav başlar itoğluit. zili değiştirdinmiydi kafa rahattır. en azından 1 hafta algılayamaz hayvancaaz ne çalıyo acaba havlamalı mıyım filan diye.

Pazar Günü Stresi

buhran saatleri akşam 5den sonra başlar. mutfaktan düdüklünün fıs fıs sesi ve ağır kokusu gelirken bir yandan trt1 de akşam haberleri boğuk ses ile şaab lorenz televizyondan gelmektedir. bu arada annenin yaptığı ütünün buharı camları kaplamış ve kaloriferler çıtırdayarak ısınmaya başlamıştır. işte bu ortamda seni bekleyen bi yığın ödev vardır. sende cuma gününden beri açmadığın çantandan kabı buz gibi mavi ve kırmızı defter kitabı çıkartıp ödev yapıcakmısındır? yoksa herzamanki gibi pazartesi sınıf içi azarını yemeyi göze alıcakmısındır. işte pazar günü stresi budur.

Gazete

gavur filmlerinde ilanı gazlı kalemle çok şahane oval içine alıyorlar. 1-2 kere denedim o kıvamı tutturamadım bi türlü.

Gazete

ya gazetedeki resimlere sakal, bıyık, gözlük çizme olayına ne demeli. var dimi böyle psikokomik kişiler aramızda?

Gazete

kuponların etrafına makasla buralardan kesin çizgileri koyarlar hani öküzüz ya!

Murat Murathanoğlu ve İsmet Badem

Avrupa Basketbol Şampiyonasında görevliydim. Ben bilmem İsmet Badem filan. Millet deli gibi imza almaya çalışıyo filan. Dedim kimdir nedir? Dediler aaaaa o İsmet abidir herkes tanır sever. Dedim iyi bana bişi ifade etmiyor. Organizasyonun 3.günü olanlar oldu ve İsmet abi çaprazımda ayakta dururken yere kalemini düşürdü ve eğildi, masanın altından aldı. İşte o an beli açıldı ve İsmet abinin çatalı gözüktü. Evet gördüm. İsmet abinin çatalını gördüm. Benim için başlamadan bitti İsmet Badem sevgisi.

Zuxxi'ye Yazı Yazma

eski yazdıklarını dönüp dönüp beğenerek okuyan bi ben değilim heralde