Bekleme Salonları

  • hastane, büro gibi yerlerin bekleme salonlarında, sehpada mutlaka bir hatta iki yılı bile geçen eski dergilere rastlarız. kardeşim ya atın şu dergileri ya da yenisini alın hasta ettiniz adamı.
    Pablo Honey
  • ama o dergiler, "ohaa, ulan o olayın üstünden iki sene mi geçmiş?" tarzı ufak nostaljiler yaşatır bize.
    jupiterianvibe
  • Bekleme salonunda binbir türlü insanla göz göze gelmemeye çalışarak o anlamsız sessizliği paylaşmayı hazmediyorum da, steril mekanlarda ayaklarıma giydirilen o galoş denen malzemeyle fışır fışır yürürken kendime olan tüm saygımı yitiriyorum ben dostlar.
    tembel teneke
  • Patronların odasına girmek için beklerken sekreter hanımların sanki içerdeki amca değil de o yeri kendileri yönetiyormuş gibi telefon konuşmaları yapmalarını severim.
    rea
  • galoşları çıkarmayı unutup sokağa fırlayanlar vardır. öğlenin bi sıcağında üstte takım elbise, ayakta pembe galoşlar.
    nelanbu
  • Bekleme salonlarında bir de oturmayı sevmeyen insanlar vardır. Devamlı yürürler veya duvara yaslanıp beklerler. Genelde girişimci bir kişilikleri vardir.
    SuicidE
  • Özellikle dişçilerde rastlıyorum bu duruma. Randevulaşılır saat 15.45. Siz bir de beş dakika erken gidersiniz neme lazım diyerek. Ama asla doktor sizi verdiği randevuda muayenehanesine almaz. Sekreter sorar ne içiersiniz, çay ya da kahve? Çay kahve içmek istesem kaaaveye giderdim. Doktoru istiyorum ben doktoru! Neden saatli randevu veriyorsun kardeşim o zaman?
    kook
  • Yeni alınmış timbırlendlerden çıkan 'yeni alınmış timbırlend sesi' ni engellemek için parmak uçlarında yürüyüşlerim gelir aklıma bekleme salonu diyince.
    ssseko
  • Dergileri okurken hoşumuza giden bir makale veya röportaj filan olur bazen, başlarız okumaya. İşte sekreter hanım tam o esnada çağırır bizi doktorun odasına. Bütün keyfimizin içine edilmiştir.
    caponsever