Öykü
Cemal zamanında babasının ahbabı olan bir Fransız ailenin yanına gönderilmiştir. Resim eğitimini tamamlayıp, palazlandıktan sonra memleketi Antakya, Harbiye'ye döner ve de çocukluk anılarına:
1960 ihtilalinden hemen öncedir. Cemal o zamanlar mini minnacık bir çocuktur. Farklı partileri destekleyen babası ve amcası arasında tükenmek bilmez bir çatışma vardır. Bu çatışma öyle bir hal almıştır ki iki kardeş artık birbirlerinin yüzünü görmek dahi istemez.
Cemal'in hatıraları arasında yalnız bu iki ailenin çekişmesi yoktur elbet. Bütün kasabayı etkileyen bir başka mevzu vardır ki, o da aynı döneme rastlamıştır. Harbiye'deki ünlü şelale.
Şelalenin yöre halkının yaşamında önemli bir yeri vardır. İnanışa göre rüyalar sadece akan suya anlatılır ve yorumu Yusuf peygambere mahsustur. Diğer kasaba sakinleri gibi Cemal de kızkardeşi Şehra ile bol bol şelaleyi ziyaret etmekte ve rüyalarını anlatmaktadır.
Baraj yapma hevesiyle kasabaya varan inşaat ekibinin kaynağın ağzını genişletmek için kayaları patlatma girişimi ters tepince, sanılanın aksine şelalenin su miktarı önemli ölçüde azalır, tüm inanışlar yerle yeksan olur, yürekler yaralanır...
Notlar:
- Öykü gerçek olaylar ve kişilerden esinlenerek oluşturulmuş bilesiniz. Aslanyürek'in Antakya doğumlu olduğu düşünülürse kendi çocukluğundan esinlendiği de pekala düşünülebilir.