İlk ve ortaokul yıllarımızın en popüler olayıydı şüphesiz. Lisede artık olayın bilincine varıp, “Daha fazla rezil olmanın alemi yok!” diyerek vazgeçmişizdir bu sevdadan.
“Sevgili arkadaşım, bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için çok teşekkür ederim.” diye başlar her yazı. Vee, “Seni seven ve daima sevecek olan arkadaşın.” diye de sonlanırdı mutlaka.
Şöyle bir cümle vardır çok sık yazılan: Seni hiç unutmayacağım. Bu cümle aslında çok derin anlamlar taşır. Şöyle ki: Benim okul bittikten sonra senle işim olmaz ama yine de seni severim, elbet bir yerde karşılaşırsak, konuşuruz. Acaba çok mu paronayakça bir yaklaşım oldu?
Aaah aah bir de bu defterlerin barındırdığı eşsiz maniler vardır:
Seviyorum ama kimi
En tatlı birisini
Nasıl söylesem sana
İlk harflerine baksana
Bu mani zamanında pek ünlü olmuş, her yazının altında görülür olmuştu. Akrostiş esprisi çok hoşa gitmişti o sıralar!
Tıkır tıkır fareler
Tavanda gezindiler
Daha yazacaktım ama
Kalemimi yediler
ya da,
Yaza yaza yaz geldi
Dallara kiraz geldi
Daha yazacaktım ama
Mürekkebim az geldi
İşte bu tür maniler de “Artık baydım yazmaktan, kaçayım artık.” düşüncesinin edebi dışavurumu olarak gösterilebilir.
Bir de hatıra defteri sahibinin ismini içeren maniler vardır, jest amacını taşıyan bu maniler de zamanında çok tutulmuştur. Hemen bir konu mankeni alıp, gösterelim örnekleri. Ayşe olsun. Bakalım:
Patatesi haşladım
Soymaya başladım
Ayşe aklıma gelince
Ağlamaya başladım
Bir balık olacağım
Denize dalacağım
Bırak beni anneciğim
Ayşe’yi bulacağım
Bir de tüm kelimeleri aynı harfle başlayan atraksiyonlu sözler vardır (Aliterasyon da denilebilir buna!):
Dileğim dileğinin dileğince olmasıdır.
Günün gününden güzel geçsin.
Sevenden sevilene sevgilerle sevgi dolu sözlerim hep seninle.
Hmmmmm… Egzantrik manilerimizi de unutmamak gerekir:
Kutuplar +63 derece olsa bile
Ekvator - 63 derece olsa bile
Dünya tersine dönse bile
Seni hiç unutmayacağım.