zuxxi.com//sinema|geyiks

GracchuS

Belediye Otobüsleri

Hani otobüse binip üçlü oturaklarda karşılıklı otururken ister istemez karşındakini süzersin ya, bi de yakalanınca; "Hah. Ben sana mı bakıyorum? Hiç de bi kere, dışarı bakıyorum işte!" edasıyla çaktırmadan bir dükkan yazısını okuyomuş tiribi yapar, bi de utanmadan gözümüzü bile kısarız.

Sonu Gelmeyen Geyikler

Elektirik Kesilince

Elektrikler kesildiğinde hemencecik camdan dışarı bakıp "aaa diğer evlerde de ışık yok, demek genel kesinti." demek adettir.

A Takımı

Dizideki yarma zenci amcamın uçaktan korkma esprisi ısrarla her dizinin sonunda yapılır, bu şekilde amcama sevimli görüntüsü kazandırılırdı ama hiç işe yaramazdı ayrıııı...

Yakartop

Ya topu biraz yerden atsanaaa! Hep can aldırtıyosun yaaaaa.

Ende Tura Bir Ki Üç

bu oyunun adının oricini fransızca'dan gelir. un deux trois (1-2-3) ön dö trua diye okunur ki zamanla dilimizde endeturaya dönüşmüştür.

Dokuz Taş

En küçük taşı en üste koyup "TOMBİİİİİİK" diye bağırmanın zevki hiçbir şeye değişilmez.

Açık Öğretim

En sevdiğim İngilizce dersleridir. Siyah, yuvarlak kesimli saçları olan tombul bir ablamızla, kocası mı arkadaşı mı olduğunu bir türlü kestiremediğimiz yabancı bir amca vardı; Michael amca. Bir Michael, bir bizim abla okurdu cümleleri vurgulaya vurgulaya. ”Kitabınızın 14. sayfasındaki sorulara göz atınız” türünden laflar ederlerdi de hep merak ederdim acaba bunu izlerken güzel güzel, defter kitap açık, hem dinleyip hem yazan örnek öğrenciler var mıdır, diye. Bir de bu derslerde yabancı kısa filmler vardı, ya havaalanında ya parkta ya okulda geçen. Diğer açıköğretim derslerinde ruhsuz bir öğretmen oturur, önündeki masada mutlaka bir çiçek olurdu. Konuşmaya mecali kalmamış gibi mırmır anlatırdı birşeyler sabit bir noktaya odaklanmış gözlerle.

Hatıra Defterleri

İlk ve ortaokul yıllarımızın en popüler olayıydı şüphesiz. Lisede artık olayın bilincine varıp, “Daha fazla rezil olmanın alemi yok!” diyerek vazgeçmişizdir bu sevdadan. “Sevgili arkadaşım, bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için çok teşekkür ederim.” diye başlar her yazı. Vee, “Seni seven ve daima sevecek olan arkadaşın.” diye de sonlanırdı mutlaka. Şöyle bir cümle vardır çok sık yazılan: Seni hiç unutmayacağım. Bu cümle aslında çok derin anlamlar taşır. Şöyle ki: Benim okul bittikten sonra senle işim olmaz ama yine de seni severim, elbet bir yerde karşılaşırsak, konuşuruz. Acaba çok mu paronayakça bir yaklaşım oldu? Aaah aah bir de bu defterlerin barındırdığı eşsiz maniler vardır: Seviyorum ama kimi En tatlı birisini Nasıl söylesem sana İlk harflerine baksana Bu mani zamanında pek ünlü olmuş, her yazının altında görülür olmuştu. Akrostiş esprisi çok hoşa gitmişti o sıralar! Tıkır tıkır fareler Tavanda gezindiler Daha yazacaktım ama Kalemimi yediler ya da, Yaza yaza yaz geldi Dallara kiraz geldi Daha yazacaktım ama Mürekkebim az geldi İşte bu tür maniler de “Artık baydım yazmaktan, kaçayım artık.” düşüncesinin edebi dışavurumu olarak gösterilebilir. Bir de hatıra defteri sahibinin ismini içeren maniler vardır, jest amacını taşıyan bu maniler de zamanında çok tutulmuştur. Hemen bir konu mankeni alıp, gösterelim örnekleri. Ayşe olsun. Bakalım: Patatesi haşladım Soymaya başladım Ayşe aklıma gelince Ağlamaya başladım Bir balık olacağım Denize dalacağım Bırak beni anneciğim Ayşe’yi bulacağım Bir de tüm kelimeleri aynı harfle başlayan atraksiyonlu sözler vardır (Aliterasyon da denilebilir buna!): Dileğim dileğinin dileğince olmasıdır. Günün gününden güzel geçsin. Sevenden sevilene sevgilerle sevgi dolu sözlerim hep seninle. Hmmmmm… Egzantrik manilerimizi de unutmamak gerekir: Kutuplar +63 derece olsa bile Ekvator - 63 derece olsa bile Dünya tersine dönse bile Seni hiç unutmayacağım.

Cin Ali

Eğitim ve öğretim hayatına ilk adımları attığımız o yıllarda aklımızda yer eden en renkli olaylardan birisidir Cin Ali. Çocuklara okumayı sevdirme adına yayınlanmış, belki de M.E.B’nin en isabetli kararlarından birisiydi bu kitaplar. Kare şeklinde, karton kaplı, büyük puntolarla yazılmış, çöp adamlı kahramanlara sahip güzel kitaplardı be onlar! 10-15 kitaplık bir seriydi Cin Ali Kitapları. Herbirinde başka bir macerası anlatılırdı Cin Ali’nin. Onları okurken farketmeden bi sürü yeni şey de öğrenmiyor değildik hani. Cin Ali’nin bir koyunu vardı mesela, onu çok sever, eliyle beslerdi. Yani Cin Ali “hayvansever”di. Cin Ali derslerine günü gününe çalışır, yazılılarından hep pekiyi alırdı. Hatta bazen yıldızlı 5 pekiyi!!! Yani Cin Ali “çalışkan”dı. Cin Ali her yemekten sonra, yatmadan önce mutlaka dişlerini fırçalardı. Sütünü içmeyi de ihmal etmezdi. Yani Cin Ali “annesinin sözünü dinlerdi.” Cin Ali lunaparklara gider, çarpışan arabalara, atlı karıncalara biner, arkadaşlarıyla eğlenirdi. Yani Cin Ali “sosyal”di. Eeeee ne de olsa çocukluğumuzun en nadide kahramanıydı, O Cin Ali’ydi!!!

Arkadaşa Rastlama

Yolda bir arkadaşınla karşılaşıp muhabbet ettikten sonra bir tebessümle vedalaşırsın ama bu gülümseme 30 sn. daha suratına yapışıp kalır ve sen şebek gibi güleç bi halde bilinçsizce yoluna devam edersin. Kendine, "Yaw ben nie gülüyom yaa" diye sorduğunda artık aklın başına gelmiş demektir.

Yıldızlara Ulaşmak

TRT 4'te yayınlanırdı her gün akşam saat 7'de. Gözlüklü embesil Lorena birden serpilip güzel bi kıza dönüşmüştü. Eduardo Capetillo dizinin şarkıcı jönüydü. İnanılmaz bi Eduardo furyası çıkmıştı o seneler. Herkes ona aşıktı. Lorena'nın şişko bi arkadaşı vardı, Arora diye. Hele zamanında Ricky Martin'in de bu dizide oynadığının öğrenilmesiyle genç kızlar arasında ayrı bir değer kazandı. "Ay ben onu o zaman da beğenirdim zaten!" diyee. Falan filan...

İç Cep Sigarası Adamları

Ya bi de çorabının içine sigara koyan amcalar vardır ya, çok gülerim buna. Hiç kaşıntı tutmaz mı onları, ayrıca hiç yer kalmamıştır da orası mı münasip görülmüştür, hala anlayabilmiş degilim.

Pump Up the Jam

Asit furyasını başlatan ekol şarkı. Özellikle klipteki yeşil taytlı hatunun dansları pek çok gence diskolarda ilham kaynağı olmuştu. Pomp ap dı cem pompi dap vayl yor fit ar stamping end dı cem is pamping löylöylöy... diye devam edip bitmek bilmeyen bu şarkıyı ezberlemek için az kasmamıştık. Hem dans edip hem söylemesek olmas tabe.

Glenn Medeiros

Natings gana çeync may lav for yu... die başlayıp en duygusal formatta ilerleyen bu şarkımız tüm ergenleri üzüntülere garketmişti. Yıllarca radyolarda çalınan slov aşk şarkılarında bir numara oynamıştı. Adamın tipi bişeye benzemiyodu ama şarkısı sayesinde romantik delikanlı imajıyla yırtıyodu.

Tuğçe San

hatta o klipte dans eden kızlar trafik kazasında ölmüştü de o çıstak çıstak klip hüzünle seyredilir olmuştu.

Henüz Üç Yaşında Bir Kardeşim Var

TRT sansüründen geçen ilk arabesk şarkıdır.

Çukulata Sevgilim

"Çukulata çukulata çukulataaaa, Çukulata sevgilim... Melek yüzlü, şirin sözlü, esmer sevdiğim..." valla da billa da vardı böle bi nadide arabesk-fantazi şarkı.

Annenin Sözünü Dinle

Ya cmt-pazar sabahları TRT1'de yayınlanan çocuk programlarından örendiğim hala da sözlerini unutamadığım bi şarkı var: Annenin sözünü dinleeee Sigaraya özenmeee Babanın sözünü dinleee Sigaraya özenmee eeeee Gel bizimle birlikte daha güzel günlere... Hatta çizgi film klibi vardı, başrolde Gufi oynuyordu. Hani sigaraya giden eline öbür eli vuruodu vs.

Adım Almaca

"Aldım verdim ben seni yendim Alamazsın veremezsin sen beni yenemezsin!" Tam adım bi de yarım adım atarak birbirine dogru yürüyen iki takımın kaptanlarından karsı tarafın ayagına basan istediği takım arkadaşlarını ilk olarak seçme hakkına sahip olurdu.. Bu olayda hep sona kalanlar kimsenin almak istemediği,şişko ya da hantal arkadaşlar olurdu..

İlk Derste Kuralları Belirleyenler

"Ben kimseye zorla derse gelin demiyorum, dinleyecek olanlar kalsın, istemeyen çıksın gitsin!" tribini seven hocalar da pek çoktur. Yalnız kimsenin gözü yiyip çıkmaz sınıftan "ulan şimdi takar bana, kalmayalım sınıfta" korkusuyla.

Ateşteyim

Bu klipte dansöz Tanyeli'nin kısa ötesi kot şortu ve de Çelik'in o dehşet saç bantı unutulmaz.

Sen Hiiç Gördün mü

Ya şöyle bir çocuk şarkısı vardı hatırlar mısınız arkadaşlar: Seen hiiç gördün mü 3 kulaklı bi adam? Olur mu hiç 3 kulak dön de aynaya bakk! Umarım tek hatırlayan ben değilim. Biri hayır desin!