hepimizin biçok misketi olmuştur. ama iddialı oyunlarda ayrıca kullandığımız bi misket vardı. ki; o hepsinden daha değerliydi... biz aramızda o miskete "gafçik" derdik. ayrıca gafçiklerimizin isimleri vardı. benimkinin adı "kafadar"dı. bi keresinde "kafadar"ımla yusuf diye bi arkadaşın "domdom"unu ikiye yarmıştım, o da çok ağlamıştı :) birinin tüm misketlerini üttükten sonra gafçiğini de üterseniz, o çocuk mahallede uzun süre yüzü tutup da misket oynayamazdı. bu yüzden elimizde sadece gafçiğimiz kalır ve diğer misketlerimizi kaptırırsak oyundan çekilirdik. gafçik namustu bizim için.
benim "baş" ve "kuyu"nun yanında sevdiğim başka bi oyun vardı ki; adı da "mors"tu. yine toprak sahada düz bir satıh bulup orta boy ikizkenar bir üçgen çizilirdi. oyuna katılan herkes en az iki, en çok 5 olmak kaydıyla misket koyardı üçgenin içine. sonra da taraflar sırayla üçgenin içine gafçiğini pandikleyerek misket çıkarırdı. üçgenden dışarı çıkarılan misket çıkartan kişinin olurdu. gafçiği üçgenin içinde kalan kişi, o el için oyundan çıkardı. hey gidi hey hey! şimdi elimde o yıllardan kalan 197 tane misketim var. ilerde (eğer olursa) torunlarıma öğretmek için saklıyorum.