Ben çakmak çeşitlerine bir değineyim, gerisi gelir.
Düz Çakmaklar. ("Düz lise" lafını siz yarattınız; düz çakmak dediğim için bana kızamazsınız.) Efendim bildiğimiz, şeffaf ya da değil, bakkallardan büfelerden edinilebilen, normal çakmaklardır. Normal boy, küçük boy ve öküz boy olmak üzere üçe ayrılır. Çeşit çeşit ancak hepsi zevksiz renklerden oluşur.
Sebzeli Çakmaklar. Yukarıdaki grubun elemanıdır ama içindeki sebze faktörü ile ayrıca anlatılmaya hak kazanmıştır. İnanmazsınız arkadaşlar, bu çakmakların içinde semizotuna benzeyen bi ot bulunur. O otun orada ne bok yediğini yıllardır düşünürüm, hala mantıklı bir cevap bulamadım. Acaba ot, çakmakta göründüğünden daha fazla hacim kaplayarak üreticilerine gazdan mı kar ettirmektedir? Yoksa sadece estetik faidesi için mi oraya konmuştur? Bilemedim. Üstelik eskiden gerçek ot koyarlardı, artık plastiğini koyuyolar, üstüne de çiçek gibi bişey. Hey yarabbim.
Zippolar. Gençlik heyecanı, tirip fırtınası. Şlak şulak, 'Magirus minibüsü vites değiştirme efekti'ne benzer sesler çıkartılarak bin türlü şekilde yakılır. Genç kişi cebinde gurur ile taşır, yaş ilerledikçe çekmecede yerini alır; özel gazı ile birlikte. "Bu zippolarda var ya, uçak benzini kullanılıyormuş." cümlesini Sonu Gelmeyen Geyikler'e eklemektense, şuracıkta harcayıverelim.
Pezevenk Çakmakları. En bilineni Dupont'un başı çektiği, altın sarısı fiyakalı çakmaklardır. Gerçek veya sahte, ucuz veya pahalı olması benim için önemli değildir; o altın çakmaklar her daim pezevenk çakmağı olarak anılacaktır tarafımdan.
Ejderhalı Çakmaklar. Evlerde, ortadaki sehpanın üzerinde ya da büfede dururlar. Kıçına bastırınca, ağzından alev, bazen de lazer ışını saçarlar. Sigara yakmak için kullanıldığını görmedim; süstür. Hassüstür!