A Takımı
- Dizideki yarma zenci amcamın uçaktan korkma esprisi ısrarla her dizinin sonunda yapılır, bu şekilde amcama sevimli görüntüsü kazandırılırdı ama hiç işe yaramazdı ayrıııı...
- Bu adamlar makinalı tüfek ile dolanırlardı (taramalı tüfek de derdik küçükken), ama bir kişinin o tüfeklerden çıkan mermilerle kaza eseri elinden bile vurulduğuna şahit olmadım. Birbirilerine atarlardı makineli tüfekleri: - Baracus, kap! - Aha aldım. Ne yapacam? - Öyle sağa sola ateş et... Bi de fiks rampadan Chevrolet impala uçurma enstantanesi vardı. Beher fiyatı 300 dolar olan sittin senelik Cehvrolet'leri cilalarlar, bi tekerini bizim bile gördüğümüz dümbük bi rampaya sokup takla attırırlardı. Neymiş Special fx... Kıçım...
- Kardeşim ne takımı? Adamlar ellerine almışlar silahları, bombaları mafya gibi takılıyorlar. Kimsiniz siz? Nerede Amerikan ordusu? Dizi boyunca yakalansınlar diye dua ettim ama olmadı, hep kaçtılar. İşim olmasa özellikle ben ilgilenecektim onlarla.
- Mahalleden not. Küçükken oturduğumuz mahallede sabahtan akşama kadar apartmanların arasındaki bahçelik alanlarda toplu veya topsuz oyunlar oynanırdı. Ne zaman A Takımı başlardı, o vakit bahçede hiçbir çocuk kalmazdı, herkes eve TV'lerin başına. Benim gördüğüm, aynı etkiyi yaratmayı başaran tek diğer dizi de Kara Şimşek'tir.
- Murdoch ile zenci elemanın ilişkilerindeki denge unsuru hep dikkatimi çekmiştir. Bu iki yarım akıllı hergele nedense tırsarlardı birbirlerinden. Kavgaları da bir noktada mutlaka son bulur, hatta nadiren birbirlerine fırlattıkları tebessümler apayrı bir tad katardı bu rezilliğe.
- Çekilen 435 bölümün hepsinde de kaynak yapılır mı? Mr. T'nin hep somurtmasının sebebi dizinin sonunda kamyonun orasını burasını saatlerce kaynaklayacak olmasıydı. O sıcak havada biri purosunu tüttürürken, biri iki kolunun altına aldığı hatunları yukarıdan süzerken, sen garibim kaynak yap. Kaynak yap, hem de kamyona, hem de boynundaki 12 kilo sahte altın zincirle. O altın işini de hiç anlamadım. Mr. T'yi bayıltırlar, depoya atarlar, Mr. T gözünü açar ve altınlar yine boynunda. Kötü adamın yanında çalışan hiç bir gariban gelip de almamış bir tane boncuk bile. Oha yani.
- Bu herifler hurdadan kaynakladıkları tank benzeri nesnelerle ve ellerindeki otomatik silahlarla kötü adamları öldüremedikleri için yüksek yerden üstlerine atlayıp işi yumrukla bitirmeyi tercih ederlerdi. Her bölumde de BA'in cüssesinde, BA dışındakileri döven bi adam olurdu. Sonra BA bi köşeden çıkar, bu yarmayı da döver, bölüm biterdi.
- hep kafama takılmıştır; bu adamlar para için anlaşıyolar mağdurlarla ama sonradan "tamam kalsın gerek yok abla!" gibi bi tavır takınıyolar. nerden gelio peki o corvette'i, gmc'yi alacak ve onların benzinlerini karşılayacak değirmenin suyu? mr. T denen somurtkan da gözüktüğü gibi degildir, içi koftur. küçükken devamlı ekmek içi yemiştir ve ekmek kafalı olmuştur. böyle dizilerde harap etmiştir kendini.
- bi de bu Hannibal'a (albayın adı buydu) kıl olan bi general bozuntusu vardı, herif en aşağı iki bölümden birinde döt edilirdi bu lüzumsuz grup tarafından. be salak adam koskoca amerikan ordusunda generalsin, yok mu senin pentagondan filan dostun? ne ugraşıyon elin manyağıyla ayısıyla?
- anlaşılan bu diziyi sewen tek benmişim. çocuk olmamıza rağmen çevremizde parasız kılını kıpırdatmıcak kişiler olduunu bilirdik. bilirdik te A takımını kahraman ilan etmiştik. hatta son bi jübile bölümü bile yazmıştım kafamda. malum bunlar suçlu. nihayet yakalanırlar... son bölüm mahkemede geçer. tam hakim mahkum edicekken avukat tüm iilik yaptıkları kişileri çağırır. salonma sığmazlar tabe. hepsi anlatır ve A takımı serbest bırakılır. nerden bilirdim o zamanlar milletin onlara kıl kaptıını. yok sewerdim ben sewerdim...
- mr t denen adamı yapımcısı olsun prodüktörü olsun yönetmeni olsun sevmezlerdi, bak ben söylüyom, herkes traşını olur makyajını yapar bayramlıklarını giyer kokular sürer atılırdı ekşına, afedersiniz bu ayı, pis sakal, ter kokusu, boynunda görmemiş gibi yarım ton sahte altın, surat asık dolanırdı ortada, neyse çok da üzerine gitmeyelim, belki zor bir çocukluk geçirdi bilemeyiz bir yerde, ama kendi başına ele alındığında ısrar ediyom ki salt ayıydı kendisi...
- aynı görgüsüz ayı bir bölümde 1920 model enine çıbıklı kırmızı-beyaz yazlıkçı mayosunun üstüne yarım okka altın takıp denize girerek şirinlik yapmaya kalkmış, ama o mayolu görüntüsü cüssesinin kastan değil de bira göbeğinden ibaret oldugunu cümle aleme göstererek amcamın karizmasını toptan dağıtmıştır.
- İyi de A takımı dört kişiden oluşuyodu. Hannibal direktifleri verir, mördakla BA amele gibi çalışır, kaynak yapar, bomba-imha işleriyle ilgilenirdi. Bi de Face vardı. Bölümdeki kızları götürürdü. Atlamayalım bu değerli insanı.
- Aaaa olur mu? Sadece kızları götürmezdi ki Face. İşin olduğu yerde kalacak yeri bulmak, yiyecek & içecek problemlerini çözmek, sonradan devrilecek olan eski model arabaları bulmak da Face'in göreviydi! Hannibal "şu lazım Face" dedimiydi, ikiletmeden hemen bulurdu! Yani demek istediğim şu ki; bölümdeki kızları götürcem diye asli görevlerini aksattığını görmedim hiç! Bu yönünü çok takdir ederdim!