saku

ben demiştim demek istemiyorum ama... deme ulan o zaman, ağlatma beni ya, istemiyosan demezsin, diyosan istiyosun işte, niye hıyarlık ediyon ki, istemiyomuş, deme kardeşim o zaman yaa, deme deme deme ya, ağlıycam vallaa, ühhühüühhüagghğ deme demüüğh dem...

mr t denen adamı yapımcısı olsun prodüktörü olsun yönetmeni olsun sevmezlerdi, bak ben söylüyom, herkes traşını olur makyajını yapar bayramlıklarını giyer kokular sürer atılırdı ekşına, afedersiniz bu ayı, pis sakal, ter kokusu, boynunda görmemiş gibi yarım ton sahte altın, surat asık dolanırdı ortada, neyse çok da üzerine gitmeyelim, belki zor bir çocukluk geçirdi bilemeyiz bir yerde, ama kendi başına ele alındığında ısrar ediyom ki salt ayıydı kendisi...

şimdi bu ahmet hesapta çocuklara doğruyu öğreten bir kahramandı ama gel gör sabah akşam e-5 otoyolunda aman inek girmesin aman koyun geçmesin diye dolanırdı hatta polisler yemeğe gidince telsizi felan buna bırakır "aman ahmet biz yokken dikkat kesil o bay yanlış lavuğu girmesin" diye tembih ederlerdi, bir nevi sivil polisti yani bu, dediğim gibi bütün gün okula gitmez otoyolda takılırdı, enteresan bir karakterdi kendisi... bununla birlikte bay yanlışın da devamlı yok öküz sürüsü yok koyun sürüsü yok bisiklet yok kağnıyla o yolu geçme hırsını hiç anlamadım anlayamadım... saygılar.

kardeşim steve, sözüm sana, diyosun ki yaşım 17-18 (ki zifir yalan), yakışır mı o yaşta adama çat kapı Brendın'ların mutfağa dalıp "naber teyze soğuk bişeyler var mı, bira felan" deyip buzdolabına saldırdıktan sonra "ha bu arada Brendın nerde" demek... yakışmaz bak ben söyliim sana... Gerek Hollywood olsun gerek Küçükçekmece olsun, dünyanın her yerinde bu ayıptır, bir gün elinde bir paket baklava ya da o bölgeye özgü bir tatlı alıp gittin mi, ben görmedim, diziyi sırf bakalım şu Steve adam olacak mı diye izledim, dizi bitti sende terbiyesizlik bitmedi... neyse... ayrıca eve mutfaktan girme olayı apayrı bir hikayedir... değinmek istemiyom şu an... saygılar...