zuxxi.com//sinema|geyiks

ozgun

Sonu Gelmeyen Geyikler

Aslında Eylül'de Geleceksin

Tatil yerindesin. Aylardan Haziran-Temmuz falan. Mekan güzel, keyif iyi. Ama o da ne. Senin tatil arkadaşı patlatıyo bombayı: - Aslında buraya Eylül'de geleceksin. Hem deniz daha sıcak olur, hem de sakin olur Ulan sükunet arıyosan ne işin var Bodrumda Kuşadasında? Sanki barlara girmek icin göt atan kim?

Kısa Kısa

Bi de malını sahiplenen esnaf tribi vardır: "Sosislim kalmadı." ya da "Şekerim var." gibi.

A Takımı

Mahalleden not. Küçükken oturduğumuz mahallede sabahtan akşama kadar apartmanların arasındaki bahçelik alanlarda toplu veya topsuz oyunlar oynanırdı. Ne zaman A Takımı başlardı, o vakit bahçede hiçbir çocuk kalmazdı, herkes eve TV'lerin başına. Benim gördüğüm, aynı etkiyi yaratmayı başaran tek diğer dizi de Kara Şimşek'tir.

Muhteşem İkili

Larry'nin aklına bazen puşt fikirler gelir gözleri parlardı. Ama Balki onu merhamete ve iyiliğe ikna eder ve sonunda iyilik kazanırdı. Balki'nin sevgilisi de Balki gibi saftı. Bir de Mipos'ta tüm erkekler ve bıyığı çıkan tüm kadınlar krallık tahtının varisiydi.

Biberleyelim

Çizgi filmin sonunda bizim kahraman top kendisine sert vurup stat dışına atan beyzbolcu tarafından poposuna atılan imzayı gösterirdi ve yanakları kızarırdı. Zanımca poposunu gosteriyo diye utanırdı. TRT hep diziyi stada gelme aşamasında keserdi. Yine zanımca o sürede kopan program bantını yapıştırmış falan olurlardı... Stadta top hakemin cebine girmişti. Hakemin cebinde anahtar olduğu icin canı yanıyodu. Sonra tribünden gelen haykırışları dinliyorduk. Sevimli topumuz "Hele o adamın söyledikleri..." derken sesine çok duygusal bir ton veriyordu. Adam haykırıyordu "Derisini parçala onun." Ve bizler, lan hakkaten ne cani ve zalim insanmış diye düşünüyorduk.

Para Maçı

İki çeşit vuruş stili vardı paraya. Fiske (ki daha delikanlı stildi), bir de işaret parmağı kanca formatına getirilir ve birinci boğumla ikinci boğum arası bölgeyle vurulurdu. Bu ikinci tarzı ben sevmezdim çünkü biraz itmiş oluyodun parayı ve bir andan daha fazla temas etmiş oluyodun.

Apartman

Mevsim yaz, hava sıcak, yakıcı bi güneş var. Dışardan geldiniz ve apartmanın dış kapısından girdiniz. Ohhh. Nasıl serin di mi? Rutubetli bi serinlik. Ve biraz da karanlık. Birazdan eve gidince ayakkabı da çıkacak, çok rahatlanacak.

İresmi Nikah İstirem

Şimdi gelinin babası Üstun Asutay'dı. İlk sahnede düğün falan oluyodu köylük yerinde. Sonra Uzaylı Zekiye gelinimiz, evin yukarı katında trip atıyodu "İresmi nikah isterem" deyu. Üstun Asutay "Yaradana Kurban" şarkısının müziğini mırıldanarak yukarı çıkıyodu evde. Sonra Uzaylı Zekiye'nin "İresmi nikah yoksa evlenmem." inadını duyunca "Bana baah, kemiklerini kırar karnına doldırıram hah!" cümlesini sarfediyordu. O son sahne de yoldan karşıya geçince oluyodu. Ali Yusuf Dereli kardeşimiz "E ispatlaa" nidası karşısında "Heeee, şimdi aklıma yattı." diyerek iyi niyetli ama geç anlayan Türk insanı portresini TRT nezdinde temsil ediyordu.

TV'de Maç Seyretme

Evde izlenilen maçların en önemli öğelerinden biri de maçı sunan spikerdir. Örneğin Ali Kocatepe'nin Avrupa maçlarında tehlikeli pozisyon olduğunda "Eyvaah tehlikeli vaziyet", ya da "demarke vaziyette Selçuk" türünden klişeleri vardır. Ercan Taner çok bağırır "ve gol ve gol ve gol ve gol" falan der. Ama bu maç sunma işinin suyunu Ümit Aktan çıkarır. Hatırlarım Galatasaray-Sion maçında GS 4-1 önde ve Ümit Aktan sevinç içinde "Evet sevgili seyirciler Sion ismini degiştirecek depresyon yapacak" demişti. Orhan Ayhan stadın çimini över, tribündeki davulları anlatır. "İnönü stadında güzel bir bahar akşamı" falan der. Bazen anılara falan da gider. İlker Yasin de Trabzon-Bir Italyan takımı maçında Trabzon kalecisi Victor'un topu uzaklaştırmak isterken önündeki rakibe atması karşısında "Eyvah naaptın Victor!" dedi. Baktı İtalyan kaptığı topla kaleye gidiyor atacak golü "Saçmaladın Victor, ve top ağlarımızda gol sayın seyirciler..."

Pazar Günü Stresi

İşte o stres tam akşam hava kararırken korkunç bir hal alır. Hava karardıkça benim de içim kararır. Hatırlarım da ödevleri hep spor stüdyosu ve İpek Yolu izlerken panik içinde yapardım.

Ödev

Ödevler her zaman kabusumuzdu. Son akşama bırakılırdı. Son anda panik olunurdu. Okuma parçaları okunmaz, deftere yazılması gereken cevapların "anlatınız", "belirtiniz" diye bitenleri deftere yazılmazdı. "yazınız" diye bitenler yazılırdi bir tek. Sonraki gün hoca kontrol ederdi, bakmadan bir yuvarlak çizerdi.