Öykü
Dünya gene apansız tehlikelerle yüz yüze. New York'a bir meteor düşer ve insanlar panik halinde koşuşturma vakti geldiğini hemen anlarlar. "Genemi be kardeşim?" diye söylene söylene yollarda dolaşmaktadır herkes. Otobüste iki sade vatandaş arasında şu konuşma geçmektedir: (Simultane çevirisi de İngilizce bilmeyen okurlarımız için anında yapılmaktadır)
<small><b>
- Did you hear?
- What !!
- Skystone is falling again.
- They take out its shit. Is it falling our here again?
- Yes. It does not fall to Türkiye.
- Eee what will they do, blow it again?
- Shut up.
- Duydun mu?
- Ne !!
- Göktaşı düşüyomuş gene.
- Bokunu çıkarttılar iyice. Genemi bizim buralara düşüyor?
- Evet. Türkiye'ye filan düşmezki meret.
- Eee napcaklar? Patlatacaklar mı yine?
- Sus da dinle. Bak zuxxi anlatıyo.
</small></b>
Hemen plan yapılır. Bir grup astronot meteorun üstüne çıkıp, uzun bir kazı çalışması yaparak tam meteorun ortasına bir patlayıcı yerleştirecek ve meteorun ikiye ayrılmasını sağlayacak. Meteorun iki ayrı tarafı da Dünya'nın sağından ve solundan süzülüp gidecekler. Hemen sondaj konusunda uzman olan Harry göreve çağırılır. Harry bir petrol sondaj ekibinin kaptanıdır. Harry'den rica edilir: "Hoca, şu bizim astronotlara kazı işlemlerini bi öğretiver de halledelim şu işi". Harry görevi kabul eder fakat "On gün kadar kısa bir süre içinde bu iş öğretilmez, benim elemanlarımı kullanalım" der. Yıllarını fakültelerde, NASA'da dirsek çürüterek geçiren ve astronot olan adamlar kenarda mal mal beklemektedir. Çünkü astronot olmak amele olmaktan daha kolay öğrenilen bir şeydir. Harry'nin amelelerine hemen astronotluk öğretilir. Bir kaç kıdemli astronot bozulur ve olay yerini terkeder. En yaşlıları "Vay başım vay, Neil Armstrong olaydı da şu günleri göreydi" diye söylene söylene NASA merkez binasından uzaklaşır. Artık hepimizin kaderi onların elindedir. Allah vere de meteorun üstünde dengelerini kaybedip düşmeyeler.