Öykü
Derek ve Danny biraderler kendilerini ırkçı düşüncelere kaptırmış, manasızca yaşamaktadırlar. Sarı olsun, siyah olsun kendilerinden başka her renge kin ve nefret duyan bu iki kardeş azınlıklara göz açtırmamaktadır. Keskin sirke küpüne zarar verir. Bu nefret bir gün bir kavgaya ve cinayete sebep olur ve ağabey Derek mapus damına düşer. Hapishanede gözlerini açma fırsatı bulur. Düşünceleri ne kadar da yanlıştır. İşte bunları idrak eder ve hapisten çıkar. Artık kardeşini de bu yanlış yoldan kurtarmalıdır. Fakat kardeşi çok dediğim dedik bir insandır, ikna olmaz. Derek Danny'yi aldığı gibi Amerikan bayrağı önüne kor ve başlar anlatmaya:
<small><b>- Bak güzelim. İçerde anladım ki bu işler boşmuş. Gel sen de vazgeç.
- Ben bu yola baş koymuşum. Senin gibi yanar döner miyim?
- Bak güzel kardeşim. Seni bu bayrağın önüne diktim ki memleketimizin ve değerlerimizin değerini anlayasın deyu. Sıpa olma.
- Abi biz niye konuşurken birbirimize bakmıyoruz da bööle okuyuculara doğru bakıyoruz kıl kıl?
- Onlar zuxxi.com okuyucuları. Çok değerli kişilerdir. Örnek al da akıllı ol diye bakıyoruz. Irkçılık dediğin eşşeklikten başka bir şey değil. Bak şu bize bakan okuyucunun güzelliğine.
- Yaladıkça yaladın okuyan kişiyi. Hapishanede zuxxi ilen haşır neşir oldun kanaatindeyim.</b></small>
Notlar:
- Edward Norton bu filmdeki performansıyla Oscar’a aday oldu ama Roberto Benigni’ye kaptırdı. Yazık oldu.
- Yönetmen ve Görüntü işine bakan Tony Kaye’nin her anlamda ilk filmi bu. Üstelik adam 1952 doğumlu. Bu kadar sene ne yaptın be adam?