Resim Dersleri

  • azma ve sopa yeme riski yüksek bir dersti. genelde öğrenciler tarafından kaileye alınmazdı. resim kağıtları ve mukavvalar koca koca beyaz resim çantalarının içinde taşınırdı. çantayı taşımaya üşenenler evde unuttum bahanesiyle yaşarlardı. resimler genelde konulu olurdu. 23 nisan, bahar geldi, evimiz, piknik alanı ana temalardı. genelde resimlerdeki kuşlar M harfinden ibaretti. iki tepenin arasından yarım doğmuş bir güneş ve bacasından duman çıkan ev standart hayal gücüydü. yılın başında bi sürü para verilip alınmış ve özenle kullanılan caanım pastel boyalar yıl ortasına doğru sınıf içi savaşta kıt kıt kırılıp karşı sıradaki bebelere sallanırdı. vasat öğrencinin karnesindeki beden ve müzik notları gibi avunma notuydu resim dersi. sonuç olarak aramızdan Dali veya Picasso çıkamadı. olamadı. zaten o resim çantaları ile olacak iş değildi.
    nelanbu
  • patates baskı, ip baskı gibi antik kuntik şeyler vardı. hala düşünürüm ve de anlamam niye patatesi ikiye bölüp orasını burasını oyup sonra boyıyıp kağıda bastırırdık. ip baskı diğer herşeye göre kolaydı. ipi suluboyaya bandırıp katladığımız kağıdın arasından hızlıca çekerdik. genelde çıkan şekiller güzel de olurdu.
    melancholyman
  • Hakim olunamayan eller sıraları boyamasın diye muşamba yayılırdı masalara dersten önce; sonra toplanırdı o koca çantalarla eve giderdi... Biz kolaylık yapmıştık; çantaları koyuyoduk sınıfımızın kenarına (genelde paltoların altı olur) dersten önce alırdık.
    CALIBRA
  • Öretmen bi hafta önceden meyve getirin derdi, o derste getirilen meyvelerin salak salak resimlerini yapardık. Natürmort mu neydi onların adı...
    tripanazomi
  • o resim çantalarının üstü de boş kalmazdı. çantanın üstünü minibüsün arka tarafına benzetirdik. değişik stickerlar, kendinden yapışan harflerle yazılan isimler. sonunda renkli garip bi hal alırdı çanta.
    melancholyman
  • 23 Nisan, 19 Mayıs gibi resmi bayramlarda fiks Anıtkabir çizilirdi. 10 Kasım'da ise gri tonlarda bir Anıtkabir ve yarıya inmiş bir Türk Bayrağı. Pratik zekalı bazı arkadaşlar griyle tonla falan uğraşmayıp Anıtkabir'i simsiyah boyayarak teessürlerinin azametini gösterirlerdi. Benim gibi müzmin kabiliyetsizlerin kurtarıcısı olan şablonlu cetvellerle Atatürk kafaları, hilaller, yıldızlar çizilir, kendini tedrisata adadığına çoktan pişman olmuş resim hocaları kıl edilirdi. Bi de erotik ismi vardı üzerine çizim yaptığımız kağıdın: Şöhler! Hasta olduğum tüm hatunlara bu adı söyletirdim.
    ARBALEST
  • O resim çantaları varya işte onun koskoca bomboş arkasına, Euro 96'dan arta kalan 1000 tane çıkartmamın bi kısmını yapıştırıp o zamanki aklıma göre karizma yapmıştım. Böööle binlerce adam kafası... Soora bi derste hoca bi kişinin portresini çizin demişti, ben de çek cumhuriyetinin kalecisini çizmiştim.
    CALIBRA
  • Resim defterleri değişik boylarda ama enlemesine uzun olurdu ve her sayfadan sonra bi tane şeffaf sayfa olurdu boya diğer sayfaya geçmesin diye. O şeffaf sayfanın özel adını birisi söylesin...
    zoolook
  • Diş fırçasıyla püskürterek resim yapanlar vardı, fırçayı suluboyaya batırıp baş parmağınla kıllarını çekince oluyordu. O şekilde nasıl taşırmadan boyuyorlardı hala anlayamadım.
    Ruler_