zuxxi.com//sinema|geyiks

artiz

Hatıra Defterleri

İnanamıyorum; "Mutluluklarının kum taneleri kadar çok, üzüntülerinin yaz yağmurları kadar kısa olması dileğiyle..." geyiğini nasıl da unutmuşsunuz! Benim defterimin her sayfasında bulunuyordu. Tiksinç bir olay!

Robot Kız Vickey

TRT-2'de yayınlanırdı. Güzel, sarışın bir anne, yine sarışın ama salak bir baba ve yine sarışın ve toparlak bir oğulları (Jeymii) vardı. Adam mucit filandı. Robot icat etmişti. Çok şirin bir kız çocuğuydu bu. Adı Vicky idi. Kızıl saçları vardı, hep atkuyruğu yapar ve kırmızılı, benekli bir elbise giyerdi. Bozulduğu zaman baba, kızın sırtındaki bölmeyi açar, bi sürü kablo neyin sokar, kızı tamir ederdi. Şahsiyetli bir robottu. Ayrıca çok güçlüydü. Ev halkını eliyle havaya kaldırıp tartmak gibi meziyetleri de vardı. Hatta babanın yapamadığı ıvır zıvır işleri yapardı da adam kıl olurdu. Anne soğanı filan ona doğratırdı. Hatta çok iyi hatırlıyorum, bir bölümde Baba'nın arabasının aküsü bitmişti de Vicky'nin yardımıyla herif aküyü şarj etmişti. Bunların çok meraklı komşuları vardı. Şişko bir kadın ve anasına çekmiş kızıl saçlı, çilli, sinir ötesi bir kız. Bu kızın adı Harriet'ti. Ev halkı bu aileden özellikle nefret ederlerdi. Vicky'nin robot olduğu diğer insanlardan saklandığı için, meraklı Harriet büyük bir tehlike oluştururdu. Acayip fanatiğiydim bu dizinin. Seryetmekle kalmaz, bir de videoya çeker tekrar tekrar seyrederdim. Annem ise bu zaafımı fırsat bilir "Bak Vicky sofrayı toplamaya yardım ediyor, hadi sen de yap kızım" diye beni kafalamaya çalışırdı. Bu diziyi kimsenin hatırlamamasına çok şaşırdım açıkçası. Gerçekten çocuklar için faydalı bir diziydi. Zamanımızın geri zekalı çocuk dizilerine hiç benzemezdi.

Yeşil Işık

O "PRİL" deterjanıydı bi kerem... Çok iyi hatırlıyorum çünkü bir gün babam hafif deterjanlı kalmış bir bardaktan su içmişti evde. Zehirlenicem diye bin bir panik koştururken annem ona aynen şöyle demişti : "Hayatım, bir şey olursa ben seni hastaneye götürür, - Kocam yeşil ışığı yakaladı, doktor bey. derim, merak etme."
  • Tatlı Sürpriz - The Next Best Thing

    KÖTÜ!!!

    Madonna'nın oyunculuk yeteneğinden vazgeçtim, filmede doğru düzgün bir konu bile yok. Hatun tutarsız. Hem "gel çocuğu beraber büyütelim, ben hayatımda erkek istemiyom zaten" diyor, hem de gidip elin adamıyla aşna fişne yapıyor.... Demekki neymiş; ne erkeklerle ne de onlarsız hayat olmazmış... Benim filmden çıkardığım ders bu. Ha, bir de Y kromozomu olan kimseye güvenme. Gay olsa bile!!!!
    Puan: 4
  • Yaşam Treni - Train de vie

    kaliteli...

    abuk, gerçek dışı filmlerin yanında çok sevimli, sıcak ve kara mizah dolu bir film. Mutlaka seyredin ve Amerikan filmlerinin tekdüzeliğinin farkına varın. ARTI, müzikler muhteşem. Acilen soundtrack'ini almak lazım.
    Puan: 9
  • Hemşo - Hemşo

    Okan Superrrrr....

    Bence Okan Bayulgen'in oyunculugu bu filmde mukemmel. Ne yazik ki ayni seyi Mehmet Ali Erbil için soyliyemiicem. Yani, bir bakın, M.Ali hep aynı. Kahpe Bizans'ta da ayniydi, Çarkifelekte'de ayniydi, burda da ayni. Yavşak, iğrenç ve yalaka. Ya hiç rol yapmayi bilmiyor, ya da bu tipin cok tutuldugunu filan saniyor. Bu arada, diger mankenden bozma oyunculari elestirerek kimsenin vaktini almiicam, onlari Allah'a havale ediyorum. Bana da o kadar para verseler ne elestiri takarim, ne de sinemanin gelecegini dusunurum, bi guzel oynarim walla. Ama OKAN CIDDEN COK IYI. Zaten o yuzden 2 verdim filme...
    Puan: 2
  • Yeni Hayat - Cast Away

    Tom Hanks döktürmüş...

    Filmin 3/4'ünde Tom Hanks'in tek başına olduğunu hesaba katarsak, insan ilk önce sıkılacağını düşünüyor. Ancak olaylar öyle güzel işlenmiş, ve Tom o kadar muhteşem oynamış ki, ben de onunla beraber yaşam mücadelesi verdim seyrederken. Sıkılmaya vaktim kalmadı gerçekten. Sanırım Russell Crowe'a ihanet edip Oscar'da en iyi erkek oyuncu dalında oyumu Tom Hanks'e vereceğim. Adamın 4 yıl o adada yasadıktan sonra bakışları bile değişmiş. Gerçekten OYUNCULUK BU OLSA GEREK... 9 vermemin sebebi ise son sahnenin çok boşta kalması...
    Puan: 9
  • Kasımda Aşk Başkadır - Sweet November

    Paranıza Yazık

    İzlemeyen okumasin

    Valla, oyunculuk "0" (Keanu abimiz yüz kaslarını bile oynatmadı film boyunca), konu "0" (arkadaşlara katılıyorum aynen autmn in newyork), daha ne desem bilem ki... Hani öbür filmde Richard Gere filan vardı seyrettiriyordu kendini... Yok olmamış... Ya, bir tek ben miyim allahaşkına, böööle kanserli manserli filmlerden acayip rahatsız oluyorum...
    Puan: 2
  • Üçüncü Göz - The Gift

    Walla fena da değil...

    Öncelikle şu "3. göz" olayı harbiden kıl. Yaw ne zaman adam gibi tercüme yapcaz biz!!! Filme gelince, hoş, en azından bir sürü sahnede beni yerimden zıplatmayı başardı. Gerilimi dozunda, kurgusu fena değil. Ama ters bir şeyler var. Daha önceki arkadaşların da yazdığı gibi, biraz "What lies beneath" biraz da "6th Sense" havası hakim filme. Oyunculara gelince; Cate Blanchett iyi oynamış. Buddy rolündeki çocuğu ise Friends seyredenler Pheobe'nin kardeşi Frank Jr. olarak hatırlayacaklar. Orda pek iyi değildi ama burda haarbiden iyi oynamış çocuk. Hilary Swank'ı ise tanıyamadım walla. Veeee KEANU REEVES ; ne yalan söyliyim, sakal makal fayda etmemiş, hödük aynı hödük. Yaw bu admın yüz kasları mı yok ne? Hep aynı ifade suratında. Döverken aynı ifade, sevişirken aynı ifade, kızgınken aynı ifade, gülerken aynı ifade. Ne iğrenç bir oyuncudur bu tanrım... Neyse, seyredin, bu kötü filmler arasında 2 zevkli saat geçirebilirsiniz...
    Puan: 7
  • Kediler ve Köpekler - Cats & Dogs

    Çok Şirinler

    Türkçe dublaj hakkında yorum yapamııcam çünkü ben filmi ABD'de seyrettim, ama Hülya'nın neler başarabildiğini(!!!) tahmin etmek zor diil. Orjinal seslendirme gerçekten iyiydi. Mimikler de çok şirin olmuştu bence. Büyük çocuklara da hitap ediyordu işte... Sevdim ya, bana ne...
    Puan: 9