elma

Akula vuruşu nedir, kartal vuruşu nedir? Sezar isimli çocuğun Japonya'da işi ne? Nasıl 12 yaşında çocuklar bööle futbol oynar? Kalecilerin topu yakalamak için önce kendini ters taraftaki direğe atıp, ordan kuvvet alarak öbür tarafın ucuna yetişmesinin mantığı nedir? İzlerken insanımıza, "Ulan bu kadar millet bi kafa topuna 2 saatte çıkıyo, nerdeyse fezaya ulaşcak. Bunların da işi zor walla" dedirten, hakkında en fazla geyik yapılabilecek çizgi filmdir.

monopolyde bir banka müessesi vardır. oyunculardan biri oyunun para işlerini görür, para alır para verir, kasadır o. işte bu kişiye güvenmek oyunda yapabileceğiniz en büyük hata olur. çünkü monopoly, kasa olan kişi için en kolay hile yapılabilecek oyundur. sürekli bir gözünüzle adamı takip etmeniz menfaatiniz icabıdır. yukarda, "bu oyunda başarılı olanlar istanbulu parselleyip sattılar" denmiş. bugünlerdeki bankaların içini boşaltanlar da monopolydeki kasalarla aynı kişilerdir.

Yukardaki yazıyı okuyup aklınıza Yılmaz Erdoğan - Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar geldiyse gülümseyin. Biri "nooldu" diye sorarsa "noossun" diyin, gülümsemeye devam edin.

üstü kapalı kül tablaları vardır bööle, üzerinde de bi çubuk. küller birikince basarız o çubuğa, küllerin olduğu kısım dönerek aşağı iner ve külsüz olarak geri döner. tahmini olarak ilk gurbetçilerle beraber ülkemize giriş yapmıştır. uff şimdi yanımda olsa da oynasam, tırfft tırfft...

tatile bi otele gidersiniz. vakit akşam olur, açık büfe saati gelmiştir. bu sırada sahneye doymayanlar, daha doğrusu doymayacağını sananlar çıkar. yaklaşık 10 dakikalık periyodik aralıklarla yeni tabak alıp her türlü yiyilebilir şeyden bolca doldururlar. önlerde tıka basa dolu 5 tabak birikmiştir. aldıkları çoğu şeyin tadına bile bakmadan masadan kalkarlar, ertesi akşam aynı şeyleri tekrar yapmak üzere.

mum boya denirdi bu kalemlere. kalemtraşla açması ayrı bir zevk verirdi. bööle yumuşacık, gül gibi açılırdı. bazı kızlar bu kalemleri açıp düşen boya parçalarına pamukla bastırmak suretiyle hoş görünüşlü resimler elde ederlerdi.

Kemal Sunal filmlerinin değişmez kötü adam repliğidir. Nerdeyse tüm mahallenin ya da köyün sahibi yaşlı cimri kişi, sürekli insanlardan borçlarını ister. O arada ağır hasta borçlulardan biri gelir "abi ayağını yalıyım, şu borcu ertele" der, "ben anlamam kardeşim, sana 3 gün mühlet, ödedin ödedin" karşılığını alıp rahatlar.