zuxxi.com//sinema|geyiks

EdVed

  • John Malkovich Olmak - Being John Malkovich

    Jonze, Kaufman, Malkovich

    Filmin senaryosuna 10 uzerinden 11, oyunculuklara 10 (Cameron Diaz'ı hala eleştiren varsa cidden sorunlarını öğrenmek isterim. Cusack ve Malkovich her zamanki gibi harikalar.. ozellikle de Cusack. Catherine Keener da çok iyi elbet.) diyebiliriz.. Ama Spike Jonze minimumu yapmış bence. Geçtiğimiz yılın en iyi filmi saydığım 'American Beauty' cok daha bildik bir konudan daha iyi bir film yaratılmasının örneğiydi.. Filmin ilk 20 dakikasında konuyu anladıktan sonra (filme gitmeden önce konuyu okumam da) keyifle yayıldım koltuğuma, 'Hayatımın filmlerinden biri geliyor' diye. Filmin bazı yerlerindeki zeka pırıltıları bana 'Oha!' , 'Uvvv!' gibi tepkiler verdirdi ama daha fazlasını bulamadım. Kesinlikle bu sezon gördüğüm en iyi film ama ben daha fazlasını beklediğim için üzüldüm ama film mükemmele yakın. 'İyi senaryodan kötü film çıkmaz' düsturu bir kez daha doğrulanıyor işte. Müthiş senaryodan müthiş film çıkarmak için Spike Jonze'a David Fincher'ın 'Fight Club'ını, normal bir senaryodan olağanüstü film çıkarmak içinse Quentin Tarantino'nun 'Pulp Fiction'ını tavsiye ediyorum..
    Puan: 9
  • Vizontele - Vizontele

    Nihayet..

    Evet, nihayet izleyebildim.. Acikcasi daha iyisini bekliyodum ama yine de lezizdi. Asıl deinmek istediim, seyircinin yerli yersiz gülmesiydi. Ekranda Cem Yılmaz göründüü anda insanlar kopuyolar ya, böyle olmaz ki? Bizim salonda olmadı ama ablam filmi izlerken, silmin en hüzünlü yerinde (anladınız nerden bahsettiimi, izlemeyenler olabilir) kahkaha kopartanlar olmuş. Enteresan. Film iyiydi dediim gibi ama seyirlik olarak. Yılmaz Erdoğan'ın yazınsal, Ömer Faruk Sorak'ın görsel yetkinliği hissediliyor ama filmde pek bir derinlik yok, yığınla mesaj geliyor ve bunların hiçbiri filmin tezi olmuyor. Erdoğan'ın sıkça söylediği gibi sanatsal zabıtalık feci birşey. Oyunculuklar da gayet iyi. Yılmaz Erdoğan ve Altan Erkekli çok çok başarılılar. Diğerleri de. Çok uzattım ama kızın Rıfat'la konuştuğu sahnede gözlerimin dolduğunu, dediim sahnede ise 1 damla yaşın süzüldüğünü belirtmeden geçmeyeyim. Çok uzattım, kesiyorum ama hala 7 mi 8 mi diye düşünmekteyim..
    Puan: 7
  • Çikolata - Chocolat

    Cidden çok şeker

    antraktta çıkıp salona dönen herkesin elinde çokonat falan vardı yani bu kadar olur. doğrusu carrie ann-moss'u ilk basta ben de yadırgadım ama yeterince inandırıcıydı bence, havaya girdim. ayrıca matrix'tekinden daha güzeldi, ağırlık yakışmış. Film sıkmıyor, kendini çok büyük gören, altında ezileceği iddialar sunmayan bir film. İzlemekten zarar gelmez. Ama 'Bu film Oscar'a aday olmuş, hayatımızın filmi olabilir' falan gibi gazlanıp gitmeyin. Hoş işte. Sıkmıyor ama yukarıdaki arkadaşın dediği gibi bir sonraki adımı tahmin etmeniz pek zor olmuyor. Juliette Binoche'un tatlılığı, Peter Stormare'in üzerine yapışmış kötü adamlığı (bkz.Fargo), Johnny Depp'in karizması, yakışıklılığı, her şeyi (valla herif süper oyuncu ya, sadece bu filme bakarak diil yani) bir yana 6 yerine 7'yi Luc rolündeki çocuk için verdim. Harbi o yaşta o kadar inandırıcı oyunculuk.. Bizde niye olmaz ki?
    Puan: 7
  • Amerikan Sapığı - American Psycho

    Ne desem ki..

    Ya bu film başıma bela oldu; iyi desem diil, kötü desem diil. Harbi günlerce düşündüm bunu. Neden böyle olduğunu da bilemiyorum. Çok şey beklemiştim filmden, yönetmenin bu senaryoyla yapılabilecek olanın en aşağısını yapmış olması üzdü en başta. Kötü de değil ama bir şekilde izleniyor. Filmin sonu kısmında ise igor'a hak veriyorum. Mesela gitmeyi düşündüğüm bir filmin yorumlarını okumuyorum ben çünkü insanlar sonunu falan anlatıyorlar. Kaldı ki ben filmlere gitmeden önce konularını da kolay kolay okumam. Fragmanlarını da izlemem. Adam komedi filmi çekiyor, en komik sahneleri fragmana koyuyor, sen o sahneyi aylarca TV'de izlediğin için gülemiyorsun. Veya 'Being John Malkovich'i izliyosun, konusunu bildiğinde 'E hadi artık girsinler şu adamın içine' diyosun ,heyecan diye birşey kalmıyo tabi. Neyse çok uzattım. (Zuxxi çok güzel yazmış 5:eh işte. kesinlikle eh işte.)
    Puan: 5
  • İyilik Bul, İyilik Yap - Pay It Forward

    Helen Hunt da en cok burdaki rolünü beenmiş zaten..

    ben size diyorum filmlere gitmeden yorumları okumayın diye. dinlemiyosunuz ki hiç. notlara bakın yeter. bilmelisiniz ki karşınızda sizin filmden zevk almamanız için çaba harcayan, inatla filmlerin sonunu anlatan insanlar var.. bi de şunu söyliim chocolat'ya gitçektim, geç gitmişim, buna girdim. fena diildi. ama artık tahmin edebiliyor insan bu filmlerin nasıl olcağını. enteresan bir fikir, filmin sonuna doğru iyice gevşetiyolar, böyle iyi konuları daha iyi işlemiyolar. farklı olmayı göze alamıyolar, sıradan bir şekilde gidiyor işte. sıkılmıyosunuz da artık daha farklı bişiler bekliyo insan böyle farklı bi konuya..
    Puan: 6
  • Gladyatör - Gladiator

    Tüm zamanların en iyi filmi mi? Hadi canım sen de..

    Filmi yazın izlemiştim, aslında gitmeye niyetim yoktu ama herkes tavsiye edince gittim. Ne muhtesem bi film ne de 'keşke gitmeseydim' dedirtiyor. Senaryo çok sıradan, hiçbir yenilik içermiyor. Oyunculuklar iyi tabii. İnsanları bu filme hayran bıraktıran en önemli unsur kesinlike Russell Crowe'un karizması. Joaquin Phoenix genç kuşaktan en beğendiğim aktör, onu da belirteyim. Film büyük bir film ve maalesef bu akademiyi etkileyecek. Bundan daha sıcak, daha hoş bir film olarak gördüğüm 'Chocolat'nın (ki ona da 7 verdim) bundan eksiği büyüklük. Bu kadar. Çok fazla Oscar alacak ve son 1 yılda sinemanın çektiği kalite kıtlığında (2000 yılında beğendiğimiz filmlerin %90'ı 99 yapımıydı) böyle bir filmin baştacı edilmesi doğal. Nerde 2000 Oscarlarının 'American Beauty'si, 'The Green Mile'ı, 'Sixth Sense'i, 'Being John Malkovich'i, 'Matrix'i ve tabii ki unutulan olağanüstü 'Fight Club'ı, nerde 'Gladiator'? Böyle kahramanlık öykülerinden herkes hoşlanıyor maalesef. 'Brave Heart'ı ben de çok sevmiş, mükemmel bulmuştum ama 'Gladiator' onun yanından bile geçemez kanımca. Nedenleri apayrı bir yazı konusu tabi. Bense burda kesiyorum.
    Puan: 6
  • Sonsuz İhtiras - To Die for

    Gayet güzel..

    Gus Van Sant günümüz sinemasında adını okumaktan en zevk aldığım yönetmen. Çok güzel bi söylenişi var. Neyse filme dönelim. Joaquin Phoenix'i ilk defa burada bağrıma bastım ben. Genç kuşaktan en beğendiğim oyuncu o! (Ed Norton ve Brad Pitt sayilmaz herhalde di mi?) Çok daha iyi performanslarını göstericek, güveniyorum ben ona. Nicole Kidman olağanüstü güzel, dünyanın en güzel kadını o bence. Hadi yüzün güzel olur, bari beyaz tenli olma! Hadi tenin de beyaz, kızıl olma! Gözlerin mavi olmasın! Biraz insaf olur insanda ya! Joaquin Phoenix'in karakteri de bu güzelliğin etkisinde kalıyor. Ben de onla özdeşleştiğim için bu kadar beğendim filmi belki de.
    Puan: 8
  • Ölüm Yolunda - Dead Man Walking

    Bu misyon benim ha?

    Sean Penn ve Susan Sarandon müthişler. Penn 'En İyi Erkek Oyuncu Oscari'ni Nicolas Cage'e kaptırmıştı. (Elveda Las Vegas ile) Olsun, Cage de sevdiğimiz bir kardeşimiz. Çok etkileyici bir film. Tim Robbins de 'Bob Roberts'dan daha iyi bir iş çıkardığı için mutludur herhalde. Filmi 4.5 yıl önce izlemiştim. Ya başında, ya sonunda 'for Lee Robbins' ibaresi var. Tim Robbins'in kardeşi midir, kimdir kendisi, bilen varsa müteşekkir olabilme fırsatı geçer elime. Eddie Vedder'ın rahmetli Nusret Fateh Ali Khan ile düeti çok hoş. Vedder filmin etkileyiciliğini çoook artırıyor.
    Puan: 8
  • Çılgın Romantik - True Romance

    Harika, harika!

    Cidden çok iyi. Dün TV'de izledim. Müthiş senaryo, müthiş kadro, müthiş kurgu.. Zenci-sicilyalı geyiği, Eliot'ı sorgularken hapisane konusunda onu korkutmaları gibi diyaloglar da süperdi. Her sahnede çıkan ünlü yıldızlar, her an başka bir macera. Çok zekice vesselam.
    Puan: 9
  • Ucuz Roman - Pulp Fiction

    Hayatımda izlediğim en iyi film.

    9 Kasım 1995 benim sinemaya bakışımı değiştiren tarihtir ki o gece 'Pulp Fiction'ı Kanal D'de izlemişimdir. Uzun uzun çantadan da, mucizeden de, piercingden de bahsedebilirim ama gerek yok şimdilik. Adrenalin iğnesi içinse tıbbi arkadaşlarımızdan yardım istemek boyun borcudur. Sinema tarihinin en iyi filmi. (Empire okurları öyle seçtiler. Alınlarıdan öpüyorum)
    Puan: 10
  • Trafik - Traffic

    Amerikan 'Filler ve Çimen'

    En İyi Film dışındaki 4 oscarı 'Traffic' alcak. İlk yarı müthişti, ikinci ayrıda dikkatimin dağıldığını belirtmem lazım. Çok çarpıcı, Soderbergh'in yönetmenlik gösterisi. Senenin en iyilerinden. Ben zevkle izledim ama bayaa bi sıkılan vardı. Seçim sizin. Soderbergh En İyi Yönetmen Oscar'ını alır tahminen. Cidden çok anlar gibi yapmayayım ama kurgudan, görüntülere kadar her şeyi hikayenin hizmetinde kullanmış bence. (Dur bi de 'Kaplan ve Ejderha'yı da izleyelim.) Bu arada Caroline ile o zenciyi düşündükçe içim acıyor. 8=)
    Puan: 9
  • Amerikan Güzeli - American Beauty

    Müthiş..

    Uzun uzun anlatabilirim ama bunun çok büyük bir önemi yok şu anda. Hayatımda izlediğim en iyi filmlerden birisi olduğunu söylesem yeter. Eğer hayatınızda bir kez olsun, onu düşünürken yüzüne gül yaprakları düşen Lester gibi hissettiyseniz sizin için de öyledir herhalde. Yakından bakın, gerçek güzelliğe tanık olun..
    Puan: 10
  • Trainspotting - Trainspotting

    Olağanüstü..

    Söyleyecek kelime bulmak çok zor. Sinema tarihinin en iyi filmlerinden birisi, kişisel listemin 2 numarası ("Pulp Fiction"ın ardından). Danny Boyle'un, Tarantino'yla beraber 90'ların en iyi 2 yönetmeni payesini hak ettiğinin en iyi kanıtı.
    Puan: 10
  • Kaplan ve Ejderha - Wo hu zang long

    Bence gayet güzel..

    'Hiçbir açıklama olmadan uçan insanlar' ha? E arkadaşım, filmde uzun uzun 'zihin gücüm sayesinde uçuyorum, ben olayı kafamda bitirdim' tarzı 7000 yıldır söylenmiş klişeler olsaydı beğenecek miydin? Bizim Kara Murat'ın suçu ne? Sinema duygusu. Bu filmin her karesinde olan ama maalesef bizim filmlerimizde olmayan şey. Matrix'le karşılaştıran zihniyet? Artık terk edin burayı. Film falan da izlemeyin bundan sonra. Bizahmet yaklaşmayın yanımıza. Hayatınızda başka iyi film mi görmediniz nedir? 'Abi çok saçma yaa' saçma ise bir daha hayal kurma. Sana ancak politik-gerçekçi filmler yakışır. Ama sonu umutlu da bitmesin 'Traffic' veya 'Filler ve Çimen' gibi. Git gazete oku o zaman sen kardeşim, git! 'Being John Malkovich' de saçma, '6. His' de! Ne adamsınız ya.. Müthiş görüntüler, sinema duygusu, sıkı bir anlatım. İyi film.
    Puan: 8
  • İngiliz Hasta - The English Patient

    90'ların Rüzgar Gibi Geçti'si desem mi acaba?

    Muhteşem bir film. Uzatmaya gerek yok. 4 kere sinemada izledim, 1 kere de TV'de, en az o kadar daha izlerim herhalde. Kristin Scott Thomas seni çok seviyorum!
    Puan: 10
  • Sarhoş Atlar Zamanı - Zamani barayé masti asbha

    iyiydi..

    gerçekten iyi bir film. benim ölçüme göre de iyi 6'dır. yine de bu bütçe ile yapılabileceğinin (en değil) iyisini yapmış yönetmen. bu arada çocuk oyuncuların, büyüklerinden daha başarılı oldukları gerçeği düşündürücü.. bazen gaza gelip filmlere extra 1 puan veriyorum ama bu filme vermeyeceğim niyesini bilmiyorum, çok yakın bulmadığım bir sinema belki, aslında bu tarzdan da çok sevdiğim filmler çıkmıştır (şu an aklıma gelmese de..). iyi, izlenir rahatlıkla.
    Puan: 6
  • Manolya - Magnolia

    film değil, hayat

    bu film saf sinema örneği.. hayır hayır, saf hayat.. yaşamın ta kendisi bu. 3 saatten fazla sürdü ve 'Keşke biraz daha sürse' dedim, hiç abartmadan. defalarca izlemek isterim bu filmi, 'Boogie Nights'tan bile iyi belki de.. Paul Thomas Anderson belki de yükselişine tanıklık etmemin de katkısıyla '90'lardaki en favori yönetmenlerim arasına sızıverdi, Tarantino'nun, Danny Boyle'un, Cameron Crowe'un yanına..
    Puan: 10
  • Paramparça Aşklar Köpekler - Amores Perros

    Kesinlikle 'Love's A Bitch'tir dostlar... :)

    İzlemeyen okumasin

    festivalde izlediğim en iyi filmlerden biriydi ('memento' ve 'in the mood for love'ın ardından, inşallah onlar da girer gösterime de, bi daha izleriz). ikinci kez izlemedim. film gerçekten çok sıkı, ilk 1-1.5 saati süper; iki kafadarın macerası (böyle yazınca sanki 'dude, where's my car'dan falan bahsediyormuşum gibi oldu) inanılmaz, modelin başına gelenler göz yaşartıcı.. yaşlı tetikçinin olayı bana çok bayık geldi, tempo düşüyor sonlarda, öykü de çok ilgi çekici sayılmaz. zaten filme 10 vermememin bi sebebi o. ikinci sebebi de 'pulp fiction'ı fazla takip etmesi. yanlış anlaşılmasın, taklitçilikle veya özgün olmamakla suçlamıyorum ama bu durum sürprizlerin önceden rahatlıkla tahmin edilmesine sebep oluyor ve seyir zevkini azaltıyor sonlara doğru. ama film özellikle başlangıcıyla çok sıkı, izlenmeli özellikle de şu iyi film kıtlığında.
    Puan: 8
  • Akıl Defteri - Memento

    inanılmaz

    festivalde izleyebilmek icin çok kasmıştım ve filmin ilk dakikalarinda dumurun hasını yaşamıştım. tek tavsiyem (eğer hala okumadıysanız) konusunu bilmeden gitmeye çalışın, alacağınız haz yüzlerce katına çıkacaktır. 'gladyatör', 'kaplan ve ejderha' gibi filmlerin baştacı edildiği bi yılda kaybolup gitmişse (yani adı bu kadar az geçmişse) bu akademinin ayıbı olmalı. izleyin, film bittiğinde kafayı yiyin, saatlerce konuşmayın kimseyle, sonra filmi 20 kez veya elinde kalem kağıtla falan izlemek gibi sapıkça fikirler geliştirin, yetinmeyin 'christopher nolan yeni kuşağın hitchcock'udur' gibi abartılı yaklaşımlarda bulunun...of ki of, vay ki vay... bunun altına 'sinemanın geleceği böyle yenilikçi fikirlerde ama her filmi de bi dahiyane fikir kurtarmaz', 'filmin kurgusu vs. de cok iyiydi' gibi ciddi yorumlar da eklemeyivereyim, 'aşağılık dahinin biri daha önümdeki bi fırsatı aldı' diyeyim yeter.
    Puan: 10
  • Aşk Zamanı - Hua Yang Nian Hua

    Yüzyılın ilk büyük aşk filmi? Muhtemelen.

    Festivalin en çok beklediğim filmiydi. O kadar güveniyordum ki, konusunu bile okumamıştım. Genelde tersi olur ama beklentilerin hakkını fazlasıyla veren bir filmdi bu. Dört gözle bekledim gösterime girişini, nihayet geldi. Dört ay geçti üzerinden ve üzerimdeki etkisinde en ufak bir düşme yok. Tony Leung, o nasıl bir oyunculuktur? Maggie Cheung, nasıl bir asalettir onunkisi? Wong Kar-Wai, her sahnede mi doğru yere koyarsın kamerayı, bütün planlar mı kusursuz birer tablo gibi durur? (Görüntü yönetmeni Chris Doyle'a da saygılarımızla) O müzikler böyle mi etkiler insanı? Büyüleyici. Tek kelimeyle. Kesinlikle görülmeli. O dile gelmeyen ama havada koklayabileceğiniz, adeta dokunabileceğiniz aşka mutlaka şahit olmalısınız. Ben ikinci kez olacağım en azından. Bazı sinema yazarları filmden başlıktaki gibi bahsediyorlardı, sanırım haklılar.
    Puan: 10