Ufaktım dedem beni camiye götürdüydü. Ufacık çocuğuz işte nerden bilicez namaz kılmayı (hala bilmem ya neyse). Herkes ne yapıyosa aynısını yapıyorum. Esselamınaleyküm diye kafa çevirilip melekler selamlanırmış. Dedem "esselamınaleyküm" çekti kafayı sağa çevirdi ben de "aleykümselam" dedim kafayı sola çevirdim. Dedem "çabuk çık dışarı deyyus mundar ettin namazı" diye kovaladı beni camiden. "Naaptım ben yaa" diyerek çıktım dışarı. Meğerse ben aleykümselam diyince öndeki arkadaki bütün adamlar kıkırdamaya başlamış namazları bozulmuş :)
Arabada giderken trafik sıkışırsa ve arkadaki arabada hoş bir hatun varsa gözüm devamlı dikiz aynasına gider. Gözde güneş gözlüğü varsa sorun yok rahat rahat çaktırmadan hatunu keserim. Fakat güneş gözlüğü takılmayacak bir havaysa dikiz aynasından kesme esnasında farkedilme riski vardır. Farkedilirsem hemen "ben sana bakmıyomki trafiği kontrol ediyom" pozumu takınıp sağ ve sol dikiz aynalarına bakma tribi yaparım. Bu esnada arkadaki arabanın önüne başka araba girmemesi için bin türlü cambazlıkda itinayla yapılır.
Bazen salaklığım tutar birşeyi bikaç defa üstüste anlamam. Artık dördüncü defada anlamayınca birdaha sormaya utanıp. "Haaaaaa ölemiydi hahahaha" şeklinde anlarmış gibi yaparım.
Kova kaleciler vardır. 5 tane gol yedikten sonra, şimdi esas kaleciliğimi göstercem der. Bir süre ki bu takribi yenecek 1 golle ölçülebilir, bu eleman manyak gibi kendini sağa sola atıp durur. Biton gol daha yedikten sonra esas kaleciliğini bir dahaki maçta göstereceğini söyleyerek evine gider. Bu kalecilik olayında eğer kaleci şortla oynuyosa genelde uçmaz. Şortla oynayıpta uçan kaleciler arkadaşlarının büyük takdirini kazanır.
Hava karardığında vede maç bitmediğinde evde annesinden sopa yiyecek biri çıkıp 'evli evine köylü köyüne evi olmayan sıçan deliğine' diye bağırır ve herkes evine gider.
Mahallede eskiden topçu olduğunu iddia eden bir büyük şahıs hep vardır. Arada sırada gaza gelip mahallenin veletlerine antrenman yaptırır. 5 dakka kol bel falan çevirtip 2-3 kerede eğip büktükten sonra maç yaptırır. Veletler yaptıkları maymunluklardan memnundur.
Plajlar tam olarak bir tiplemeler cennetidir.
Plajlarda rastlanan tiplerden en sinirimi oynatan ve de en olmazsa olmaz tipler ağzını suya yarım daldırıp dudakları kapatarak dışarı nefes verip PIIUUİİİVVVRRRR diye o abuk sesi çıkartanlardır. Bu tipler istinasız her plajda vardır ve işin ilginç yanı plajlara öyle stratejik yayılırlar ki; bunlardan her kulağın kapsama alanı içerisinde sadece bir adet vardır. Plajları aşıp havuzlara kadar bile yayılmışlardır.
Böyle acayip bir iş yaparak ellerine ne geçer hiç anlamam.
Hani olur ya biri bişey anlatırken şaşırırsınızda kazayla 'hadi canım sende' diye tepki veririrsiniz. Hemen tiplememiz 'yemin ederim, valla billa doğru yaw' der. Daha etkili olması içinde akabinde hemen bi ekmek çarptırıp devamında iki gözlerini önlerine akıtırlar. Bununla da yetinmeyip 'nah şurdan şuraya gitmek nasip olmasın' derler. Neyseki en büyük yemin billah lafı olan 'lam bak yalansa tüm dünya anamı zitsin' lafından sonra daha fazla uzatana rastlanmaz.
Ne güzel şarkıdır hala dinlerim oofff çekerim. Anılar 9 kasedinin ilk şarkısıydı. Styx diye bi grup söylerdi. Eline her gitar alan bu şarkıyı çalmaya çalışırdı.
Take me back to my boat on the river
I need to go down, I need to come down.
Take me back to my boat on the river
and I won't cry out anymore.
Sert bir faul yapılırsa yada hakem ters bir karar verirse Murat Murathanoğlu sakindir ama İsmet Badem "AAAA-AAAAAA olmadı amaaa!!!" şeklinde sinir yapar.
Tipik Steven Seagal filmi. Adam yine vahşeti müthiş estetik yapmış. Güzel filimdi işte. Steven Seagal'ın adam marizlemesini görmek için gittim, beni hayal kırıklığına uğratmadı, bol bol patakladı kötü adamları. Baştan sona çatır çutur kırılmadık kol bacak bırakmadı. Hele kafasına silah dayandığında yaptığı hareket çok babaydı. Zencili film olur da, maymunluk yapan bi tane zenci olmaz mı? O da vardı işte daha ne olsun.
Film acayip matrak ama TV de seyredilmemeli. Berbat bir Türkçe dublaj yaparak filmin içine etmişler (zaten Jim Carrey dublajı hiç becerilemedi). Sinemada gülmekten çatladıydım ama TV de bi tuvalet sahnesi bide dilin yapışma sahnesi güldürdü okadar. TV de seyretmeyin derim hayal kırıklığı olabilir.
Seneler sonra "Geleceğe Dönüş" filmine bile ilham olabilen bir film. (Hani şu Marty'nin soba kapağından kurşun geçirmez yelek yaptığı sahne) Hatta seneler sonra, moruklamış haliyle, Clint Eastwood "Unforgiven" filminde de aynı numaraları yapmıştı. Tv de yayınlandımı kaçmaz filmlerden biri.
Sinema tarihi 10 vermiş bana laf düşmez, 10 tam puan :)
Slater da Travolta da sağlam adamlar ama para için çektikleri belli olan vasat bir film. İzlemeyene kayıp değil, izleyene kazanç hiç değil. Geyik bir aksiyon filmi işte.