zuxxi.com//sinema|geyiks

bıdıkcan

Misafirlik

Misafirlikte evlilik çağında (ne demekse) oğlu olan teyzeler vardır ki sormayın. Onlar hedefleri malum olduğundan pek sevimli davranırlar ve sürekli 'canım kızım' şeklinde hitap ederken bir yandan da çayı tabağa dökmüş mü, hamarat mı, boyu posu yerinde mi diye hep sizi incelerler. O sırada anneniz, "Keki de kızım yaptı." demez mi! Hemen kekin tadına bakıp yorum yaparlar! Bunlardan hemen kaçın. Hiç bişi bilmiyo imajı verin kendinize. Ders çalışın daha zevkli!

Küçük Hanım

Küçük Hanım diye bi Brezilya dizisi vardı. Eski zamanlarda geçerdi, kölelik filan vardı ortamda. Başrolündeki kız Köle İsaura'da da oynamıştı, dudakları çok inceydi. Bi kız vardı senelerce yüzü örtülü gezmişti de sonunda güzel olduğu ortaya çıkınca millet hep ona yazmaya başlamıştı. Sonra, Adelayt diye zenci bir kız vardı, ona da beyaz adamlar bayılıyorlardı, kızı rahat bırakmıyorlardı. En komiği Rikardo'ydu. Böle ıslak, arkaya taranmış saçları vardı. Pek salaktı. 100 tane gönlüm olsa tekini ona vermezdim valla. Bi de kardeşi vardı unuttum.

New Kids On the Block

İnanması şimdi zor gelse de bu bir 'boyband' yani genç ve yakışıklı (!) erkeklerden müteşekkil müzik grubu ismiydi. NKOTB diye kısaltılırdı. Şimdi yirmisini çoktan geçmiş kızların ilk gençlik dönemi hatasıydı. 5 tane tip vardı ki bunlardan ikisi zaten kaale alınmayacak kadar tipsizdi. Ancak kalan 3 tanesiyle 5 kişilik randıman almaya çalşırdık. Jordan, Donnie ve Joe idi bunlar. Biz arkadaş grubunda bunları kişi başına bi tane düşücek şekilde bölüşmüştük. Ben Joe ya takılırdım, böle mavi gözlü güzelcek bi oğlandı. 22 yaşında sakalı çıkmamıştı hala. Müziklerini hatırlamıyor(d)um ama dün bi kliplerini gördüm, kendimi halen affetmiş değilim. Bu arkadaşların posterlerini, çıkartmalarını ve Bravo dergisinde çıkan röportajlarını kesip biriktirirdik. Ben sonra hevesim geçince altsınıftaki kızlara kakalayıp kazandığım parayla Levi's kot almıştım. Hey gidi günler hey!

Beslenme Çantası

Hatırlatmak isterim ki o yıllarda muz ve salam-sucuk sakıncalı yiyeceklerdi. Bizim örtmen kızardı, "fakir"lerin çocukları görüp imrenmesin diye. Ne ince düşüncelermiş. Bu yüzden muz ve salam-sucuk bende hep çok lüks yiyecekler izlenimi bırakmışlardır. Yıllar sonra muzun fiyatının mesela golden elma ile aynı olduğunu görünce nasıl şaşırmıştım. Yine de alıp yurtta arkadaşların önünde yemekten çekinirdim. Beslenme çantasının kokusuna büyük (ve rutubetli) bir katkısı olan "elbezi kabı" vardı. Anneler tarafından sabun kaplarının içine sabunlu-ıslak büyükçe bir elbezi konarak çantaya atılır, "yemekten sonra ellerini bununla sil emi" diye tembih edilirdi. Şimdi kardeşime bakıyorum da böyle dertleri yok, ya kantinden hamburger yiyor, ya da temiz temiz bir topkek bir meyvesuyu ile işi hallediyor.