Ben onun dizilerini değil, kitaplarını okurdum. Üç kitabı vardı: Pippi Uzunçorap (evet, bu kızın soyadıydı) Ve Issız Köşk, Pippi Uzunçorap Korsan, Pippi Uzunçorap Cincin Adasında.
Dizinin altına kadar uzanan çoraplarının renkleri kavun içi turuncusu ve fıstık yeşiliydi. Örgüleri dik dururdu, inanılmaz çilliydi de. Terbiye denen şeyden nasibini almamış biri olarak nitelendirilirdi kitaptaki teyzelerce, çünkü babası yoktu, vardı da bi zenci adasında kraldı ve kızı onun tam olarak yerini bilmiyodu, son kitaba kadar görüşmediler de, annesi de ölmüştü, kızcağız da haliyle kendi kendini yetiştirmek zorunda kalmıştı. Yine de patavatsız olması dışında bi sorunu olmadığını düşünürdüm.
Kızın iki arkadaşı vardı: Tomi ile Anika. Bunlar da iyi aile terbiyesi almış iki kardeşti. Bunların maceralarını, kızın ne yaptıklarını da anlatırdım da, şimdi vakit kısıtlı, belki başka zaman annatırım. Son bişiy daha ekliyim, bi atı vardı, terasada yaşardı ve Pippi tek eliyle kaldırırdı bunu, tek parmağıyla değil.