Öykü
Üç adet absürd öyküyle karşı karşıyayız.
İlkinde, ‘Granton Star Cause’, Boab var. Yirmidört saat içinde Boab'ın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmiyor. Önce futbol takımından, daha sonra aileden kovuluyor. Kız arkadaşı tarafından tepelendikten hemen sonra da tutuklanıyor. Kurtulduğunda işinden kovuluyor. “Bari bir bara gidip kafayı çekeyim, bu hayat böyle çekilmez” diyor, orada tanrı ile tanışıyor. Tanrı onun başarısız bir insan olduğu teşhisini koyuyor ve herkesten intikam alması için onu bir sineğe dönüştürüyor. Allah Allah.
İkincisinde, ‘The Soft Touch’, Johnny var. Johnny çok yufka yürekli bir adam, feci yumuşak, kim ne derse onu yapıyor. Kız arkadaşı hamile kalınca onunla evlenmek zorunda kalıyor ve evleniyor. Kız fettan, gece eğlenmeye çıkıyor boyna, bizimki de evde oturup bebek bakıyor. Bir gün maço bir adam, Johnny'nin karısıyla birlikte üst kata taşınıyor. Adamın er geç tepki vereceğini düşünüyorsunuz ama, ııh.
Üçüncüsünde, ‘The acid House’, Coco var. Uyuşturucu almış başını gitmiş. Bir gece kız arkadaşıyla dışarı çıkıyorlar. Gecenin sonunda uyuşturucunun da etkisiyle Coco kendini bir çocuk parkında buluyor. Aynı zamanda, farklı yerde bir evli çift var. Adam tam bir kıl, karısı hamile. Kadının doğum zamanı geliyor, ambulans ile hastaneye giderlerken ışıklarda takılıyorlar ve bebek doğuyor. Tesadüfün böylesi ki Tam da Coco' nun kendini kaybettiği parkın yanında. Coco ile bebeğin beyinleri yer değişiyor ve olanlar oluyor.
Notlar:
- Yönetmenin ilk filmi
- Transpotting'in yazarı Irvine Welsh'ten yine beyin bulandırıcı bir film, izlemeli.