Piyango

  • Dizide Amerika'da yapılan bir piyango çekilişi talihlilerine ikramiyelerini ulaştırmak için görevlendirilmiş iki adamın maceralarına tanık olurduk. Eee neki bu şimdi demeyin. O biletin ve talihlilerin(!) başından öyle işler geçerdi ki kahramanlarımız büyük ikramiyeyi ancak bölüm sonunda gerçek sahiplerine ulaştırabilirdi. Ödeme şekli de ilginçti; adamlar 1 milyon dolarlık çekin yanında 5000 dolarlık nakit para verirlerdi talihliler anında istedikleri gibi zıbıtsın diye. Her bölümün sonunda şunun gibi bir yazı çıkardı: robert brown (o bölümdeki kötü adam): evrakta sahtecilikten 5 yıl hapse mahkum oldu. Sen Quentin hapisanesinde. charlie brown (iyi adam, talihli): çalıştığı lokantalar zincirinin sahibi oldu. paraya para demiyor. vs vs.
    Charlie Brown
  • Bu dizide piyangodan para kazanan tiplerin hepsi de kazandıklarını o iki dallamanın kapılarını çalmasıyla öğrenirlerdi. Be adam, piyango bileti almışsın, çekiliş günü aç gazeteden bak biletinin numarasına! Veyahut git bi zahmet bayiden liste al, kontrol et! Nerdee!
    forane
  • yok ama piyangonun olayı oydu; bizzat şahsa haber veriyordu, gastelerde falan teşhir yoktu ve maksimum gizliydi. bi piyangocu bi de vergi memuru gezerlerdi. bi türlü aradıkları adamı bulamazlar, barmene falan sorduklarında vergi memuru olan kartını bırakırdı. eleman da vergiciler geldi diye tırsar, kaçmaya devam ederdi. başka da bi konusu yoktu zaten, parayı alan nasıl sevinir şimdi diye salak salak seyrederdik,salakmışız hakkaten.
    rodya
  • ödülü kazanana gösterirken; çek üstünde bir sürü sıfırı eliyle kapatarak yavaş yavaş rakamın tümünü gösteriyordu. saçmaydı. bu lotaryaya katılanlar ödülünü bilmiyorlar mıydı?
    Valentin
  • Bi de hep nedense ceplerindeki son parayı verirlerdi bilete. Son çare hesabı. Hele bi de bilet aldıklarını unutmuyolar mıydı, illet olurdum. Hem son paranı veriyosun, hem de unutuyosun... ibiş!
    efervesant