Yahu ne sinir bozan yaratıktı. Uzaydan gelmişti ve bir evde sığıntı halinde yaşamaktaydı. Magandanın allahıydı. Ana bacı dinlemez evin hatunlarına sarkardı. Kedi yemekten hoşlanırdı. Tüm dizi boyunca evin kedisini kovaladı ama asla yiyemedi. Patavatsız, düşüncesiz bir yaratıktı.
Evin babası emekli gibi etliye sütlüye dokunmayan, istese de mizacı el vermeyen gözlüklü bir adamdı. Antin kuntin teknolojilerle oynamayı severdi. Bir atölyesi vardı, burada minik tefek deneylerle oyalanırdı. Bir de telsiz vardı orada. Alf zaman zaman bu telsizle sözde "ailesine ulaşmaya" çalışırdı. Hiç alakası yoktu. Altı kuru, keyfi yerindeydi bulunduğu yerde.
Evin annesi gayetle şekilli bir bayandı, o kel kafada ne bulduğunu merak ederdim hep. Dizinin başlama jeneriğinde Alf bir kamerayla evin bireylerini çekerdi. Anneyi duşta yakalamıştı, severdim.
Evin kızının pek bi numarası yoktu, devamlı telefonla konuşurdu. Nitekim o da bir telefon konuşması sırasında yakalanmıştı Alf'ın kamerasına. Hem de dolabın içinde.
Evin çocuğu tek kelimeyle iğrençti. Alf derken ağzında yumurta varmış gibi bir hal alırdı yanakları. "Sana var ya, bi koyarım" diye içimden geçirir, Alf'in kedi yerine onu yemesini isterdim.