İlk Öpücük

  • Kötü olmasına rağmen her gün ilgiyle izlediğim, hiç bir bölümünü kaçırmamaya gayret ettiğim, ne kadar olabilirse, o kadar geyik bir gençlik dizisiydi. Justine ana karakterimizdi. Kıvırcık saçlı, senaryo icabı güzel, biraz mantıklı, bence vasat bir genç kızdı. Yine senaryo icabı, popüler ve yakışıklı olan Jerome ile çıkar, örnek ve parmakla gösterilen bir ilişkinin kadın karakterini oynardı. İkisi dizi boyunca öpüşürler, sevişmeyi kendilerinin ve hedef kitlenin büyüdüğü yıllara bırakırlardı. Justine'in En yakın arkadaşı, dizilerin vaz geçilmez unsuru, salak karakter, Anet idi. Anet, saçları iki yandan tutturulmuş, kırmızı çerçeveli koca gözlüklü, hilkat garibesi bir kızcağızdı. Dikkatli gözler bu makyajın altında Justine'den bin kat daha hoş bir genç bayanın olduğunu farketmişlerdi. Anet tam tipine uygun cırtlak bir sesle ara vermeden konuşur, dakikada bir "O La La" derdi. Karşı cinse somut biçimde takılmaz, hayatını Justine ve Jerome öpüştüğünde sevinerek, ellerini kalbininin üzerinde kavuşturarak, "O La La" demekle geçirirdi. İkinci salak karakterimiz, yani erkek olanı Fransuva idi. Uzun boylu, uzun kafalı, kıyafeti üzerine oturtamayan ilk ergenlerden biriydi. Anet kadar salaktı ama onun kadar eğlendirici değildi. Konuya kıyısından köşesinden bulaşır, aceleyle cafeye gelerek yaptığı bir salaklıktan bahseder, ya da aceleyle cafeden çıkarak bir salaklık yapmaya giderdi. Luke adlı grubun beşinci elemanı, Jerome'u yalnız bırakmamak için yetiştirilmiş, ikinci popüler erkek kişiydi. Hayatta tüm ikinciler gibi o da aklımızda hiç bir ayrıntı bırakmadı. Volta atarak, "Neydi, neydi ulan" diye yarım saat kendimi kasmasaydım, ismini bile hatırlayamayacaktım. Isabel benim gizli favorimdi. Fettan kadın rolünde oldukça başarılıydı, bana kalırsa çok da seksiydi. Jerome'u elde etmek için çeşitli kötülükler yapardı ancak gösteri dünyasının en eski ve en yıkılmaz kuralına her zaman yenik düşerdi. O kötüydü. Kaybederdi. Justine'in ebeveynleri tüm dünyaya örnek olmaları için yaratılmıştı. Anlayışlı, modern, zengin, neşeli ve kadirşinas kişilerdi. Hikayelerimiz ekseriyetle cafede, arta kalan zamanlarda Justine'lerin oturma odasında, eh nadiren de Jerome'un fakirhanesinde cereyan ederdi. Justine'lere en çok gitmek isteyen Anet idi, çünkü Justine'in babasına hasta olurdu. Diziyi solumuş olanlar gözyaşları içinde hatırlayacaktır, aranızda mutlaka hatırlamayan birileri vardır, inanın bana Justine'in babası hasta olunacak bir erkek değildi.
    zuxxi
  • Nasıl unuturum? Justine'in anası babası da çok iyi yürekliydi ama. Bunlar sabah kalkınca reçelli ekmek, akşam da portakallı ördek yerlerdi paso. Jerome benim pek ilgimi çekmemiştir, oysa Luke böyle okulu falan boşvermiş müzisyen genç olarak kalbimde taht kurmuştur. Türkçesi ilk öpücük diye, Fransızcasında da "premiere bilmemne" (o zamanlar premiere nerden biliyosam?) olucağını düşünmüşümdür ama jenerikte orjinal adının hiç bi yerinde premier görememiş, buna da anlam verememişimdir. Çok sonradan öğrendim ki Türkiye'de "yabancı isimleri en olmadık biçimde çevirelim derneği" diye bi dernek varmış, herşeyin altından bunlar çıkarmış. Neyse İlk Öpücük'e dönmek gerekirse bazı kızlarımızın öpüşme tabularını kırmıştır. E anne evde yok tabi çalışıyo, bi tek sen varsın, tv sana kalmış. e bunlar da habire öpüşüyor, sen de hergün dikkatle izliyosun. İnsanın etkilenmemesi mümkün değil. Hatta çok iyi hatırlarım bu kızlar bir bölümde meyve aromalı ruj sürüp her önlerine geleni öpüyolardı. Ayy ne ayıptı. Bi de bunların hep takıldıkları bi cafe vardı. Sevmiştim ben Fransız kültürünü ya. Ama Isabelle'i hic sevmemiştim. Çok sonraları öğreneceğimiz "kaşar" tabirini ilk bu kızla tanıdık aslında.
    zennit
  • o dizinin orjinal adı "premier baiser" dir. hani yoktu premier? var işte. yalnız okunuşu farklı.
    Gianluca