Çarpan Kadınlar
- Bu kadınlar ortalama 150 santim boyunda ve 150 kilo ağırlığında olurlar. Kaldırımda yürürken, ileriye doğru yürümekle kalmaz, aynı zamanda sağa ve sola da sallanırlar. Karşı karşıya gelirseniz başınız dertte demektir. Sağından geçmeye çalışırsınız, olmaz...Solundan da geçit vermez. Çarpmamak için kaldırımın kenarından yürürsünüz, binbir dikkatle. Kurtulamazsınız.. çarparlar... Hep çarparlar...
- Bu çarpan kadınların bi de koloni halinde dolaşanları ve etraflarında sinek gibi uçuşan veletleri vardır. Kaldırımda 3lü 4lü dolaşırlar hep. Arkalarındaysanız ya kendinizi yola atıp ani bir manevrayla bunları sollayacak/sağlayacaksınız, ya da kaplumbağa hızıyla bunların ardından gidip, dedikodularına ortak olacaksınız.
- Aynı kadınlar yağmurlu havalarda daha da tehlikelidirler. Şemsiyeleriyle adamın kafasını, gözünü oyarlar.
- Bu kadınların elinde devamlı yelpaze bulunur. Sürekli terlemeyi adet edinmişlerdir, yüzleri kırmızıdır. Yelpazeyi sanki kendi uzvuymuşçasına kullanma yetenekleri vardır. Eğer kazara yelpazeyi unutmuşlarsa, ellerine ne geçerse (gazete, kitap, vs.) sallamaya başlarlar. Onu da beceremezlerse ellerini sallayıp dururlar. Bunlar çarpan kadınlarla aynı familyadan olup, başka bir tür olma ihtimali mevcuttur. Bilemiyorum ama bu iki türün kırmasını hiç çekemiyecem.
- bu türlerin ayakkabılarına özellikle bakmak, dikkatle incelemek gerekir; lakin kuğular için dizayn edilmiş, ama hipopotamlarca kullanılan garibim ayakkabılar, içinden sarkan et parçalarını toparlamaktan aciz olmuştur. bir de ayağınızın o topukların altında kaldığını düşünün. geçmiş olsuuunn.
- ..Çarpan kadın, diz üstü eteği ve dekolte buluzu ile oturduğu taburede incecik çoraplı ve sütun gibi bacaklarını üst üste atmış, kırmızı ve dolgun dudakları arasında kaybolan sigarasından fırt alıp güneş gözlüklerinin arkasından gülümseyen kadındır... uzun oldu, ama değdi hani!
- triko kazak giyerler, dizin hemen altında biten kahvenin en iğrenç tonlarında etek giyerler. uzaktan bakıldığında düzgün bir varil görünümündedirler. süper ahlaki değerleri vardır, ama açıklanamaz bir şekilde bülent ersoy'u beğenirler, gönül yazar'ı takdir ederler, hülya avşar'a 'devamlı aldatılıyo' diye üzülürler. binbir türlü çelişki içinde ama mutlu yaşarlar.