Dr.Strangelove

Topesto'nun sevgilisi Herbert Viola vardı, David'le Madie'nin işi çıkınca diziyi bu götürürdü. Tipsizdi ama iyi rol keserdi. Sırf millet David'i özlesin diye boktan espriler yapardı. Emektardı netekim.

Diziyi götüren esas karakter Üsteğmen Starbuck'tı. Kadına düşkün, aynı anda Casiopeia dahil dizideki tüm cıvırları idare eden, birkaç "kübit" bulduğunda hemen kumara yatıran, emirlere uymayan, yufka yürekli zamanının ilerisinde modern bir karaktere sahip klas bir adamdı. Amerikan halkı Starbuck'ın sonunu öyle merak etti ki yayıncı firma bunu anlatan özel iki bölüm hazırladı. Sonuçta ileriki bölümlerde insanlığı kurtaracak olan üstün zekalı ilahi özelliklere sahip çocuğun Starbuck'ın oğlu olduğu ortaya çıktı. Starbuck'ı oynayan Dirk Benedict daha sonra başta A Takımı'ndaki "Face" karakteri olmak üzere birçok dizi ve filmde rol aldı. Fakat adamın gerçek ses tonu o kadar berbattı ki kariyerini sınırladı.

Dizi bol ödüllüydü ve onca özel kanalın içinde TRT-1 de gösterilmesi inanılmazdı. Sözde gelişmiş toplumların tüm değer yargılarını benliğinde toplamış bir pratisyen hekimin, önceleri "medeniyetten uzak" bulduğu ve biran önce kurtulmak istediği bir Alaska kasabasının gerçekte insanın temiz, bozulmamış, özgür ve muhteşem doğasını tüm incelik ve ayrıntılarıyla barındıran belki de son yeryüzü parçası olduğunu keşfetmesini ön plana çıkarıyordu. Karakterler öylesine müthişti ki herbiri tek tek diziyi götürebilirdi. Ancak doktoru oynayan Rob Morrow şansını sinemada denemek isteyince dizi sihrini kaybetti. Doktorun bu mistik kasabadan "doğaüstü" bir bölümle ayrılıp tekrar şehre döndüğünde, gemideki yüzünde beliren o huzur dolu tebessüm adeta "tüm pisliğine rağmen yine de teknoloji" diyordu.

berbattı

Hepsinin adı bi kedigilden türemişti. Lionel asil kan taşıyordu ve liderdi. Diğerleri bi nevi onu krallık için yetiştiren özel birlikti. Aslında en esaslı güç Tigra'daydı, dilediğinde kaybolabilirdi. Çitara dişiydi ve akla ziyan hızlı koşardı. Pantera hem bilge hem de inanılmaz güçlüydü. Düşmanları mumbraydı ve kendisi mumyaydı. 3 adet hayvan bozması yardımcısı vardı. Çizgi filmin en baba sahnesi her seferinde Lionel'ın "The eyes of thundera" adlı kılıcını çekip "Gimme side beyond side" diyerek başı dertte olan thundercat'i evrenin öbür ucunda da olsa görebilmesi ve "thunder. thunder. thundercat. HOOOOOOOOOOO" diyerek kılıcın gücünü ortaya çıkarmasıydı.

Ay dünyanın yörüngesinden kopmuş ve bi nevi uzay gemisi olmuştu. Komutan Köning, doktor Helena Rasıl (ki kendisi komutana yanıktı), Pilot Elın Kartır ve diziye sonradan katılıp bizi mesteden Maya cıvırı olayı götürürdü. Avcı savaş gemilerinin adı "Kartal"dı ve kartal-1'i Elın abimiz kullanırdı. Bunlar kartallara binmeden önce bi tüpte yolculuk ederler, esaslı bayıltıcıya ayarlanabilir ışın silahları kullanırlar, ve konuştukları kişilerin görüntülerini ellerindeki haberleşme aygıtından görebilirlerdi. Kıyaktılar netekim.