zuxxi.com//sinema|geyiks

Aytuğ

Sonu Gelmeyen Espriler

Alttan alma

Şu insanlık suçu da şahsımca işlenmiştir: - Fizik dersi var benim, alttan alıyorum. - Tabii, suyuna gitmek lazım, zor ders.

Kısa Kısa

Neden gazetelerin verdigi bulmaca dergilerinin kapağında mayolu bir hatun vardır, hep? Niye ulan, niye?

Çocuklarla Evlilik

Aile tam bir "redneck" ailesi. Hepsi çulsuz, hiç biri bir baltaya sap değil, ne vergi veriyorlar, ne fatura ödüyorlar ve bunlarla övünüyorlar. O komşularla birbirlerine harika laf sokuyorlar. Kız da tam aptal sarışın, kendi kendine konuştuğunda manyak espriler çıkıyor. Oğlan desen, abaza mıdır, kaşar mıdır belli değil, bir bölüm öyle bir bölüm böyle. Tek kıllandığım olay Yedi dedikleri velet. Nereden çıktıysa (sonradan doğdu desem ilk yedi yılını niye görmedik?)... Bir esprisi falan da yok iyi mi.

Susam Sokağı

Bizim Türkçe dersinde bizim kadar iyi Türkçe konuşan İranlı arkadaş Türkçe'yi Susam Sokağı'ndan öğrendiğini söylemişti.

Anlamış Gibi Yapanlar

Bazen de karşıdaki kırk saattir konuşmaktadır, bay gelir, dinlemeyi falan bırakırız, otomatiğe takarız, adam durduğu an "hı-hı". Ne dinleriz ne bişey.

Çorap

Lastiği gevşek çorapla sokağa çıkmak bir işkencedir. Çünkü ayakkabının ritmik hareketinin de etkisiyle sıyrılır durur. İki adımda bir sokak ortasında elini pabuca sokup çorap çekerek rezil olmak zorunda kalırsın.

Düşmek

Allah düşürmesin.

Kalimero

Bu kara civciv yumurtadan öyle yeni çıkmıştı ki, kabuğunun yarısı şapka niyetine kafasında dururdu.

Yeşil Işık

Pril'in bir şeysiydi galiba. Hatta ışık havalanıyordu da kadın kapakla tutuyordu, kaçmasın diye.

Hadi Yine İyisin

"muck" da değildi öpme efekti. Yazıda en yakın durduğu şey "muah" herhalde ama "ınıah!" ile "unah" arası bir ses çıkartıyordu Tayfun diye hatırlıyorum.

İsim Şehir

Yazamama olayı için bazı gruplar bir kişi dışında herkes bitirdiğinde 100'e kadar sayma metodunu uygular, "Yüksek sesle sayma be, dikkatim dağılıyor." ya da kaçınılmaz "Yavaş say ulan!" tartışmaları başgösterir; bazı gruplarsa zaten amaç vakit öldürmek olduğundan rahat bırakır gariban elemanı, kişi sonunda kendi pes eder.

Üç Açılı Diş Fırçası

Ne anguttu o diğer 19 bilimadamı. Zaten sadece bilgisayarda bir "Buluş yap" tuşu var, ona basıyorlar, bilgisayar açı koyuyor; onda da iki tane açı yetmeyince dan dun monitöre giriyorlar. Bir ön sağ (bize göre sağ, onlara göre sol) köşedeki amcam üçüncü kez "Buluş yap" tuşuna basıyor, sonra da matah bir şey yapmış gibi tepiniyor.

Gülme Krizine Girenler

"Ay işiycem!" diye bağıranını biliyorum.

Sensible Soccer

Çıkartan firmanın ismi Sensible Software'di ve oyunlarına bir isim bulamadıklarından (Lan hakkaten ne isim konur ki futbol oyununa?) "Sensible Soccer" demişlerdi. Sonra bir de "Insensible Soccer" çıkmıştı. Yani "mantıksız futbol" gibi bir şey. Sahaya patlıcanlar domatesler çıkar onlar top oynardı.

Taş Devri

Madem koşucan arabaya niye biniyon?

Sağduyu

Ve sonunda patronu elemana "Sen Papua Yeni Ginece biliyor musun?" diye hayretler içerisinde soruyordu. Ulan Papua Yeni Gine'de İngilizce konuşuluyor!

Gırgır

O adam Galip Tekin'di. Sonra Bülent Arabacıoğlu tam sayfa bir karikatür çizerdi, aslında her yanında ayrı bir karikatür vardı ama tek bir resim içindeydi ve her hafta bir tema işlenirdi. Yine Arabacıoğlu "Kukurikuu!" diye nara atan, kendini süperkahraman sanan En Kahraman Rıdvan'ın maceralarını çizerdi (Tipitip'i de o çizerdi.). Oğuz Aral'ın Avni, Behiç Pek'in (?) Muhsin Bey tiplemeleri de burada hayat bulmuştu.
  • Blair Cadısı - The Blair Witch Project

    Bu bir film değil ki? Ama yine de...

    Aslında sıfır yok diye bir vermek üzere gelmiştim ama düşündüm ki oyuncular iyi ve doğal oynamışlar (özellikle afişteki sahne için tebrikler). Yönetmen/set ekibi desen, bu film ancak bu kadar iyi çekilebilirdi zaten. Yapım da öyle, bu film adam gibi bir bütçeyle çekilmezdi zaten. Ancak o senaryoya ne yapsan adam olmaz. Durup dururken tırsan, yine durup dururken kavga eden, cadıdan korkup ateş yakmadan donarak yatan ama ilk garip seste cadıyı görüntüleyeceğim diye kameranın ışığını açan üç gerzekten ibaret bir film. Öyle acaip korkunç değil; zaten korkunç değil, germiyor, heyecanlı da denemez... Yalnız biraz sonunu merak ediyorsunuz. Tamam, fikir özgün, güzel birkaç sahne de var ama konuyu işlememişler ki! Filmin büyük bir kısmı sürekli aynı kavgaları seyretmekle geçiyor. Güzel sahneler de seyirci bir yerden sonra umudu kesip sürekli “bitse de gitsek” dediği için güme gidiyor. Bu arada, yapılan yorumlar ve tonları ilgimi çekti. Bunları filme bağlamak gerekirse (lafa bak be!), Scream, Faculty cinsi filmlerle karşılaştırmak saçma olur, onlar bir tür film, bu bir tür film. Korku filmlerinin alt türleri olamaz mı? Film Scream'e vs. benzemiyor diye beğenmeyenleri yeren arkadaşlara bu konuda hak veriyorum (ama beğenmeyen herkes bu sebepten beğenmiyor değil, biraz saldırganca davranıyorsunuz bence). Hele kameraya ve müzik olmayışına laf edenler iyice aptallık etmiş oluyorlar! Son sahnenin havada kalması olayına hiç girmiyorum, o diğer yorumlarda açıklandı, anlamsız değil. Okuyunca insan “e, nesi kötü bu filmin” diyor. Seyri kötü! İyi deneme ama yeni bir soluk getiremiyor çünkü filmin kendi soluğu yok. Oturup seyredince berbat. Sevenler herhalde benim yukarıda yazdıklarımı takdir edip sevdi ama seyredilemez haldeki bir film neye yarar ki? Seyri sıfır ama sırf iyi iş çıkaranlar ve iyi denebilecek tarafları için (ayrıca bu fikir kolay işlenmez) 2 veriyorum. Valla, kusura bakmayın, öyle bir nefret ettim ki bu filmden ancak 2.
    Puan: 2