yeteribilirsenyeter

Türk erkeklerinin erken boşalma sorununun en önemli sebebi cine-5 veya playboy'daki filmlerin şifresi girmedenki 20 saniyelik bölümdür. Show tv'nin onuncu sınıf filmlerinden umudu kesen Türk erkekleri tüm teşkilat hazır o 20 saniyede olayı bitirmeye yeminlidir. Halbuki dünyada şifreyi çıplak gözle çözen tek milletin evlatları niye böyle bir yola başvurur anlamam.

gece olayı bitirdikten sonra, evdekiler sabah uyandığında ne izlemiş olduğunu anlamasın diye TRT veya TGRT'yi açarsın en son, öyle kapatırsın televizyonu.

Bu tipler büyük ihtimalle bıyıklı, kesinlikle esmerdir. Çok yavaş konuşmakla kalmaz, cümle aralarında uzun molalar vererek, alakalı alakasız kelimeleri "Efendime söliym" ile birleştirerek ve her cümle başında dakikalarca ağız şapırdatarak konuşurlar. Bu adamlarla tartışmak yersizdir. Sizi dinlemez, dinlese de anlamaz. Baygınlık verir. Yemekten kalktıkları zaman, "Allahım çok şükür yarabbim verdiğin nimetlere, sıhhate, afiyete..." diye başlar, "Muazzam, ennihayetinde, hattızatında ve tabiki binlerce "Efendime Söliym" ile devam ederler. Korkunçturlar.

bi defa özel derste arkadaş yanlışlıkla baya sesli bi şekilde ossurmuştu. Hoca hiçbişey demedi ilk etapta, içine sindirdi olayı. Ancak arkadaş yine de rezaletini örtebilmek icin ağzını koluna dayayıp 3-4 defa anlamsızca ossuruk sesi yapıp, gerçek ossuruk sesi de sanki kolundan gelmiş imajı vermeye çalıştı. İşte bu hocayı cinnete getirdi. Olay, hocanın arkadaşı "Hem terbiyesizsin hem sahtekarsın" diyerek dersten kovmasıyla son buldu.

Yaninda bir arkadaşınla yürüyosundur ve karşıdan arkadaşının arkadaşı ama senin de tanışmışlığın olan bi eleman geliyodur. Bunlar o klasik "OooOoo!!!" tepkisini gösterdikten sonra öpüşür muhabbete başlarlar. Sen de adama selam vereyim, ayıp olmasın diye sürekli adamın suratına bakarsın ama adam arkadaşınla muhabbet ettiği için bi süre seni sallamaz, suratına bakmaz. Allahım ne iğrenç bir bekleyiştir o.

Binbir türlü adamın vesikalık fotoğrafı mevcuttur cüzdanlarımızda. Taşırız da ne olur, onu bilemem.

Bu apartmanların büyük, kapaklı çöp kutularına çöp atacaksam, kapağı açtığım an çöp kutusunun içinden kedi falan üzerime atlıcak diye stres olurum, dünyayı kendime zindan ederim. Kapağı açar açmaz poşeti atar kaçarım, paranoyak mıyım neyim.

TRT'nin cumartesi gecelerindeki en büyük atraksiyonuydu, saçma sapan "biiiir başkaaaa gecee" diye bir şarkısı vardı. Seçim şansımız olmadığı için mecburen izlerdik. Komedi parodileri fena degildi ama. Ancak şu an bütün kanallardaki Cumartesi gecesi programlarının atası "Bir Başka Gece"dir. Kendisini bu platformdan saygıyla anıyorum.

haftalar sonra Levent Kırca ak sakallı dede modunda televizyona çıkıp "Nişabürek'in ne olduğuna kafa yoracağınıza memleketi şu durumdan kurtarmak icin kafa yorun!" gibilerinden her zamanki eğitici-öğretici yorumlarından birini yapmıştı. Nişabürek de galiba Türk Musikisinde bir fasıl makamının adıydı. Babam Nişabürek'in ne olduğunu ilk baştan bilerek gözümde yücelmiş, karizma yapmıştı.

Evet, hakkaten bi ufaklık maç sonrası canlı yayında İsmet Badem'in şapkayı alıp kaçtıydı da herif cinnete gelmişti. Sebebini şapka kafadan çıkınca direk anladık zaten, yıllardır kel kafasını saklamak için kullandığı şapkası bi veletin eğlencesine kurban gitmişti.

Kendi yazdığınız ve güzel olduğunu düşündüğünüz yazının yayınlanmadığını görünce diğer yayınlanmış yazılara da tepki duymaya başlarsınız: - Ulan şu saçma sapan yazıyı yayınlamışlar, benim baba gibi yazımı yayınlamamışlar!

Ümit Aktan komik adamdı. Grasshopers - Galatasaray maçında aynen şunları dediğini anımsıyorum: - Gollerimizi hagi ile arif attı sayın seyirciler. Bu tablo bana büyük türk bestecisi Hacı Arif Bey'i hatırlatıyor nedense.