Filmin erotizmle veya pornografi ile ilgisi yok. Bi kaç "açık" sahne var o kadar. Ama o kadar geyik konuşmalar var ki insana erotik falan gelmiyor. Bi kere abaza olup da gidecekseniz paranıza yazık. Filmde ana tema pornografi veya erotizm değil, feminizm. Tamamen feminist yaklaşımlar var. Sakın ola dolduruşa gelip bu filme gitmeyin. Ününden dolayı kız arkadaşınız da uzak duracaktır zaten. Ama aslında "kadının adı yok" tadında bir film...
Ben hayatımda hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım. Ekibi görünce insan film konusunda gerçekten ümitleniyor. Ama gel gelelim seyredilemeyecek kadar sıkıcı ve anlamsız bir film. Eğer bu filmden bir mesaj çıkarabilmiş olan var ise onunla sonuna kadar bunu tartışmaya hazırım.
Hayatımda bir filmin yarısında çıktım. O da Texas Massacre bilmemkaç diye çok kötü bir korku filmi bozmasıydı. İkincisi de bu film olacaktı ki kendime yediremedim sonuna kadar seyrettim. Ama ya ben filmden hiç anlamıyorum ya da bu film anlaşılamaz bir film.
Evet David Fincher tam benim tarzım bir yönetmen. Önce "seven" sonra "game" şimdi de bu film. Çok karmaşık gibi görünen bir olay insanın kafasında bomba gibi patlıyor. Filmin özeti bu. Brad Pitt bu film ile hakkında sahip olduğum "sabun köpüğü aktör" imajından kurtuldu. Umurunda mı bilmem...
Sadece bir Türk filmi olarak değil, bir film olarak güzel...
Yukarıdaki eleştirilerin birçoğu bu filmi bir Türk filmi olması bazında ele alıyor.. Ama bu film bir FİLM olarak matrak öncelikle. Top Secret, The airplane, Wrongfully Accused, Naked Gun gibi filmleri düşünürseniz, bu film onların tarzında (Yani absürd komedi) ve gayet de başarılı kotarılmış. Pek ağız burun kıvıracak, şöyleydi de böyleydi diye eleştirilecek fazla bir durumu da yok.. Gani Mujde'nin iyi bir mizah yazarı olduğu konusunda bizim kuşağımızın pek şüphesi yoktur sanırım. Ayrıca Cem Davran da kendinden de bi şeyler katarak güzel güzel oynamış. Çok güldüm ve her konuştuğum arkadaşıma da tavsiye ediyorum.. "Dandik Türk Filmi" tribi yapıp ağız burun kıvırmaya gerek yok. Çok matrak.. Ama ben hem gülüp hem düşünecem diyorsanız şahsen ben "düşünmek için gülmeye ihtiyacı olanlardan" değilim.
Hayatımda bir kez seven'in sonunda eşşekten düşmüş karpuz gibi olmuştum.. Bu gün de bu film bende bu etkiyi yarattı.. Tüm film zaten çok özenerek yapılmış.. Çekimler oyuncular harika.. Ama tabii ki en çarpıcı yanı sonu.. Film bir sevişme idiyse sonu da orgazm...
Filmin fragmanları ile bir ilgisi olmadığı gibi adı ile de bir ilgisi yok. Sanki Nicholas Cage'in yıllar önce "bir gençlik hatası" şeklinde çekmiş olduğu bir filmi seyretmiş gibi oldum. Angelina Jolie zaten misafir oyuncu gibi bir görünüyor bir kayboluyor. Sıkı bir Nicholas Cage hayranı olmama rağmen bu filmi beğenmedim. Sondaki kovalama sahnesi biraz hareketlendiriyor ama maalesef bir bütün olarak kötü bir film. İsmine ve fragmanına bakıp aldanmayın derim..
Bu tipik bir Roman Polanski filmi.. Rosemary's baby'yi seyredenler benzetmişlerdir mutlaka.. Karanlıktan yaratıkların çıktığı veya kanın nehir gibi aktığı filmlere "korku filmi" diyenler bu filmi muhtemelen beğenmemişlerdir.. Çünkü hiç öyle sahneler yok.. Ama filmin tümü ürkünç, ilginç. Ben klasik korku filmlerini sevenlere tavsiye ediyorum.. Özellikle Kitap sahibi Balkan'ın eski Draculalardan Frank Langella tarafından oynanmış olması hoş olmuş.. Bir başyapıt değil belki ama iyi oynanmış ve iyi yönetilmiş iyi bir film.
Yukarıda yorumunu yazmış olan Doc'un kankası bendenizim. Olay tam anlattığı gibi cereyan etti. Film o kadar matrak ve o kadar erkek doğasına uygundu ki "lan herifler haklı, uzaktaki hatundan adama ne hayır gelir" gibisinden duyarlı yorumları tabii ki kız arkadaşımın yanında yapamadım. Sadece gülmekle ve yorumları içime atmakla yetindim. Ama kankamla bi daa gidip doya doya yorum yapacağım ve iki katı güleceğim. Sakallı eleman bazı şeyleri gerçekten aşmış. Tabii amca rolündeki ihtiyar da..
Neyse mutlaka gidin görün..