zuxxi.com//sinema|geyiks

MrBlue

  • Salkım Hanım'ın Taneleri - Salkım Hanım'ın Taneleri

    Bu işi kıvırmaya başladık mı ne?

    Son derece başarılı bir dönem filmi. Kostümler iyi tasarlanmış, olaylara objektif bir gözle bakılmış, özeleştiri yapabilmeyi öğrenmeye başladığımızı müjdeleyen, oyunculukların göz kamaştırdığı,gurur duyduğumuz bir Türk filmi çıkmış ortaya. Özellikle Zafer Algöz nefes kesen bir performans sergilemiş. Yönetmen Tomris Hanım bir kez daha klasını konuşturmuş. Yavuz Bingöl'ün türkü okuduğu sahne, tüyleri diken diken eden cenaze sahnesi(bir Türk filminde gördüğüm en iyi paralel kurgu tekniği ile çekilmiş sahne)ve Durmuş'un replikleriyle unutulmazlaşan final sahnesi özellikle çok iyi. Hepsinden de önemlisi artık bizim de özeleştri yapabildiğimizi kanıtlayan bir film. Emeği geçen herkese çok teşekkürler.
    Puan: 8
  • Varoluş - eXistenZ

    Yorumlar...yorumlar

    Aslında bu sayfaya ilk girdiğimde filmle ilgili düşüncelerimi yazmaya pek bir hevesim yoktu. Ancak birkaç haksız eleştri görünce dayanamadım. Ben filmi çok beğendim, ve bence de bu film saatlerce üzerinde tartışılacak filmlerden biri. Özellikle yönetmenin tıpkı filmdeki karakterlere yaptığı gibi bize de oyunun ne zaman başlayıp ne zaman bittiği konusunda sürekli kafamızı karıştırması işini zaten ne kadar iyi yaptığını ispatlıyor. Filmin birçok önemli sinemasal simgelerle yüklü olması ve aslında oldukça derin mesajlar vermesi de cabası. Oyunculuklar, özellikli de Willem Dafoe ve Ian Holm göz kamaştırıcı. Filmi beğenmeyenlere kesinlikle saygım sonsuz. Zaten Cronenberg'in kendine has bir üslubu var. 2-3 Cronenberg filmi izleyip de hala beğenmediyseniz, bu adamın filmlerine gitmeyin arkadaşlar. Demek ki benim sinema zevkime ve anlayışıma hitap etmiyor deyip vazgeçin. Tekrar ediyorum, filmi beğenmemiş olabilirsiniz. Ama özellikle Khe-Shan'ın yaptığı gibi acımasızca ve de seviyesizce filmi ve emeği geçenleri aşağılama hakkına sahip değilsiniz. Yoksa derler ki o yorumu yapan arkadaşa, arkadaşım sen oturup sen ve senin gibiler için yapılmış televolelerini izlemeye devam et de, ne bu millet senin seviyesizliğine katlanmak zorunda kalsın, ne de ben bir daha haddimi aşıp burada ahkam kesmek zorunda kalayım. Cronenberg'in ve o asil oyuncu kadrosunun eline sağlık.
    Puan: 8
  • Aşkın Sırları - Snow Falling on Cedars

    Snow Falling on Cedars...Ten Points...

    İlk defa burada bir filme “10” puan vermenin heycanı içerisindeyim. Hikaye, kurgu ve de özellikle de görüntüler olağanüstüydü. “Flashback”ler çok akıllıca ve etkili bir şekilde kullanılmış. Hele Hatsue’nin Ishmael’e yazdığı o veda mektubu sahnesi “unutulmazlar” arasındaki yerini, benim gözümde çoktan aldı. Zaten yönetmen Hicks, bize ne denli kaliteli bir adam olduğunu “Shine” ile göstermişti. Kazuo’nun avukatı rolündeki adam (galiba Max Von Sydow??) çok çok iyiydi. Herkesin hoşlanabileceği filmlerden değildi, bu yüzden filmi beğenmeyenlere saygım sonsuz. Çok film izledim ve sadece 5-6 film benim gözümde “10” puanı haketmiştir. Bu da o nadide filmlerden biri, benim için.
    Puan: 10
  • Kapışma - Snatch

    BinauraL'a Cevap

    Sevgili BinauraL sinema okuyormuş. E o zaman bizden daha iyi bilir bazı şeyleri. Ben de çok sıkı bir sinemaseverim. E o zaman ben de az çok anlarım bu işlerden. Sevgili BinauraL'un düşüncelerine bir ölçüde katılmakla beraber, biraz abartıya kaçtığını düşünüyorum. Evet büyük usta Wim Wenders'ın Sırlar Oteli çok farklı tatlar içeren bir filmdi. Doğru, ülkemizde Sırlar Oteli'ne burun kıvırıp da, Snatch'i baştacı eden seyirci sayısının çokluğu çok olumlu birşey değil. Ama yine de sinema seyircisinin portföyünün son birkaç yılda yeniden oluştuğu ve yolun daha çok başında olan, sinemaya bir sanat olayına iştirak etmek için değil de "eğlenmeye" giden Türk sinema seyircisini, yine de bu kadar küçümsememeli. Biz de anamızın karnından çıkar çıkmaz öğrenmedik, hangi film iyidir, sanat eseridir, sanat kaygısı taşır diye. Onlar da iyi-kötü birçok film izleyerek, tıpkı bizim bir zamanlar yaptığımız gibi "göz tatlarını" geliştirecekler. Bence BinauraL Sırlar Oteli'ni elinin tersiyle bir kenara iten seyircinin bu film yerine X-Men'i falan baştacı etmediğine sevinmeli, Türkiye'de sinemaya giden seyirci sayısının -herşeye rağmen- artmasına sevinmeli. Sonra filmi eleştirken BinauraL kardeşimiz, bana göre eleştride hata yapmış. Guy Ritchie için kendini ispatlamamış yönetmen suçlaması yerine, kendini geliştirmeyi -şimdilik- reddeden yönetmen yorumu yapsaymış daha isabetli olurmuş. Guy Ritchie'nin bundan önceki filmi "Lock,Stock and Two Smoking Barrels"i izlememiş olmasına veriyorum. Bence Snatch, yukarıda bahsi geçen bu filmin tamamen bir kopyası. Sadece hikaye ve oyuncular farklı. Birkaç ufak yeni deneme dışında tamamen aynı. Bir yönetmenin iki filminin bu kadar benzerlik taşıması hem az görülmüş birşeydir hem de bunu adı "kendini geliştirmeyi reddedip" gişeye oynamaktır. Buna rağmen film yine de önemli bir seyirci kitlesini salona çektiği için, ve ilk filmi izlememiş olanlara bu tadı tattırdığı için iyidir diyebiliriz. Ama "Lock,Stock and Two Smoking Barrels" bence çok iyi ve BinauraL'ın bu tip eleştirilerini asla haketmeyecek bir film. Sonra BinauraL yönetmenin Tarantino'ya benzetilmesine içerliyor. Neden ki? Ben bir Tarantino hayranı ve onun filmlerini ve Lock, Stock and Two Smoking Barrels'i defalarca izlemiş biri olarak iki yönetmeni hiç de öyle dediği kadar alakasız görmüyorum. Bence bariz bir şekilde de Ritchie'de Tarantino etkisi var. BinauraL ve onun gibi düşünenlere son bir tavsiyem daha var. Lütfen artık sinema dünyasında çok itibar görüyor diye bazı yönetmenlerin filmlerini peşinen beğenip diğerlerini başını kuma gömmüş devekuşu misali görmezlikten gelmekten vazgeçelim artık. BinauraL belki de verdiği bu izlenimin aksine öyle bir sinemasever değildir -öyle değilse özür- ama bu tip "entel" sinemaseverlerin sayısı o kadar çok ki. Son olarak Pitt müthiş bir oyuncu. Jamaika aksanından sonra şimdi İngiliz Çingene aksanını müthiş oynuyor. Her filminde parıldıyan performansı ve hiç düşmeyen kaliteli çizgisi de cabası. (Tuh ya başka şeylerden bahsedelim derken doğru düzgün Snatch hakkında konuşamadık ki). Üstüme vazife olmadan ahkam kesdiğim için ayrıyetten "afedersiniz". Ne olursa olsun sinemasız kalmayın.
    Puan: 7
  • Meksikalı - The Mexican

    deneme 1 2 3

    İzlemeyen okumasin

    Evet buradaki bir arkadaşın da dediği gibi ben de J.Roberts'ın canlandırdığı karakterin, gay arkadaşı B.Pitt tarafından öldürüldükten sonra olayı o kadar kolay kabullenmesine (ya da öyle görünmesine, aynı şey) takıldım. Artı bir de Gandolfini'nin canladırdığı gay gangster tipi de pek bi sırıtyordu. Neyse ama sonuçta ayakları hafif yerden kesilmiş, sabun köpüğü bir film olduğu gerçeği içinde mazur görüyorum. Haa bu yazıyı bir de daha önceden bu filme puan verdiğim halde bakalım şimdi bir yorum yazıp buraya yazdırbilecem mi, onu denemek için yazdımdı. Hani burada puan olayı var ya. Eğer bu yazım biraz sonra tamamdır dedikten sonra 'daha önce puan verdiğini ne çabuk unuttun' uyarısı verir de yazımı eklemezse hem yorulan parmaklarıma hem de hakkaten mükemmel bir site hazırlamış olan zuxxi'ye yazık.
    Puan: 5
  • Aşk Zamanı - Hua Yang Nian Hua

    Cin isi, Hong Kong isi (n'apiyim, akimla bisiy gelmedi:)

    Simdi ben buraya uzun bi yazi yazacam, kim okur ki? Olsun ben yazacam. Simdi ben etime butuma bakmadan iddiali bir yorum yapacam, katlaniverin artik. Bi kere filme ben iki farkli acidan bakacagim. Hikaye ve yonetim. Hikaye uzerine burada benden once yazan arkadaslar cok guzel yazmislar, uzerine soyleyecek pek bir sey kalmamis. Tipki dediginiz gibi havada koklayip da dokunabileceginiz huzunlu bir hikaye. Ben hikayeyi begendim. Ama yonetimi cok begendim. Soyle ki: Yonetmenin kamerayi kullanis, yerlestiris tarzi cok enteresan ve etkileyici. Ozellikle apartman dairesinde gecen sahnelerde kamerayi masanin altina, kucuk bir pencerecik/deligin icine vs gibi alisilmadik yerlere koymasi, cerceveyi hemen hic bir zaman tamamen bize gostermemesi, kameranin alisimadik hareketi (orn. Bir cafede karsilikli kravat-canta muhabbeti yaptiklari sahnede kadinin kritik bir soru sordugu andaki kameranin tersine (panning mi diyorlar ona?) ani kaydirma haraketi: masanin oradan adama dogru kayacagina, adamin arkasindan adama dogru kaymasi), filmdeki diger iki karakterin hic gosterilmeyisi (boyle diyince, siz Belcika filmi ‘Thomas in Love’i seyretmis miyiniz? Ne guzel filmdi o oyle), prova sahnelerinin seyircide yarattigi surpriz gibi teknik numaralar beni pek bi cezbetti. Agir cekim sahnelerinin filmin atmosferinde yarattigi elektrik (adamin koridorda sigara ictigi sahnede sigarayi dudaklarina goturdugu andaki atlamali yari-agir cekim de hosuma gitti), muzigin filme kattigi enerji ve duyarlilik, aktrisimizin salinarak yururken hepimizin asik olabilecegi sekilde takdim edilisi, tablo gibi cerceveler, vs. vs. Pek bi lezizdi, gorun derim. Ha bi de unutmadan, zuxxi’nin fotograf galerisindeki fotgraflardan biri haric hicbirini hatirlamiyorum. Film, izlerken aklimi basimdan mi almis, yoksam bu sahneler bize gosterilen kopyadan cikarilmis miydi?)
    Puan: 8
  • Dr. T ve Kadınları - Dr. T and the Women

    Cık cık!

    Filmi beğenmeme hakkına saygım sonsuz. Ancak üzücü olan kendini ispatlamış, usta bir yönetmenin hem hikaye hem de yapım anlamında son derece keyifle izlediğim bir filme Türk sinema seyircisinin ısrarla 1 puanlar yağdırması ve filmi yerden yere vurup haketmediği hakaretlere maruz bırakması. Sıradan, zihin özürlü aksiyon filmlerini '10 puan-10 puan-10 puan, 40 puanla şampiyon' ilan eden arkadaşları anlamakta ne kadar güçlük çekiyorsam, aynı arkadaşların bu ve benzeri filmlere tahammül dahi edemeyip 1 puana layık görmelerini, hele hele bu kadar düzeysiz eleştiri yapmalarını da o kadar anlayamıyorum. Tamam bir filmi beğenmeyebiliriz ama seçicilikten bu kadar mı uzak olmak zorundayız??
    Puan: 8
  • Postacı Kapıyı İki Kere Çalar - The Postman Always Rings Twice

    3.kez niye çalmıyo?

    Hiç unutmam bu filmi üniversite sınavına yoğun olarak hazırlandığım, TV'den çok uzak yaşadığım zamanlar izlemiştim. Haftada bir TV'nin karşısına anca geçerdim. Haftalık TV kontenjanımı doldurmak üzere TV karşısına geçtiğim bir gün TRT2'yi açtım ve bir film kuşağına denk geldiğimi gördüm. Hadi dedim ya nolur haftada bir TV izliyoruz onda da güzel bir film denk gelsin.:) Filmin ismini görünce, höh dedim bendeki bala bak, bir klasik denk geldi, diye sevindim. Ve ilk kez seyrettiğim bu klasik bana adeta 'çok ders çalıştın olum MrBlue, al sana güzel bir film, izle de keyiflen' armağanı gibi gelmişti. Ne güzel filmdi yaaa.
    Puan: 9
  • Şeytanın Günü - End of Days

    2 puanın açıklaması neyse, o

    Allahım, ne kadar kötü bir filmdi o. Hala hatırladıkça tüylerim ürperiyor. (Gerdiğinden diil tabii, basitliğinden). 2 puanı kolay yapıştırmam bir filme ama bu film benim nazarımda hakediyor 2 puanı. Parama ve zamanıma acıdığım filmlerden. Filmle ilgili anmadan geçemeyeceğim anı ise; film boyunca yüksek sesle yorum yapan, yanındaki yaşlı teyzeye altyazıları okuyan yaşlıca amcanın, Arnold'ın sözde şeytanı alt etmesinin üzerine son derece ciddi bir modda 'Helal olsun çocuğa ama. Çok mücadele etti' yorumuyla sinirlerimizin boşalmasına ve kendimizi koltukların altına atıp kahkahalara gömülmemize neden olmasıydı :)
    Puan: 2
  • Maymunlar Cehennemi - Planet of the Apes

    Orjinaline ihanet

    Orjinal 'Maymunlar Cehennemi' benim şimdiye dek izlediğim en iyi filmlerden biridir. Müthiş bir felsefesi olan hurafelere, dinin sömürü aracı olarak kullanılmasına, ırkçılığa, insanların diğer canlılara reva gördüğü eziyete, doğayı tahrip edişlerine çok cesur ve derin eleştirilerde bulunur. Ama bu film bildik mesajlar vermekten öteye gidemiyor. Sadece vasatın üzerinde bir aksiyon olmuş. Ama boş bir film olmuş. Ve orjinal filmin o canım ruhunu katletmiş. :(
    Puan: 6
  • Ucuz Roman - Pulp Fiction

    Başyapıt

    Ah ne haddime bu filmin kritiğini yapmak burada. Bu Tarantino ne dahiyane bir adam Allahım. Söyleyebilecek hiçbir şey bulamıyorum, öyle kalakalıyorum. Repliklerini ezberledim artık ama izledikçe daha da keyif alıyorum. Oyuncu kadrosu ne kadar geniş ise bir o kadar da başarılı. Samuel L. Jackson'ı benimle tanıştıran film. Dipnot: Türkçe dublajlısından sakının, iğrenç oluyor.
    Puan: 10