Aşkın Sırları
Snow Falling on Cedars
1999
Ortalama Puanı: 6.7
Öykü
San Piedro Adası. Amerikalılar ve Japon asıllı Amerikalılar birlikte yaşarlar. Sisli bir gecenin sabahında bir balıkçı ölü bulunur. Japon asıllı çocukluk arkadaşı ise onu öldürmekten tutuklanır.
Dava başlar. Davayı gözleyen muhabir Ishmael, gözlerini ayırmadan çocukluk yıllarında bir sırrı paylaştığı, aşık olduğu tek kadını, Hatsue'yu izler. Hatsue, sanığın karısıdır. Yıllar sonra bu dava nedeniyle tekrar karşılaşırlar.
Dava ile birlikte, 20 yıl içinde adada yaşanan değişimler, 2.Dünya Savaşı'na kadar süren huzur, Pearl Harbor baskınıyla ortaya çıkan bölünmeler hatırlanır.
Notlar:
- David Guterson'ın romanından uyarlama.
İzleyenler ne demiş?
Çarpık İlişkilerin dayanılmaz kombinasyonu....
Bir Japon ile bir Amerikalının arasının nasıl olduğunu ve geçinip geçinemediklerini ne kadar merak ediyorsanız, o kadar gidin. Bu sefer izin veriyorum; kız arkadaşınızı yanınızda, annesinden izin almaksızın, getirebilir ve sadece pop corn yiyip birbirinize bakabilirsiniz. Çünkü seyredecek pek de şık bir film diil...Bi kere
Güzel ortam, yönetmenlik de bayag ii. Konu da fena sayılmaz; aşk,insanlık falan.İzlenirbeyendim
gayet güsel bi film... ikinci dünya savaşında amerikalıların amerika'da yaşayan japonlara yaptığı hayvanlıkları üzülerek izliyor insan... görüntüler enfes, öykü ilgi çekici... tavsiye ederim. (carl'ın karısını oynayan hatun ne kadar hoş idi yaw)kandırıldım..kandım!
sadece ethan a taptığım ve reklamlarına aldandığım için gittim bu filme.aslen adını ilk duyduğumda da tiksinmiştim.beklediğim kadar güzel ve anlamlı değildi...daha bi içerik hayal ederek gitmiştim açıkçası..ama..idare eder işte yaa..wala ne desem yalan olur
aslında güzel bir film konusu felan ama o kadar sıkıyorlarki adamı kafa karıştırıyo resmen çok ayrıntı var adam geçmişi düşünüyor düşüncesindede geçmişi düşünüyo böyle bişey var mı ya. dikkatli bir izleyici iseniz gidin ama ayrıntı çok yawSnow Falling on Cedars...Ten Points...
İlk defa burada bir filme “10” puan vermenin heycanı içerisindeyim. Hikaye, kurgu ve de özellikle de görüntüler olağanüstüydü. “Flashback”ler çok akıllıca ve etkili bir şekilde kullanılmış. Hele Hatsue’nin Ishmael’e yazdığı o veda mektubu sahnesi “unutulmazlar” arasındaki yerini, benim gözümde çoktan aldı. Zaten yönetmen Hicks, bize ne denli kaliteli bir adam olduğunu “Shine” ile göstermişti. Kazuo’nun avukatı rolündeki adam (galiba Max Von Sydow??) çok çok iyiydi. Herkesin hoşlanabileceği filmlerden değildi, bu yüzden filmi beğenmeyenlere saygım sonsuz. Çok film izledim ve sadece 5-6 film benim gözümde “10” puanı haketmiştir. Bu da o nadide filmlerden biri, benim için.Bunun neresi SIR?
Ortada sır mır yok;aşka dair.Ama o MEKTUP sahnesi birinci sınıftı.Aşkın son sözcüklerinin her yerde kulağa fısıldanacağının türlü türlü sesleneceğinin kanıtıydı.