zuxxi.com//sinema|geyiks

coen

  • Çılgın Romantik - True Romance

    tarantino

    True Romance gerçekten müthiş bir film. Ayrıca türünün ilk örneklerinden biri. Zamanında ne yazık ki çok fazla dikkat çekmemişti. Bence Tarantino en iyi senaryosunu başkasına kaptırmış. İlk kez bir filme 10 puan vericem müsadenizle.
    Puan: 10
  • Bilinmeyen Kod - Code inconnu

    Gerçek

    Bu sene içinde izlediğim en iyi film. Gerçek, yalın ve müthiş etkileyici. Bitmeden izleyin derim.
    Puan: 10
  • Karanlıkta Dans - Dancer in the Dark

    ne diyim ki?

    Trier'in "Dogma 95" takıntısının etkilerini taşıyan kamera kullanımı gözlerimi fena halde rahatsız etti. Bence bu tarz kamera kullanımı yönetmenin arzuladığı doğallığın aksine seyircide bir yabancılama duygusu uyandırıyor. Kameranın her hareketinde ve zoom'unda bunun kurmaca bir öykü olduğunu hatırlıyorsunuz. Genel anlamda da film zaten seyirciyi içine çekmeyi bir türlü başaramıyor. Öyküye gelince aşırı derecede basit ve tahmin edilebilir. Karakterlerin tümü belli kalıplara oturtulmuş klişelerden ibaret: Selma: Kör olmak üzere olmasına rağmen oğlunun ameliyatı için para biriktirmek zorunda olan, parası çalınan, işinden olan, oğlu için canını veren, ezilen işçi kız. Bill: Para için herşeyi yapan, acımasız, şeytan burjuva Kathy: Fedakar emekçi dost (ustabaşı ve gardiyan da aynı konumda) ve avukata verecek parası olmadığı için Selma'nın idamına seyirci kalan sistem... Sonuçta Levent Kırca'nın mesaj kaygılı parodilerinin hatırlatır bayağılıkta ve "acaba "Björk" yerine "Ceylan" mı seçilmeliydi?" sorusunu akıllara getirecek seviyede arabesk bir film Karanlıkta Dans. Björk'ün her duyguyu yüzünde bir gülümseme ile ifade etmeye çalışan ve aslında varolmayan oyunculuğu ise ayrı bir felaket. Filmde hoşuma giden bölümlerse tren üzerinde geçen müzikal kısım (şarkı harikaydı) ile son sahnedeki "perde kapanır, görevli kapıyı açar" ironisi. Sanırım 3 puan yeter de artar bile.
    Puan: 5
  • Paramparça Aşklar Köpekler - Amores Perros

    kesinlikle etkileyici

    Herhalde bu sene seyrettiğim en iyi film. Söyleyecek çok şey var aslında. Filmin yapı olarak "Pulp Fiction" taklidi olmakla suçlandığını okudum biyerlerde. Ayrı 3 hikayenin bir noktada kesişmesi ve geri dönüşlerle anlatım açısından evet çok benziyor. Ancak bu benzer yapı içinde aslında çok farklı ve özgün bir film var. Tek başına ilk hikaye bile kalburüstü bir film olarak büyük ilgi toplayabilirdi. Ancak benden önce birçok kişinin belirttiği gibi öyküler arası geçişler çok iyi tasarlanmış. Uzun süre bir öyküde devam ettikten, seyirciye diğer öyküleri nerdeyse unutturduktan sora yapılan dönüşler çok etkileyici bir anlatım tarzı oluşturmuş. Filmin giderek düşen temposu da kesinlikle insanı sıkmıyor. Baştaki vurucu, hızlı tempo sonlara doğru insanı daha çok düşüncelere sevkeden bir yapıya dönüşüyor. Hem duygusal ve tutkulu, hem de zekice tasarlanmış, daha ne olsun? P.S. Bu film en iyi yabancı film oskarını alamadıysa alan filmi çok merak ediyorum.
    Puan: 9
  • Akıl Defteri - Memento

    beklediğim kadar iyi değil

    Bütün bu yorumları, gazetedeki yazıları okuduktan sonra büyük beklentiler içinde gittim bu filme. Ama maalesef beklediğim kadar iyi değildi. Belki de filme gitmeden konu ve anlatım tarzı hakkında çok şey bilmem böyle düşünmeme neden oldu, bilmiyorum. Ama yine de ben daha zor analışılır ve çarpıcı bir film beklerken biraz basit bir konu ve derinlemesine işlenmemiş bir öykü ile karşılaştım. Üzüldüm.
    Puan: 7
  • Yazgı - Yazgı

    hayal kırıklığı

    Ne yazık ki filmi beğenmedim. Oysa çok sevdiğim bir kitaptan esinlenerek, hem de Zeki Demirkubuz tarafından yapılan bir filmin vizyona girmesi beni hayli heyecanlandırmıştı. Beğenmeme sebeplerime gelince; Albert Camus kitabında hikaye'yi başkahramana anlattırır (filmimizde Musa). Böylelikle O'nun neler hissettiğini, bize tuhaf gelen davranışlarının ardında nasıl bir düşünce tarzı yattığını okuyucuya çok iyi aktarır. İşte film bu bahsettiğim düşünsel altyapıyı anlatmakta yetersiz kalıyor. Varoluşçu felsefe "Benim için farketmez" repliğini tekrarlatarak anlatılmaz ki...
    Puan: 5
  • Piyanist - La Pianiste

    Tam bir Haneke filmi

    Yeni filmlerini her zaman merakla beklediğim bir yönetmen Haneke. Piyanist de tam anlamıyla bir Haneke filmi. Yalın, etkileyici, sarsıcı, düşündürücü ve rahatsız edici. Anlatım tarzı o kadar yalın ve gerçekçi ki özellikle o uzun sahnelerde karakterlerle birlikte filmi yaşadığımı hissediyorum. Müthiş etkilendim. En dramatik sahnelerde gülmeye başlayan arka koltuktaki çifte rağmen...
    Puan: 10