zuxxi.com//sinema|geyiks

days

Kara Şimşek

Bi bölümde bu Kit'in devreleriyle falan oynayıp aklına girmişler, David'e karşı bayaa bi kışkırtmışlardı. Kit David'i köşeye kıstırmış işini bitirecekken David döt korkusuyla dile gelmiş, "Yapma etme şunca yıllık hukukumuz var, düştüğümüz duruma bak, böyle mi olacaktık biz be Kit." diye geveleyip arabayı ikna etmişti. Gaza gelen Kit de "Kim yıkar lan böyle kral dostluğu" diyerek kötü adamlara arabanın kapısıyla bi temiz dayak çekmişti. Unutmadım... Unutamadım...

Kuzey'de Bir Yer

Pazar geceleri TRT1'de yayınlanan bu diziyi ben ve kardeşimden başka izleyen kaç kişi vardı bilmiyorum ama vatanını seven her Türk evladının seyretmesi gereken bir diziydi bence. Kuş uçmaz kervan geçmez bi yer olan Alaska'nın Ciciley adında unutulmuş küçük bi kasabasında geçerdi. Joel Fleischman (böyle yazıldığından emin diilim) diye sevimli bir yahudi doktor vardı. Buraya bi çeşit zorunlu hizmet için gelmişti. Bi de bu adamın ev sahibi olan güzel kadın vardı. Tek motorlu bi uçakla dolmuşçuluk yapardı bu kadın. Klasik birbirine aşık olan ama açılamayan ve sürekli kavga eden çiftti bunlar. Alaska'nın yerlisi hepsi birbirinden mistik kızılderililer, sonradan gelip yerleşmiş herbirinin değişik bir hikayesi olan beyaz adamlar falan vardı. Bi de kasabanın radyosunun zamanında itlik serserilik peşinde koşmuş ama sonra kendisini ilme edebiyata vermiş ve hatta aşmış bitirmiş bi DJ'i vardı ki ben asıl onun hastasıydım. "Evet dostlar" diye başlayıp öyle laflar eder, öyle şeylerden sözederdi ki gece dizi bitip yatağa yattığımda bile adamın söylediklerini düşünürdüm. Vay be. Çok iyiydi hakkaten yaa. Keşke yine olsa da izlesek.

Visitors

Bu uzaylıların aslında kertenkeleye benzeyen çok çirkin görünümleri vardı ama insan içine çıktıkları zaman maskeler falan takıp adama benzerlerdi. Kavanozda börtü böcek besleyip arada çerez niyetine çıtlatırlardı. Velhasıl pis adamlardı. Öldüler. İyi oldu.

Blake's Seven

özellikle kahramanlarının giyim tarzları açısından orjinal bi diziydi. o güne kadar bütün bilimkurgulardaki iyi yürekli disiplinli gemi mürettebatlarının aksine bu adamlar vücutlarına yapışan taytlardan mümkün mertebe uzak durup kürk tarzı giysiler giyerlerdi.

Garip

ya bunu kesin bi tek ben hatırlıyorumdur ama yazıcam. trt2'deydi sanırım. akşam üzeri "garip" adında bi çizgi film çıkardı. cidden adı gibi garip bi yaratıktı. kocaman bi burun ve kafadan oluşuyodu ve yanılmıyosam uçup kaçmaya falan yarayan bi şemsiyesi vardı. çizgi filmdeki herkes garipçik derdi çocuğa. biz de öyle derdik. severdik kendisini.

Gülşen Abi

Bi gastede gülşen abla diye gönül abla tadında bir köşe yapan ve asıl adı abidin olan gülşen abiyi Haluk Bilginer oynardı. Nejat vardı (dizinin aptalı benim favorimdi) gülşen abinin uzatmalı nişanlısını da o zamanlar hastası olduğum Nilüfer Açıkalın oynardı. Ayrıca cimri gazete patronu rolünde Selim Naşit harikalar yaratıyodu. Diziye sonradan katılan Nejat'ın abisi rolündeki uzun boylu arkadaş da salaklık hususunda Nejat'ı aratmıyordu. Hatırladığım bir benekli geyik muhabbeti vardı Nejat'ın, kopardım ben o bölümlerde. Türkiye'de yapılmış en kaliteli sitcom'lardan biriydi. Haluk Bilginer daha sonra Eyvah Kızım Büyüdü gibi bir ucubeliğe imza atarak (allaam savaş ay bile oynadı ya o dizide ben daha ne diyim) Gülşen Abi'yle kazandığı puanları bozuk para gibi harcamıştır.

Meraklı

kendisi daha sonra vestel reklamlarında tekrardan karşımıza çıkmış, buzdolabıdır çamaşır makinesidir artık allah ne verdiyse onların peşine düşmüş, bizlere de terfi edip rahat etmemizi öğütlemiştir.

River Raid

ben bu fuel'lerin üzerinde iyice yavaşlayıp yarısına kadar falan gelip depoyu doldurduktan sonra onları da patlatırdım. yanlış hatırlamıyosam bayaa da yüksekti bunların puanları ama her fuel patlatışımdan sonra ekmek yediğim kapıya ihanet etmiş gibi hissederdim, bi garip olurdu içim.

E-mail Forwardcıları

özellikle yeni işe başlayan ve önüne bütün gün ona buna mail atabileceği bir bilgisayar konan ya da ilk kez bilgisayar alıp internet'le müşerref olan sevgili dostlarımız içine girdikleri bu harikalar diyarının sarhoşluğuyla kendilerine gelen bilumum çiçekli böcekli resimleri, selçuk erdem karikatürlerini, hayatın anlamına dair yüce dersler içeren öyküleri ve en kötüsü de forward etmezsen rezil, edersen vezir olursun konseptli tweety bird zırvalarını coşkuyla ve büyük bir iyilik yapıyormuş duygusuyla tanıdıkları herkese forward ederler. beklerler ki şaşıralım sevinelim allah razı olsun hayatıma renk ve anlam kattın diyelim. arkadaşımız oldukları için ses de çıkaramayız "yaa mallık etmeyin ben selçuk erdem karikatürüne bakmak istesem biliyom adresini gider bakarım, çiçek böcek istesem girer google'a yazarım çiçek böcek diye bulurum ne varsa, gidin başımdan tcp/ip'den tiksindirdiniz lan adamı" diyemezsiniz anca böyle zuxxi'ye falan yazıp kusarsınız kininizi oh be dersiniz.

Saatli Maarif Takvimi

ön tarafta bir de bugün doğan çocuklara isimler diye akıllara ziyan bir bölüm bulunurdu ki bugüne kadar adam gibi tek bir isme rastlamak mümkün olmamıştır. genelde erkek ismi bahrican kız ismi destegül gibi şeyler çıkar. zaten fikir olarak da çok saçmadır. tavuk gibi hergün bi tane yumurtlanmıyo ki bu meret "dur bugün doğana da takvimden isim verelim yormayalım kendimizi" densin. millet aylarca kafa patlatıyo yok şu olsun yok bu olsun diye.
  • Dünyadan Sonra - Titan A.E.

    iyidir

    film iyi olmuş hoş olmuş özellikle o hidrojen ağaçlarının olduğu sahneler görsel açıdan mükemmeldi ama filmde beni asıl vuran kısım müziklerdi. Çıkınca 2 saat o raksotek senin bu D&R benim soundtrack'ini aradım ama muhaffak olmadım.Bi de son olarak sinemada konuşan çocuklardan ve onlara ısrarla cevap yetiştiren annelerden bi ricam var.EVİNİZDE OTURUN,GELMEYİN BENİM GİTTİÐİM SİNEMAYA,HATTA HİÇ BİR SİNEMAYA GİTMEYİN.teşekkür ederim.
    Puan: 8
  • Sırlar Oteli - The Million Dollar Hotel

    hay mel abinizi sizin yaa...

    dikkat ettim bu filmi begenmeyenlerin buyuk kismi sozlerine "naaptin mel abi?!`" diyerek baslamis...mel gibson'a mel abi diyen biri bi filmi begenmiyorsa o film de gercekten seyredilmeye deger bi seyler var demektir... ben seyrettim... gercekten iyiydi... ozellikle filmin sonu ve o sonu tamamlayan muzik muhtesemdi (sarkinin adini bilen var mi?)... gidin gorun derim...
    Puan: 8
  • Nerdesin Be Birader? - O Brother, Where Art Thou

    eğlenceli

    başta biraz sıkılıyosun nooluyo ben nereye geldim böyle falan diyosun ama ilk yarım saatten sonra film gerçekten çok ilginç ve eğlenceli bi hal alıyo... şahsen homeros'u okumadım ama filmden zevk almamı engellemedi bu... ilk fırsatta bulup okiycam o da ayrı mesele tabi...
    Puan: 9
  • Komser Şekspir - Komser Şekspir

    kötü

    "gerek kurgusuyla olsun gerek içeriğiyle olsun gerek oyunculuklarla olsun..." yani nerden bakarsanız bakın kötü bir film. Tamamını fragmanlar'da izlediğimiz bir kaç hoş espri dışında görülecek hiç bir şey yok malesef. Sinan Çetin beni yine yanıltmadı.
    Puan: 3
  • Trafik - Traffic

    cok iyi...

    Son zamanlarda seyrettigim en iyi filmdi. Kesinlikle en iyi senaryo, goruntu yonetmeni ya da yardimci oyuncu oskarlarindan en az birini hakediyor. Bir de bi filmde casting bu kadar iyi yapilabilirdi. Sanki filmdeki her oyuncu o rolu oynamak icin yaratilmis gibi. Neticede ikibucuk saat suren ve karmasik sayilabilecek bir senaryosu olan ve cok az action sahnesi iceren bir filmi dikkatim hic dagilmadan izleyebildiysem o film iyi bir filmdir.
    Puan: 9
  • Hannibal - Hannibal

    sezonun en büyük hayal kırıklığı

    Tamamen senaryodan dogan zaaflardan dolayı ilkini mumla aratan gerçekten kötü bir film çıkmış ortaya. Serinin ilk filmindeki gerilimi ve derinliği yakalamayı kesinlikle başaramayan, gerilim yerine mantığa tamamen aykırı vahşet sahneleri; derinlik yerine de resmen yanlış anlaşılmış ve anlatılmış, saçma sapan abartılı bir av-avcı yakınlaşması, bir tutam floransa atmosferi ve üstüne de opera müzikleri kulanarak durumu kurtarmaya çalışan büyük bir hayal kırıklığı çıkmış ortaya. Ridley Scott gibi bir dehanın çabası bile filmdeki yüzeyselliği örtmeye yetmemiş (3 puanı da onun hatırına veriyorum zaten yoksa 1 bile fazla aslında). Kuzuların Sessizliğin'e de Anthony Hopkins'e de gerçekten yazık etmişler. Kesinlikle gitmeyin derim. Hele Kuzuların Sessizlini izleyip sevdiyseniz bu filmin yanına bile yaklaşmayın.
    Puan: 3
  • Fasulye - Fasulye

    basit güzeldir

    çok sade ve bir o kadar da güzel bir film bu. yani bir başyapıt değl belki ama hiç sıkılmadan rahatlıkla izlenebiliyor. daha önce 2 kere seyrettim bu akşam yine seyredicem.
    Puan: 8
  • Akıl Defteri - Memento

    oha

    arkadaş siz ne yapmışınız böyle ya?bu nasıl senaryo bu nasıl kurgu bu nasıl filmdir?kim doğru söylüyo kim yalan söylüyo doğrunun ne kadarı doğru yalanın ne kadarı yalan gibi bin tane soruyla çıktık sinemadan hala da kendimize gelemedik.kesinlikle çok zekice.
    Puan: 10
  • Yapay Zeka - A.I. Artificial Intelligence

    mundar olmuş güzelim öykü...

    İzlemeyen okumasin

    yapay olanın gerçekliği aramasının öyküsünü anlatmaya çalışmış ancak bir yandan blade runner gibi gerçekçi olsun bir yandan da pinokyo gibi bir peri masalı tadını yakalayalım derken ikisini de becerememiş bir film. tüm bunlara bir de spielberg'in "illa mutlu son yapıcam" saplantısı sonucu gelişen zorlama bir final de eklenince filmin izlenebilirliği iyice düşmüş. Gerçi haksızlık etmeyelim spielberg amca filmin görsellik tarafını yine iyi kotarmış ama bu kadarı filmi kurtarmaya yetmemiş malesef. Daha önce de söylendiği gibi çocuğun denizaltında kaldığı sahnede bitirilseydi hiç değilse filmi gerçekçi bir film olarak değerlendirme imkanı bulabilirdik üstelik çok daha etkileyici bir final olurdu bu bence. Doğrusu bu kadar zengin malzemesi olan bir filmi kubrick'in çekmiş olmasını dilerdim.
    Puan: 5
  • Hızlı ve Öfkeli - The Fast and the Furious

    hızlı arabalar öfkeli adamlar

    seyirciye vaat ettiklerini bütünüyle veren insanı aksiyona doyuran bir film. "buyrun kardeşim hızlı dedik aha en hızlısından arabalar öfkeli dedik sinir stres yapmış kodumu oturtan kaya gibi adamlar hatta üstüne bonus olarak bir hardcore seremonisi ve bir sürü fıstık gibi hatun da veriyoz ister burda seyret ister paket yap eve götür" demiş adamlar. hiç öyle gereksiz ağır ağdalı romantik sahneler koyucam araya komik bir iki eleman katıp seyirciyi güldürücem (ya da güldürmeyi deniycem) diye kasmamış kendiyle barışık neyi nasıl anlatacağına karar vermiş kişilikli bir film ortaya çıkmış. başyapıt değil belki ama türünün çok iyi bir örneği olduğu kesin. yalnızca filmin sonu biraz havada kalmış gibi geldi bana ama geri kalan kısım o kadar tatmin edici ki onu da fazla dert etmiyorsunuz zaten.
    Puan: 8
  • Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliği - The Lord of the Rings - The Fellowship of the Ring

    teşekkürler

    "benim adım kırmızı"nın bir yerinde iyi bir kitabın tarifi yapılırken "bu kitabın gücü onun resmedilemez oluşundan gelir" gibi bir söz kullanılıyordu.gerçekten de kendi adıma şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki okuduğum kitaplar için de beni en çok etkileyenler en çok iz bırakanlar resmedilmesi en zor olanlardı ve 3 cildini hayranlıkla okuduğum LOTR de bu konuda bir istisna sayılmazdı.bu nedenle böylesine zor bir işin altına girmeyi göze alan (ve kanımca bu işin üstesinden ustalıkla gelmeyi beceren) başta yönetmen peter jackson olmak üzere herkes en azından cesaretlerinden ötürü takdir edilmeyi fazlasıyla hakediyorlar.herkesi memnun etmenin mümkün olmayacağını bilmekle beraber, ne kitapların ve genel olarak FRP dünyasının fanatiklerini incitecek kadar ticari,ne de bu konularla fazlaca ilgisi olmayan çoğunluğa soğuk gelecek kadar kendi içine kapalı bir film olmamasına özen göstermişler ve bence bu konuda da oldukça başarılı olmuşlar."nerde benim tom bombadil'im nerden çıktı bu arwen zıçmışlar batırmışlar kitabı mahfetmişler ah kemikleri sızlıyodur tolkien amcamın" diye sızlanan, bunun eninde sonunda bir film olduğunu 6 saat sürmesinin manasız olacağını ve bir şekilde yapımcısına para kazandırmak zorunda olduğunu unutan bir kısım algısı gelişmemiş (biraz da şov yapmak peşinde olan)sözde LOTR fanatiğini ve "ne lan bu böyle çocuk masalı gibi keşke deliyüreğe gideydik hiç deilse sonu belli başı belli" diyen mal sürüsünü bir kenara bırakırsak sağduyulu sinema izleyicilerinin çoğundan tam not almasından ve imdb'de 1 numaraya yerleşmesinden de filmin amacına ulaştığı ve hakettiği takdiri topladığı anlaşılıyor.ben kendi adıma filme emeği geçen herkese ortadünya'da geçirdiğim 3 harika saat için teşekkür ediyor elleriniz dert görmesin diyorum.
    Puan: 10