Milli Vanilli'nin seslerini kullandığı kişiler The Real Milli Vanilli diye bi grup çıkardı sonradan. Hakiki, Öz, en bi Gerçek gibi türklere has zannettiğim geyiklikleri demek eloğlu da yapıyomuş.
Karizmasını her daim takdir ettiğim Sylvester acaip bir imaj yaparak geri dönmüş... fena da etmemiş. Bu filmde Rocky'dekinden daha çok benzemiş İtalyan Aygırı'na. Her ne kadar ortada adam bırakmasa da Rambo ile mukayese ettiğimde hakladığı adam sayısında mutlak bir düşüş var -sly için olumlu bir gelişme- Yeğeni ile konuşurken kasılarak ağladığı sahneye de bayıldım :)) Ha bir de kafama şey takıldı adamlar caddelerde trafiği alt üst ederken, silahlar patlarken, polisler kaavede pişpirik mi oynuyolardı acep?? Sadece bir sahnede uzaklardan bir polis sireni duyar gibi oldum.. Neyse Sly varken polise ne hacet!! Neticede çok muhteşem bir dönüş yaptığını söyleyemiycem ama seni tekrar görmek güzeldi be Sly.
bence çok sevimli bir filmdi, müzikler harikaydı, oyunculuk desen tadından yenmez.... anlamsız, ne idüğü belirsiz hollywood filmleri arasında şaşkınlıktan filmden gereken zevki bile alamadım. her bir mimikleriyle filmin hakkını veren oyunculara selam ederim, bir daha ne zaman kaliteli bi film seyrederiz onu da bilemem...
walla ne diyeceğimi sasırttı wes abim bana, bi yandan düsünüyorum bilindik dracula temasına yeni ve ilginç yorumlar,güzel cekimler, dracula rolü için çok şık bir seçim vs, ama bir yandan da sanki biraz abartı, elin sübyanını bütün film ısrarla canlı tutup koskoca helsingi şıppadanak öldürmek -yakışmadı doorusu- sonra filmin sonunda o ışıklı reklam panosu gibi Isa heykelinin önündeki görüntüler... bu vampir arkadaşlar hiç mi çirkin kadın ısırmazlar, vampirin haremindeki hatunlar vampirlik yaparken espri yapmak zorunda mı hissederler kendilerini.. Bu filme diyebileceğim tek şey iyi bir film olma yolunda ilerlerken son anda yanlış yola sapmış... yazık olmuş..
hani daha önce seyretmediğim bir film olsa, hem de bu kadar beğenip arşivimin nadide bir parçası yapmadığım bir film olsa anlayacağım sinemadaki keyifsizliğimi... yok benim derdim gülüşmelerde de değil ama fısır fısır konuşmalar, patlamış mısırdı şuydu buydu... film bitsin de kurtulayım şu kabustan dedim resmen... oysa bence bu film bir klasik, filmin başındaki şeytan-peder Merrin psikolojik savaşından ilk yarıdaki karakterlerin ki özellikle Peder Karras'ın ince ince tanıtılması, ikinci yarıdaki gerilim... O zamanın şartları geyiğine bile gerek yok, son zamanlarda seyrettiğim bir çok filmden daha kaliteli bir film bence... Kırdığım 2 puanda senaryoda -filmin akışında zaman zaman hissedilen kopukluklardandır. Her daim tadına varılabilecek bir korku filmi olduğuna, korku filmlerinin klasiklerinden olduğuna inanıyorum....
filme diyecek hicbir seyim yok, ama kendime sormam gereken sorular var : filmin hollywoodun gittikçe artan konu bulma özrüyle şeytanı evirip çevirip bize sunması olduğu bu kadar aleniyken ne bekleyerek gittim? niye ilk defa bulustugum insandan beni bu filme goturmesini istedim? niye eloglunun elinde bu kadar olanak varken aptal sapsal filmler icin kendini bu kadar kasıyor? niye winona boyle bir filmde oynama ihtiyacı duymus, parasız mı kalmıs? niye ben cıvımıs hollywooddan hala kaliteli bir korku filmi bekliyorum? niye allahım niyeee?
tipik bir fransız filminde bulunması gereken herşeyin üzerine -aşk, ihanet, entrika vs. - bir de gerilim, action, macera tadı ve merak eklenince gayet leziz bir film çıkmış ortaya...
hollywood'dan mı etkilenerek mi bilmem bazı insafsızlıklar -bkz. tek kişilik ordu olayı- yok değildi ancak film genel olarak gayet şıktı.. Hikayenin geçtiği tarih ve dönem de ilgi çekici..
kötü tercüme ve senkrondan dolayı fransızca bilenler sanırım daha fazla keyif alacaktır..