Seramoni

La Cérémonie

1995

Ortalama Puanı: 5.0

Öykü

Varlıklı Lelievre ailesinin yanında hizmetçi olarak işe giren Sophie tertipli, ağzı var dili yok bir karakterdir. Bir eksiği vardır ki; okuma yazma bilmemektedir. Kasaba postanesinde çalışan Jeanne, Sophie'ye bu konuda yardımcı olur. Mukaddes bir amaç uğruna başlayan ilişki yavaş yavaş acayip bir arkadaşlığa dönüşür. Jeanne zaten garip bir kadındır, zengin Lelievre ailesinden nefret eder ve aileye ait bütün mektupları bir güzel okuduktan sonra teslim etme gibi huyları vardır. Jeanne ve Sophie'nin arkadaşlığında kalmıştık. Günden güne garipleşen arkadaşlık ve Jeanne'in sürekli eve girip çıkması Lelievre ailesinin canını sıkmaya başlar. Gitgide aralar açılır, Jeanne aileden her geçen gün daha fazla nefret etmeye ve Sophie'yi de kendine benzetmeye başlar.

Notlar:

  • Ruth Rendell'in romanından uyarlama.
  • 1995 Venedik Film Festivali'nde jüri hangisinin daha iyi olduğuna karar verememiş olsa gerek, Sandrine Bonnaire ve Isabelle Huppert'a en iyi kadın oyuncu ödülünü paylaştırmış.
  • 96'da altı dalda Cesar Ödülleri'ne aday gösterilmiş, Isabelle Huppert en iyi kadın oyuncu ödülü almış.

İzleyenler ne demiş?

  • Annem Biraz Sıkıldı Ama...

    Ağır tempolu bir film olduğu için aney biraz sıkıldı. Ama azimli kadındır, bırakmadı filmi. Sonunda kendini sapıtan senaryoyu görme fırsatına erişti. Zaten filmi izlerken senaryonun ve anlatılmaya çalışılan yaşamın ağır verilmesi gerektiğini düşünmüş idim. Başroldeki iki bayanın, özellikle evin hizmetçisinin oyunculuğunu da pek beğendiydim. Kısacası beğendim ben bu filmi. Harbi değişik...
    Puan: 7
  • Fransız işi...

    Vallaha filmi izlememek için binbir tane sebebim vardı... Bir kere sevmem fransız kısmısını; boklu peynirler, kulakları tırmalayan ama buna rağmen güzel olduğu söylenen bir dil vesaire vesaire... Sonra fransız filmlerini sevmem; bugüne kadar "meleklerin düşü" (idi galiba ismi) dışında adamakıllı bir fransız filmi hatırlamıyorum beğendiğim... Bi Robert Bresson filmi vardı, festivalde izlemiştim, o da almanyada geçtiği için güzel gelmişti, ama fransada geçseydi beğenmezdim kesin... Peki neden geçtim ekran karşısına bunca aleyte delile rağmen? zuxxi.com'da övüldüyse vardır bi bit yeniği dedim, yapacak daha iyi bişeyim olmayıncada bırakalım kendimizi elin fransızına dedim... (Ulan sanki çok ilginçmiş gibi neden annatıyom ki bunnarı? Ama uykum var, hoşgörünüz) Filmin başında kanal D de "mask" i gördüm, cameron diaz günaha davet etti, ama kanmadım ahlaksız tekliflere... ilk 30 dakikada gerçekten acı çektim; Ne ilginç bir diyalog, ne güzel bir çekim... Tam o esnada arkadaş aradı, "bardağı taşıran son damla,bırakıyorum artık!" dedim... Arkadaşla konuşma reklama rasgelmiş, ama tvyi kapatmaya ve bilgisayara koşmaya karar vermişim; kumandaya doğru yürüdüm... Soora ekrana baktım, film devam ediyor ,bırakamadım nedense... İyikide bırakamamışım, gitgide ilginçleşti film... Gitgide daha gerildim film ilerledikçe... Ve final fena çarptı,hafif bir sarsıntı hissettim... Pek teşekkür ederim jixus sana Neşeli bir film izlettin bana.
    Puan: 6