hani yürürken düşersin de sonra acelen varmış gibi koşmaya başlarsın ya... sanki koşuyodun da öle düştün... düşünce efekt verilir "hasskktr", "üff yaaa"...
Düştükten sonra kalifiye bir dedektif edasıyla, ayakkabısının tabanına ya da zemine suçlar gözlerle bakanlar vardır. Bazıları öyle iyi başarırlar ki, "Ulan kesin bir falso var bu kaldırımda, du bakalım bana da olucak mı?" demekten alamam kendimi.
düştükten sonra deli gibi gülüp "ay ben düştüm ama bakın kendime gülüyorum karizma kaygım yok ne şirinim" demeye çalışanlar vardır. bunu iyice vurgulamak için de "ayy gülme krizi tuttu ğıığıı" derler.
okulda falan düşersen bütün gün kimle konuşursan "ay bu sabah düştüm ne komikti ehe ehe" demek zorundasındır çünkü söylemezsen o kişilerin başkasından duyup karizmanı iice çiziktirmeleri sözkonusudur. iyisi mi sen kendin anlatıver de kendisiyle barışık insan portresi çiz.
düşmekten çok daha beteri vardır ki; o da takılıp "pata pata pata" şeklinde sendeleyerek ilerleyip son anda toparlamaktır. sendeleme süreci küt diye düşmekten daha çok ilgi çektiği için düşmekten beter bi kızarıklık sarar yüzünüzü.
ilk önce iki yanını kontrol ediyosun. sonra yavaaaşş bi şekilde arkanı. eğer bi sokakta falan gidiyosan havaya bakıp apartmanların balkonlarını bile kontrol ediyosun biri gördümü diye.
Düşme anını başkasından dinlersin: "Abi yere paralel oldun havada 3 saniye asılı kaldın sonra ellerini koydun ayaklarınla destek aldın pankreasınla sıkı sıkı tutunup yere çakıldın." OHA!!!