Eski basketbolcu adamımız Reeves, şehrin en kıyıda köşede kalmış liselerinden birine koç olur. Takımdaki elemanların çoğu fırlamadır. Benim hatırlayabildiklerim Coolidge, Salamy ve Goldstein. Ama çoğunun sorunları vardır ve Koç Reeves her bölümde bunlardan biriyle uğraşır.
Bi de müdire Bayan Büyükelın vardı. Diziyi o kadar izlememe rağmen kadının isminden anlayabildiğim buydu. Bu kadın hemen her bölümde koç Reeves'in başına ekşir ve "Şu oyuncunun dersleri iyi değil" "Bu oyuncun kız arkadaşını hamile bırakmış" "O oyuncun kokain kullanıyor" gibi konularla koçun takımın oyun planından başka bi tomar dertle uğraşmasını sağlardı. Ama olsun koç da delikanlı adamdı, bi kere bile "Bana ne lan.! Ben koç muyum okul psikoloğu muyum, belli değil." demedi ve her bölümde canla başla oyuncularının sorunlarını çözmeye çalıştı. Bence mesaj açısından da oldukça başarılı biri diziydi. En sevdiğim yanı, maçlarda asla bizimkilerin kazandığı mucize atışlar falan yoktu. Yenmek de vardı yenilmek de.