Herhalde kendi kendimize test uyguladığımız için solo idi. Birinin üzerinde delikler olan, birinin olmayan, birbirine geçen iki plastik yuvarlak ve üzerine serpiştirdiğimiz minik zımbırtılar yardımıyla oynanırdı, pardon test yapılırdı. Ortadaki delik boş kalacak üzere başlardık oyuna. Taşlardan birini diğerinin üzerinden atlatarak, ve üzerinden atlattığımız taşı deliğinden çıkartıp kenara fırlatarak en az sayıda taş bırakmaya çalışır, oyuncağın üzerinde yazan değerlendirmelerin en onore edicisi ile taçlandırılmaya çalışırdık. Eğer bir taş bırakmayı becerebilirseniz, "dahi" oluyordunuz. Sonra zeki, akıllı vesaire vesaire gidiyordu. Dokuz taş kalırsa eğer "beyinsiz" diyordu solo test size. Dokuzdan fazla bırakanlar da olabilirdi, kutunun üzerinde yazmıyordu ama biz onlara angut derdik. O dönem iyi eğlendirdi bizi, sonra sırrı çözüldü, bir taş bırakmanın yolu ezberlendi, solo testler çöpe atıldı. Benimki sarıydı.