zuxxi.com//sinema|geyiks

çin

  • Dikey Limit - Vertical Limit

    ...

    İyi ile başlamak gerekirse; görüntü yönetmenliği kusursuzdu. Fotoğraflar, yakalanan kamera açıları mecburen güzeldi. Bizi heyecanlandıran, gerçeklik ses ve görüntüdeki uygunluktu. Oyuncuların yakın plan görüntüleri bizlere yanlarındaymış hissi veriyordu. Aniden gelen beklenmedik ses oyunları (patlamalar) ve aniden gelen görüntü oyunları (ani düşüş ve zorlayıcı oyunculuk sahneleri) harikaydı denilir. Ama diğer birkaç arkadaşın fikirlerine katılmadan geçemiyeceğim. Patlayıcının etkisinin herkes üstünde aynı olmaması. Kimini öldürmesi, kimine yakınında iken hiç zarar vermemiş olması. Başrol kadın oyuncu, profesyonel dağcı kızın yarım saat ömrü kalmasına rağmen, 3 saat sonra hala yaşıyor olması. Diğer sarışın kızın parmağını kırmasına rağmen diğer sahnelerde parmağında herhangi bir sargı bezi dahi olmaması gibi devamlılık hataları vardı. Sponsoru National Geographic olduğu o kadar belli olmasına rağmen, bizi gerizekalı sanan senaristin, senaryoya "National görse bizimle çalışırdı" gibi saçma bir laf koyması gereksizdi. Ama yalan da değil hani, National'la çalışılmış. Ve iyi de olmuş. Ben yinede beğendim. Hiç olmassa ilk defa belgesel tarzı bir filminde iyi bir ekiple çalışılınca, iyi film çıkara bildiğini gördüm. Erkekler için acı bir durum çünkü, neredeyse hiç açık sahne olmadan bir aşkın anlatıla bildiğini gösterdiler. Benim için mahsuru yok. Ben filmdeki aile saadetine, bağlılığa falan takıldım. Artık aileme daha bağlı bir insan olarak yaşayacağım geyikleri de yaşıyorum arasıra...
    Puan: 7
  • John Malkovich Olmak - Being John Malkovich

    Yetenekler Harikası...

    Başlangıçta en çok ilgimi çeken, çok yetenekli bir kuklacının gayet mütevazi, adeta ekmek parası kazanmak için kuklacılık yaptığını görmemdi. Daha sonra, tek düze giden hayatında heyecan olmaması yüzünden adam bu kadar durgunmuş onu anladım. Sadık ve sevdiğine bağlı bu adam, o eski görüntüsünden sıyrıldı. Sevdiğine yalanlar... Falan Filan. Herzaman ki gibi Klassik bir nedenden ötürü... "Güzel olan YENİ kadın." Sevdiğini aldatması ile herşey benim gözümde değişti. Adama düşman olunca da, filmden zevk alamadım. Ama Cameron çok iyiydi. İnsanlar sadece "Tüh ya, meğer makyaj güzeliymiş" diye bildiler. Ben öyle düşünmüyorum. Oyunculuk da, insan hep uçlardadır. Oyuncuların filmdeki kimlikleri ile gerçek kimliklerini karıştıranlara sesleniyorum: Cameron bu filmde diğer filmlerdeki gibi aptal sarışın değil, aksine başarılı bir oyuncu olduğunu ispatladı. "Ben güzel olmasamda işi götürürüm" dedi adeta. Helal olsun!... Fantastic bir film. Hazırlıklı olmak lazım. 7,5 uncu kat fikri harikaydı. Ve bu filmden sonra ÖZENTİ tüm genç kızlar lezbiyenim diyebilir. (İnanmayın...)
    Puan: 5
  • İçimdeki Çocuk - The Kid

    Çocukluğumuza yolcuk yaptık

    Bu filmi aldım ve arşivime koydum. İnsanların yoğun tempo içine girince, zamanla çocuklukta bıraktıkları anılarını hatırmadağını zaten biliriz. O anılar bazen kırık kalpler üzerine kurulmuştur, bazen mutlu günler üzerine... Zaten mutlu büyümüş bir çocuk hep öyle kalırsa hayatı istediği yönde yönlendirebilir. Ama bazen hayat bizi istemediğimiz yönde de yönlendire biliyor. Bu filmde hayat, bir çoğumuzun istemediği işlerle uğraştığını, ve bu yüzden mutsuz olduğunu bize gösteriyor. İzledikten sonra düşündüm; Geçmişde ne olmak isterdim? Şimdi hangi işle uğraşıyorum? Ait olduğum yerdemiyim? Mutsuzluğum insanlara yansıyor mu? diye... Ve son olarak Bruce Willis'den daha önemli şeyler olduğunu bize Bruce Willis gösterdi diyorum.
    Puan: 10
  • İkimizin Hikayesi - The Story of Us

    Tam anlamıyla böğle işde...

    Evliliği ne sanıyonuz ki?... Doğru olan bu filmde olanlar. Bırakın oyuncuları değerlendirmeyi. Onlar zaten iyi. Onları bir araya getiren de iyi düşünmüş zaten. Senaryo hakkında ne söylene bilir ki. Senarist Psikoloji yazarı zaten. Adam insan hayatını incelemiş, en ince detayına kadar işlemiş. Bu film de senaryonun hakkını veriyor. İşte bu filmdeki evli insanların kavgalarından korkuyor insanlar. Bu filmdeki kadın gibi, çok konuşan insanlardan korkuyor erkekler. Bu filmdeki, annelik ve babalık görevlerini üstlenmekten korkuyor insanlar. Ve bu filmdeki, evlilik öncesi aşkın evlendikten sonra bittiğine inanıyor insanlar. HAYIR! Bu filmi iyi izleyin ve anlayın ki... İlk günlerin aşkı bitince, geriye her yola hazır bir sevgi kalıyor. İşte o sevgi, bizleri büyüten, yetiştiren. Bizlerde, evliliğin masal olmadığını, bir çatının altında yaşamanın ne kadar güç olduğunu, her kavganın veya anlaşmazlığın nedeninin aslında sevgi olduğunu unutmayalım.
    Puan: 10
  • Gizli Gerçek - What Lies Beneath

    Tamam, korktum ama

    Michelle Pfeiffer'ı severim. Çok iyi bir oyuncu. Hayran olunacak bir güzelliği var. Ve filmde de yine çok güzel di. O korkuyodu, bizde korkuyoduk. O rahatlıyodu, bizde rahatlıyorduk. Ama Harrison Ford'a karşı hiç bir yakınlık hissetmedik. Filmin başından beri adamla beraber düşünemedik. O yüzden şüpheler onun üzerinde yoğunlaştı zaten. Bir halt olacağı belliydi. Ve de oldu. O zaman film salakladı zaten. Herşey güzelken işte sesler, ani kamera geçişleri falan götürüyoduk ki... Bir ruh saçmalığı başladı, hortladı falan. İyice abardı film. İlginçtir. Gerilim o kadar iyiydiki hala korktuğuma yemin edebilirim. Yani bu kadar saçmalığı görmeme rağmen kortuysam sonuç: Senaryo hakimiyeti yok, ama görüntü yönetmeni ve ses,müzik ve ışık iyiydi.
    Puan: 6
  • Mısır Prensi - The Prince of Egypt

    Afişden belliydi...

    Heralde tüm firavun hikayesini yazacak değil elin adamları. Ama tarihi geçmişimizde olanlar filmlere konu olacak kadar güzel. Burada çocuklar hem Hz.Musa'yı tanıdılar. Hemde başından geçenleri ders seyreder gibi zorla değil. Zevkle, isteyerek yaptı. Bu sadece bir film. Hatta çizgi film tarihi okuyan, bilen her farklı hayal gücü filmdeki gibi aklında canlandırmalıydı. Ama vizyondaki filmler gibi izledik. Ve de sadece yorum yaptık. Bence bizlere geçmişi hatırlattıkları için teşekkür etmemiz gerek.Ve bence tarihini bilmeyen geleceği yaşayamaz.
    Puan: 10
  • Kaya - The Rock

    Hans Zimmer'ın etkisi

    Müziklerin Hans Zimmer'e ait olduğunu duyar duymaz. Ole.. dedim bu filmin müziklerini dinlemem lazım. Sonra filmde Ed Harris, Sean Connery ve Nicolas Cage'ın oynadığını duyunca hemen gitmeliyim dedim. Sadece Zuxxi.com'u biraz epeyce geç keşfettiğim için yorumum taze değil. Film gösterimden kalktı Tv de bile oynadı ama her defasında izliyorum. Müzikleri de hemen aldım zaten.
    Puan: 8
  • Kızlar Sahada - A League of Their Own

    Bende takımda olmak istedim.

    Kızların hep yeteneksiz olduğunu sananlara iyi bir hatırlatma bu film. Madonna her zaman ki kişiliğinde, yine doğalı oynamış. İnsan doğaşlama mı yapıyor acaba diye düşünmeden edemiyor. Tom Hanks aslın da öyle iyi oynamış ki, herife uyuz olusun önce başta. Kendini beğenmişin teki. Kızları akılsız sananların baş temsilcisi rolünde adeta. Ekip ilişkisi iyiydi. Kardeşler arası kıskançlıklar ve olgunluğun ne iyi birşey olduğunu gördük. Hırslı olmamak gerektiğini gördük. Ve diyorum ki unutulmamanın yıllar sonra yaşlanınca bile hala hatırlanmanın ne demek olduğunu gördük. Duygulu biten bir film.
    Puan: 8
  • Perili Ev - The Haunting

    Herkes de Zeta için gitmiş galiba...

    Ya ben bi film izleyeceğim zaman; korku filminde senaryosu ve ekipmanı ile görüntü yönetmeni, özel efekt uzmanı, müzik, kostüm ve sanat yönetmeni) iyi ise tamam derim. Bu ekip daha öncede şu şu şu filmleri yaptı. Harikaydı. Gidilir. Ama zaten belli oyuncular vardır. Sadece ticari amaçlar için sanat yönetmeni gider, Catherine gibi bombaları bulur. Hani Jodie Foster kalitesi? Senaryo kötü ise oyuncu ne yapsın. Ha... Senaryo iyidir, görüntü yönetmeni yaramaz. Kamera hareketleri iyidir öbürü olmaz falan, filan. Bu filmde efektler iyi, Catherine sadece seksi. Çünkü sanat yöneymeni "Bu kıza mini etek filan giydirin, seksi olsun" demiş. Başrol oyuncu kadın (Ki en iyi oyunculuk onda)Bu filme fazla gelmiş. Kadın çırpınıyor. Tabi tek olduğu için sap gibi kalıyor. Diğerleri bir kabiliyetsiz, bir salak oyunculuk çıkaryor ki valla hayret yani. Üstelik ben bu filmi ilk gösterime girdiğinde izledim. Aksi gibi o günde benim doğum günüm. Herkezin alay konusu oldum. Millet şimdiler de bana "Ya Sen Catherine'e ne kadar benziyosun" dediğinde. Hakaret mi iltifat mı anlayamıyorum. Neyse, yakında Tv de oynar o zaman nasıl olsa bakarsınız. O kadar...
    Puan: 5
  • Stigmata - Stigmata

    İnancım yok diyorsan...

    Herkesin farklı bir inanç şekli var. Ama bu film inanmayanlara ders olsun diye yapılmış. üstelik Hristiyan'lığı kabul etmeyen başrol oyuncuya "Bak sen inançlı olmalısın" tarzı mesaj verilirken. Filmin sonunda Hz.İsa'ya da inanmamız gereken , tüm dinleri birleştiren bir mesaj verilmekte: "Taşı kaldırsan altında ben varım, ağacı kessen içinde ben varım" gibi. Bence korku filmi deyip geçmeyin. Felsefi bir filmdi. Sinemada izlemek şart. Film baştan sona klip gibi anlatılmıştı. Müzikler harikaydı. Efektler iyiydi. Kamera hareketlerinden, görüntü yönetmenliğinin iyi olduğu belliydi. Her kare fotoğraf gibiydi. Tabi her filmde hatalar, özenmeler olur. Hafif (Şeytan Çıkaran) filmine benzediği gerçek. Ama arşive konulur bir film.
    Puan: 9
  • Manolya - Magnolia

    Neden Nedeni doğuruyor.

    İntahar sahnesi ile başladı. Kötülük yaparken de zekayı iyi kullanmak gerekiyor ya... İntahar eden çucuk zaten ölemez bunu biliyor. Çünkü atladığı yerin en alt katında bezden paravan var. Çocuk atlayacak ve o paravana düşüp ölmeyecek. Ne yapıyo. Aklını kullanıyo. Annesi ve babası hergün, herşeye kavga ediyorlar ve kavga sırasında babası karısını hep silahla vurmakla tehtid ediyor. Kaldıkları yer otel odası. Adam her kavgada kadını camın kenarında sıkıştırıp silahla tehdit ediyor. Boş tabancayı tetikliyip korkutuyor. Çocuk birgün tabancaya tek mermi koyuyor. Babası bundan habersiz tetiği çekiyor. O sırada çocuk hesaplarına göre, üst kattan düşüyor ve camdan çıkan kurşunla ölüyor. Yani babası katil. İşte senaryo bu tür, bir biri ile ilişkisi olmayan insanların hayatlarında hep tesadüfler olduğunu anlatıyor. Ama Tom Cruise'u beklemeyin. Çok az gözüküyor. Ve fazla da kendini sevdirmiyor zaten. Biraz çılgın ruhlu, kadınları hiçe sayan bir yapısı var filmde. Aaa neden böyleymiş onunda bir açıklaması var tabi. Çok zeki bir çocuk yarışmada birinci olacakken yarışmayı 1 cevapla kaybediyo. Tabi ki bir nedenden ötürü... Bir kadın aşık olmak istiyo. Ama olamıyo. Neden? Tabi bir nedenden ötürü vb... Herkezin nedenleri ise ortak. İnsanları mutsuz eden birşeyler var. Filmi beğendim ve arşivime koydum. Bence harika!
    Puan: 10
  • Seksi Peri - The Muse

    Sürpriz bir sonu olduğu kesin...

    Bence Sharon Stone harikaydı. Adam da çok iyi oynadı. Ama çok komik bir film değildi. Herşey bir konu üzerine kuruluydu ve zaten "Ya böyle peri olur mu, bunlar dolandırıcı mı acaba?" diye düşünürken sonunda ağzımızın payını aldık. Kendimizi o ailenin yerine koyunca Sharon'a kızmazdık heralde. Ama Mahallenin Abileri, Ağaları olan Ahmet'lere, Mehmet'lere sorarsan (Sharon'a Kızmak mı?) "Olur mu be başımızın üstünde yeri var." psikolojisine girerler. O kadar yani işte...
    Puan: 5