zuxxi.com//sinema|geyiks

eliif

  • Balalayka - Balalayka

    hayal kırıklığı bal gibi

    çok abartıldığı için bayağı iyi bir film bekliyordum ama tam bir hayalkırıklığına uğradım doğrusu. niye acaba? oyuncuların her biri ayrı ayrı iyiydi belki senaryo çok sağlam gelmedi bana...bir de uğur yücelin oyunculuğu beni çok rahatsız etti. tamam canlandırdığı tip rahatsız edici bir tipti ama bu adam sice de yıllar geçtikçe kasılıp kalmadı mı? sanki muhsin beydeki ali nazik daha sıcak daha insancıldı.. son dönemdeki diğer işlerine de bir dikkat edin derim ben...
    Puan: 4
  • Gölgelerin Dili: Blair Cadısı 2 - Book of Shadows - Blair Witch 2

    birincisi daha iyiydi ama...

    bence ikincisi kötü bir devam filmi olmuş. bazı arkadaşlar duygusal tepkiler verip filmi eleştirenlere saydırmışlar ama "ötekini dinlemeyi" beceremediğimiz sürece olduğumuz yerde saymaya devam ederiz bunu da beliretmek gerek... ben de sıkı bir korku filmi izleyicisiyim, ama bir filmi "iyi" yapan, konusu ve görüntüleri kadar senaryodaki tutarlılıkları, oyunculukları ve diğer iç dinamikleridir. tabii ki ayrıntı belirtmeden beğendim ya da beğenmedim demek çok anlamsız. onun için beğenmp beğenmediğim yönlerini detaylandıracağım: öncelikle ilk filmin ürpertici havasına erişememiş olmasının nedeni bence şiddet sahnelerini çok açıkça göstermesiydi. gerçi bu kişisel görüşüm, ben ilk filmdeki ormandaki karanlığın belirsizliğinden, çadırda duydukları seslerden ve korku nedenini net olarak göstermemesinden daha çok etkilenmiştim. çünkü gerçekten de insanın hayal edebildiği, en ustaca kurgulanıp gösterilenden daha korkunçtur. bunu geçersek, ikinci filmde çok iyi bir noktaya değinilmişti, çocuğunu düşüren kadın cadının gözünden bir şeyler görüp sayıklamaya başlıyordu ya... aslında onun kötü bir cadı olmadığı, asıl kötü olanın ağaca bağlanmış cadının etlerini kanatan köyün acımasız çocukları olduğunu filan söylemişti... bu gerçekten farklı bir bakış açısıydı, eğer devamı da ona göre gelseydi... yani ben sandım ki aslında cadının gözünden anlayacağız olanları, aslında hiçbirşey göründüğü gibi değil... ama bunun üzerine çok gidilmedi. yani düşünsenize ilk filmdeki çocukların kanlı el izlerini duvarlarda görünce insan çocuklara çok acıyor ama ikinci filmde öğreniyoruz ki, onlar cadının kanına elini sürüp duvara yapıştırılan ellerin izi aslında düşünsenize suçlu çocuklar... brrr... rollerin değişimi. ama bu ayrıntının çarpıcılığını fazla kullanmamışlar. ikinci yarı daha çok bir rüya gibi gelişiyor ama sanki o bol görsel efekt yağması insanı gerçeklikten uzaklaştırıyor. yani ilkinin gerçekçiliği daha fazlaydı (bir promosyon harikası, sanchez ve myreckin deha olduklarını kabul ediyorum) ama ikincisi... bilmiyorum. belki karakterler daha da derinleştirilebilirdi. yine de bir çabanın ürünü elbette ama bana göre ilki gibi bir klasik değil...
    Puan: 7
  • Vizontele - Vizontele

    keşke promosyon işini bu kadar abartmaslardı...

    abartmasalardı daha çok beğenirdim eminim... çünkü çok fazla şey bekleyerek gittim filme. "türk sinemasında yeni bir sayfa açılıyor" falan. yok güzel kardeşim böyle bir şey... en büyük yenilik parmak kamerayla havadan görüntü alınmış olması. tekniğe iç bir sözüm yok, artık bizimkiler de bu işi çözdü, tertemiz sesler, güzel renkler, kadrajlar çok iyi ama senaryo çok kopuk olmuş. bir sinema filminde konu başlar, gelişir ayrıntılanır ve ayrıntıların hepsini toparlayarak biter. burda iyi hoş ayrıntı zenginliği var hemen her tipten ayrı bir öykü çıkıyor neredeyse ama bunlar yeterince işlenip derinleştirilmemiş. ayrıntılar filmden çıkıp sağa sola kaçışarak gidiyorlar sanki. olmaz... mesela sinemacının karısının sitiyle kardeş oluşu, sinemacının sitiyi sevip onu alamayınca kardeşini alması, bu yüzden gelen ailelerin düşmanlığı... güzel bir açı. eee? sonrası yok işte bunu demek istiyorum. eğer ana konuyla bağlantısı olmayacaksa, bir katkısı olmayacaksa ayrıntı verilmez. çehovun en önemli kuralı şudur "bir tiyatro dekorunda duvarda asılı bir tüfek varsa oyunun sonuna kadar patlamak zorundadır" bu işlerle ciddi ilgilenenler bilirler. boş laf söylemiyorum ben de sinema dersi aldım üniversitede. havada kalmış işte senaryo ve gereksiz ayrıntıyla boğulmuş. bir de sonu tabii, şu melodram havasından kurtulmayacak mı bizim filmlerimiz? güle güle de öyleydi, hemşo da... nedir kardeşim bu ağlatma çabası. adam gibi bir film tarafından ağlatılmak istiyorsanız lars von trierin filmine gidin karanlıktaki dançıya. gerçekçi bari... yılmaz erdoğanı çok seviyorum yanlış anlaşılmasın eleştirilerim, ama sinemanın doğasına uygun değil işte. ama güzel bir adım güzel bölümler de vardı filmde gene de peşpeşe eklenen skeçler olmaktan öteye gidemiyor bence. burda filmi olumsuz eleştirenlere yönelik bazı saldırgan yazılar var, toz kondurmuyorlar ya, niyetim tabii ki bok atmak değil, ama iyi türk fimi görmek istiyorlarsa nuri bilge ceylanın "mayıs sıkıntısı" filmini izlesinler. işte muhteşem türk filmi odur. sessiz sedasız, geçen hafta 12. ödülünü aldı. duymayanlara...lütfen karşı eleştirilere saldırgan cevap vermeyelim. ben filme ayılıp bayılanlara birşey diyor muyum...iyi günler...
    Puan: 6
  • Çikolata - Chocolat

    çocuun burnu...

    sevgili coldways, çocuğun burnu, annesinin onun üzerinde kurmuş olduğu baskıdan dolayı kanıyordu. sıkıntısından yani. böyle durumlarda burun kanaması görülebilir...:)) onun dışında, film güzel, juliet binoche çok güzel.. dikkan ettiniz mi bacakları çok kalın ve elleri kocaman ama yine de muhteşem bir kadın
    Puan: 9
  • Ölümsüz - Unbreakable

    abartmayalım..

    ilk film kadar şaşırtıcı değil, sonunda şok etkisi hedeflenmiş ama herşey gün gibi ortada üstelik oyunculuk çok durağan. sadece elijah iyiydi ve bence en öne çıkan oyuncu olmuş.. bunun dışında çok sağlam bir temele oturmuyor. zaten 6. his de çok güzel bir film olmasına karşın senaryoda birkaç mantık hatası vardı.. senaryoda boşluk kabul etmem etmeeeeeeem
    Puan: 5
  • Delik - The Hole

    aşkolsun sevin hanım yaa...

    başlangıcı iyiydi, jenerik, müzik vs..filmi gormeden önce sevin okay'ın eleştirisini okuyum bayağı bir gaza gelmiştim, efendim çok şaşırtıcıymış da sonu, çok bilmeceliymiş de... daha ilk yarım saatte çözdüm olayı, ama yok sevin hanım çok sevdiğim ve güvendiğim bir eleştirmen ya, kendi kendime kesin hiç beklemediğim şeyler olucak...son dakikalara kadar da aynı umutla izledim ama sonuç sıfır. sadece başlangıcı ilginçti diyebilirim. çok daha enteresan birşey bekliyordum doğrusu.
    Puan: 4
  • Uykusuz - Non ho sonno

    kült bir yönetmen

    filmimizin yönetmeni, yıllar önce Suspiria adlı korku klasiğini çekmiş bir isimdir. belki görüntüler, artık alışmış olduğumuzun dışında, 80'li ya da 70'li yılları anımsatır cinsten fakat kabul edilmeli ki fevkalade kareler içeriyor. izleyen ve iğrenç olduğunu düşünenlerin aksine, çirkin olanın estetikleştirilmiş olduğunu düşünüyorum. bunun dışında konu sıradan, müzikler alışıldık, katil tahmin edilebilir ama bu kült bir yönetmenin kült bir işi. bu filmi gerçekten sevdim.
    Puan: 8