zuxxi.com//sinema|geyiks

wave1

  • Pamuk Mary - Cotton Mary

    Tanrım, özenti nelere kadir..

    Cotton Mary'i akademide izledim... nokia sağolsun.. Hindistan'da ingilizlerin sayesinde "farklı bir şekilde" doğan ve bunu her fırsatta ifade etmekten çekinmeyen Mary'nin tüm çabası "asil ve gururlu" bir ingiliz olmaktır... Hastanede hemşire olarak çalışırken önüne gelen fırsatı kaçırmaz ve bir ingilizin (Lily) evine çocuk bakıcısı olarak kapağı atar... İngiliz olmak ve onların yaşantısını yaşamak Mary'nin zihnini o kadar meşgul ederki bu uğurda her türlü fesatlığı yaratmaktan geri durmaz... Evin kurulu düzenini istediği gibi değiştirmek çabasından tutunda ev sahibesi kadının elbiselerini giyip onun gibi kuaföre gitmeyi bile olağan hale getirir... Sonunda gerçekle yüzyüze gelir... Mary ne kadar kendini zorlarsa zorlasın "asla" bir ingiliz olmaz çünkü o bir "anglo-ingiliz"dir ve öyle kalacaktır... Filmi izlerken, Hindistan'ın ingiliz sömürgesi olduğu zamanlardaki fakirliği, ilk başlarda çok işleniyor ve sizi sıkıyor ama kaliteli bir film izlemek için oturduysanız biraz dişinizi sıkmanız gerekiyor... Hindlilerin garibanlığı yerine (kolay kolay elinizin altına hemen gelemeyecek) hind kültürünü nefis bir şekilde işleyen sahnelere takılabilirsiniz... Film bitip salonu terkedince pişmanlık duymayacağınızı düşünüyorum en azından hind kültürünü ve bizim de bocaladığımız az gelişmişlik serancamını iyice algılamış olursunuz... Beğenirseniz birde Vassiliki'yi tavsiye edeceğim... Kitap okumanın zor geldiği bu yıllarda ve mevsimlerde Cotton Mary size birşeyler kazandırabilir... Attila İlhan'ın kulakları çınlasın...(?) İzlediyseniz paylaşalım... esen1973@hotmail.com
    Puan: 8
  • Saklı Seçilmişler - The Skulls

    bedelini ödemek

    The Skulls vizyona girdi girmesine ama ben filmi izledikten ve değişik sitelerde yorumları okuduktan sonra epey şaşırdım Her izleyen uç noktalarda yorumlamış filmi.(çok berbat ve çok güzel gibi) film hakkında bu kadar uç yorumlarla karşılaşmam herhalde ne açıdan izlendiğine bağlı… Bence The Skulls... Joshua Jackson ve vermek istediği mesaj açısından izlenmeli… Joshua Jackson film setlerinde doğan ve büyüyen(!) bir yetenek en son onu Gossip'te izlemiştik perfonması göz kamaştırıcı ve gelecek vaad ediyor. Jeremy Davis ve Chris Klein gibi ileride başarılı bir aktör olacağının sinyallerini veriyor… Mesaja gelince … Skulls Cemiyeti, filmde işlenen temasıyla eleştirilse de kimsenin inkar edemediği bir tabu.. Benzerleri etrafımızda var ama “normal olanların” görmediği ve ulaşamadığı için gizli kalıyor. The Skulls, Luke Mc Namara ile Senatörün şahsında kafamıza vura vura bir gerçeğin altını çiziyor. Hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Siz bedelini ödeyip te mi sahip olmak istersiniz yoksa sahip olduktan sonra mı bedel ödemek istersiniz ? Gizli cemiyetler veya kariyer atlama basamakları sadece 3. dünya ülkelerinde değil Amerika gibi ülkelerde de hırslı gençlerin ilgisini çekiyor. Hollywood yapımı filmlerin büyük bir çoğunluğunda görülen siyon amblemleri dikkatli izleyicilerin gözünden kaçmıyor. Her fırsatta hakimiyetin ve geleceğin kimlerde olduğu hissettirilmeye çalışılıyor. Bundan her ne kadar sıkılsamda maalesef bu da bir gerçek .. İdeallerinde ki yaşantıya ulaşmak için dönüşü olmayan bir yola giren her genç sanırım Mc Namara kadar şanslı olmaz … Filmin kazandırıcı yanı “Harun Yahya” lakaplı “Adnan Hoca”nın siyah kaplı kitaplarını okumaktan kurtarması. Lastik gibi uzatılan senaryolardan sıkıldıysanız hayal dünyanızı gizemli bir yolculuğa çıkarmak istiyorsanız “Biraz Skulls” iyi gider.
    Puan: 8
  • Yüzleşme - Get Carter

    Stallone'nin Sonu

    Cet Carter, 1971 yılında çekilen bir İngiliz filmiydi. 30 Yıl sonra Amerikan versiyonuyla karşımıza çıktı. Aynı zamanda Stephen T. Kay’in ikinci yönetmenlik denemesi. İlk filmde oynayan Michael Caine bu filmdede kamera karşısında anlayacağınız Shaft tarzı bir yeniden uyarlama.. S.Stallone de, yıllardır oynadıkları tarzlardan sıkılan ve yeni türleride denemek isteyen bir nevi batma çıkma kumarına başlayan aktörler taifesine katıldı. Arni (Arnold) gibi duygularını sadece nefret anında yüzüne başarıyla yansıtan Stallone’nin zor bir yola girdiği kesin. Zira farklı türde filmlerde oynama konusunda Robert De Niro’nun veya Tommy Lee Jones’in yakaladığı başarıları elde etmesi biraz zor. Belki erken karar veriyorum ama yıllardır izlediğimiz Stallone’yi bu filmde duygusal karakterde kabullenmekte epey zorlandım. yeğeni Doreen’le paylaştığı zamanlarda bile o bildiğimiz Stallone duruşundan bakışından farklı bir şey göremedim. Umarım ilerleyen yıllarda çekeceği farklı türlerdeki filmler için “Get Carter” Stallone’ye duayen olur.
    Puan: 5