zuxxi.com//sinema|geyiks

hümmeli

Şoför Yalakaları

Ön koltukta oturuyodum, hava çok sıcaktı, sanırım bir an boş bulunup her zaman yapmak isteyip de hiçbir zaman yapmaya cesaret edemeyeceğimi düşündüğüm hareketi yaptım: "Gebzeeee gebzeee gel abla gebze"

Falan Oldum'cular

hele bi de "falan oldum" un sonuna "yaani" gelmesin sen o zaman izle curcunayı..

Romantik Şarkıcı Tunç

Bir zamanların unutulmaz romantik şarkıcısı Tunç, caponun da sözlerini deklare ettiği şarkısının klibiyle tüm evde kalmış balık eti hatun kişilerin gönlünde taht kurmuştu. Gerçi klipleri (amcası Tayfun Dinçer saolsun) yalnızca atv de yayınlandığı için sınırlı bir kitleye hitap ediyordu ama olsun.. Bir süre sonra bizim haylaz romantik, Darwin'i haklı çıkarırcasına karşımıza extra 20 kilo ve göğüs kıllarıyla birleşmiş sakalıyla protest müziğin veliahtı "Emrah Dinçer" olarak çıktı. aldığım duyumlara göre eski Tunç yeni Emrah Dinçer yakında bomba gibi bir hip-hop albümüyle "Dr. Emr" olarak karşımıza çıkacak; bekleyelim görelim.
  • Pearl Harbor - Pearl Harbor

    İnci Limanı

    Filme gitmeden önce bir dost ile sohbet ediyordum.. -Oha ne fragman lan, koduumun filmine bak la, yapıyo gavur şerefsizim bea. -Gah ula gah, gidiyoz Şöyle bi 15-20 kişi toplandık gittik. 2,5 saatlik bu filmin yalnızca fragmanlarında gördüğüm 3-4 dakialık kısımlarını güzel buldum. Filmin diğer artıları ise: -Kızlar güzeldi -Uçaklar, gemiler falan güzeldi -Bi de uzun zamandır arkadaşları görmüyodum, iyi oldu
    Puan: 5
  • Paramparça Aşklar Köpekler - Amores Perros

    Temiz iş

    Bu film gerçekten çok emek verilmiş, oldukça zor bir film, herşeyin ötesinde yönetmeni kutlarım. Filmi çekici kılan yönleri; oldukça entellektüel olan ismi(ki bir filmde en önemli unsurlardan biridir bana kalırsa isim, ne demiş düşünür:"Aslan ininden belli olur".) Filmin diğer güzel bir yanı ise ustaca seçilmiş ve eklenmiş müzikler. Konu enteresan ve çekici, kısacası gidip görmeniz gereken bir film. NOT 1:Eğer köpekleri seviyorsanız bu filme mutlaka gidin. NOT 2:Eğer köpekleri sevmiyorsanız bu filme mutlaka gidin.
    Puan: 8
  • Komser Şekspir - Komser Şekspir

    hadi ordan..

    "Türkiye'de sinemaya bakış açısının değişmesi lazım." Bu tümce -Komser Şekspir- filminin izlenme oranını, hemen akabinde de filmin kendisini gördükten sonra dudaklarımdan döküldü.Çok engellemeye çalıştım kendimi, bu kadar basit bir mantıkla olayı ve durumu isimlendirmemek için.. Ancak bu kadar basit bir film için daha komplex bir düşünce de aşırıya kaçabilirdi ki; kendimi durduramadım. Oyuncular, özellikle -Pelin Batu- gerçekten kötüler.. Bu ve bunlar gibi diğerleri bireyselliği ve üstün rol kabiliyetlerini! ön plana çıkarmak uğruna yapmacıklığı, takım oyununun ve doğallığın önünde tuttuklarından reyting adamı Sinan Çetin gibi uzuz popülizm politikalarından başka bir icraatı olmayanların ellerinde buluyorlar kendilerini(hiç de pişman olmadan hemiden de),ve sonra da "Yeşilçam'ın değişmesi, yenilenmesi lazım;biz bu misyonu üstlendik" gibi şovenist beyanları bunların ağzından duyuyoruz.-Sinan Çetin- çıkıp en az kendisi kadar populist ve snobist(haa!) bir insan olan Reha Muhtar'ın programında, "İsteseydim herkesi ağlatırdım", "Tek hedefimiz -Vizontele- nin izleyici sayısını geçmek" gibisinden laflar sarfedip, yanından eksik etmediği, Kadir İnanır'ın giydiği kraliçe elbisesini gösterip böbürleniyor bir de. Bu filme sadece -Özkan Uğur- ve -Gazanfer Özcan- ı izlemek için gidilebilir. O da belki..
    Puan: 3
  • Kod Adı Kılıçbalığı - Swordfish

    olmuş olmuuuş..

    Film hızlı bir aksiyon, çılgın macera ve amerika özlemini 1,5 saatliğine de olsa gidermek isteyenler için ideal. Tabii, her filme bir sanat eleştirmeni edasıyla gidenler aradığını bulamayacaktır. Patlama sahneleri etkileyici arkadaşlar, koltuklarınıza yapıştıracak cinsten, ama illa da matrix (hay yüce mevlam başınıza matrix kadar.. tövbe tövbe) olsun çamurdan olsun diyosanız alın vcd sini 28. kere izleyin derim. Film ne yazık ki oyunculuk bakımından kötü. Şimdi filmi izlerken düşünüyorum acaba Travolta dayımın yerinde steven seagal ya da arnold abilerimden biri olsa bu kadar üst düzey oyunculuk yapabilirlermiydi diye valla çıkamadım işin içinden.Ya bi de hackerımız var ya bizim, hani şu dünyanın en iyi iki hackerından yaşayan olanı.Onun kısa hayat hikayesini sizlerle paylaşmak isterim, hemen offlamayın canım çok kısa.. Kahramanımız küçük yaşlarda bilgisayarlarla haşır neşir olmaya başlamış, çooook uzun yıllar ekranın başından kalkmamasına ve yediği yüksek oranda radyasyona rağmen ne dişleri ne saçları dökülmüş, gözü de bozulmamış( ulan biz iki sene fifa oynadık göz 4,5 numara ), ayrıca hepimizden de yakışıklı. Bilgisayarla uğraşmadığı çok nadir anlarda ise badibulding sporuna gönül vermiş. O yüzden kamyon önü gibi karnı var adamın. Ya böyle hacker olmaz ya allaaşkına ne kendinizi kandırın ne de biz komplexli türk erkeklerine bir darbe de siz vurun, zaten dalga geçip egolarımızı bir nebze bastırdığımız bir bilgisayar manyakları sektörü kaldı.. ha bu arada unutmadan afro-amerikan bir bayan var filmde taş yani sırf onun hatırına 1 puan ekliyorum filme. 1 puan da filmde iki kere istanbul adı geçiyor onun için, çok sevindim gözlerim doldu, ülkemin iyi yolda olduğunu gördüm, kalbim umutla doldu. Elele verirsek bütün krizleri yeneriz biz bee. Hem türküz hem cimbomluyuz daha ne olsun bee.
    Puan: 7
  • Nerdesin Be Birader? - O Brother, Where Art Thou

    ortadirek hümmeli

    Bu filmi az önce vcd den izledim bir arkadaşımdan hacıladığım (evet caponsever hacıladım, bi daha nah görürsün o filmi, hatta nahımı yersin). Film açıkçası güzel, gerçekten kaliteli esprilerle dolu ve eğlendirici ama bu yazıyı yazmadan önce şöyle bir göz attım da önceki yorumlara cidden şaşırdım, çünkü beklemiyordum böyle bir tepkiler velvelesini.. Bunun fantazisini kurmuştum ama hep bir fantazi olarak kalmıştı gözümde.. Fantazi dediğim, filmi izleyenlerin yarısının 1-2 puan vermesi, diğer yarısının da 9-10 vermesi ve bunlar arasında sürekli bir atışmanın, "la niye 1 verdin la hötoş"-"10 dan aşağı verene ben de veriim" lerin süregelmesi.. Yav öldü mü bizim ülkede ortadirek ya, insanlar iki zıt uçta olmayı neden bu kadar benimsiyorlar.. Tam ortada olmak acaba yeni nesil zatlara çıplaklık duygusu mu yaşatıyor ki, illa bir fanatik uca sığınma dürtüsü içine düşüyor bireyler, tabii ki bilinçsizce bana göre.. Bu düşünceler doğrultusunda bu filme tamtamına 5, evet yanlış duymadınız 5 puan veriyorum. Hadi hayırlısı.. Ha bu arada şunu da belitmeden geçemiycem; şu filmin sonunda tutuklanan bi suçlu vardı ya, canım amma unutkansın ya hani şu ineklere ateş eden, hah o.. valla öyle güzel anlattı ki bi an elektrikli sandalyede idam edilesim geldi..
    Puan: 5
  • Şrek - Shrek

    Köt oğlanı filmin içine nasıl eder?..

    Filmde, bi ön sırada annesiyle beraber gelmiş 5-6 yaşlarında lanet bir velet vardı ki, göt oğlanı ikide bir filmin ortasında dönüp bana boks figürleri gösterip, "dövim mi la seni" gibisinden ahret soruları soruyodu, yok bana kalsa hiç sklemem ama yanımda bi sürü arkadaş vardı ve zaten onlar arasında da ezik imajına sahip olduğum için dalga konusu etmekten gene geri kalmadılar beni, neyse.. Bi de bu biç kurusu filmin en heyecanlı yerinde sahneye koşup, perdenin önüne çıkıp, zıplamaya hoplamaya başlamasın mı sevinç naraları eşliğinde..Tüm bu olumsuzluklar nedeniyle filmi çok beğenen arkadaşlardan özürümü de dileyerek filme 5 puan veriyom..
    Puan: 5
  • Yetenekli Bay Ripley - Talented Mr. Ripley

    Ya, ne başlığı ya!..

    Bir film eğer bu kadar yavaş olmasına rağmen bu kadar sürükleyici olabiliyorsa(ki film yaklaşık 2,5 saatti ve ben filmi sinema atmosferinde değil de, evde 51 ekran televizyonumda seyretmeme rağmen filmin başından çişe gitmek için bile kalkamadım..), film 5 dalda oskar ve altın küre adaylığını da hak etmiş demektir.. Kimse konu yoktu, senaryo iğrençti, oyuncular toptu, yok yanlarım ağrıdı, 20 kişi girdik 5 kişi çıktık gibi şeyler söylemesin.. Bunlar görecelidir; sana göre olmayan senaryo, oskar bile alır şaşar kalırsın, o yüzden iyice bir bakmalı eleştirirken ki, bu film bence 8 lik(oha amma kötü bitirdim cümleyi)..
    Puan: 8
  • Ucuz Roman - Pulp Fiction

    Bu filmi anlamayan salaktır..

    Travolta ile Bruş iki kere göz göze geldiler; birinde travolta bruşu iki çift sözle göt etti, bir diğerinde ise bruş travoltayı taradı.. İşte bu filmin en can alıcı mesajıdır(ne demek istediğini anlamadım ama olsun bu bir teoridir, teoriyi kanıtlayacak bir yiğit aranmaktadır..) Çantanın içinde ne olduğu muamması ise yedi bitirdi beni, yıllardır gözüme uyku girmiyor çıldırıyorum (ikinci bir yiğit aranmaktadır).. Filmi anlamayanları ise hayretler içinde kınıyorum, salak olduğunu iddia ediyorum, tabii " filmi anlamayanlar üzülmesin, bir kere daha izlesin" diyip bir kerede anladığını süper zekalığına verenlere ise diyecek hiç bişeyim yok diyesim geliyor.. (bir süper salak aranmaktadır) Aslında dikkat ettim de bu film anlatım ve altyapı açısından ne kadar da "Amores Perros" filmine benziyor yahu( yoksa o mu buna benziyor).. Not:Patates kızartmasına mayonez döküldüğünü duyunca midesi kalkan ameriken zihniyetini kınarım..
    Puan: 8
  • Eylül Fırtınası - Eylül Fırtınası

    ya ne başlığı ya sinir mi kaldı adamda bi de başlık istiyosun ya alla alla

    Zara'nın oyunculuğu aslında kötü değil, çok kötü.. Çocuk ise çok doğal oynatılmış, bazı filmlerde oynayan küçük yıldızlar en afili filozoftan bile daha mantıklı düşünür, hakkı devrimden bile iyi cümle kurar, mahalledeki bilimum esnaf bu süper olgun çocuklara bütün dertlerini açarlar.. falan da falan, neyse ki böyle olgular yok filmde çocuk oldukça doğal yani salak.. Ya aslında yazmak için zuxxi ye girmeden önce neler yazılmış olabileceğini tahmin ediyordum, bu yüzden kendimi şartlamıştım komünist-faşist tartışmalarına girmeyeceğim diye ama gel gör ki dayanamadım.. Politik düşünme kaygısı kanımızın öyle en derinlerine kadar nüfuz etmiş ki, öyle yaşamımızla bağdaştırmışız ki, komünistlikten öte bir insanlık dramını bile bu bağlamda tartışma konusu yapabiliyoruz.. Neyse uzatmayayım.. fazla da güzel bir film değil ama türk sineması için hoş bir adım..
    Puan: 6
  • Lara Croft - Tomb Raider - Lara Croft - Tomb Raider

    lezbiyen mi, değil mi?..

    Bana öyle geliyor ki lezbiyen (her ne kadar kendisi bunu inkar etse ve sapına kadar karı olduğunu iddia etse de), çünkü bir leydinin erkek dövme konusunda bu kadar ısrarcı olması beni şüphelendiriyor.. Bu kadını uzaktan sevmek lazım!.. Kadına, yerlerin ve yedi kat göğün tek hakimi olan Cenab-ı Hak öyle bir vicıd-i şahika bahşeylemiş ki; İnsan bu vücudu arkadan gördüğünde dudaklarından ilk dökülen kelimeler, istemsiz olarak, "O ne?.." ve buna mukabilen yanında filmi izlemekte olan büzükdaşlarından ilk aldığı yanıt, yine refleksif olarak, "Göt" oluyor.. Amma ve de lakin kadının süper korkunç robotları, komando eğitimli özel timi ve kayadan adamları dövdüğünü görünce şöyle bir titriyorsunuz..(tabii aranızda bazıları "beni de döv anjelik abla" veya "abi böyle karım olsun 1,5 milyar borcum olsun" diyebilir, bunları sizin mazoşistliğinize veriyor yazıma geri dönüyorum..) Yahu o ne memiştir ki hop oturup hop kalkıyor..-tabii filmi en ön sıralardan izleyen biz gariban badaklar da(abazalığı aşmış kesim) her memiş hoplamasında oley çekiyoruz, caponsever dahil ehehe.. Zaten filmin büyük bir bölümünü yandaki arkadaşa dönüp "yav üst bacak kasları ne kadar da biçimli, değil mi?" şeklinde sorular sormakla geçirdiğim için konuyu pek takip edemedim, neyseki filmin çıkışında arkadaşlar söyledi pek bir konu yokmuş, bizim baba parası yiyen köftehor anjelik yine dünyayı kurtarmış falan.. Şimdi kısacası şöyle, filmden beklentim mumya tarzı bir aksiyondu, bulamadım, üzüldüm ama yıkılmadım.. Eğer muazzam ötesi bir vicıd, hoplayan memişler ve dolgun dudaklar (silikon olmadığını iddia ediyor ama ona da inanmıyorum, gel de sen inan..) hasreti içindeyseniz uzun zamandır, gidin be ey koca badaklar..(abazalığı aşmış konsorsiyum)
    Puan: 3
  • Yapay Zeka - A.I. Artificial Intelligence

    Yapay zekalar sevgiyi "mala vuruşçu" lardan kurtarabilir mi?

    Allah Stanley Kubrick'in ruhuna rahmet eylesin diyerek dua ediyorum kaç gecedir.. Film öyle güzeldi ki, arka sırada filmi "matrixi yedi kere izledim abi" tavırlarında izleyip sık sık "obaaa, hadeee, nıch nıch, eeee" efektleri çıkaran arkadaşı dövme girişiminde bile bulunmadım.. Ağladım.. "Film çok duygusaldı, ben zaten romantiğimdir, aşk ve sevgi adamıyımdır" Bunlar değil.. Ben kendime ve kendim gibi onlarca arkadaşıma, dostuma, tanıdığıma ağladım.. Bir robotun, yani insan olmayan bir cismin yaptıkları, kalbimde bir ur gibi büyüyen sınırsız çıkar çatışmaları ve ucuz popülizm politikaları üzerine kalpaklanmış sahte sevgi yığıntısını gözlerimden dışarı atmamı sağladı.. (Umarım öyle olmuştur).. Zaten başka çaresi kalmadı bu işin, sevmeyi sevilmeyi(gerçek anlamında) ya robotlardan öğrenecektik, ya uzaylılardan ya da hayvanlardan.. Artık insanlar sevmeyi mala vuruş babında gördükleri için filme fazla duygusal diyebilirler.. Tabii duygusalı da ne anlamda kullandıklarına kalmış.. Duygusal demek duygulara hitab eden demek.. Bişeyin duygusal olması kötü mü, aşırı duygusal olması kötü mü peki, ağlamaktan mı korkuyoruz, yoksa siz de "ben ağlamam, ben erkeğim" diye övünenlerden misiniz?.. Yoksa gözlerden akanların insanın gurur olduğunu düşünmekte ısrarcı mı olacaksınız?.. Bunlara evet diyenler bu filmi hiç izlemesin en iyisi.. Ben bu filmi yönetenin steven olduğunu ve stanley'nin de ölmüş olduğunu bilmiyor olsa idim bu filmin her karesinde, her adımında stanley vardır deyip altına imzamı koyardım.. Bu yüzden steven'a da teşekkürü bir borç bilirim Stanley'nin aslına sadık kaldığı için(müzik seçimleri hariç).. Yanlış hatırlamıyosam hiç bir filme 10 vermemiştim..
    Puan: 10
  • Amerikan Pastası 2 - American Pie 2

    Biliyorum başlık önemlidir ama boşverin, en iyisi yazıyı okuyun

    İzlemeyen okumasin

    Bence ilk film daha komikti(dolayısıyla daha güzeldi) Sanırım filmi sıradanlaştıran öğe, esprilerin birçoğunun birinci filmdeki espriler üzerine oturtulmuş olması.. Yapımcılar birinci filmin başarısından haklı olarak pek memnun kaldıklarından, o filmin benimsenenleri üzerinde çok durmuşlar.. demek istediğim ilk filmde stiflerin başına gelen "döl içme" talihsizliği, çişle boy abdesti alma ruhbanlığına dönüşmüş.. Veya seyirci kitlesi, ilk filmden tanıdığı ve esprileriyle gönüllerde taht kuran kişiliği ekranda görür görmez basıyor kahkahayı, ya kardeşim bi dur adam bir espri yapsın öyle gül, emeğe karşılık ver hatıraya değil.. Ya da biri "Stifler'in annesi" kelamını etmeye görsün.. Allaah.., sinemadan karın-çatlatan haykırışlar yükseliyor, insanlar resmen etraflarındakilere "ben bu filmi izledim gardaş, konuyu da biliyom, Stifler'in anasını da tanıyom" hezeyanları satıyorlar.. Açıkçası gülüş stilleri ve tonlarına göre, insanların ilk filmi izleyip izlemediklerini anlıyorsunuz.. Ayrıca memnuniyetsiz bir şekilde sinemadan ayrılmamı sağlayan en önemli faktör ise en basit espriye bile çılgınca kahkahalarla yanıt veren çevremdeki arkadaşlarıma (tabii ki tek başıma gitmedim filme) ve diğer insanlara karşı kendimi de gülmek zorundaymışım gibi hissetmem ve kendimi bu hususta zorlamam.. "Niuahauahi" feryatları içinde çıkardığım "heha" iniltilerim beni pek rahatsız etti.. Yine de diğer filmi yorumlayan arkadaşlar çok beğenmişler filmi, onlara haksızlık edip( emek harcayıp o kadar yorum yazmışlar) çok düşük vermeyelim..
    Puan: 5