Bizim oynadığımız stilde kalecinin topu tutması olayı vardı. Kaleci topu tuttumuydu, onunla istediği gibi oynardı. İster köşelerden birine yapıltırır, böylece hücum halindeki oyuncunun, topu hem iki paranın arasından geçirip hem de kaleye göndermesini önleyebilir, isterse onu geri fırlatıp diğer paralardan birine çarpmasına (böylece de atağın yarım kalmasına) neden olabilirdi. Bir de bazen parayı atanın (yani hücumcunun), diğer elinin avuç içiyle topa yön verip açı yaptırarak diğer iki topun arasından geçmesini sağlamasına izin verilirdi. O zaman maçlar çok daha çekişmeli ve artistik geçer, gol sayısı da artardı. Top olarak kullanılan paraların ağırlığı da başka bir konudur. Bir ara çıkan 25 TL'likler çok hafif bir metalden yapıldığı için vurdun mu uçardı. Bunlarla şut çekmesi güzel olurdu uzaktan. Piuvv diye giderdi. Ama dengesizdi de.