zuxxi.com//sinema|geyiks

Alobar

Sigara İçme

Abicim, sakız çiğniyorum az sigara içeyim deyu. Sonra sakız da hala ağızdayken bir de bakıyorsun ki sigara yakıvermişsin. Üst damakta metalimsi bir tad; normal bir sakız çiğneme veya sigara içme seansından farklı olarak. Hop sigara tablaya, sakızı çiğne; hop sigarayı al, sakızı hafiften yana kaydır. Tiryakilik işte.
  • 50 Cesur Kemancı - Music of the Heart

    sfgsdfg

    sdcgsdfgsdf
    Puan: 5
  • Baraka - Baraka

    insanın makinalaşması üzerine bir hissiyat

    özellikle belgeselin müzikleri bence önemli. Lisa Gerrard ile Brandon Perry iki başlarına Dead Can Dance oluyor. Filmin başında fonda bu grubun Yulunga şarkısı çalarken kameranın yağmur ormanında yaprakları aralayarak ilerlemesi tüyleri diken diken eder. Ya da sadece mistik ruhlarınkileri. Ayrıca Japon işçilerin günlük çalışmalarının hızlı çekimi ve arkada Brian Eno... 10 kere seyrettim, her seyrettiğimden bir puan...
    Puan: 10
  • Vay Anam Vay - Big Momma's House

    Etiler'de yaptık bir şeyler

    Özellikle ilk yarının sonlarında iki kızın anıra katıla gülmesine dikkat. Benim onlara notum 10 da filme
    Puan: 3
  • Senli Benli - Hurlyburly

    meg ryan: tanırım kendisini

    Chazz Palminteri denilen adamın (usual suspects'teki zekasından şüphe duymayan dedektif), her göründüğünde gıcıklığıyla tüyleri diken diken etmesini iyi oyunculuğuna mı yoralım, yoksa tüm filmlerinde neşemizi kaçırdığından gerçek hayatta da işimizin olmayacağı lavukluğuna mı yoralım bilemedim. Zaten filmde diğer abiler de pek hazzetmiyorlar ondan... filmi izlediğimde "hah" dedim "Barton Fink'deki durmadan terleyen senaryo yazarı, bir otel odasında yazmış bu senaryoyu"... Muhabbetleri uzattıkça uzatmış, işin içine kokain de girince iyice enerjisi bozuk, bağırış çağırış diyaloglar çıkmış ortaya. Her oyuncunun, filmde mutlaka girdikleri uzun tiradların orta yerinde "blah blah blah" demesi unutulan suflelerin profesyonel savuşturulması da olabilir, yönetmen uçurmuş da olabilir araları; senaristin kesin bir katkısı yoktur. meg ryan'ı erotik unsur olarak görmek pek şaşırtıcı ama bu işi de kıvırmış en güzel şekilde.
    Puan: 5
  • Requiem for a Dream - Requiem for a Dream

    Kronos Quartet germis yine ortaligi

    Susu guzeldi busu guzeldi demeyecegim. Insanlarin realiteden kopmalarinin suratlarina ne derece patlayabilecegi daha guzel anlatilamazdi (patlamayabilir de). Hayatimin su hafiften gerceklerden kacis bolumunde film bittikten sonra kafamda rezonansa benzer bir vinlama sayesinde bir an once uyuyabilmekten baska umabilecegim bir sey yoktu. ee, nasil diyorsunuz, "post-egzistansiyel toplumsal gercekci"...
    Puan: 9
  • Bridget Jones'un Günlüğü - Bridget Jones's Diary

    normal

    Daha bi "sex and the city" deki gibi bir hayat hayal etmistim, kitabini misafir kaldigim kiz arkadaslarimda sicarken okudugumda... (her seansa bir iki gun). Daha bi "loser" verilmis filmde Bridget. "Ahmakca komik" sekilde kotarilmaya calisilmis yer yer Walt Disney produksiyonu tadina burunerek. Guluyorsun aslinda baslarda, ama sonlara dogru gercekligini yitiriyor gibi bir his geldi bana; ne yapcaksam gercekligi?
    Puan: 7
  • Komplo - The Score

    Pazar gecesi maclar yerine

    Her sey kitabina uygun yapilmis. Ortada size bir an bile "ay simdi noolacak" dedirtmeyen, senaryo yazma kitaplarinda anlatilan butun parametrelere uydurulmus bir senaryo, cekilmesi gereken sekilde (ama daha fazla degil) alinmis goruntuler var. Dedigim gibi hersey Hollywood'un nasil film yapilir, nasil bu isten kar edilir guideline'larina uygun yapilmis o kadar. Filmin Montreal'de gecmesi hafiften avrupali bi hava katmis, yani oyle hardcore bi hollywood yapimi izlemiyormussunuz gibi geliyor. Robert de Niro hakkini vermis rolunun, Edward Norton sanki eski filmlerinden bi takim pozlar devsirmis de oynamis gibi, yeni bisey yok (ya da biz ona baktigimizda fight club goruyoruz artik). Marlon Brando'nun vucut michelin maskotu gibi olmus, rol kesmek falan yok duruyo oyle, filmografisinin bu son kayitlarinda "score" olsun diye oynatilmis sanki... Montreal guzel sehir... de benim anlamadigim Kanada'da gecen butun filmler (bkz. The Whole Nine Yards) niye yazin, hava gunluk guneslikken cekilir? Mubarek Rio gibi bir yer bu Montreal... Cibil cibil kadinlar parklarda yilin 9 ayi gunesliyorlar. Sanki biz bilmiyoz soguktan poponuzun kristalize olup dustugunu, gunesin gorunse bile kendine bile hayrinin olmadigini.
    Puan: 7
  • Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliği - The Lord of the Rings - The Fellowship of the Ring

    respect

    Ben cocuklugumda da Conan sevmezdim; bu sekilde "yaratilmis dunyalar" bana gore degil. Bana gore olmadigi gibi bu tur fantastik-kurgu konularda da kara cahilimdir, dahasi saygi duymakta da biraz yapmacikimdir. Olaya tamamen disaridan bakan biri olarak nedir simdi olay? cuceler var (hayir efendim onlar hobbit), canavarlar var (elf onlar kro), dahasi pis cuceler var (dwarf onlar cuce deme) bunlar bir yola cikiyorlar ve baslarina turlu maceralar geliyor. Her sey bir yandan karanlik, obur yandan cocukca. Peki benim anlamadigim kitaba saygi cercervesi disinda baktigimizda asagilayip yerden yere vurdugumuz Mummy'den ne farki var bunun? Veya starwars ayarinda desek, bir bilgelikten bahsediyor mu? Bir butunlugu var mi? Middle Earth'un nasil bir dunya oldugunu kitabini okumayip, marketing'ine maruz kalmasaydik bu filmden ogrenebilecek miydik? Gorsel efektleri guzel diyebilir miyiz simdi buna, George Lucas, bu sitenin uyelerinin tum bilgisayarlarinin toplam gucundan daha fazlasini, ve tum milyon dolarlarini 2. starwars icin calistirmaya basladiysa.. Bence cocuklugumuzda bastan sona okuyabildigimiz ilk kitap oldugu icin, kitap okuma aliskanligimizi edinmemizi sagladigi icin o kitaba tapinmak, daha da kotusu filmine tapinmak alcaltici bir sey. Yapmayalim etmeyelim.
    Puan: 5