P'olay oid
Ben bi keresinde ehliyetimi kaybetmiştim. İzmir'de Trafik Bölge Müdürlüğüne gittim sabahtan, ehliyet yenileme işlemleri yapayım diye. Soora farkettim ki fotorafım yok. Bi yer bulup fotoraf çektireyim diye yürüyordum. Bi de baktım bi dükkanın önünde, hani şu dörtlü polaroid tipleri amblemi var ya, ondan bi tane var. Dükkanın içindeki yaşlı adama "Amca fotoraf çekiyo musunuz?" dedim. Amcam da "Tabii hemen çekeriz, sen oturuver şuraya!" diyerek bana dükkanın önünde duran ufak tabureyi işaret etti ve içeri girdi. Ben dükkanın önünde, kaldırım hizasında otururken ve heralde amca içeride stüdyoyu ayarlıyor derken adam elinde polaroid makineyle çıkıp gelmesin mi! Karşıma geçti, kaldırımda yürüyen insanları durdurdu ve bana poz vermemi söyledi. Ben o ana kadar farketmemişim, meğersem arkamda iki karışlık falan mavi bi perde varmış. Bu arada ben olayın şokunu yaşayıp makineye mel mel bakarken ve kaldırımda yolu kesilen yayalar sabırsızlanıp homurdanmaya başlarken adam ikinci şoku yaratacak soruyu sordu: "Bu gözlükler parlıyo, başka yok mu gözlüğün?" Daha hayır demeden içeriye dalıp büyükbabasından kalma olduğunu tahmin ettiğim kalın çerçeveli ve camsız gözlükleri gözüme taktı.
Allahım kaldırımdayım, gözümde saçma sapan gözlükler, elinde polaroid makinayla kaldırımı doğal stüdyo haline getirmiş bi fotorafçı, kaldırımda hala bekleyen yayalar ve iki metre dibimden akan yoğun şehir trafiği. Ehliyetimdeki fotorafı görmeniz laazım.Trafik polisleri gülmekten ceza kesemiyor.